- İki Toplum Arasındaki Fark

Adsense kodları


İki Toplum Arasındaki Fark

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Wed 1 December 2010, 04:30 pm GMT +0200
İki Toplum Arasındaki Fark

Ali Hüsrevoğlu


"Bir kaz dedi ki: Hızır dîvanından ferman çıktı. Artık bütün denizler bize serbesttir. Bir timsah da dedi ki: İstediğin yere git. Fakat bizi hatırından çıkarma."  (Muhammed İkbal)

"Kara kıyım demekteyken "kıyım" der deniz.. Hangisinin kıyısız biz de bilmeyiz."  (Arif Nihad Asya)

"Gözü keskin bir kartal cuine kuşuna dedi ki: "Gözümün gördüğü şey galiba seraptır.
Doğru gören kuş şöyle cevap verdi: Sen görüyorsun, ben de biliyorum ki şudur:
Denizin ta dibinden bir balık da seslendi:Oralarda bir şey var .. Hem de pek kıvranıyor."   (Muhammed İkbal)

Kainatın Efendisi Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Allah'tan gelen vahyi açıklama emrini aldığı ilk günlerden itibaren, "kendisine tabi olunduğu takdirde o günün süper devletleri olan İran ve Bizans'a hakim olacaklarını söylüyordu. O'na inananlardan başkası böyle bir şeye ihtimal vermedikleri gibi üzerinde durmaya değer görmediler.

Peygamberimiz özetle şöyle söylüyordu:

1- Önce maddî manevi bir zararınız olmayacak. Çünkü ben sizden kendi hesabıma hiçbir şey istemiyorum. Ecrim Allah'a aiddir.

2- Ayrıca bana uymanız bana köle olmanız demek değildir. Çünkü benim dinimde sadece Allah'a kulluk vardır.

3- Buna ilave olarak dünyanın süper devletlerine siz hakim olacaksınız.

4-Bana uymadığınız takdirde güçlenemeyeceksiniz ve sizden daha güçlü olanlara köle olacaksınız.

Bu yüksek hedefe verilen tek cevap "sen bu davadan vazgeç" şeklinde oldu. "Bu adamı nasıl sustururuz? Tabularımız elden giderse, birçok düzme tanrıları bırakır da tek Allah'a inanırsak halimiz ne olur? dediler.

Tabularının arkasına sığınmış yaşıyorlardı ve böylece günlerini kurtarıyorlardı. Yarın ve yarınlar için hiçbir düşünceleri ve projeleri yoktu.

İçlerinde en akıllıları saydıkları ve Kureyş'in filozofu diye tanımladıkları Utbe bin Rebîa şöyle demişti: "Bu adamı kendi haline bırakın. Destek olmuyorsanız köstek de olmayın. Eğer ortaya koyduğu davada başarılı olamazsa, onun silinmesi için bu yeter. Eğer söylediği gibi bütün kabileleri toplar da başarılı olursa onun şerefi sizin de şerefinizdir."

Bir dizi şomluk içinde makul bir teklifti. Bunu bile kabullenemediler. Tabularımız elden gidiyor, halimiz ne olur diyorlar, başka demiyorlardı.

Bu toplum, her iyi işin önüne gerilen, engelleyen, savsaklayan bir toplumdu. Kendi gündelik çıkarlarından başka düşündükleri şey yoktu. Ahzab suresinin on sekizinci ayet-i celilesi bunların durumunu şöyle tanıtıyor: "Allah sizin içinizdeki savsaklayıcıları ve kardeşlerine "gelin bize" dediklerini bilmektedir. Bunlar, bazı vakitler müstesna sıkıya gelemezler."

Ayet-i celilede kullanılan "muavvikıyn" tabirinin aslı olan "avk" kelimesi, bir kimseyi bir işten alıkoymak demektir. Aynı zamanda bir kimseye iyiliği ve faydası olmayan kimseye denir. Buna göre muavvikıyn, insanları hayırlı işlerden alıkoyanlar, buna karşılık bu engel oldukları hayrın yerine bir hayır üretemeyenler, ayrıca toplum hayrına olan işleri savsaklayan insan üretenler demektir.

Ayet-i celile Ahzab suresindedir ve Hendek savaşından sonra inmiştir. Ama aynı zamanda Mekke'de inmiş gibidir. Şunun için ki, Allah'ın mü'min'lere gösterdiği hedefleri saptırma uğruna yapılan işlerin tümü aynı çizgide ve aynı yönde devam etmiştir. Sade yer ve şekil değişmiştir.

Kureyş müşrikleri, cahiller tarafından yönetildikleri için Kur'an'da "cahilî toplum" olarak anılmışlardır. Medine Yahudilerini kim yönetiyordu? Tevrat'ın hangi doğru cümlesinden etkilenerek insaf ve iz'an gösterdiler? Mekke müşrikleri Kainatın Efendisini barındırmadılar. Yahudiler de hayatına son vermek istediler. Ellerinden gelse bunu Mekke'dekiler yapacaklardı. Güçleri yetmedi.

Bugüne gelecek olursak: İslam, Müslümanlar için başından bugüne kadar daima en ileri ve en yüksek hedefleri göstermiştir. Ancak küfür kanadı bütün gücünü bu hedefleri saptırmaya veya Müslümanlara bu hedeflerini unutturmaya harcamıştır. Müslümanları tamamen kabuğun dışında kalan, hiçbir mahluka faydası bulunmayan şeylerle meşgul edenlerin şu millet ve memleket hayrına ortaya koyabilecekleri tek yüz ağartıcı projeleri yoktur ve olmamıştır.

Belki beklenmiyordu ama Türkiye'ye yine kış geldi. Şu memlekette binlerce öğretmen, binlerce memur, milyonlarca vatandaş aç, susuz, ilaçsız ve tedavisiz, aynı zamanda işsizdir. Farzedelim ki laiklik kurtulduğu zaman bu problemlerin hangisi çözülmüş, kaç insanımız huzura kavuşmuş olacaktır? PKK çıbanı mı kuruyacak, memleketimizden hala çekilmeyen kirli eller mi çekilip gidecektir? Bunun da ötesinde, bugün Türkiye için PKK'dan daha tehlikeli bir Medya terörü vardır ve bu kirli güç milletin doğru haber alma özgürlüğünü hiçe saydığı gibi aziz vatanın haysiyet ve şerefiyle oynamaktadır. Müslüman güçlü bir sesin sahibi olmadığı takdirde bu baykuş çığlıkları her hayırlı işi savsaklamaya devam edecektir.

SevD@_GüLü
Wed 1 December 2010, 04:38 pm GMT +0200
Allah razı olsun abla  selam ve dua ile inşAllah