- İki damla gözyaşı, olur gönül sırdaşı

Adsense kodları


İki damla gözyaşı, olur gönül sırdaşı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
halim
Fri 17 June 2016, 06:11 pm GMT +0200
İki damla gözyaşı, olur gönül sırdaşı

Göz yaşı deyip geçmemek lazım. Aslında billurdan da kıymetlidir o. Taşlaşmış kalplere sahip kişilerin gözünden akamaz. Önce yürek yanmalı. Yanmalı ki, kalpten göze yol bulup billur tanesi misali süzülsün gözlerden... İşte peygamber Efendimizin dilinden gö

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah korkusuyla gözyaşı döken kişi, sağılmış süt memeye dönmedikçe cehenneme girmez.”(Tirmizî, Zühd, 9)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

“Sinek başı kadar bile olsa gözünden Allah korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanaklarına değecek kadar akan hiçbir mü’min yoktur ki Allah onu ateşe haram etmesin!” (İbn-i Mâce, Zühd, 19)

Ebû Ümâme Suday İbni Aclân el-Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah katında hiçbir şey, iki damla ve iki izden daha sevimli değildir: Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise, Allah yolunda çarpışırken alınan yara izi ve Allah’ın emrettiği farzlardan birini yerine getirmekten kalan kulluk izidir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 26)

İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlar: Adaletli devlet reisi, Rabbine ibadet ederek yetişen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse, birbirlerini Allah rızâsı için seven ve buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki şahıs, itibarlı ve güzel bir kadın kendisiyle beraber olmak isteyince ‘Ben Allah’tan korkarım’diyerek buna yanaşmayan erkek, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren adam, tenhâda Allah’ı anıp gözyaşı döken kişidir.”(Buhârî, Ezân 36,)

İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yanında Abdurrahman İbni Avf, Sa’d İbni Ebû Vakkâs ve Abdullah İbni Mes’ûd Allah onlardan razı olsun bulunduğu halde Sa’d İbni Ubâde’yi ziyaret etti. Durumunu görünce Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ağladı. Onun ağladığını gören sahâbîler de ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber: –

“Bilmez misiniz, gerçekten Allah, gözyaşı ve kalbin elemi sebebiyle kişiye azap etmez. Fakat –dilini işâret ederek– bunun yüzünden azap eder veya bağışlar” buyurdu. (Buhârî, Cenâiz 44)

Yukarıdaki Hadis-i Şerifler ışığında Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin şu ikazını da okumanızı tavsiye ediyoruz:

[Bu nebevî beyanlardaki müjdenin mânâsını da yanlış anlamamak gerekir. Zira hadîs-i şerîflerde verilen müjdeler, Kitap ve Sünnet muhtevâsında bir hayat yaşamaya ilâveten, yine de âkıbeti hakkında emin olmayıp Allah korkusuyla gözyaşı dökmenin fazîletini ifâde etmektedir. Yoksa ilâhî emir ve nehiylere riâyet etmediği hâlde; felâketler, ölümler veya benzeri hâdiseler üzerine geçici bir an için Allah korkusundan dolayı döktüğü gözyaşlarıyla ebedî kurtuluşa ereceğini düşünmek -daha önce de ifâde edildiği üzere- şeytanın, ilâhî affa güvendirerek insanı kandırmasına benzer. Bu ise dehşetli bir gaflet ve hazin bir aldanış olur.

Tabiî ki Allah Teâlâ, dilediği kulunu bir sebeple veya sebepsiz olarak da affedebilir. Bununla birlikte müʼmine düşen, bütün kulluk vazifelerini elinden geldiği kadar yaptıktan sonra, sâlih amellerine de, döktüğü gözyaşlarına da güvenmeyip dâimâ tevbe-istiğfâr ederek Allâhʼın af ve mağfiretini ümîd etmektir. Bu hususta evliyâullâhʼın havf ve recâ, yani korku ve ümit hâli, bizlere en güzel örnektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbas, Hak Dostlarından Hikmetler – 1]