- İhtilâftı Olarak Kabul Edilen Birleştirmeler

Adsense kodları


İhtilâftı Olarak Kabul Edilen Birleştirmeler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 13 September 2012, 12:30 pm GMT +0200
İhtilâftı Olarak Kabul Edilen Birleştirmeler:

a) Hanefî Mezhebine, Hasan ve İbn Şîrîn ile İbnu’l-Kâsım’ın Mâlik’ten rivayetine ve tercihine göre, namaz vakitleri tevatürle sabit olup, haber-i vâhid’le terki caiz olmadığından, yalnızca Ara­fat’ta vakfe günü öğle ile ikindi, Müzdelife’de vakfe gecesi akşam ile yatsı namazları birleştirilebilir. Diğer yolculuklarda, sadece sûrî cem yapılabilir. Ebu Hanife, Arafat ve Müzdelife’deki cem duramlarını hac işlemlerinden kabul etmiş ve bunun, cem sebebi olduğunu belirtmiştir. [90]

Hattâbî’ye göre, cem ile ilgili hadislerin sûrî cem’e yorulma­sı, doğru değildir. Sûrî cem, her namazı vaktinde kılmaktan daha fazla güçlük doğurur. Çünkü, namazın ilk ve son vakitleri, halk bir yana, ilgili kişilerce bile kolaylıkla bilinemez.

Hattâbî’nin bu görüşüne karşı, sûri cem’in, namazı başka şekilde kılmaktan daha kolay olduğu ileri sürülmüştür. [91]

b) Cumhur’a göre, yolculukta iki namazın birleştirilmesi ca­izdir. Bu görüş, Saîd b. Zeyd, Sa’d b. Ebi Vakkâs, Usâme, Muaz b. Cebel, Ebu Musa el-Eş’arî, İbn Abbas ve İbn Ömer’den rivayet edilmiştir. Tavus, Mücahid, İkrime, Malik, Sevrî, eş-Şafiî, İshak, Ebû Sevr ve İbnu’l-Munzir de bu görüşü benimsemiştir:

(1) İbn Abbas, İbn Ömer ve sahabeden bir gruba, birer riva­yette Malik, eş-Şafiî ve Ahmed’e, Zeydîlerin Hâdeviye koluna göre, yolcunun cem türlerinin her ikisini de uygulaması caizdir.Malik, eş-Şafiî ve Ahmed, haçtaki cem durumlarının sebebi­ni, yolculuk olarak değerlendirmişlerdir.

Hanefî dışındaki ÜM’e göre, ittifakla sabit olan Arafat’ta ve Müzdelife’de namazları cem etmenin sebebi, hac işlemleriyle meşgul olmaları dolayısıyla, hacıların cem’e ihtiyaç duymala­rıdır. Bu sebep, benzer meşguliyet sözkonusu olduğundan, her yolculuk için geçerlidir. Dinimizde, özellikle hac işlemlerinin ruhsat için tesirli olduğu sözkonusu değildir. Halbuki mubah yolculuklar, meşakkat durumlarında, kasr ve iftar (oruç tutmayış) gibi kolaylıklar sağlamaktadır. [92]

Nehaî, Evzâî, diğer nakilde Malik, Ahmed ve İbn Hazm’in tercihine göre, yolcu sadece te’hir şeklinde namazı cem eder. Sa-n’ânî de bu görüşü yeğler[93]. Diğer hukukçulara göre, her iki cem türü de caizdir.

Şafiî Mezhebine göre, yolculukta cem’u takdîm şeklinde namazın sahîh olması için, yolculuğun ikinci namaz için iftitah tekbiri alana kadar devam etmesi gerekir. Cem’u te’hir şeklinde kılabilmek içinse, yolculuk her iki namaz bitene kadar sürme­lidir.

(2) Malikî Mezhebine göre, yolculuk halinde namazın kasr şeklinde kılınması şart değildir;  ancak, karada olması ve haram veya mekruh gayeli olmaması şarttır. Yolculukta namaz­ların cem şeklinde kılınmamasi mekruhtur.

(3) Hanbelî Mezhebi içinde, iki görüş vardır:

(a) Hırakî’nin belirttiğine göre, cem, ancak birinci na­mazın vaktinde seyrüsefer halindeyken caizdir. Birinci namaz ikincinin vaktine ertelenir, sonra ikisi birleştirilir. Es­rem, bunu Ahmed b. Hanbel’den nakleder. Aynı görüş Sa’d b. Ebî Vakkas, İbn Ömer ve İkrime’den de rivayet edilir.

(b) Ahmed’den nakledilen ikinci görüşe göre, ikinci namazın birinci namaz vaktinde kılınması caizdir. İbn Kudâme, bunun sahîh ve hanbelîlerin çoğunluğunca benimsenen görüş olduğunu belirtir. Buna göre, ister konaklasın, ister seyrüsefer halinde olsun, isterse kasr’i engellemeyen bir yerde ikamet edilsin, iki namaz   birleştirilir. Bu, aynı za­manda Atâ, Medine ulemasının çoğunluğu, eş-Şafiî, İshak ve İbnu’l-Munzir’in de görüşüdür. [94]

Şafiî ve Hanbelî Mezheplerine göre, cem, sadece kasr’ı mubah kılan yolculukta caizdir; Malik ve bir kavlinde eş-Şafiî’ye göre, mubah gayeli olduktan sonra, kısa yolculukta da cem caizdir; çünkü Mekkeliler, kısa yolculuk olmasına rağmen Arafat ve Müzdelife’de cem yaparlardı. [95]

c) Bazı hukukçulara göre, yolculukta cem, sadece bir özür do­layısıyla caizdir. Nitekim, İbn Teymiye ve İbnu’l-Kayyım’ın açıklamalarına göre, “Hz. Peygamber, her yolculuğunda  düzenli bir biçimde namazları cem etmezdi.  Bu, hem yolculuk sırasında, hem de konakladığında yaptığı uygulamadır. Fakat ciddi yolculuk­ta bir durum bulunması ve namazdan sonra yola devam etmesi ha­linde, msl. Tebuk gazvesinde cem ederdi. Konaklaması halinde, namazları cem ettiği nakledilmemiştir.” İbn Teymiye’nin belirt­tiğine göre, yolculuğu sürdürenler hem kasr, hem cem yapabilir; birkaç gün bir yerde konaklayanlar ise, yolculuğun sünneti olduğu için kasr yapabilirlerse  de  ihtiyacı olmadığından cem yapamaz­lar. [96]

d) Malik’in meşhur görüşüne göre, ciddi yolculuk (veya bizzat seyrüsefer) yapana cem caizdir.

e) Evzai’ye göre, sadece mazereti olana cem yapmak caizdir.

Yolcuya cem ve tevkiften hangisinin efdal olduğu ihtilaf­lıdır: [97]

(a) Şafiî Mezhebine göre, cem’in terki, yani tevkît efdaldir.

(b) Malik’e göre, cem’in terki, yani tevkît mekruhtur.

(c) Hanbelî Mezhebi içinde iki görüş vardır:  Birinciye göre, daha kolay ve hafif olduğu için cem, tefrîk’ten efdaldir. İkinciye göre, ihtilafın dışında bıraktığından ve Resulullah’ın cem’i sürekli uygulamayışından dolayı tefrik efdaldir.

Yolculuk dışındaki diğer hallerde cem yapmanın hükmü tartışılmıştır: [98]

a) Hz.Ali, İbn Şirin, Îbnu’l-Munzir, Kaffal, bir grup ashabu’l-hadis, İmamiye, el-Hadi, bir kavillerinde en-Nasır ile Mansur Billah’a göre, alışkanlık haline getirmemek şartıyla cem, mutlak ola­rak caizdir.

c) Cumhur’a göre, mazeretsiz olarak cem caiz değildir.

Şimdi bu mazeretleri teker teker ele alalım.




[90] İbn Teymiye, age, c. I-III, s. 252; San'ani, Subulu's-Selam, c. II, s. 449-451.

[91] Şeltut-Sayis, age, s.45.

[92] Şafiî, Umm, c. I, s. 77; c.VII, s. 205; Nevevi, Mecmu, c. IV, s. 253 vd.; İbn Rüşd, BM, c. I, s. 136; San'ani, age, c. II, s. 449, 451; Şeltut-Sayis, age, s. 42; Cezîrî, Fame, c I, s. 485-487.

[93] Ahmed, Mesail, s. 116 (417); San'ani, age, c. II, s. 449, 451.

[94] İbn Kudâme, Mugni, c. II, s. 272-273; Cezîrî, Fame, c. I, s. 487-488.

[95] İbn Kudâme, age, c. II, s.273; Şeltut-Sayis, age, s.39.

[96] İbn Teymiye, age,  c. I-III, s. 252-253, 264-265; İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye, Zadu'l-Mead, çev. Şükrü Özen, İstanbul 1988, c. I, s.454-455; San'ani, age, c. II, s. 451.

[97] İbn Kudâme, age, c. II, s. 271; San'ani, age, c. II, s.451.

[98] Şevkani, Neylu'l-Evtar, c.III,s.245.