- İhtilâf şeriatlarda ve takip edilen yollardadır

Adsense kodları


İhtilâf şeriatlarda ve takip edilen yollardadır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 9 February 2011, 05:29 pm GMT +0200
İhtilâf, Şeriatlarda Ve Takip Edilen Yollardadır:


Bil ki: Dinin esası birdir ve bu esas üzerinde bütün peygam­berler ittifak halinde olmuşlardır. Aralarındaki ihtilaf, sadece şeri­atlarda ve takip edilen yollarda olmuştur.

Şöyle ki: Bütün peygamberler (s.a.) dinin esasını teşkil eden esaslarda görüş birliği etmişlerdir: Bunlar; hem ibadette, hem de yardım istemede (istiâne) tevhid, Allah Teâlâ’yı, cenâb-ı kudsiyetine yakışmayacak her türlü noksanlıklardan tenzih etme, isimleri konusunda ilhâda düşmeme, Allah Teâlâ’yı saygıyla anma ve en ufak bir ihmal göstermeme, bunun kullar üzerinde Allah’ın bir hakkı olduğu, yüzleri ve kalpleri sadece O’na çevirme, Allah’a, koymuş olduğu nişanelere saygı göstermek suretiyle yaklaşma, ka­dere yani Allah Teâlâ’nın her şeyi önceden takdir ettiğine, Allah Teâlâ’nın, asla isyan nedir bilmeyen, emrolunan şeyleri harfıyyen yapan melek kulları olduğuna, dilediği kullarına semavî kitaplar indirdiğine, ona itaati kullara vacip kıldığına, kıyametin hak oldu­ğuna, öldükten sonra tekrar dirilmenin hak olduğuna, cennetin hak olduğuna, cehennemin hak olduğuna inanma.., gibi esaslar­dır.

 

Peygamberler, Temel İyiliklerde De Görüş Birliği Etmişlerdir:
 

Aynı şekilde onlar, iyiliklerin esasını teşkil eden hususlarda da görüş birliği halinde olmuşlardır. Bunlar; temizlik, namaz, zekât, oruç, hac gibi ibadetlerle; dua, zikir, Allah’tan inen kutsal kitabı okuma gibi nafile ibadetlerdir. Yine peygamberler nikâh, zi­nanın haramlığı, insanlar arasında adaletin hakim kılınması, zu­lüm ve haksızlığın yasaklanması, suçlulara karşı ceza uygulanma­sı, Allah düşmanlarına karşı cihâd yapılması, Allah’ın dinini yay­mak ve anlaşılır kılmak için çalışılması.., gibi konular üzerinde de görüş birliği halinde olmuşlardır. Bunlar, dinin esasını teşkil eder.

Bunun içindir ki Kur’ân, bu gibi şeylerin niçini üzerinde durma­mış, sadece yeri geldikçe bazı atıflar yapmakla yetinmiştir. Çünkü bunlar, Kur’ân’ın muhatabı bulunan insanlarca zaten kabul gör­müş bir halde (müsellem) bulunuyordu.