neslinur
Sat 14 August 2010, 09:06 am GMT +0200
İhramlının Avlanan Hayvanın Etinden Yemesi Caiz Değildir
Ihramiı kimsenin bizzat avlanması, avcıya yardımcı olması, işarette bulunması yasaklandığı gibi, başkası tarafından avlanan kara hayvanlarından yemesi de yasaklanmıştır, isterse avlanan hayvan onun için avlanmış olsun, isterse o hayvanın avlanması hususunda avlayana yardım etmiş bulunsun fark etmez. [327]
Konuyla İlgili Hadisler
Sa'b b. Cessame (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v,) Efendimiz'e bir tane yabani eşek hediye ettim ki, Resulüllah (s.a.v.) o sırada Evbâ veya Veddan mevkiinde bulunuyordu. Bunu kabul etmeyip reddetti ve benim yüzümde beliren üzüntüyü farkedince şöyle bu-yurdu: "Bunu sırf îhramh bulunduğumuz için sana geri çeviriyoruz."
İmam Ahmed ile îmanı Müslim, bu hadisin baş kısmını şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Resulüllah'a (s.a.v.) yabani eşek eti hediye ettim.." [328]
Zeyd b. Erkanı (r.a.) den, îbn Abbas ona şu haberini hatırlatarak sordu:
"Resulüllah'a (s.a.v.) hediye edilen av hayvanının ^tinden S bana nasıl haber verdiğini ve Resulüllah'ın (s.a.v.) o sırada ih- j ramlı bulunduğunu hatırlıyor musun?" Bunun üzerine! Zeyd \ (r.a.) şöyle dedi: "Resulüllah'a (s.a.v.) avlanan hayvamıi etin- \ den bir uzuv hediye edildi; ancak Efendimiz onu hediye &dene j geri verdi şöyle buyurdu: "Biz şüphesiz ihramlı iken bunu yemeyiz." [329]
AH (r.a.) den yapılan rivayete göre: Resulüllah'a (s.a.v.) deve-: kuşu yumurtası getirildi. Efendimiz (onu almayıp şöyle) buyurdu: "Şüphesiz biz ihramlı bulunan kimseleriz. Siz onu hill ehline (ihramli olmayanlara) yediriniz." [330]
Abdurrahman b. Osman b. Abdillah et-Teymî'den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Biz Talha ile beraber bulunuyorduk ki hepimiz de ihramlı idik. O sırada bize (avlanmış) bir kuş hediye edildi. Talha (r.a.) ise uyuyordu. Bizden bir kısmımız o kuşun etinden yedi, bir kısmımız ise yemekten kaçındı. Hz. Talha uyanınca, o etten yiyenlere muvafakat etti ye şöyle buyurdu: "Biz (ihramlı iken avlanan kara hayvanlarının) etinden Resulüllah (s.a.v.) ile beraber yedik.." [331].
Umeyr b. Seleme ed-Damrî'den yapılan rivayete göre: Behz kab-si'ndenj bir adam Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber »kke'yi/kasdederek çıkmışlar; ta ki Revha Vadisi'nin bir simine gelmişler. Derken (Resulüllah ile birlikte olan) in-rîlar, kesilmiş bir yabani eşeğe rastlamışlar ve durumu Pey-mber (s.a.v.) Efendimiz'e anlatmışlar. Bunun üzerine Pey-mber (s.a.v.) Efendimiz onlara: "O hayvanı oluğu yerde rakın,, taki sahibi gelmiş ola.." Az sonra Behz Kabilesi1 nden in adam çıkageliri iş ki, o eşeğin sahibi olarak bulunuyordu, ssulüllah'a (s.a.v.): 'Ya Resulellah! Bu yabanî eşeği size rakıyorum" demiştir. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.), Ebu ıkir'e, onu yol arkadaşlarına taksim etmesini emretmiştir , o gün hepsi de ihramlı bulunuyorlardı.
Ravi devamla diyor ki: "Sonra Üsâye mevkiine r açlığımız d a, ok isabet etmiş bir geyiğin kumdan meydana tirilmîş ağılımsı bir yerde, gölge altında bulunduğunu rdük. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, o geyiğin sahibinden ber çıkıncaya kadar bir adamın orada beklemesini emretti[332]
Ebâ Katade (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Mekke yolu üzerinde bir konaklama yerinde Re-lüllah'ın (s.a.v.) ashabıyla beraber oturuyorduk. Resulüllah a.v.) Efendimiz de ön tarafımızda bulunuyordu. Oradakiler ramlı bir vaziyette idiler; ama ben ihramlı değildim. (Bu ly) Hudeybiye senesinde cereyan etti. Arkadaşlarım yabani r eşek gördüler ki ben o sırada ayakkabımı tamirle meşgul ılunuyordum, o yüzden bana haber de vermiyorlardı; fakat nim o eşeği görmemi çok arzu ediyorlardı. Derken dönüp ktığımda onu gördüm ve hemen kalkıp atımı eyerledim ve udim. Bu arada kamçı ile okumu unutup almadım, arkadaşlarıma: "Şu benim kamçı ile okumu bana uzatın erin)" dedimse de onlar: "Vallahi o hayvanı avlaman için na yardımcı olamayız" dediler. Öfkelendim ve inip kamçı ve umu aldım. Sonra atıma binerek yabanî eşeği bütün ıcümle izledim, derken onu avlayıp kestim ve alıp getir-ğimde ölmüş bulunuyordu. Ashab onun üzerine üşüşüp meğe başladılar. Sonra da kendileri ihramlı bulunduk-findan dolayı o hayvandan yemeleri hususunda şüpheye düştüler. Hep birlikte oradan ayrılıp yürüdük ve o Hayvanın; bir kolunu beraberimde taşıyordum. Resulüllah'a (s.ajv.) gelip; durumu O'ndan sorduk. Buyurdu ki: "O hayvanın etinden1 yanınızda bir şey bulunuyor mu?" Ben de: "Evet, bulunuyor" dedim ve o kolu Resulüllah'a (s.a.v.) takdim ettim ki köndileri de ihramlı bulunuyordu, o etten yedi" [333]
Müslim'in rivayetinde ise, şu lafza yer verilmiştir: "Aranızdan hiçbir kimse o hayvanın avlanması için işarette buluiuju mu veya bu hususta bir emir verdi mi?" diye sordu. Ashab-ı Kirj-am: "Hayır.." diye cevap verince, Efendimiz onlara: "O halde ondan yeyinizî" buyurdu.
Ebu Katade (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Hudeybiyye zamanında Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber (Mekke'ye müteveccihen) çıkmış bulunuyorduk. Arkadaşlarım ihramlı idi, ben ise değildim. Bu arada bir (yabani) eşek gördüm ve üzerine yürüyerek onu avladım. Sonra durumu Resulüllah'a (s.a.v.) anlattım ve ihrama girmediğimi ve onu sadece kendisi için avladığımı söyledim. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz o hayvanın etinden yemeleri için ashabına emretti, onlar da ondan yediler, ama Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, ben kendisine "bunu sizin için avladım" dediğim için ondan yemedi." [334]
Cdbir (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "İhramlı bulunduğunuz halde, siz kendiniz avlamadığınız veya sizin için avlanmadığı takdirde kara avı site helaldir." [335]
imam Şafiî bu hadisle ilgili şöyle demiştir: "Bu bapta rivayet edilen en güzel ve en kıyaslı hadis budur." [336]
Müctehidlerin İstidlal ve Îhticacları
a) Hanefîlere göre: İhramlı kimsenin başkası tarafından avlanan hayvanın etinden yemesi helaldir. Şu şartla ki, avlanılan hayvanı gösterip delalet etmemiş ve avcıya bu hususta yardımcı olmamışsa.. Aksi halde o hayvanın etinden yemesi haram sayılır. [337]
b) Şafîîlere göre: ihramlı kimsenin avcıya delalet edip yol göstermesinden dolayı kendisine bir ceza gerekmez; ancak ona yardımcı olduğu takdirde ceza gerekir. Böylece ihramlınm avcıya delalet etmesi veya işarette bulunması, avlanan hayvanın etini haram kılmamaktadır. [338]
c) Hanbelüere göre: Ihramlınm avcıya yardım etmesi, delalet etmesi, işarette bulunması haramdır. Bundan dolayı avlanan hayvanın etinden yemesi de haramdır. O sebeple de kendisine belirtilen ceza gerekir. [339]
d) Malikiler de Şafiîlerin görüş ve içtihadına uygun bir istidlalde bulunmuşlardır. [340]
Tahliller ve Diğer Rivayetler
382 nolu Sa'd hadisinde bir ızdırap söz konusudur. Şöyle ki, bir rivayette "yabani eşek" denilirken, diğer bir rivayette "yabani eşekti" diye belirtilmektedir. Ayrıca bu bapta Müslim'in ibn Abbas (r.a.) dan şu lafızla yaptığı bir rivayet mevcuttur: "İbn Cüsame'nin Hz. Pey-gamber'e (s.a.v.) hediye etmek istediği şey et idi." Yine Müslim'in Habîb b. Ebî Sabit tankıyla Said'den yaptığı rivayette "yabani eşek" denilmekte ve diğer bir rivayetinde ise, "eşeğin bir parçası" şeklinde bir ifade kullanılmaktadır.
Böylece hadisteki bu cümlenin değişik lafızlarla rivayeti, onda ızdırap bulunduğunu göstermektedir. O balamdan müctehidlerin bir kısmı bu rivayetle istidlal etmemişlerdir. Ancak hadis, ihramlınm başkası tarafindan avlanan kara hayvanının etinden yemesinin haram olduğuna delalet etmektedir.
Bu bapta ibn Vehb'in ve Beyhakî'nin isnad-ı hasen ile Amr b. Umeyye'den yaptığı şu rivayet vardır: "Sa'b (r.a.), Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e yabani eşeğin kalça kısmından bir parça hediye etti ki Resulü İlah (s.a.v.) o sırada Cuhfe'de bulunuyordu. Hem Resulüllah (s.a.v.), hem de ashabı o etten yediler."
Beyhakî diyor ki: "Eğer bu rivayet mahfuz ise, yukarıdaki Zeyd hadisinde Resulüllah'm kabul etmeyip reddettiği, diri olarak getirilen yabani eşektir. Kabul edip geri çevirmediği ise, yabani eşek etidir.
Ancak Hafız ibn Hacer, Beyhaki'nin bu yorumunun pek isabetli olmadığına dikkat çekmiştir. Çünkü rivayetlerin hepsi de mahfuzdur. Ancak denilebilir ki, bir seferinde hediye edilmek istenen hayvan, ihramlı bulunan Resulüllah için avlanmıştı. O bakımdan Rasulüllah kabul buyurmadı. Bir diğer seferinde ise, O'nun için avlanmadığından Resulüllah hediye edilen eti alıp yemiştir. Nitekim imam Şafiî'de bu yorumu benimsemiştir. [341]
Zeyd b. Erkanı hadisi, Sa'd hadisini kuvvetlendirmekte ve bir bakıma istidlale salih düzeye getirmektedir.
384 nolu Ali hadisini aynı zamanda Hafız Bezzar tahric etmiştir. Ancak isnadında Ali b. Zeyd bulunuyor ki, bu zat hakkında farklı tesbitler ortaya çıkmıştır. Ancak ilim adamlarından bir kısmı onun sika olduğunu belirtmiştir. İsnadmdaki diğer rical ise sahihtirler. [342]
Bu ve benzerf rivayetleri dikkate alan müctehidlerin ihramlı için devekuşu yumurtasından dolayı ne gibi bir ceza Ödemesi gerektiği, üzerinde durduklarını görüyoruz: Ebu Hanife, arkadaşları ve imam Şafii, sözü edilen yumurtadan dolayı, kıymetinin takdir edilip verilmesi gerekir demişlerdir. İmam Malik'ten yapılan bir rivayete bre bir sığırın kıymetinin ondabiri takdir edilir.
Bu bapta Abdurrezzak, Beyhakî ve Darekutnî'nin- Kâb b. fcre'den yaptıkları bir rivayet bulunuyor ki, orada şöyle denilmekte-ir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz devekuşunun yumurtasına ;arşılık, ihramlı olan ashabına onun kıymetiyle hükmetmiştir."
Ancak bu rivayetin isnadında İbrahim b. Ebî Yahya ve onun eyhi Hüseyin b. Abdillah bulunuyor ki, bu iki zat da zayıftır. Nite-dm Yahya b. Said diyor ki: "İmam Malik'e, İbrahim sika (güvenilir) dr hadisçi inidir? diye sorduğumda bana şu cevabı verdi: "Hayır ne tadiste, ne de dindarlığında güvenilir değildir." [343]. el-Kattan ise mun tam bir yalancı olduğunu belirtmiştir. Aslı olmayan birçok halis rivayet etmiştir. Aynı zamanda bu zat hem Kaderi, hem de tfu'tezüî'dir. [344]
İbrahim'in şeyhi Hüseyin hakkında Zehebî geniş bilgi toplamış re ilim adamlarının tesbitine göre bu zatın hem zayıf, hem n etrukü'l-ıadis olduğunu belirtmiştir. [345]
Aynı mealde bir diğer hadisi İbn Mace ve Darekutnî Ebû Meh-îem tarikiyle rivayet etmişlerdir ki bu zat da zayıftır; hatta bazısına ^öre, yukarıda ismi geçen iki zattan daha zayıftır. [346]
Şafiî ile Ebu Davud'un Hz. Aişe (r.a.) dan tahric ettikleri şu vadisin: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz devekuşunun her yumurtasına karşılık bir gün oruç tutulmasını hükmetti" isnadında adı anılmayan bir adam bulunuyor.
386 nolu Umeyr hadisini İbn Huzayme sahihlemiştir. İhramlı bulunan kimselerin başkası tarafından yakalanan av hayvanını kesmeleri caiz değildir. O bakımdan sahibi bulununcaya kadar bekletilmiş ve onun tarafından kesilmesi sağlandıktan sonra etinden yenilmiştir.
Böylece müctehidlerin çoğu bu rivayetle istidlal etmişlerdir.
387 nolu Ebu Katade hadisi sahihtir ve istidlale salihtir. İhramlınm karada yaşayan yabani hayvanları avlaması veya avlamak isteyene yol göstermesi, yardımcı olması haramdır. Bu durumda hem o hayvanın etinden yiyemez, hem de benzeriyle ceza ödemesi gerekir. Böylece ihramlı olmayanın avlanması helaldir. Onun kestiği hayvanın etinden ihramlı yiyebilir. Ancak ihramlı olanlar için av-lamışsa, o takdirde hüküm değişir.
388 nolu Ebu Katade hadisi isnad-i ceyyid ile rivayet edilmiştir. Yukarıdaki hadisten farklı bir hüküm taşımaktadır. Ebu Katade'nin birinci hadisinde Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz ondan şu iki şeyi sorduktan sonra o hayvanın etinden yiyor: İhramlılardan bir kimse bunu avlaman için işarette bulundu mu veya bu hususta bir emir ve tavsiye serdetti mi? Konumuzu oluşturan hadiste ise, Ebu Katade (r.a.) ihramlı olmadığını ve avladığı hayvanı Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz için avlayıp kestiğini söylüyor ve bu sebeple Resulüllah (s.a.v.) onun etinden yemiyor.
Bu iki rivayet arasını telif etmek gerekirse, şöyle bir yorumda bulunmak mümkündür: Ebu Katade gelip "senin için avladım" diye beyanda bulunmadan önce Resulüllah (s.a.v.) o hayvanın etinden bir miktar yemiş olabilir. Ebu Katade beyanda bulununca, Resulüllah'm (s.a.v.) artık o eti yemekten kaçındığı söz konusudur.
Böylece ihramlı kendisine takdim edilen avın ne maksatla avlandığını bilmediği takdirde ondan yemesinde bir sakınca yoktur. Ama avcı "senin için avladım" derse, o takdirde yemesi haram olur.
Bununla beraber Beyhakî, Ebu Katade'nin ikinci hadisinde "Bunu senin için avladım" sözü bir fazlalıktır ve gariptir. Zira Buharı ve Müslim'in rivayetinde Resulüllah'm (s.a.v.) o hayvanın etinden yediği açıklanmıştır.
Ebu Katade'nin mikatı ihramsız geçtiği anlaşılıyor. Bu, mikatı ihramsız geçmenin cevazına delalet etmez. Zira Resulüllah (s.a.v.) onu bir tarafa görevli olarak göndermiş bulunuyordu ki, ihramsız olması gerekiyordu. Nitekim Iyaz'm Ebu Said'den yaptığı rivayette bu husus açık şekilde belirtilmiştir. [347]
389 nolu Cabir hadisini İbn Huzayme, İbn Hibban, Hakim, Darekutnî ve Beyhaki de tahric etmiş bulunuyorlar. İsnadında Amr b. Ebî Amr bulunuyor. Her ne kadar Sahihaynde bu zatın rivayetine yer verilmişse de hakkında farklı tesbit ve görüşler bulunuyor. Tir-mizî, onun Cabir'den hadis dinlediği bilinmemektedir demiştir. İmam Şafiî ise ondan.bazı rivayetler nakletmiştir.
Aynı hadisi Taberânî Amr'den, o da Muttalib'den, o da Ebû Musa'dan rivayet etmişse de isnadında Yusuf b. Hâlid es-Semtî bulunuyor ki, bu zat metrukü'l-hadistir. Yahya b. Main onun yalancı oIduğunu, îbn Sa'd ise onun zayıf kabul edildiğini, Nesâî onun sika İmadığını belirtmiştir. [348]
Ayrıca bunu el-Hatib, Malik'den, o da Nafî'den, o da Ibn Ömer'den rivayet etmiştir. Ancak isnadında Osman b. Halid el-tfahzûmî bulunuyor ki, bu zat cidden zayıftır. [349]
Çıkarılan Hükümler
1- İhramlı kimsenin başkası tarafından avlanan, yani ihramh almayan bir avcı tarafından avlanan hayvanın etinden yemesinde bir sakınca yoktur.
2- İhramlı kimse, ihramsız olan avcıya yardımcı olur veya avlanma konusunda işarette bulunursa, o takdirde onun yakalayıp kestiği hayvandan ihramlmm yemesi haram olur. Bu, Hanefîlerle Han-belilere göredir.
3- îhramlı kimse, ihramsız kimsenin avlanmasında ona yardımcı olursa, avlanan hayvanın etinden yemesi haram olur. Sadece işarette bulunursa, yiyebilir. Bu,îmam Şafiî'ye göredir. Malikîler de aynı görüştedirler.
4- Avlanan hayvan ihramlı kimse için avlanmışsa, artık o hayvanın etinden ihramlmm yemesi haram olur. Bu, müctehidlerin bir kısmının görüş ve içtihadıdır ki, Ebu Katade hadisine dayanmaktadır.
5- İhramsızın yakaladığı hayvanı ihramlmm kesmesi de haramdır. Aksi halde ceza gerekir.
6- Sa'd, Zeyd ve Ali hadisleriyle istidlal ve ihticacda bulunanlar pek azdır. Avlanılan hayvanın ihramlüar için avlandığı söylenebilir. Ravi bunu ya duymamış, ya da fark edememiştir.
7- Harem sınırları içinde ihramlı olmayanların da avlanması haramdır.
8- İhramlının Harem sınırları dışında da avlanması yasaklanmıştır. [350]
Ihramiı kimsenin bizzat avlanması, avcıya yardımcı olması, işarette bulunması yasaklandığı gibi, başkası tarafından avlanan kara hayvanlarından yemesi de yasaklanmıştır, isterse avlanan hayvan onun için avlanmış olsun, isterse o hayvanın avlanması hususunda avlayana yardım etmiş bulunsun fark etmez. [327]
Konuyla İlgili Hadisler
Sa'b b. Cessame (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v,) Efendimiz'e bir tane yabani eşek hediye ettim ki, Resulüllah (s.a.v.) o sırada Evbâ veya Veddan mevkiinde bulunuyordu. Bunu kabul etmeyip reddetti ve benim yüzümde beliren üzüntüyü farkedince şöyle bu-yurdu: "Bunu sırf îhramh bulunduğumuz için sana geri çeviriyoruz."
İmam Ahmed ile îmanı Müslim, bu hadisin baş kısmını şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Resulüllah'a (s.a.v.) yabani eşek eti hediye ettim.." [328]
Zeyd b. Erkanı (r.a.) den, îbn Abbas ona şu haberini hatırlatarak sordu:
"Resulüllah'a (s.a.v.) hediye edilen av hayvanının ^tinden S bana nasıl haber verdiğini ve Resulüllah'ın (s.a.v.) o sırada ih- j ramlı bulunduğunu hatırlıyor musun?" Bunun üzerine! Zeyd \ (r.a.) şöyle dedi: "Resulüllah'a (s.a.v.) avlanan hayvamıi etin- \ den bir uzuv hediye edildi; ancak Efendimiz onu hediye &dene j geri verdi şöyle buyurdu: "Biz şüphesiz ihramlı iken bunu yemeyiz." [329]
AH (r.a.) den yapılan rivayete göre: Resulüllah'a (s.a.v.) deve-: kuşu yumurtası getirildi. Efendimiz (onu almayıp şöyle) buyurdu: "Şüphesiz biz ihramlı bulunan kimseleriz. Siz onu hill ehline (ihramli olmayanlara) yediriniz." [330]
Abdurrahman b. Osman b. Abdillah et-Teymî'den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Biz Talha ile beraber bulunuyorduk ki hepimiz de ihramlı idik. O sırada bize (avlanmış) bir kuş hediye edildi. Talha (r.a.) ise uyuyordu. Bizden bir kısmımız o kuşun etinden yedi, bir kısmımız ise yemekten kaçındı. Hz. Talha uyanınca, o etten yiyenlere muvafakat etti ye şöyle buyurdu: "Biz (ihramlı iken avlanan kara hayvanlarının) etinden Resulüllah (s.a.v.) ile beraber yedik.." [331].
Umeyr b. Seleme ed-Damrî'den yapılan rivayete göre: Behz kab-si'ndenj bir adam Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber »kke'yi/kasdederek çıkmışlar; ta ki Revha Vadisi'nin bir simine gelmişler. Derken (Resulüllah ile birlikte olan) in-rîlar, kesilmiş bir yabani eşeğe rastlamışlar ve durumu Pey-mber (s.a.v.) Efendimiz'e anlatmışlar. Bunun üzerine Pey-mber (s.a.v.) Efendimiz onlara: "O hayvanı oluğu yerde rakın,, taki sahibi gelmiş ola.." Az sonra Behz Kabilesi1 nden in adam çıkageliri iş ki, o eşeğin sahibi olarak bulunuyordu, ssulüllah'a (s.a.v.): 'Ya Resulellah! Bu yabanî eşeği size rakıyorum" demiştir. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.), Ebu ıkir'e, onu yol arkadaşlarına taksim etmesini emretmiştir , o gün hepsi de ihramlı bulunuyorlardı.
Ravi devamla diyor ki: "Sonra Üsâye mevkiine r açlığımız d a, ok isabet etmiş bir geyiğin kumdan meydana tirilmîş ağılımsı bir yerde, gölge altında bulunduğunu rdük. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, o geyiğin sahibinden ber çıkıncaya kadar bir adamın orada beklemesini emretti[332]
Ebâ Katade (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Mekke yolu üzerinde bir konaklama yerinde Re-lüllah'ın (s.a.v.) ashabıyla beraber oturuyorduk. Resulüllah a.v.) Efendimiz de ön tarafımızda bulunuyordu. Oradakiler ramlı bir vaziyette idiler; ama ben ihramlı değildim. (Bu ly) Hudeybiye senesinde cereyan etti. Arkadaşlarım yabani r eşek gördüler ki ben o sırada ayakkabımı tamirle meşgul ılunuyordum, o yüzden bana haber de vermiyorlardı; fakat nim o eşeği görmemi çok arzu ediyorlardı. Derken dönüp ktığımda onu gördüm ve hemen kalkıp atımı eyerledim ve udim. Bu arada kamçı ile okumu unutup almadım, arkadaşlarıma: "Şu benim kamçı ile okumu bana uzatın erin)" dedimse de onlar: "Vallahi o hayvanı avlaman için na yardımcı olamayız" dediler. Öfkelendim ve inip kamçı ve umu aldım. Sonra atıma binerek yabanî eşeği bütün ıcümle izledim, derken onu avlayıp kestim ve alıp getir-ğimde ölmüş bulunuyordu. Ashab onun üzerine üşüşüp meğe başladılar. Sonra da kendileri ihramlı bulunduk-findan dolayı o hayvandan yemeleri hususunda şüpheye düştüler. Hep birlikte oradan ayrılıp yürüdük ve o Hayvanın; bir kolunu beraberimde taşıyordum. Resulüllah'a (s.ajv.) gelip; durumu O'ndan sorduk. Buyurdu ki: "O hayvanın etinden1 yanınızda bir şey bulunuyor mu?" Ben de: "Evet, bulunuyor" dedim ve o kolu Resulüllah'a (s.a.v.) takdim ettim ki köndileri de ihramlı bulunuyordu, o etten yedi" [333]
Müslim'in rivayetinde ise, şu lafza yer verilmiştir: "Aranızdan hiçbir kimse o hayvanın avlanması için işarette buluiuju mu veya bu hususta bir emir verdi mi?" diye sordu. Ashab-ı Kirj-am: "Hayır.." diye cevap verince, Efendimiz onlara: "O halde ondan yeyinizî" buyurdu.
Ebu Katade (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Hudeybiyye zamanında Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber (Mekke'ye müteveccihen) çıkmış bulunuyorduk. Arkadaşlarım ihramlı idi, ben ise değildim. Bu arada bir (yabani) eşek gördüm ve üzerine yürüyerek onu avladım. Sonra durumu Resulüllah'a (s.a.v.) anlattım ve ihrama girmediğimi ve onu sadece kendisi için avladığımı söyledim. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz o hayvanın etinden yemeleri için ashabına emretti, onlar da ondan yediler, ama Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, ben kendisine "bunu sizin için avladım" dediğim için ondan yemedi." [334]
Cdbir (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "İhramlı bulunduğunuz halde, siz kendiniz avlamadığınız veya sizin için avlanmadığı takdirde kara avı site helaldir." [335]
imam Şafiî bu hadisle ilgili şöyle demiştir: "Bu bapta rivayet edilen en güzel ve en kıyaslı hadis budur." [336]
Müctehidlerin İstidlal ve Îhticacları
a) Hanefîlere göre: İhramlı kimsenin başkası tarafından avlanan hayvanın etinden yemesi helaldir. Şu şartla ki, avlanılan hayvanı gösterip delalet etmemiş ve avcıya bu hususta yardımcı olmamışsa.. Aksi halde o hayvanın etinden yemesi haram sayılır. [337]
b) Şafîîlere göre: ihramlı kimsenin avcıya delalet edip yol göstermesinden dolayı kendisine bir ceza gerekmez; ancak ona yardımcı olduğu takdirde ceza gerekir. Böylece ihramlınm avcıya delalet etmesi veya işarette bulunması, avlanan hayvanın etini haram kılmamaktadır. [338]
c) Hanbelüere göre: Ihramlınm avcıya yardım etmesi, delalet etmesi, işarette bulunması haramdır. Bundan dolayı avlanan hayvanın etinden yemesi de haramdır. O sebeple de kendisine belirtilen ceza gerekir. [339]
d) Malikiler de Şafiîlerin görüş ve içtihadına uygun bir istidlalde bulunmuşlardır. [340]
Tahliller ve Diğer Rivayetler
382 nolu Sa'd hadisinde bir ızdırap söz konusudur. Şöyle ki, bir rivayette "yabani eşek" denilirken, diğer bir rivayette "yabani eşekti" diye belirtilmektedir. Ayrıca bu bapta Müslim'in ibn Abbas (r.a.) dan şu lafızla yaptığı bir rivayet mevcuttur: "İbn Cüsame'nin Hz. Pey-gamber'e (s.a.v.) hediye etmek istediği şey et idi." Yine Müslim'in Habîb b. Ebî Sabit tankıyla Said'den yaptığı rivayette "yabani eşek" denilmekte ve diğer bir rivayetinde ise, "eşeğin bir parçası" şeklinde bir ifade kullanılmaktadır.
Böylece hadisteki bu cümlenin değişik lafızlarla rivayeti, onda ızdırap bulunduğunu göstermektedir. O balamdan müctehidlerin bir kısmı bu rivayetle istidlal etmemişlerdir. Ancak hadis, ihramlınm başkası tarafindan avlanan kara hayvanının etinden yemesinin haram olduğuna delalet etmektedir.
Bu bapta ibn Vehb'in ve Beyhakî'nin isnad-ı hasen ile Amr b. Umeyye'den yaptığı şu rivayet vardır: "Sa'b (r.a.), Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e yabani eşeğin kalça kısmından bir parça hediye etti ki Resulü İlah (s.a.v.) o sırada Cuhfe'de bulunuyordu. Hem Resulüllah (s.a.v.), hem de ashabı o etten yediler."
Beyhakî diyor ki: "Eğer bu rivayet mahfuz ise, yukarıdaki Zeyd hadisinde Resulüllah'm kabul etmeyip reddettiği, diri olarak getirilen yabani eşektir. Kabul edip geri çevirmediği ise, yabani eşek etidir.
Ancak Hafız ibn Hacer, Beyhaki'nin bu yorumunun pek isabetli olmadığına dikkat çekmiştir. Çünkü rivayetlerin hepsi de mahfuzdur. Ancak denilebilir ki, bir seferinde hediye edilmek istenen hayvan, ihramlı bulunan Resulüllah için avlanmıştı. O bakımdan Rasulüllah kabul buyurmadı. Bir diğer seferinde ise, O'nun için avlanmadığından Resulüllah hediye edilen eti alıp yemiştir. Nitekim imam Şafiî'de bu yorumu benimsemiştir. [341]
Zeyd b. Erkanı hadisi, Sa'd hadisini kuvvetlendirmekte ve bir bakıma istidlale salih düzeye getirmektedir.
384 nolu Ali hadisini aynı zamanda Hafız Bezzar tahric etmiştir. Ancak isnadında Ali b. Zeyd bulunuyor ki, bu zat hakkında farklı tesbitler ortaya çıkmıştır. Ancak ilim adamlarından bir kısmı onun sika olduğunu belirtmiştir. İsnadmdaki diğer rical ise sahihtirler. [342]
Bu ve benzerf rivayetleri dikkate alan müctehidlerin ihramlı için devekuşu yumurtasından dolayı ne gibi bir ceza Ödemesi gerektiği, üzerinde durduklarını görüyoruz: Ebu Hanife, arkadaşları ve imam Şafii, sözü edilen yumurtadan dolayı, kıymetinin takdir edilip verilmesi gerekir demişlerdir. İmam Malik'ten yapılan bir rivayete bre bir sığırın kıymetinin ondabiri takdir edilir.
Bu bapta Abdurrezzak, Beyhakî ve Darekutnî'nin- Kâb b. fcre'den yaptıkları bir rivayet bulunuyor ki, orada şöyle denilmekte-ir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz devekuşunun yumurtasına ;arşılık, ihramlı olan ashabına onun kıymetiyle hükmetmiştir."
Ancak bu rivayetin isnadında İbrahim b. Ebî Yahya ve onun eyhi Hüseyin b. Abdillah bulunuyor ki, bu iki zat da zayıftır. Nite-dm Yahya b. Said diyor ki: "İmam Malik'e, İbrahim sika (güvenilir) dr hadisçi inidir? diye sorduğumda bana şu cevabı verdi: "Hayır ne tadiste, ne de dindarlığında güvenilir değildir." [343]. el-Kattan ise mun tam bir yalancı olduğunu belirtmiştir. Aslı olmayan birçok halis rivayet etmiştir. Aynı zamanda bu zat hem Kaderi, hem de tfu'tezüî'dir. [344]
İbrahim'in şeyhi Hüseyin hakkında Zehebî geniş bilgi toplamış re ilim adamlarının tesbitine göre bu zatın hem zayıf, hem n etrukü'l-ıadis olduğunu belirtmiştir. [345]
Aynı mealde bir diğer hadisi İbn Mace ve Darekutnî Ebû Meh-îem tarikiyle rivayet etmişlerdir ki bu zat da zayıftır; hatta bazısına ^öre, yukarıda ismi geçen iki zattan daha zayıftır. [346]
Şafiî ile Ebu Davud'un Hz. Aişe (r.a.) dan tahric ettikleri şu vadisin: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz devekuşunun her yumurtasına karşılık bir gün oruç tutulmasını hükmetti" isnadında adı anılmayan bir adam bulunuyor.
386 nolu Umeyr hadisini İbn Huzayme sahihlemiştir. İhramlı bulunan kimselerin başkası tarafından yakalanan av hayvanını kesmeleri caiz değildir. O bakımdan sahibi bulununcaya kadar bekletilmiş ve onun tarafından kesilmesi sağlandıktan sonra etinden yenilmiştir.
Böylece müctehidlerin çoğu bu rivayetle istidlal etmişlerdir.
387 nolu Ebu Katade hadisi sahihtir ve istidlale salihtir. İhramlınm karada yaşayan yabani hayvanları avlaması veya avlamak isteyene yol göstermesi, yardımcı olması haramdır. Bu durumda hem o hayvanın etinden yiyemez, hem de benzeriyle ceza ödemesi gerekir. Böylece ihramlı olmayanın avlanması helaldir. Onun kestiği hayvanın etinden ihramlı yiyebilir. Ancak ihramlı olanlar için av-lamışsa, o takdirde hüküm değişir.
388 nolu Ebu Katade hadisi isnad-i ceyyid ile rivayet edilmiştir. Yukarıdaki hadisten farklı bir hüküm taşımaktadır. Ebu Katade'nin birinci hadisinde Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz ondan şu iki şeyi sorduktan sonra o hayvanın etinden yiyor: İhramlılardan bir kimse bunu avlaman için işarette bulundu mu veya bu hususta bir emir ve tavsiye serdetti mi? Konumuzu oluşturan hadiste ise, Ebu Katade (r.a.) ihramlı olmadığını ve avladığı hayvanı Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz için avlayıp kestiğini söylüyor ve bu sebeple Resulüllah (s.a.v.) onun etinden yemiyor.
Bu iki rivayet arasını telif etmek gerekirse, şöyle bir yorumda bulunmak mümkündür: Ebu Katade gelip "senin için avladım" diye beyanda bulunmadan önce Resulüllah (s.a.v.) o hayvanın etinden bir miktar yemiş olabilir. Ebu Katade beyanda bulununca, Resulüllah'm (s.a.v.) artık o eti yemekten kaçındığı söz konusudur.
Böylece ihramlı kendisine takdim edilen avın ne maksatla avlandığını bilmediği takdirde ondan yemesinde bir sakınca yoktur. Ama avcı "senin için avladım" derse, o takdirde yemesi haram olur.
Bununla beraber Beyhakî, Ebu Katade'nin ikinci hadisinde "Bunu senin için avladım" sözü bir fazlalıktır ve gariptir. Zira Buharı ve Müslim'in rivayetinde Resulüllah'm (s.a.v.) o hayvanın etinden yediği açıklanmıştır.
Ebu Katade'nin mikatı ihramsız geçtiği anlaşılıyor. Bu, mikatı ihramsız geçmenin cevazına delalet etmez. Zira Resulüllah (s.a.v.) onu bir tarafa görevli olarak göndermiş bulunuyordu ki, ihramsız olması gerekiyordu. Nitekim Iyaz'm Ebu Said'den yaptığı rivayette bu husus açık şekilde belirtilmiştir. [347]
389 nolu Cabir hadisini İbn Huzayme, İbn Hibban, Hakim, Darekutnî ve Beyhaki de tahric etmiş bulunuyorlar. İsnadında Amr b. Ebî Amr bulunuyor. Her ne kadar Sahihaynde bu zatın rivayetine yer verilmişse de hakkında farklı tesbit ve görüşler bulunuyor. Tir-mizî, onun Cabir'den hadis dinlediği bilinmemektedir demiştir. İmam Şafiî ise ondan.bazı rivayetler nakletmiştir.
Aynı hadisi Taberânî Amr'den, o da Muttalib'den, o da Ebû Musa'dan rivayet etmişse de isnadında Yusuf b. Hâlid es-Semtî bulunuyor ki, bu zat metrukü'l-hadistir. Yahya b. Main onun yalancı oIduğunu, îbn Sa'd ise onun zayıf kabul edildiğini, Nesâî onun sika İmadığını belirtmiştir. [348]
Ayrıca bunu el-Hatib, Malik'den, o da Nafî'den, o da Ibn Ömer'den rivayet etmiştir. Ancak isnadında Osman b. Halid el-tfahzûmî bulunuyor ki, bu zat cidden zayıftır. [349]
Çıkarılan Hükümler
1- İhramlı kimsenin başkası tarafından avlanan, yani ihramh almayan bir avcı tarafından avlanan hayvanın etinden yemesinde bir sakınca yoktur.
2- İhramlı kimse, ihramsız olan avcıya yardımcı olur veya avlanma konusunda işarette bulunursa, o takdirde onun yakalayıp kestiği hayvandan ihramlmm yemesi haram olur. Bu, Hanefîlerle Han-belilere göredir.
3- îhramlı kimse, ihramsız kimsenin avlanmasında ona yardımcı olursa, avlanan hayvanın etinden yemesi haram olur. Sadece işarette bulunursa, yiyebilir. Bu,îmam Şafiî'ye göredir. Malikîler de aynı görüştedirler.
4- Avlanan hayvan ihramlı kimse için avlanmışsa, artık o hayvanın etinden ihramlmm yemesi haram olur. Bu, müctehidlerin bir kısmının görüş ve içtihadıdır ki, Ebu Katade hadisine dayanmaktadır.
5- İhramsızın yakaladığı hayvanı ihramlmm kesmesi de haramdır. Aksi halde ceza gerekir.
6- Sa'd, Zeyd ve Ali hadisleriyle istidlal ve ihticacda bulunanlar pek azdır. Avlanılan hayvanın ihramlüar için avlandığı söylenebilir. Ravi bunu ya duymamış, ya da fark edememiştir.
7- Harem sınırları içinde ihramlı olmayanların da avlanması haramdır.
8- İhramlının Harem sınırları dışında da avlanması yasaklanmıştır. [350]