sidretül münteha
Mon 10 January 2011, 06:01 pm GMT +0200
İhram, Bozulması Ve (İhramlıyken) Avlanmanın Cezası
3296- Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hacca gitmek istediğinde insanlara bunu ilân etti ve bir yerde toplandılar. (Zü'l-Huley-fe'nin Mekke tarafındaki tepesine) Beydâ'ya vardıklarında hacca niyet edip ihrama girdi." [Buhârî ve Tirmizî][182]
3297- Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, öğle namazını Beydâ'da kıldırdı. Sonra devesine binip Beydâ dağına çıktı ve orada öğleyi kıldırınca, hac ve umreye niyet edip ihrama girdi ve telbiye getirdi." [Ebû Dâvud ve Nesâî][183]
3298- Sa'd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, (hacca gitmek için) el-Fur' yolunu seçecek olursa, bineğine bindiği zaman yüksek sesle telbiye getirerek ihrama girerdi. Şayet Uhud yolunu seçecek olursa, Beydâ tepesine çıktığı zaman yüksek sesle telbiye getirerek ihrama girerdi." [Ebû Dâvud][184]
3299- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "İşte Beydâ'nız ki bu hususta siz Allah Resulünü sallallahu aleyhi ve sellem yalanlıyorsunuz. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ancak (Zü'1-Huleyfe) mescidi(ni)n yanında niyet edip ihrama girmiştir."[185]
3300- Diğer rivayet: "O (Allah Resulü), Şecere denilen yerde devesine bindiği zaman niyet edip ihrama girmiştir."[186]
3301- Diğer rivayet:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ayağını özengiye koyup devesinin üstünde doğrulduğunda, Zü'1-Huleyfe'nin mescidi yanında niyet edip ihrama girerdi."
[Altı hadis imamı.][187]
3302- Saîd İbn Cübeyr radiyallahu anh'dan:
İbn Abbâs'a dedim ki:
"Ey Ebu'l-Abbâs, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabının, onun ihramı (niyetle kendisine) vacip kıldığı an yaptığı telbiyesi hususunda ihtilâfa düşmelerine hayret ettim." Şöyle dedi:
"Ben bunu herkesten daha iyi bilirim. Şöyle ki: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ancak tek bir hac yapmıştır. Bundan ötürü onlar (ashâb) ihtilâfa düştüler. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem hacca gitmek üzere yola çıktı. Zü'1-Huleyfe'deki mescidinde iki rekat namaz kılınca, o anda bulunduğu yerden bu göreve başladı ve iki rekat namazı bitirince hacca niyet edip telbiyeye başladı. Bunu birçok insan duydu. Ben de bunu kendisinden duyup ezberledim.
Sonra devesine bindi, bineğinin üstünde iyice doğrulunca, yüksek sesle telbiye getirdi. Birçok insan ondan bunu duydu. İşte bu (ihtilâfın sebebi) oraya (halkın) bölük bölük gelmiş olmaları ve devesi onu kaldırdığı sırada Resûlullah'ı telbiye getirirken işitmeleridir. Bunu duyanlar dediler ki: «O, devesi hazırlanıp üzerine binince telbiye getirdi.» Sonra geçip gitti. Beydâ tepesine çıkınca yine telbiye getirdi. Birtakım insanlar (ilk olarak) bunu gördükleri için: «O, Beydâ tepesinde telbiye getirdi» dediler. Allah'a yemin ederim ki O, (Zü'1-Huleyfe'deki) namazgahında hacca niyet etti, devesine bindiğinde yüksek sesle telbiye getirdi, Beydâ tepesine çıkınca da yine yüksek sesle telbiye okudu."
İbn Cübeyr der ki: "Kim İbn Abbâs'ın görüşünü paylaşırsa, (Zü'1-Huleyfe) namazgahında kılacağı iki rekatın sonunda hacca niyet eder, ihrama bürünüp telbiye getirir."
[Ebû Dâvud][188]
3303- Nâfi' radiyallahu anh'dan:
İbn Ömer radiyallahu anh, Zü'1-Huley-fe'de sabah namazını kıldıktan sonra devesinin hazırlanmasını emrederdi. Hazırlanınca üstüne biner kıbleye karşı durup telbiye getirirdi. Sonra Harem'e vâsıl olunca, telbiyeyi keserdi. Zû Tuvâ'ya geldiğinde orada gecelerdi. Orada sabah namazını kılar; sonra yıkanırdı. Ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in de böyle yaptığını iddia ederdi."
[Mâlik, Buhârî ve Müslim][189]
3304- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Mekke'de) mukîm olan ya da umre yapanlar, Hacer-i Esved'i istilâm edinceye kadar (selâmlayıncaya dek) telbiye getirmeye devam ederler." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][190]
3305- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in tam bir ihram içinde şöyle telbiye getirdiğini duydum:
"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk! İnne' l-hamde ven-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerike lek (=Tekrar tekrar icabet sana Allahım, tekrar tekrar sana! Hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar icabet sana! Şüphesiz hamd ve nimet sana mahsustur. Mülk de senindir! Hiçbir ortağın yoktur)"
Bu kelimelerden fazla bir şey söylemezdi.[191]
3306- Diğer rivayet: "İbn Ömer şu ilaveyi yapardı: "Lebbeyk, Lebbeyk ve sa'deyk ve'l-hayru bi-yedeyk. Lebbeyk ve'r-rağbâu ileyke vel-amelu (=Tekrar tekrar ibadet sana, tekrar
tekrar ibadet sana, taatına tekrar müsaade. Hayır senin kudret elindedir. Tekrar tekrar icabet sana, dilek ve amel de sanadır)."[192]
3307- Diğer rivayet:
Üç kere "Lebbeyk, Lebbeyk, Lebbeyk!"[193]
3308- Diğer rivayet: "Ömer, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in telbiyesi gibi telbiye getirip şöyle derdi: «Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyk ve sa'deyk. Velhay-ru fî yedeyk. Lebbeyk ver-rağbâu ileyke vel-amelu (=Tekrar tekrar icabet sanadır Allahım! Tekrar tekrar icabet sana, taatına tekrar müsaade sana aittir. Hayır senin kudret elindedir. Tekrar tekrar icabet sana, dilek ve amel de sanadır)»." [Altı hadis imamı.][194]
3309- Câbir radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
telbiye getirdi. Telbiyeyi İbn Ömer'in hadi-sindeki gibi anlattı. Dedi ki: İnsanlar Zü'l--Meâric ve benzeri sözleri (telbiyeye) ilâve ediyorlardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onları duyup bir şey söylemiyordu." [Ebû Dâvud][195]
3310- Ebû Hureyre radiyallahu anlı'dan: (Şu sözler) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in telbiyesi içinde yer almıştı: "Lebbeyk ilâhu'l-Hakk (=Tekrar tekrar icabet sanadır ey gerçek ma'bûd!)" [Nesâî][196]
3311- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Musa'nın telbiyesi: "Lebbeyk, abdüke ve ibnü abdike (=Tekrar tekrar ibadet sanadır, ben kulunum ve kulunun oğluyum)" idi. İsa'nın telbiyesi: "Lebbeyk, abdüke ve ibnü emetike (=Tekrar tekrar icabet sanadır, ben kulunum ve kadın kulunun oğluyum)" idi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in telbiyesi ise: "Lebbeyk lâ şerîke lek (= Tekrar tekrar icabet sanadır, hiçbir ortağın yoktur)" İdi. [Bezzar leyyin bir isnadla.][197]
3312- Amr bin Ma'dî Kerb radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Biz Cahiliyette haccettiğimiz zaman şöyle derdik: «İşte Zebîd sana geldi. Perişan bir vaziyette; dağ taş ve tepeleri aşarak çıplak olarak sana geldi. Putları yalnız ve boş bırakarak geldiler.»
Bugün ise, biz Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in öğrettiği gibi söylüyoruz:
«Lebbeyk! Allahümme lebbeyk! Lebbeyk lâ şerîke leke Lebbeyk! İnne' l-hamde ven-ni'mete leke vel-mülk. Lâ şerîke lek»."
[Bezzâr ve Taberânî][198]
3313- Huzeyme bin Sabit radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem telbiyesini bitirdiği zaman, Allah'tan, mağfiretini, nzasını ve ateşten azat olmasını niyaz ederdi."
[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de leyyin bir senedle.][199]
3314- es-Sâib bin Hallâd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cibril bana gelip dedi ki: " 'Ey Muhaıri-med, ashabına söyle; telbiyede seslerini yükseltsinler!' " [Mâlik ve Sünen ashâbı.][200]
3315- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Müşrikler, haccederlerken: "Lebbeyke lâ şerîke leke (= Tekrar tekrar icabet sanadır, senin hiçbir ortağın yoktur)" diyorlardı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yazık size! Yeter yeter." Bunun üzerine müşrikler devamla: "Yalnız bir şerik müstesna, o senin şerikindir; sen ona ve onun mâlik olduğuna da mâliksin" derlerdi. Zavallılar bunu Beyt'i (Kabe'yi) tavaf ederken söylüyorlardı." [Müslim][201]
3316- Mâlik radiyallahu anh'dan:
Bana ulaşan habere göre, Ömer, Ali ve Ebû Hureyre'ye ihramlı iken hanımı ile cinsî temasta bulunan adam hakkında sordular. Şu cevabı verdiler:
"Onlar bu haccı tamamlarlar. Sonra gelecek sene onlara hem hac ve hem de (ceza olarak) kurban gerekir."
Ali ise dedi ki: "Gelecek yıl ihram giyip telbiye getirdiklerinde, haclarını îfâ edinceye dek ayrı kalırlar."[202]
3317- İkrime radiyallahu anh'dan: "Bunun ancak İbn Abbâs'tan nakledildiğini sanıyorum. (Mina'da) ifaza tavafından önce hanımı ile cinsî temasta bulunan adamın ceza olarak bir umre yapması ve de bir kurban kesmesi gerektiği söylenmiştir." [Mâlik][203]
3318- Ebû'z-Zübeyr radiyallahu anh'dan: "Ömer radiyallahu anh ihramlı iken yapılan avların keffâreti olarak; sırtlanda bir koç, ceylanda bir keçi, tavşanda bir dişi oğlak, jer-booda (yer tavşanında) bir kuzu ile hükmetmiştir." [Mâlik. Ebû Yâlâ da, Ömer'den bunun benzerini merfû olarak rivayet etmiştir.][204]
3319- Yahya bin Sa'd radiyallahu anh'dan:
Bir adam Ömer'e gelip ihramlı iken öldürdüğü çekirge hakkında sordu. Ömer, Ka'b'a: "Gel beraberce hükmedelim" dedi.
Ka'b: "Bir dirhem versin" dedi. Bunun üzerine Ömer dedi ki:
"Sen dirhemleri bulursun, fakat bir hurma çekirgeden daha hayırlıdır."[205]
3320- İbn Şîrîn radiyallahu anh'dan:
Bir adam Ömer'e dedi ki: "Ben, arkadaşımla atlarımızla Akabe'deki bir tepeye doğru koşu yaptık ve ihramlı olduğumuz halde bir geyik vurduk. Ne dersin?"
Ömer yanındaki adama: "Haydi gel beraber hükmedelim!" dedi. Ona bir keçi (keffâ-ret) lâzım geldiğine hükmettiler. Adam şöyle diyerek döndü: "Mü'minlerin emiri bir geyik hakkında hüküm veremiyor da başka birisini yardıma çağırıyor." Ömer hemen onu geri ça-
ğırıp şöyle dedi: "Sen Mâide sûresini okuyor musun?"
"Hayır."
"Pekâlâ benimle hüküm veren adamın kim olduğunu biliyor musun?"
"Hayır."
"Eğer sen bana Mâide'yi okuyorum de-seydin, seni canını acıtıncaya kadar döverdim. Allah Teâlâ kitabında şöyle buyurmuştur: "İçinizden iki âdil kimsenin hükmedeceği, Kabe'ye ulaşacak bir kurban ile öde." (Mâide 95) Bu adam da Abdurrahman bin Avf'tır.
[Mâlik][206]
[182] Bu hadisi Tirmizî (no. 817), İbn e. Ömer an İbn Uyeyne an Ca'fer b. Muh. an ebîhî an Câbir senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[183] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1774) ve Nesâî (menâsık 25, V, 127), Es'as b. Abdilmelik ani'l-Hasan an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[184] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1775), Muh. b. Bessâr an Vehb b. Cerîr an ebîhî an Muh. b. İshâk an Ebfz-Zinâd an Âise binti Sa'd an ebîhâ senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[185] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 30, s. 332), Buhârî (hacc 20, II, 145), Müslim (no. 23-24, s. 843), Ebû Dâvud (no. 1771), Tirmizî (no. 818) ve Nesâî (menâsık 24/2, V, 126), Mûsâ b. Ukbe an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile ilk iki lafız bu rivayeti aittir.
Müslim (no. hacc 27, s. 845) ve İbn Mâce (no. 2916), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 38, s. 845), Salih b. Keysân an Nâfi'... tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[186] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 30, s. 332), Buhârî (hacc 20, II, 145), Müslim (no. 23-24, s. 843), Ebû Dâvud (no. 1771), Tirmizî (no. 818) ve Nesâî (menâsık 24/2, V, 126), Mûsâ b. Ukbe an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile ilk iki lafız bu rivayeti aittir.
Müslim (no. hacc 27, s. 845) ve İbn Mâce (no. 2916), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 38, s. 845), Salih b. Keysân an Nâfi'... tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[187] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 30, s. 332), Buhârî (hacc 20, II, 145), Müslim (no. 23-24, s. 843), Ebû Dâvud (no. 1771), Tirmizî (no. 818) ve Nesâî (menâsık 24/2, V, 126), Mûsâ b. Ukbe an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile ilk iki lafız bu rivayeti aittir.
Müslim (no. hacc 27, s. 845) ve İbn Mâce (no. 2916), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 38, s. 845), Salih b. Keysân an Nâfi'... tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99.
[188] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1770), Muh. b. Mansûr an Ya'kûb b. İbr. an ebîhî an Muh. b. İshâk an Husayf b. Abdirrahman an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/99-100.
[189] Bu hadisi Buhârî (hacc 29/1, II, 148), Ebû Ma'mer an Abdilvârîs an Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[190] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1817) ve Tirmizî (no. 919).
Hifrym an Muh. b. Abdirrahman b. e. Leylâ an Alâ an Bm Abbâs a.sl-ı senedi ile lahrîc ettiler. lianjzî'ye göre isnadı "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[191] Bu hadisi Mâlik (hacc 28, s. 331), Buhârî (hacc 26, II, 147), Müslim (hacc no. 19, s. 841), Ebû Dâvud (n. 1812) ve Nesâî (menâsik 54/3, V, 160), Mâlik an lâf!' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; 3303 lafzı; Müslim (no. 20, s. 842), Muh. b. Abbâd an Hatim b. İs-maîl an Mûsâ b. Vkbe an Salim ve Nâfi' ve Hamza an Â* Ömer senedi ile; 3304 lafzı; Masum (no. 21, s. 842-3) ve Nesâî (menâsık 54/1, V, 159-60), Yûnus ani'z-Zühıîan Salim an ebîhî asl-ı senetli ile; 3304 lafzı ile;
Müslim (20/2, s. 842) ve İbn Mâce (no. 2918), Ubeydul-lafı b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Tirmizî (no. 825-6), Eyyûb ve Leys b. Sa'dan Nâfi'... talikleriyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[192] Bu hadisi Mâlik (hacc 28, s. 331), Buhârî (hacc 26, II, 147), Müslim (hacc no. 19, s. 841), Ebû Dâvud (n. 1812) ve Nesâî (menâsik 54/3, V, 160), Mâlik an lâf!' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; 3303 lafzı; Müslim (no. 20, s. 842), Muh. b. Abbâd an Hatim b. İs-maîl an Mûsâ b. Vkbe an Salim ve Nâfi' ve Hamza an Â* Ömer senedi ile; 3304 lafzı; Masum (no. 21, s. 842-3) ve Nesâî (menâsık 54/1, V, 159-60), Yûnus ani'z-Zühıîan Salim an ebîhî asl-ı senetli ile; 3304 lafzı ile;
Müslim (20/2, s. 842) ve İbn Mâce (no. 2918), Ubeydul-lafı b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Tirmizî (no. 825-6), Eyyûb ve Leys b. Sa'dan Nâfi'... talikleriyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[193] Bu hadisi Mâlik (hacc 28, s. 331), Buhârî (hacc 26, II, 147), Müslim (hacc no. 19, s. 841), Ebû Dâvud (n. 1812) ve Nesâî (menâsik 54/3, V, 160), Mâlik an lâf!' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; 3303 lafzı; Müslim (no. 20, s. 842), Muh. b. Abbâd an Hatim b. İs-maîl an Mûsâ b. Vkbe an Salim ve Nâfi' ve Hamza an Â* Ömer senedi ile; 3304 lafzı; Masum (no. 21, s. 842-3) ve Nesâî (menâsık 54/1, V, 159-60), Yûnus ani'z-Zühıîan Salim an ebîhî asl-ı senetli ile; 3304 lafzı ile;
Müslim (20/2, s. 842) ve İbn Mâce (no. 2918), Ubeydul-lafı b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Tirmizî (no. 825-6), Eyyûb ve Leys b. Sa'dan Nâfi'... talikleriyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[194] Bu hadisi Mâlik (hacc 28, s. 331), Buhârî (hacc 26, II, 147), Müslim (hacc no. 19, s. 841), Ebû Dâvud (n. 1812) ve Nesâî (menâsik 54/3, V, 160), Mâlik an lâf!' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; 3303 lafzı; Müslim (no. 20, s. 842), Muh. b. Abbâd an Hatim b. İs-maîl an Mûsâ b. Vkbe an Salim ve Nâfi' ve Hamza an Â* Ömer senedi ile; 3304 lafzı; Masum (no. 21, s. 842-3) ve Nesâî (menâsık 54/1, V, 159-60), Yûnus ani'z-Zühıîan Salim an ebîhî asl-ı senetli ile; 3304 lafzı ile;
Müslim (20/2, s. 842) ve İbn Mâce (no. 2918), Ubeydul-lafı b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Tirmizî (no. 825-6), Eyyûb ve Leys b. Sa'dan Nâfi'... talikleriyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100.
[195] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1813), Ahmed b. Hanbel an Yahya b. Sald an Ca 'fer b. Muh. an ebîhî an Câbir senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/100-101.
[196] Bu hadisi Nesâî (menâsık 55, V, 161) ve İbn Mâce (no. 2920), Abdülazîz b. e. Seleme an Abdillah b. el-Fadl ani'l-A'rec an EbîHureyre senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[197] Râvilerinden Atâ b. es-Sâib güvenilir olmakla birlikte, âhir-i ömründe hıfzı bozulmuştur. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' III, 222).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[198] Bezzâr, isnadının sübût bulmadığını söylemiştir. İsnadında yer alan Şarkî b. Kutâmî zayıf bir râvidir (Mecma' III, 222).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[199] Bunu Şafiî, Dârekutnî ve Beyhakî de rivayet ettiler. İsnadında yer alan Salih b. Muh. b. e. Zaide, Medine'li olup zayıftır. Ayrıca İbr. b. e. Yahya adlı bir başka râvi de mevcuttur. Ancak ona bunu rivayette Abdullah b. Ubeydillah da mütâbaat etmiştir (Neyi IV, 340).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[200] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 34, s. 334), Ebû Dâvud (no. 1814), Tirmizî (no. 829), Nesâî (menâsık 55, V, 162) ve İbn Mâce (no. 2922), Abdullah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an Abdilmelik h. e Bekr b. el-Hâıis h. Hişâm an Hallâd b. es-Sâib el-Ensârî an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tinnizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[201] Bu hadisi Müslim (no 22, s. 843), Abbâs b. Abdilazîm ani'n-Nadr b. Muh. el-Yemâmî an İkrime b. Ammâr an Ebî Zumeyl an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101.
[202] Muvattâ, hacc no. 151, s. 381.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/101-102.
[203] Mâlik, (no. 156, s. 384), bunu an Sevr b. Zeyd ed-Deylî an İhime senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/102.
[204] Bu mevkufu Mâlik, (no. 230, s. 414), doğrudan Ebû'z-Zübeyr'den ahzetmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/102.
[205] Mâlik (no. 236, s. 416), Yahya b. Saîd'den ahzetmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/102.
[206] Mâlik (no. 231, s. 414), an Abdilmelik b. Kurayr an İbn Şîrîn senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/102.