hafiza aise
Wed 27 April 2011, 12:26 pm GMT +0200
Nifakta Doruk Nokta: İfk Hadisesi
Medine dışına yapılan uzun soluklu yolculuklarda Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern), ezvac-ı tahirat arasında kura çeker ve kendisine kuranın çıktığı annemizle birlikte yola revan olur, yol boyunca ihtiyaçlarını görmesini arzu ederdi. Beni Mustalık için Medine'den hareket etmeden önce de kura çekmiş ve bu kura, Hz. Aişe Validemize çıkmıştı.
Aişe Validemizin zayıf bir bünyesi vardı; deve üzerinde insanların rahat yolculuk yapabilmeleri için hazırlanan ve hevdeç denilen üstü kapalı rnekana bindirilir, daha sonra da üç beş kişinin yardımıyla hevdeç yukarı kaldırılarak devenin üzerine bağlanır ve mola yerine kadar Hz. aişe burada yoluna devam ederdi. Ordu konakladığında, içinde onun bulunduğu hevdeç de çözülerek devenin sırtından indirilir ve bundan sonra Aişe Validemiz dışarı çıkarak Efendimiz'in ihtiyaçlarını gidermek için hazırlık yapardı. O gün de öyle olmuştu.
Neredeyse bir aya yakındır devam eden Beni Mustalık Hadisesi sonuçlanmıştı. Ordu da, nifakın estirdiği kasırgayla birlikte geri dönüyordu. Bir kere perde yırtılmıştı ve yüzden sıyrılan haya perdesinin altında yatan esas görüntüler ortaya çıkmış; o güne kadar fırsat kollayan münafıklar, sanki Allah Resülü'ne dil uzatma yarışına girmişlerdi.
Medine'ye bir hayli yaklaşmışlardı; bir miktar dinlenmesi için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), yeniden orduya istirahat emri verdi. Tabii olarak Aişe Validemizin bindiği deve de durdurulmuş, hevdeci çözülerek yere indirilmişti. Buraya kadar her şey normaldi.
İnsanlar yeteri kadar dinlenip de hareket için seslenildiği sırada Aişe Annemiz, ihtiyacını gidermek için uzaklaştığı yerde, kız kardeşinden emaneten aldığı gerdanlığı aramakla meşguldü. Beri tarafta ise ashab, Hz. Aişe'yi içinde zannederek hevdeci kaldırmış ve devenin üzerine bağlayarak çoktan yola çıkınışlardı.
Aişe Validemiz geri geldiğinde orada kimse kalmamıştı; etrafına seslenmeye başladı ama ortada, ne sesini duyacak birisi ne de cevap veren bir ses vardı. İşin garip tarafı da, kaybettiği gerdanlık oracıkta duruyordu.
Başka bir alternatifi yoktu; sıkıca örtüsüne bürünerek olduğu yere çömeldi ve farkına vardıkları zaman kendisini almaya gelecek olan ashab-ı kirarnı beklerneye başladı.
Çok geçmemişti ki, Safıiôn İbnii'l-Muattal çıkageldi; o da askerden geri kalmış ve Efendimiz'le birlikte hareket etme fırsatını kaçırmıştı. Kendisi gibi geride kalan bir karartının varlığını hissedince yanına doğru ilerlemeye başladı; örtüsü ne bürünüp de olduğu yerde çömelip bekleyen, mü'minlerin annesi Aişe Validemizden başkası değildi. Görür görmez:
- İrma lillah ve inna ileyhi raciün, diye seslenmeye başladı. 'Resülullah'ın ailesi de burada kalmış!
Kendisinin geride kalmış olmasını anlıyordu ama nasılolur da Allah Resülü'nün hanımı ve mü'minlerin de annesi Aişe Validemiz arkada yalnız bırakılabilirdi! Aklı bir türlü almıyordu. Onun için:
- Allah sana merhamet etsin, dedi önce ve ardından da:
- Seni buralarda kim bırakıp da gitti ki, diyerek devesini yaklaş-
tırdı. Ashab-ı kirarn hazretleri için mü'minlerin annesi, kendi annelerinden de öte bir anneydi;'?? Aişe Validemiz, onun da annesiydi.
Safvan İbnü'l-Muattal'ın gelişi, Aişe Validemiz için de sevinç vesilesi olmuştu; zira yalnız ve tek başına buralarda uzun uzun beklemek zorunda kalmayacak ve henüz hareket etmiş olan orduya kısa sürede yetişerek bu sıkıntıdan kurtulmuş olacaktı.
190 Bkz. Ahzab, 33/6
Hz. Safvan. deve üzerine Aişe Annemizin rahatça binebilmesi için kendisi de geri çekilmiş:
- Buyurun! Deveye binin, diyordu.
Derken Hz. Safvan devenin yularını tuttuğu, Aişe Validemiz de devenin üzerinde olduğu halde yol almaya başladılar. Bir an önce orduya yetişebilmek için oldukça hızlı ilerliyorlardı.
Asker ilerliyordu; onlar da ilerliyordu! Henüz mola verip de hevdecin içine muttali olamadıklan için hala Aişe validemizin yokluğundan haberdar değillerdi. Tam mola vermişlerdi ki, yedeğinde bir deve ve devenin üzerinde de Hz. Aişe Validemiz olduğu halde Hz. Safvan çıkageldi.
İşte bu, içinde nifak barındıran fırsat avcılannın arayıp da bulamadığı bir manzaraydı; göz göze geldiler ve mü'minlerin annesi Aişe validemize iftira atmaya başladılar. İffet abidesi Aişe Validemize zina isnad ediyor ve böylelikle Resülullah'a dolaylı yoldan saldırmayı planlıyorlar; fiskos yaparak bunu gizliden gizliye yaygınlaştırmaya çalışıyor, böylelikle mü'minler arasında yeni bir iftirak daha çıkarmak istiyorlardı. Herkes kendi karakterinin gereğini yerine getiriyordu. Sistemli bir iftiraydı bu ve Medine'ye gelinceye kadar münafıklardan duymayan kalmamalı, her tarafta aynı anda konuşularak Müslümanlar şüpheye düşürülmeliydi!