saniyenur
Mon 16 July 2012, 11:07 am GMT +0200
İFFETİN KORUNMASI
İslâmî hükümlerin esas gayelerinden biri, her ne olursa, sosyal değişikliklerde, toplumu bütün imkanları birleştirerek cinsi heyecanlardan ve şehveti tahrik edici tesirlerden uzak tutmaktır. İnsanın bedenî ve aklî kuvvetleri ancak böyle bir ortamda, sükunetli bir atmosferde gelişip ilerleyebilir. Cinsî münasebetlere tamamıyla evlilik çerçevesi içinde müsaade edilmiş, nikah dairesinin dışına taşmasına engel olunmuştur. Evlilik dışı bütün ilişkiler haram kılınmıştır. Kadının faaliyet alanı erkeğinkin-den ayrılmıştır. Kadın ve erkeğe yaratılışlarını gözönüne alarak, düşünce ve fizikî yeteneklerine göre, medeniyetin gelişmesi için ayn ayn vazifeler takdir edilmiştir. Kadın zarurî ihtiyaçları ve makbul sebepleri için ancak evinden çıkabilir; bu da başını örtüp dış giysilerini giymesiyle mümkün olmaktadır. İslâmî hayat sistemi bu metodlar üzerine kurulup korunması için de bazı tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. İslâm'da korunması gereken hususlar üç kısımdır:
a- İç hayatta reform (Nefsi ıslah)
b- Cezaî kanun ve yaptırımlar,
c- Önleyici tedbirler
a- Nefsi Islah: Bu husus aslında İslâmî hayat tarzının esaslarındandır. İslâm'da hükümlere uymanın temeli imandır. Herhangi bir konuda hüküm verilmişse, muhatap olanlar, Alllah'a ve O'nun rasulüne iman ederler. İşte bu iman sahipleri, peygamber aracılığıyla gelen şeriat emirlerine doğrudan doğruya mımatap insanlardır. Hakkın hükümlerine boyun eğer, yasaklanmış şeylere yanaşmazlar. Böyle hareket etmeleri için, ALLAH'ın "emrettiğini" veya "yasakladığım" bilmeleri yeterlidir. O halde, iman eden herkes bilir ki, Kur'an-ı Kerîm'e göre "Allah fuhşu yasaklamıştır." Kötü işlere başvurulmasını haram kılmıştır. Bu durumda imanın gereği şudur: Söz konusu fiil ve hareketlerden çekinmek ve böyle şeylerin yanına yaklaşmamak.
İman eden kişi, ALLAH'ın ve Rasulü'nün, sosyal hayatı düzenleyici ne gibi emirleri olduğunu, hangi prensipleri koymuş bulunduğunu, Kur'an'a bakarak kolayca anlayabilir. İşte bunları her zaman için göz önünde bulundurmak ve pratik hayatta örnek edinmek de imanın gereklerindendir. Bu icaplara göre mü'min, kendi isteği ve gönül hoşluğu ile sözü geçen prensipleri kabul edecek ve sınırları dışına çıkmayı veya onları bozmayı aklının köşesinden bile geçir-meyecektir.
Nefsin islahıyla yalnız ahlakî konular değil, bütün insanî ilişkiler de düzelir. İnsan bütünüyle İslamî hüküm ve prensibe tabi olur. Bundan sonra, özellikle ahlak alanında, İslâmî eğitim ve Öğretim sistemiyle kişiler terbiye edilir. Halk hikmetli bir yol tutar. Gidişatını kendisi düzeltir. Bunun çeşitli yollan vardır.