saniyenur
Mon 16 July 2012, 11:36 am GMT +0200
İddet (Bekleme Müddeti)
İddet, kadına emredilmiş ve tayin olmuş, boşanmasından veya kocasının ölümünden sonra İslam hukuku tarafından beklenmesi istenen bir zaman dilimidir. Bu hem kocaya, hem de kadına boşanmanın bütün sonuçlarını düşünmeleri bakımından tanınan bir tür geçiş süresidir. Ve hatta kadının hamile olup olmadığını bilmelerine de imkan vermektedir. Ayrıca kadına boşanma veya kocanın ölümü sebebiyle meydana gelen şokun etkisinden kurtulup kendine gelme müddeti vermektedir, islam hukuku müslümanlara boşanma meselelerinde çok hassas ve sabırlı olmalarını tavsiye eder ve onlara pişmanlık duyacakları acele adımlar atmamalarını emreder. Bu bakımdan, zevcelerinin bekleme müddetini (iddet) bitirmelerine kadar beklemelerini emreder. Aslında kadının bekleme müddetinin sebeplerinden bir tanesi de her ikisine tekrar düşünmeleri ve anlaşmazlıklarında uyuşmaya çalışmalarına imkan vermektedir. Kur'an bunu şu şekilde ifade ediyor: "Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman iddetleri içinde (adetten temiz oldukları sırada) boşaym ve iddeti sayın (üç defa adet görüp temizlenmelerini hesap edin) Rabbiniz Allah'tan korkun (bekleme süresini uzatıp onlara zarar vermekten sakının. Bekleme süresi dolmadan) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkması-nlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Bunlar Allah'ın sınırlandır. Kim Allah'ın sınırlarım aşarsa kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş ortaya çıkarır, (bu bekleme süresi içinde eşler arasında bir sevgi yaratır, bir anlaşma zemini hazırlar)" (65:1).
Bu durum Bakara Suresi'nde şu sözlerle izah edilmiştir: "Boşanmış kadınlar, üç kur (üç âdet veya üç temizlik süresi bekleyip) kendilerini gözetlerler (hamile olup olmadıklarına bakarlar.) Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri (karınlarında çocuk bulunduğunu saklamaları) kendilerine helal olmaz. Kocaları da bu arada barışmak isterlerse, onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan haklan gibi kadınlann da erkekler üzerinde haklan vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde (ki haklan), bir derece daha fazladır. Allah azizdir, hakimdir" (2:228),
Kur'an'ın bu ayetleri kadının bekleme müddeti ile ilgili kuralları açıklıyor. "Emrolunan müddet pek tabii ki kadını, kocayı, doğmamış çocuğu (eğer varsa) ve tabii cinsel hukuku ve bundan dolayı mevcut nisan toplumunun iptidai yazarlannı ilgilendiriyor. İngiliz hukukundaki "decreenisi" (bozulmasını gerektirecek bir sebep çıkmadığı takdirde belirli bir süre sonra kesinleşecek olan boşanma karan) ve kesin boşanma karan arasındaki altı aylık süre dolaylı olarak aynı sebebe dayanıyor." (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, sh. 1561). Bu ayetler boşanma metodunu ve kadınla ilgili bekleme süresinin hikmetini anlatıyor. Kadın, kocası tarafından boşandıktan sonra beklemekle emrolunmuştur. "Fatıma bintü Kays kocası tarafından üç defa boşandığı vakit, Hz. Peygamber'e gitti. Peygamber, ona evlenmeden önce iddetini beklemesini emretti." (Buhari). Peygamber, el-Furai bint Malik b. Sinan'a da emredilen sürenin bitimine kadar evinde durmasını söyledi. (Ebu Davud, Tirmizi, Malik, Nesei, İbn Mace ve Darimi).
Emredilen Süre: Boşanmış kadın için bekleme süresi aç aybaşı süresidir. İmam Ebu Hanife'ye göre, bu süre üç tam aybaşı süresidir, İmam Şafii'ye göre İse Üç temizlik süresidir. (Kadın üç aybaşı geçirdikten sonra temizlik haline gelir) Böylece burada tayin edilmiş bir gün veya ay sayısı yoktur, ancak kadının tamamladığı üç aybaşı veya üç tuhur dönemine kadar uzatmakta ve bu, kadının bekleme süres ifâidet)nin tayinini oluşturmaktadır. İmam Ebu Hanife'nin görüşüne göre, aybaşı ile iddet dönemi başladığı gibi, koca, tuhur sırasında karısıyla ilişki kurmamalıdır. Boşamaya karar verdiği takdirde bunu tuhr'un sonunda aybaşı , olmadan evvel açıklamalıdır. İmam Şafii'ye göre, iddet, tuhr ile başladığı gibi boşama, fw/ir'un başında ilan edilmelidir. Kur'an, müslümanlara, "Onları emrolundukları süre içinde boşamalarını" emretmektedir. (65:1) .Bir başka ifadeyle, onlan zamanında boşamakla, bekleme sürelerini gereksiz yere uzatmamış, ızdıraplannı gidermiş olur. Eğer kadın, aybaşı halinde iken boşanmış ise geçerli olan müddet aybaşı ile başlar.
Şayet tuhur süresi içinde, koca, karısıyla ilişki kurmuş ve bu ilişkiden kadın hamile kalmış ise, o vakit bekleme süresi çocuğun doğumuna kadar uzar, bundan dolayı kadına sıkıntı vermekten kaçınılmış olur. Bundan Holavı İslam Hukuku, Kadınlarını boşamayı tasarladıkları vakit, tuhur sırasında erkeklere eşleriyle ilişki kurmayı yasaklamaktadır. Ancak erkeğin üçüncü boşama ilanını yapmadan Önce evlilik Dağlarını tekrar koruma haklan vardır, ancak, kadını geri alma hakkını, boşama ilanından sonra, bekleme süresi başladıktan sonra kullanır. Fıkıhçılar bu ayetin (2:228) izahında farklılık gösteriyorlar. Hanefi fıkıhçılan, kadının guslederek üç aylık temizlenme süresini bitirmesinden sonra erkeğin tekrar birleşmek için kadını alıkoyma hakkı olduğu görüşündedirler. Bu görüş Hz. Ebubekir, Ömer, Ali, İbn Abbas, Ebu Musa, Eş'âri ve İbn Mesud'undur. Bununla be raber Şafii ve Malikî fıkıhçıları, erkek salıverdiği kansı ile üç aylık aybaşı dönemine girer girmez birleşme hakkını kaybettiği görüşündedirler. Bu görüş, Hz. Aişe, İbn Ömer ve Zeyd b. Sa-bît tarafından benimsenmiştir. Mamafih açıkça anlaşılmıştır ki koca, birleşme hakkına, boşamayı sadece bir veya İki kez İlan etmiş olması halinde sahip, fakat üç kez boşadığını ilan etmiş olması halinde ise bunu kaybetmektedir." (The Meaning of the Quran, c.I, sh. 166-67).
Ayet (2:229) koca haklarını beyan etmektedir. Ve yine aynı ayet Üçüncü boşama ilanı yapılmadan önce iki tarafın tekrar barışabİleceğine değiniyor. "Kadını şerefiyle sakla" ayeti zevce- ' lerini iki kez boşamış olanların yeni bir nikah yapmadan bekleme süresi içinde zevcelerini geri alabileceklerini ve nikah bağlarını ilk nikah esasları üzerinden devam ettirebileceklerini beyan ediyor. Yine, şayet koca, karısıyla huzur ve iyi ilişkiler içinde hayatını devam ettirmeye niyetli ise onu geri alabileceğini, yok değilse kadının müddetini tamamlayıp başka bir kişiyle evlenmesi için onu serbest bırakması konusunda kocayı uyarmaktadır. Ayetin İkinci bölümü (2:229), evlilik bağlarının bozulmasından sonra, üçüncü kez boşama ilanı yapmaya veya herhangi bir davranışta bulunmaya gerek olmadığını, çünkü "geri almadan" nikah bağlarına son vermek için sadece bekleme süresinin tamamlanmasının kafi olduğunu beyan etmektedir. "Onları güzellikle bırakın" sözü bu manayı açıklamaktadır. Yine Kur'an, evlilik akdi nasıl ki güzellik ve nezaketle yapılmış ise yine aynı ruh ile sonuçlandırılmalıdır, diyor. Nezaket ve asaletin gereği budur. Bu anlaşmayı sürdüreme-meleri talihsizliktir, fakat bu hiç bir zaman ak-din kin, kavga ve husumetle sonuçlandırılması gerekir demek değildir. Son ayette üçüncü boşama ilanının kullanılmasına karşı durulmaktadır. Çünkü onu kullanmakla koca, bekleme süresinden önce karısını alma hakkına gereksiz yere son vermiş olmaktadır. Bu hem lüzumsuzdur, hem de buna müsaade edilmemiştir. Aybaşı olamayacak kadar yaşlı kadınlar veya henüz ergenlik çağına gelmemiş genç kızlar için bekleme süreleri bakımından aybaşı olma veya temizlenme (tuhur) sözkonusu değildir. Bekleme süresi aylara göre hesaplanır ve üçüncü aym nihayetinde boşama yürürlüğe girer, herhangi bir vakitte hatta onlarla ilişki kurduktan sonra bile boşanabilirler.
Yine Kur'an müslümanlara "onların emrolun-dukları günleri sayın" diye emretmektedir. (65:1). Bu tam sayma yükümlülüğü hem kocadan hem zevceden, beklemenin düştüğünü beyan eden bir süredir, her ne kadar ayette erkek kelimesi kullanılmışsa da bu, kadın ve erkeğin sürelerinin eşit olarak bittiğini belirtmektedir. Ondan sonra kocalara şöyle emrolundu: "Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman iddet-leri içinde boşayın ve iddeti sayın (üç defa adet görüp temizlenmelerini hesap edin) Rabbiniz Allah'tan korkun (bekleme süresini uzatıp onlara zarar vermekten sakının. Bekleme süresi dolmadan) onlan evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allah bundan sonra (yeni) bir iş ortaya çıkarır (bu bekleme süresi İçinde eşler arasında bir sevgi yaratır, bir anlaşma zemini hazırlar)" (65:1). Bu emir açıkça onların, meşru zevceleri oldukları sürece kocalarının evlerinde oturmalarının tabii haklan olduğunu ve kocaların onlan bundan men edemeyeceklerini gösteriyor. Yani erkeklerin, zevcelerini evlerinde banndırmalan bir hayır gösterisi değildir. Bu, zevcelerin kocalanndan hukuken ayrılana kadar kalabilecekleri kanuni bir hak olmakla beraber kocalar üzerinde de hem ahlaki hem de kanuni bir vazifedir. Bu hak boşama ilanıyla son bulmaktadır. Fakat zevce, bekleme süresi sona erene kadar bu hakkını kullanır. Bu süre sona ermeden zevceyi evinden çıkarmak koca tarafından yapılmış bir ihlaldir, tecavüzdür. Mamafih, eğer kadın "apaçık bir edepsizlikten" suçlu ise, kadının bekleme süresi tamamlanmadan önce de erkeğin onu evinden çıkarmaya hakkı vardır. Bekleme süresinin sonunda, taraflara tekrar düşünmeleri, ayrılıklarını gidermeleri, şikayet ve dargınlıklarım unutmaları nasihat edilir, süre sının geçtikten sonra uzlaşma şansları kalmayacaktır: "Sürelerin sonuna vardıklarında onları güzelce (nikahınız altında) tutun, yahut, güzellikle onlardan aynlın. (Eşinize tekrar dönmek veya ondan ayrılmak için) içinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte Allah'a ve Son Gününe inanan için Öğütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bîr çıkış (yolu) yaratır." (65:2). Bir başka ifadeyle, barışmayı ciddi olarak düşünmek için şimdi son Şans, fakat barışmamakta halen ısrarhysanız, o halde onlan adaletle ve güzellikle bırakın. Her iki durumda da geri alırken de "bırakırken de", Kur'an "ihsan ve adalet" üzerinde ısrarla durmaktadır. Eğer geri almayı tasarladıysanız, bu himaye, hayır veya mütevazilik duygusuyla değil, adaletle olmalı; ve şayet bırakmayı tasarladıysanız bu dahi adalet ve eşitlik esaslanna dayalı olmalıdır.
Ayet (64:1), Allah'ın onlara uzlaşma getirebileceğini beyan etmektedir. "Geri alma" ve "bırak-ma"nın erkeğe serbest bırakıldığı önceki ayette desteklenmektedir. Mamafih boşama ilanının geri dönüş kapısını kapatabilecek sözler kullanmadan, mülayim ve nazik bir şekilde ilan edilmesinin lüzumu Kur'an'da şu ifadelerle belirtilmektedir: "Erkek (üçüncü kez) boşarsa, artık bundan sonra kadın, başka bir kocaya varmadan kendisine helal olmaz. O (vardığı adam) bunu boşarsa, Allah'ın sınırlan içerisinde duracaklarına inandıklan takdirde (eski karı-kocanın) tekrar birbirlerine dönmelerinde kendilerine bir günah yoktur. İşin bunlar Allah'ın sınırlandır. (Allah) bunlan, bilen bir toplum için açıklıyor." (2:230). Bekleme süresinin sonunda, koca onu ister "geri almayı" isterse "bırakmayı" tasarlasın, her iki durumda da iki şahit bulmalıdır: "Sürelerinin sonuna vardıklarında onlan güzelce (nikahınız altında) tutun, yahut, güzellikle onlardan aynlın, (Eşinize tekrar dönmek veya ondan ayrılmak için içinizden adalet sahibi kimseye) öğütlerim budur. Kim Allah'tan korkarsa (Allah) ona bir çıkış (yolu) yaratır. "(65:2). Bu iki şahitin sağlıklı ve dürüst kimselerden olmaları gerekir. Bu, ilgili tarafların korunması içindir. (Mevlana Mufti Muhammed Şâfı, Ma'arif al-Quran, c.I ve VIII.).