neslinur
Mon 26 July 2010, 03:40 pm GMT +0200
İdareci Olmaya Özenmek ve Bunun İçin Hırslı Olmak
idareci vasfı, çok yönlü olup devletin en üst kademesindekilerle en aşağı kademesinde yer alan bütün yetkili, söz sahibi kişileri kendi kapsamına alır. Ancak devlet çarkını çevirmede daha çok iki önemli makam bulunuyor: idari teşkilat ve adli teşkilat... Özellikle bu iki teşkilatı rayına oturtmak ve en bilgili, en adil ve en çok haklara saygılı bir kadroyla bu iki teşkilatı donatmak şarttır. Aksi halde devlet ve millet işleri ehil olmayan kişilerin elinde oyuncak haline gelir ve verilen yetkiler daha çok kötüye kullanılır.
O bakımdan Resulüllah (a.s.) Efendimiz aynı zamanda insan sarrafıydı. Kime hangi görevi tevdi' edeceğim çok iyi bilir ve en yakını bile olsa, ehil olmadığı takdirde bir göreve tayin etmezdi. Aynı duyarlığı Ebu Bekir Sıddik (r.a.) ile Ömer b. Hattab. (r.a.) da göstermişlerdir...
Bu konuda Resulüllah'm (a.s.) ümmetine uyarıcı anlamda birtakım emir ve tavsiyeleri olmuştur. Daha doğrusu ümmetine bu hususta çok sağlam kıstaslar ve misaller vermiştir. [19]
İlgili Hadisler
Ebu Musa (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şu bilgiyi vermiştir: "Resulüllah (a.s.) Efendimiz*in yanına gittim. İçeriye benimle birlikte amcam oğullarından iki adam da girdi. Onlardan biri şöyle dedi: 'Ya Resulüllah! Aziz ve Celil olan Allah'ın bakmakla seni görevli kıldığı bazı şeyler üzerine bizi emir kıl (yetki verip görevlendir)." Diğeri de buna benzer bir istekte bulundu.
Bunun üzerine Resulüllah (a.s.) Efendimiz onlara şöyle buyurdu: "Doğrusu biz, Allah'a and olsun ki bu işlerin başına istekli çıkan kimseyi veyahut bu işlere karşı hırslı olanı görevli kılmıyoruz." [20]
Abdurrahman b. Semure (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Re-sulüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: 'Ya Abdurrahman b. Semure, emirlik isteme. Çünkü gerçekten eğer o sana senin isteğin olmaksızın verilirse ona karşı yardıma ma-zhar olursun, istediğin için verilirse (ilahi) yardıma mazhar kılınmazsın." [21]
Enes (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Resulüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kim hükmetme yetkisini talep ederse, o kendi nefsine terkedilmiş olur. Kim de bu göreve zorlanıp geterilirse, üzerine bîr melek iner de onu ûogru olana irşad eder." [22]
Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Şüphesiz sizler ileride emirlik hususunda çok istekli olacaksınız ve bu kıyamet gününde pişmanlığa dönüşecektir. Ne güzeldir süt emziren ve ne kötüdür sütten kesen." [23]
Yine Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kim müslümaıılar arasında hüküm vermeyi talep eder de ona (o göreve) eriştikten sonra adaleti zulmüne üstün gelirse ona cennet vardır. Kimin de zulmü adaletine üstün gelirse, ona da cehennem ateşi vardır." [24]
idareci vasfı, çok yönlü olup devletin en üst kademesindekilerle en aşağı kademesinde yer alan bütün yetkili, söz sahibi kişileri kendi kapsamına alır. Ancak devlet çarkını çevirmede daha çok iki önemli makam bulunuyor: idari teşkilat ve adli teşkilat... Özellikle bu iki teşkilatı rayına oturtmak ve en bilgili, en adil ve en çok haklara saygılı bir kadroyla bu iki teşkilatı donatmak şarttır. Aksi halde devlet ve millet işleri ehil olmayan kişilerin elinde oyuncak haline gelir ve verilen yetkiler daha çok kötüye kullanılır.
O bakımdan Resulüllah (a.s.) Efendimiz aynı zamanda insan sarrafıydı. Kime hangi görevi tevdi' edeceğim çok iyi bilir ve en yakını bile olsa, ehil olmadığı takdirde bir göreve tayin etmezdi. Aynı duyarlığı Ebu Bekir Sıddik (r.a.) ile Ömer b. Hattab. (r.a.) da göstermişlerdir...
Bu konuda Resulüllah'm (a.s.) ümmetine uyarıcı anlamda birtakım emir ve tavsiyeleri olmuştur. Daha doğrusu ümmetine bu hususta çok sağlam kıstaslar ve misaller vermiştir. [19]
İlgili Hadisler
Ebu Musa (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şu bilgiyi vermiştir: "Resulüllah (a.s.) Efendimiz*in yanına gittim. İçeriye benimle birlikte amcam oğullarından iki adam da girdi. Onlardan biri şöyle dedi: 'Ya Resulüllah! Aziz ve Celil olan Allah'ın bakmakla seni görevli kıldığı bazı şeyler üzerine bizi emir kıl (yetki verip görevlendir)." Diğeri de buna benzer bir istekte bulundu.
Bunun üzerine Resulüllah (a.s.) Efendimiz onlara şöyle buyurdu: "Doğrusu biz, Allah'a and olsun ki bu işlerin başına istekli çıkan kimseyi veyahut bu işlere karşı hırslı olanı görevli kılmıyoruz." [20]
Abdurrahman b. Semure (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Re-sulüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: 'Ya Abdurrahman b. Semure, emirlik isteme. Çünkü gerçekten eğer o sana senin isteğin olmaksızın verilirse ona karşı yardıma ma-zhar olursun, istediğin için verilirse (ilahi) yardıma mazhar kılınmazsın." [21]
Enes (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Resulüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kim hükmetme yetkisini talep ederse, o kendi nefsine terkedilmiş olur. Kim de bu göreve zorlanıp geterilirse, üzerine bîr melek iner de onu ûogru olana irşad eder." [22]
Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Şüphesiz sizler ileride emirlik hususunda çok istekli olacaksınız ve bu kıyamet gününde pişmanlığa dönüşecektir. Ne güzeldir süt emziren ve ne kötüdür sütten kesen." [23]
Yine Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kim müslümaıılar arasında hüküm vermeyi talep eder de ona (o göreve) eriştikten sonra adaleti zulmüne üstün gelirse ona cennet vardır. Kimin de zulmü adaletine üstün gelirse, ona da cehennem ateşi vardır." [24]