seymanur K
Wed 12 October 2011, 04:24 pm GMT +0200
İçtihadın Lüzum ve Şartları:
1) İslâm hukukunun, hayatiyet ve inkişâfı için, ictihâd müessesesine olan ihtiyacı, herkesin görebileceği kadar açıktır; çünkü insanların yaşayış ve hukukî münâsebetleriyle ilgili olaylar sayılamıyacak kadar çok ve durmadan değişmektedir. Dolayısiyle her olay için bir nass bulunamaz. Nass'ların bütün olayları içine alacağını düşünmek bile kaabil değildir. O halde nass'ların sınırlı ve olayların sınırsız olduğu, yeni bir olayın hükmünün belirtilmesi gerektiği gözönüne alınırsa, ictihâd'a başvurmanın zarureti, kendiliğinden ortaya çıkmış olur. [294]
İctzhâd'a imkân ve kudreti olanların başkalarını taklid etmesi caiz değildir. Allah'ın varlığı ve birliğine, Hz. Peygamber'in nübüvvetine îmân gibi konularda (dîn'in usûlünde) başkasını taklid etmek, îmân etmiş olmak için yeterli değildir; yani, falanca böyle söylediği için ben de bunlara inandım, demek caiz olmaz. Herkes akıl ve idrâkini çalıştıracak, bunlara niçin inandığını mantıkî delillerle açıklayarak taklid'den kurtulacaktır. Şu kadar ki halkın, amelî konularda (dîn'in furû'unda) ilim adamlarını taklid etmesinde bir sakınca görülmemiştir; çünkü Kur'ân'da, “Bilmiyorsanız bilenlere sorun.” [295] buyurulmuştur. Öte yandan mantıkî olarak düşünüldüğü zamanda, herkesin ictihâd derecesine ulaşmasına imkân olmadığı görülür. Nitekim sahâbîler arasında da, yerine getirmekle mükellef oldukları hükümler hakkında bilenlerden fetva soranlar vardı. [296]
Taklitçiliği reddeden ve taklitçilere amansızca hücumlarda bulunan İbn-i Hazm şöyle der:
“Onlar, ilk üç asırda (sahâbîler, tabiîler ve teba-i tabiîn çağında), kendisinden önceki bilgini taklid eden ve kayıtsız şartsız onun bütün görüşlerini kabullenen birisini gösterebilirler mi? Gösterirlerse onları müsamaha ile karşılayacağını; fakat gösteremezler... O halde bilsinler ki onlar, Allah'ın dîninde daha önce kimsenin yapmadığı bir bid'at icad etmişlerdir.” [297]
Hanbelî, Zahirî ve Şiî mezheblerinde ictihâd kapısı her zaman açıktır. Hanefî, Mâliki ve Şâfiîlerce, takriben 3. H. yüzyıldan sonra yavaş yavaş ictihâd azalmış ve şartlarının ağırlığı dolayısıyla ictihâd kapısının kapandığı fikri benimsenmişse de, zamanımızda bu görüş değerini yitirmiştir; çünkü insan akimin işlemesine hiç kimse, hiçbir vakit engel olamaz. [298]
2) Elbette ictihâd gibi önemli-ve ağır sorumluluklar taşıyan bir görevi üzerine alacak olan kişilerde bulunması gerekli bir kısım şartların başında dürüstlük (adalet) ve sonra da şer'ı hükümlerin kaynaklarını iyice bilmek gelmektedir. İctihâd'ın önemli şartlarını maddeler halinde şöyle sıralamak mümkündür:
a) Adaletli ve inancı sağlam olmak.
b) Anlayış ve takdir gücüne sahip bulunmak.
c) İslâm hukukunun kaynaklarını inceleyebilmek için Arap diline iyice vâkıf olmak.
d) Kur'ân ve Kur'ân ilimlerini bilmek.
e) Sünnet ve Sünnet ilimlerini bilmek.
f) İcmâ ve ihtilaf konusu olan hususları bilmek.
g) Kıyas ve çeşitlerini bilmek.
h) Şer'î hükümlerin amaçlarını ve gözetmiş olduğu maslahatları bilmek. [299]
İslâm'da ictihâd için ileri sürülen bu klâsik şartlardan başka, bugün müctehidlik niteliğini kazanacak olan bir kimsenin, İslâm tarihinin yanında, bütün İslâm mezheblerinin görüş ve tarihlerini, İslâm milletlerinin örf ve âdetlerini, ayrıca sosyoloji, çağdaş hukuk, ekonomi ve hattâ tıp gibi ilimlerle mevcut siyasî ve toplumsal şartları iyice bilmesi gerekir. Bir ihtisas çağı olan günümüzde ise, bütün bu bilim dallarında yeteri kadar bilgi sahibi olmak bir insan için imkân dışı bulunduğuna göre, bugün ictihâd, ancak bir kurul (şûra) tarafından yapılabilir. Bu kurulun üyeleri, adı geçen bilimlerde ihtisas yapmış kimseler olup ele alınacak meseleleri, koordine bir çalışma ile inceler ve çözümlerlerse, varmış oldukları ictihâdlar, hem daha isabetli olur, hem de herkesçe itimadla benimsenme şansına kavuşur. [300]
[295] Nahl: 16/43.
[296] M. el-Hudârî, Usûlü'I-Fıkh, s. 382.
[297] el-İhkâm, c. II, s. 146.
[298] H. A. R. Gibb mihemmadanism, “ord üniversity Press, Londan,1969, s. 66,71, M.E. Zehra, Tarihu'l-MezâHibi'l-Fıkhıyye s 80 81
[299] M. el-Hudârî, a.g.e., s. 368 vd.; M.E. Zehra, a.g.e., s. 102 vd.
[300] Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları: 64-66.