- İbn ishak der ki: Taifte yirmi geceden fazla bir süreyle kaldi

Adsense kodları


İbn ishak der ki: Taifte yirmi geceden fazla bir süreyle kaldi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 20 December 2009, 03:43 pm GMT +0200
İbn ishak der ki: Taifte yirmi geceden fazla bir süreyle kaldı

Peygamber efendimiz dönüş hazırlığına başladı. Cenab-ı Al lah´ın, Taifi ele geçirmelerine ve Taifiilerle savaşmaya izin ver mediğini hatırladı. Bunu Hüveyle binti Hakim bin Ümeyye´ye anlattı. Huveyle de peygamber efendimizin yanından çıkıp Ömer´e gitti ve durumu ona anlattı. Hz. Ömer de peygamber efendimize gelip "Huveylenin bana anlattıkları da ne oluyor? Güya dönüş için senin emir verdiğini söylüyor. Bu emrini in sanlara duyurayım mı? diye sordu. Peygamber efendimiz de "Evet duyur, Ey Ömer" dedi.

Peygamber efendimiz yenmeksizin, yenilmeksizin, aciz kal maksızın bu mübarek seferinden Medine-i münevvereye döndü. Aciz durumda değildi. Aksine güçlü, muktedir ve Allah´ın yasa larını uygulayacak durumdaydı. Saldıran ve haram ayda savaşan bir kimse değildi. Akrabalık ve hısımlık bağlarım önemse mezlik etmiyordu. Kaba davranmaksızın, yumuşaklık ve rah metle muamele ederek kavmini İslama davet etti. Medine-i Mü-nevvereye gelecek olan Hevazinli ve Sakifli heyetleri karşıla mak için Medine-i münevvereye döndü. Bu fethi-i Mübinden sonra Medine yolunda yürümekte iken Peygamber efendimiz şöyle dedi. "Rabbimize ibadet edip hamdederek dönüyoruz." O esnada kendisine: "Sakiflilere beddua etsene ya Resulallah" de nilince Rahmet peygamberi şöyle dedi. "Allahım! Sakiflileri hi dayete erdir ve onları bize getir."

Rivayete göre Peygamber efendimiz Medine-i münevvere ye varmadan Urve bin Mes´ud es-Sakafî müslüman olarak ge lip peygamber efendimize kavuşmuştu. Dönüp kavmini İslama davet etmek için peygamber efendimizden izin isteyince, pey gamber efendimiz ona şöyle dedi: "Kavminin konuşmalarından anlaşıldığına göre onlar seni öldürecekler." Peygamber efendi miz Sakiflilerde direnme ve cahiliyet gururu olduğunu biliyor du. Urve dedi ki: "Ey Allah´ın Resulü! Onlar beni genç devele rinden daha çok severler" Gerçekten de Sakifliler Urve´yi Çok sever ve öğütlerine uyarlardı. İtibarından dolayı kendisine mu halefet etmeyecekleri umuduyla, İslama davet etmek için kav mine geri döndü. Yüksek bir tepeden Taife girmek üzereyken onları gördü ve İslama davet etmeye başladı. Onun davetini du yanlar, kendisine attıkları oklarla onu öldürdüler. Şehit düşür-ken Allah´ın mübarek kulu Urve şöyle dedi: "Bu, Allah´ın bana yaptığı bir ikramdır. Allah´ın bana gönderdiği bir şehadet mertebesidir. Bende, peygamber efendimizle birlikte savaşıp şe-hid düşenlerin günlünde bulunan imandan başka bir şey yok tur. Beni de onların yanına defnedin." Onun bu sözü üzerine onu da diğer şehitlerin yanına defnettiler.

Öyle anlaşılıyor ki çok sevdikleri Urve´yi öldürmeleri kendi lerini üzmüş ve kedere boğmuştu. Bütün araplarm Muhammed (s.a.v.)´e başeğdiklerini sadece kendilerinin ona düşman kaldık larını, ona karşı direnecek güçte olmadıklarını ve peygamber´e biat edip müslüman olan çevrelerindeki araplarla savaşacak güçte olmadıklarını da görmüşlerdi.

İşte bütün bu sebeplerden dolayı pegamber (s.a.v.) efendimi ze bir elçi göndermek fîkri üzerinde birleştiler. Abd bin Yaleyl ile konuştular. Abd, şehid düşen Urve bin Mes´ud´un yaşında bir adamdı. Bu önerilerini ona açıkladıklarında bu Öneriye ica bet etmek istemedi. Çünkü Urve´ye yaptıklarını görmüştü. Ur-ve´yi de onlar elçi olarak göndermişlerdi. Kendisini de elçi ola rak gönderdiklerine göre Urve´nin başına getirdiklerini kendisi nin de başına getireceklerinden endişe duymaya başladı ve "Be­nimle beraber bir heyeti de Peygambere gönderin" dedi. Bu şar tını kabul ederek altı kişilik bir heyeti yanına kattılar. Bu he yet Medine-i Münevvereye doğru yola çıktı. Nihayet Medine-ye vardıklarında Mugire bin Şube onları karşıladı.

Şimdi biz burada bu heyetin yaptığı konuşmaları ve icra et tiği faaliyetleri anlatmaya gerek görmüyoruz. Çünkü bunun ge reğini duymuyoruz. Ancak, biz bu hadiseyi, Peygamber efendi mizin aciz durumda olmadığını, aksine muktedir olduğunu ak rabalık ve hısımlık bağlarına riayet ettiğini belirtmek için an lattık. Onun bu yüksek hikmeti asi kalpleri yumuşatmıştı. Hat ta Ebu Davud´un rivayetine göre Ayletül Ahmesi (Bunun adı Sahr´dır) kendi kendine taahhüdde bulunarak Sakiflileri pey gamber efendimize götürüp îslam üzere biat ettirmeye karar vermiş ve bu kararını uygulayarak gönüllerini İslama meylet tirme, yumuşatma ve Resulullahın hükmüne itaat ettirme hu susunda başarılı olmuştu. Peygamber efendimize şu mealde bir mektup yazmıştı: "İmdi sakif kabilesi senin hükmüne itaat et miştir. Ya Resülullah ben onları getiriyorum. Onlar benim at larıma binerek süvarilerim Refakatinde sana geliyorlar." Bu mektup peygamber efendimize geldiğinde sınırsız bir şekilde sevinmişti. Çünkü Sakifliler müslüman olarak Peygamber efendimize geliyorlardı. Yurtlarını harap eden savaş olmaya caktı. Halkın namaz için camiye cağırılmasmı, bunun için du yuruda bulunulmasını emretti. Camide toplanan cemaate Sahr´m gönderdiği mektubu okudu. Sonra da Sahr´m mensup olduğu Ahmet kabilesi için on defa tekrarladığı şu duayı yaptı: "Allahım Ahmes kabilesinin süvari ve piyadelerini mübarek kıl."