- İbadetler ve riyazetler

Adsense kodları


İbadetler ve riyazetler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 11 February 2011, 02:21 pm GMT +0200
İbadetler Ve Riyazetler:


İşte bu ikinci kısma ibadetler ve riyazetler denmektedir. Bun­lar, olgun insanda bulunması arzulanan huylardan mevcut bulun­mayanların elde edilmesi için gerilmiş ağlar mesabesindedir. Böy­lece şu sonuca ulaşılmaktadır: Gerçek mutluluk, ancak ibadetler yoluyla elde edilebilir. Bunun içindir ki küllî maslahatlar, insanla­ra insanlık penceresinden nida etmekte ve güçlü bir şekilde, sahip oldukları meziyetlerin -ki bunlar ikinci derecede kemal halleri olmaktadır- mümkün mertebe ıslahına çalışmalarım, en yüksek amacın, göz dikilen en büyük hedefin nefsi olgunlaştırmak ve onu Mele-i a’lâ sakinlerine benzer kılacak, ceberut ve melekût âleminden üzerine inecek oluşları kabule yetenekli kılacak sıfat­larla süslemelerini, hayvanı güçlerini melekî güçlerin emrine ver­melerini, ona itaatkâr kılmalarını, hükümlerinin ortaya çıkabilme­si için melekî güce bir düzlem yapmalarını istemiştir.



İnsan, Gerçek Mutluluğa Ulaşmak İster;

 

Birey olarak insanlar, normal hallerde, türe ait özelliklerin tam ve eksiksiz olarak kendisini gösterebilmesi için gerekli imkânların bulunması halinde, söz konusu olan gerçek mutluluğa karşı büyük bir arzu duyar ve demir tozlarının mıknatıs tarafın­dan çekildiği gibi, ona doğru cezbedilirler. Bu, Allah Teâlâ’nın in­sanlarda yaratmış olduğu fıtrî bir özelliktir. Bu özellik, fıtrî olduğu içindir ki, istisnasız bozulmamış yapıya sahip her ümmet, içerisin­den çıkardığı ululan aracılığıyla bu huyun tamamlanması için ça­lışırlar ve en büyük mutluluğun ahlâkî kemale ulaşmak olduğunu kabul ederler. Hükümdarlar, filozoflar ve aşağıya doğru diğer in­sanlar, bu mevkiye ulaşmış uluların, bütün dünya nimetlerinin ve­receği mutluluktan daha büyük bir mutluluğa ulaştıklarına ina­nırlar, onların melekleştiklerini ve melekût âlemine girdiklerini kabul ederler. Bu telakkilerinin bir tezahürü olarak da, onlara bü­yük bir saygı duyarlar ve teberrüken ellerim ve ayaklarını öperler. Arap olsun Acem olsun bütün milletlerin -dinleri ve âdetleri fark­lı olmasına, uzak uzak ülkelerde yaşamalarına rağmen- tek bir şey üzerinde bütün insanlık olarak gorüşbirliği etmeleri, ancak ve ancak fıtrî bir münasebet sebebiyle olacaktır. Başka türlüsü nasıl olabilir ki?! Nitekim daha önce, meleklik özelliğinin insanın yara­tılışında fıtrî olarak mevcut olduğunu ve insanların en üstünleriy-le kendisine dayanılacakların kim olduklarını görmüştük.

Allah’u a’lem!