derya
Sun 21 February 2010, 02:11 pm GMT +0200
Hz. Hüseyin´in Şehadetinin Ardından
Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarmm Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:
Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:
Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :
Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :
Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması ;
Rifâa b. Şeddad´m Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa´d´in, Rifâa´yı Desteklemeleri:
Arkadaşlarının Görüşüne Müseyyeb b. Necebe´nln Katılması:
Süleyman b. Sured´in Konuşması:
Çarpışmak îçin Yardım Kampanyası Açılması
Süleyman b. Sured´in, Medainli Ehl.i Beyt Tarafdariarmi îş Birliğine Çağırması:
Kerbelâ Tevbecileri ve Fedaîlerinin Sayısı :
Küfe Valisi Abdullah b. Yezid´in Mescidde Konuşması :
Küfe Haraç Nazırının Tehdidli Konuşması :
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl´In Haraç Nazırına Cevaplan :
Abdullah b. Yezîd´in Uyarılması :
İbrahim b. Muhammed´in Valiye Önce Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi:
Küfe Halkının Harekete Geçmeğe Dâvet Edilmesi :
Abdullah b. Hâzim´le Ebû Azze´nin Davete Hemen İcabet Etmeleri:
Nuhayla´da Toplananların Gözden Geçirilmesi :
Süleyman b. Sured´in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı :
Suhayr b. Huzeyfe´nin Konuşması :
Abdullah b. Sa´d´in Bir Teklifi ve Süleyman b. Suredin Görüşü:
Küfe Valisi İle Haraç Nazırının Süleyman b. Sured´i Ziyaret Etmeleri :
Ömer b. Sa´d Korkuda :
Valinin Konuşması:
Süleyman b. Sured´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Hitabı :
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Ayrılmalar:
Süleyman b. Sured´in, Birlikten Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması:
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbelâ´da:
Süleyman b. Sured´in, Hz. Hüseyin´in Kabri Başındaki ikrarı ve Duası :
Kerbelâ´dan Ayrılırken :
Kerbelâ´dan Ayrıldıktan Sonra.
Küfe Valisinin Mektubu :
Süleyman b. Sured´in, Tevbecüer ve Fedailer Birliği İle Konuşması :
Süleyman b. SurecTin, Küfe Valisine Cevabı :
Küfe Valisinin, Süleyman b. Sured ve Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü :
Züfer´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Yardım ve İyilikleri :
Züfer´in Süleyman b. Sured´e Öğüt ve Teklifleri :
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynül Verde´de:
Süleyman b. Sured´in, Birliğine Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri:
Müseyyeb b. Necebe´nin, Öncü Birliği Olarak İleri Gönderilmesi ve îbnî Zilkela´ın Bozguna Uğratılması:
Husayn b. Nümeyr´in Ordusuyla Karılaşma ve İlk Muvaffakiyet:
Husayn b. Nümeyr´in Yardımcı Kuvvetlerle Desteklenmesi:
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinin Kuşatılması ve Süleyman b. Sured´in Şehid Düşmesi :
Mûseyyeb b. Necebe´nin Şehid Düşmesi :
Abdullah b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Düşmesi :
Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Edilmesi :
Abdullah b. Vâl´in Şehid Düşmesi :
Rifâa b. Şeddad´m. Kalanları Toplayıp Geri Çekilmek İstemesi :
Velid b. Gudaynül Kinânî´nin Geri Dönmek İstememesi ve Şefaid Olması:
Abdullah b. Azizül Kindî´nin, Oğlunu Hindilere Vasiyyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehid Olması :
Kureyb b. Zeyd ve Arkadaşlarının Şehid Olmaları :
Rifâa b. Şeddad´ın, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Kalanlarla Birlikte Geri Çekilmesi :
Züfer b. Haris´in Yurdunda Ağırlanış :
Süleyman b. Sured´ie Müseyyeb b. Necebe´nin Başlarının Abdülmelik´e Gönderilmesi :
Abdulmelik b. Mervan´ın Konuşması :
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HZ. HÜSEYİN'İN ŞEHADETİNİN ARDINDAN
Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarının Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:
Hz. Hüseyin, Kerbelâ´da şehid edildikten ve İbn-i Ziyad, Nuhayla´daki askerî karargâhından Küfe´ye döndükten sonra, Ehl-i Beyt Tarafdarları bir-birlerile buluştukları zaman, Hz. Hüseyin´in yardım dâvetine icabet etmemek ve Kerbelâ´da Onun tarafına geçip Ona yardımcı olmamakla çok büyük günah ve hata işlediklerini anlamış, yaptıklarına pişman olmuş ve kendi kendilerini kınamışlardı.
Onlar, üzerlerindeki bu ân", bu günağı temizlemenin, ancak, Hz. Hüseyin´i Kerbelâ´da şehid edenleri veya bu cinayete katılanları öldürmekle mümkin olabileceğine kanâat getirdiler[1]
Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:
Ehl-i Beyt Tarafdari Küfeliler ve başkaları; Hz. Hüseyin´in şehâdetin-den hemen sonra, Onun kanını aramağa, intikamını almağa halkı gizlice davete başladılar ve çarpışmak için de, silah toplamak ve hazırlanmaktan geri durmadılar.
Yezîd b. Muaviye´nin öldüğü hicri altmış dördüncü yılın on dört RebfüT-evveline kadar cemaatlardan sonra cemâatler, ferdlerden sonra ferdler bu yoldaki davete icabet ettiler.[2]
Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :
Yezîd b. Muaviye Öldüğü zaman, îbn-i Ziyad, Irak umûmî valisi idi. Basra´da oturuyordu.
Amr b. Hureys de, onun vekili olarak Küfe valiliğinde bulunuyordu.
Süleyman b. Sured´in [3] arkadaşlarından bazıları, Süleyman b. Sured´in yanma gelerek «Şu azgın, zâlim adam öldürmüştür. Simdi, artık, saltanat zayıflamıştır. îstersen, Amr b. Hureys´i, köşkten çıkarıp atalım. Sonra da Hüseyin´in ve Ehl-i Beyt´inin kanlarını aramağa, intikamlarını almağa halkı davet edelim?» dediler.
Süleyman b. Sured «Acele etmeyiniz.
Görüyorum ki: Hüseyin´i şehid edenler; Küfelilerin Eşrafı ve Arapların süvarileridirler. Onlar da Hüseyin´in kanını arayıcı görünüyorlar.
Onlar, bunun kendilerinden aranılacağını anladıkları zaman, sizin üzerinize yürümeğe kalkarlar.» dedi.
Bununla beraber, halk, vali.konağına gidip Amr b. Hureys´i dışarı attılar. [4]
Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :
Hicretin aitmiş beşinci yılında Küfeli Ehl-i Beyt Tarafdarlarının ileri gelenlerinden beş kişi, Hz. Hüseyin´in kanını aramak, intikamını almak için Süleyman b. Sured´in evinde mühim bir toplantı yaptılar.
Toplantıyı; Süleyman b. Sured, Museyyeb b. Necebe, Abdullah b. Sa´d Nüfeyl, Abdullah b. Vâl-üt Teymî ve Rifâa b. Şeddad tertiplemişti.
Ehl-i Beyt Taraftarlarınm ileri gelenlerinden ve hayırlılarından bir çok kişiler de, bu toplantıya katıldılar.
Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması
Toplantıda ilk konuşmayı, Müseyyeb b. Necebe yaptı.
Konuşmasında, Allah´a hamd-ü senada bulunduktan ve Allah´ın Peygamberine Salât-ü selâm getirdikten sonra şöyle dedi:
«İmdi, sizlere derim ki: biz; uzun Ömürlü olmak, türlü fitnelere uğramakla mübtelâ olduk.
Yarın, Rabb´ımıza döndüğümüz zaman, kendilerine (Biz, sizi, içinde düşünecek kadar bir müddet yaşatmadık mı ve size bir Uyarıcı da, gelmedi mi? Fatır: 37) dediği kimselerden yapmamasını dileriz.
Mü´minler Emiri Ali b. Ebî Tâlib, Allah´ın, altmış yıl yaşattığı Âdem oğlu için bahane ve Özür beyan etmeğe imkân olmadığım söylemişti.
İçimizde, bu yaşa erişmeyen kaldı mı?
Bizler, kendimizi temize çıkarmak ve Taraf darlarımızı öğmekle helak olanlardan olduk.
Hattâ, Alîâh, en hayırlılarımızı, Peygamber Aleyhisselâmm kızının oğlunu, yalanlayıcılar mevkiinde görmek, bulmakla bizi mübtelâ kıldı.
Halbuki, bundan önce, Onun bize yazıları gelmişti. Kendisi, bize elçilerini de, göndermişti.
Yanı başımızda şehid edilinceye kadar Ona, ne ellerimizle yardım, ne dillerimizle Onu müdâfaa, ne mallarımızla takviye, ne de, Onun için kabilelerimizden bir yardım talebinde bulunduk!
Rabb´ımiza döndüğümüz, Peygamberimiz Aleyhisselâma kavuştuğumuz zaman, ne Özür beyan edeceğiz?
O Peygamberimizin sevgili oğlu, Zürriyeti,. Nesli, İçimizde Öldürülmüş bulunuyor!
Hayır! Vallahi, Onu öldürenleri ve bu işi idare edenleri, öldürmekten veya bu yolda öldürülmekten başka bizim için mazeret yoktur!
Bu şekilde hareketimiz, belki, Rabb´ımızı, bizden razı kılar.
Ben, bundan sonra, Rabb´ımiza kavuşuncaya kadar kendisinin bize bir azab vermeyeceğinden de, emîn değilim.
Ey kavmim! Siz, kendinize, içinizden birisim Başkan seçiniz,
Çünki, icâbında, başvuracağınız, sığınacağınız, bayrağı altında toplanacağınız bir Emîr ve kumandan lâzımdır size!
Benim, size söyleyeceğim sözüm bu kadardır, Kendim ve sizin için Allâh´dan yarhğanmak dilerim!»[5]
Rifâa b. Şeddad´ın Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :
Müseyyeb b. Necebe´deh sonra Rîfâa b. Şeddad konuştu.
Önce, Allah´a hamd-ü senada bulundu ve Peygamber Aleyhisselâma Sa-lât-ü selam getirdi. Sonra da, şöyle konuştu:
«İmdi, ben de, derim ki: Allah, sana en doğru sözü söyletti.
Sen, bizi yapılacak işlerin en doğrusuna, Allah´a hamd-ü sena ve Allâh-ırı Peygamberine Salevatla başlayarak, davet ettin.
Bizi, fâsıklarla cihada, işlediğimiz büyük günalıdan tevbeye davet ettin. (Makbul olan sözün, kabul olunur!) sözü, senden işitilmiştir.
Dedin ki: (İcâbında başvuracağınız ve bayrağı çevresinde toplanacağınız bir zat, işinizi idare etsin.)
Bu hususta biz de, senin gibi düşünmekteyiz.
Eğer, sen, bu işi yapacak kişi olursan, ol. Çünkİ, sen, bizim kâtımızda hoş karşılanan, aramızda hayra öğütleyen, toplumumuzda sevilen bîr kişisin.
Sen de, uygun görürsen ve bunu arkadaşlarımız da, uygun görürlerse,
Ehl-i Beyt Taraftarlarının Büyüğü ve Resûlullâh Aleyhi sselân^ın. Sahabîsi olan,, eskiliği ve kıdemliliği ile tanınan, mücâhedesi ve dindarlığı ile övülen, iyi görüşlülüğüne güvenilen Süleyman b. Sured, bu işde bizi idare etsin.
Bu yolda benim söyleyeceğim söz de, bunlardır. Kendim ve sizin için Allâh´dan yarlığanmak dilerim!» [6]
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa´d´in, Rifâa´yı Desteklemeleri:
Rifâa b. Şeddad´dan sonra, Abdullah b. Val ile Abdullah b. Sa´d de, Ri-fa b. Şeddad´ın konuşmasına benzer konuşma yaptılar. Müseyyeb b. Nece-be´nin faziletini övdüler. Süleyman b. Sured´in de, eskilerden olduğunu, bu i§i, onun idare etmesini kabul ettiklerini söylediler. [7]
Arkadaşlarının Görüşüne Müseyyeb b. Necebe´nın Katılması:
Müseyyeb b. Necebe «îsâbet ettiniz- Ben de, sizin gibi düşünüyorum. Süleyman b. Sured´i, kendinize Başkan edininiz!» dedi. [8]
Süleyman b. Sured´in Konuşması:
Humeyd b. Müslim der ki «Vallahi, o gün, Süleyman b. Sured´in Başkan seçildiği gün, ben de, bulunmuştum.
O zaman, biz, Süleyman b. Sured´in evinde toplanan Ehl-i Beyt Taraf-darlarınm ileri gelenlerinden, süvarilerinden olarak yüz kişiden fazla idik.
Süleyman b. Sured, bir konuşma yaptı. Hemen her toplantıda o konuşmayı tekrarladı durdu. O kadar ki, konuşmasını ezberledim.
Süleyman b. Sured, konuşmasının sonunda :
«Siz de, onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayınız! (Enfal: 60) âyetini okudu. [9]
Çarpışmak îçin Yardım Kampanyası Açılması
Toplantıda Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl ayağa kalkıp «Vallahi, ben, kendimi öldürünce, günahımdan kurtulacağımı ve Rabb´ımm benden hoşnut olacağını bilseydim, kendimi öldürürdüm! Fakat, bu, bizden önceki kavmların işidir. Biz, onu işlemekten men olunmuş, alıkonulmuşuzdur.
Allah ve şuradaki Müslümanlar şâhid olsun ki: sabaha çıkınca, düşmanımla çarpışa geldiğim bütün silahlarım, zalimlerle çarpışacak Müslümanlara takviye olmak üzre, sadakadır!» dedi.
Ebül´Mutemir Huneş b. Rebia da, kalkarak «Şâhid olunuz ki: ben de, bunun gibi yapacağım!» dedi.
Süleyman b. Sured, herkesin, getirmek istediği şeyleri Abdullah b. Val´e getirip teslim etmesini söyledi.
Kimi silah, kimi elbise ve mesken sağladı.
Abdullah b. Val´in yanında toplanan silah ve elbise gibi şeylerle Tevbeci-ler birliği teçhiz edildi. [10]
Süleyman b. Sured´in, Medainli Ehl.i Beyt Tarafdariarmi îş Birliğine Çağırması:
Süleyman b. Sured, Medâin´de oturan Ehl-i Beyt Tarafdarı Sa´d b. Hu-zeyfe b. Yeman´a gönderdiği mektupta:
«Allah´ın Veli kullan olan kardeşleriniz ve Peygamberinizin Ehl-i Beytine Tarafdar olanlar, Peygamberlerinin kızının oğlunun işile mübtelâ oldular:
Kendisi, Küfe´ye davet edildi. O da, davete icabet edip geldi.
Kendisini çepçevre kuşattılar. Bunun üzerine, O Ehl-i. Beyt Tarafdar-lannı kendisine yardıma çağırdı.
Onun dâvetine icabet edilmedi.
O, geri dönüp gitmek istedi.
Bırakılmayıp habs olundu.
Kendisine emân verilmesini diledi.
Engel olundu, eman verilmedi.
Serbest bırakılmasını istedi, bırakmadılar.
En sonunda, üzerine yürüyüp kendisini şehid ettiler.
Sonra da haksızlık ve düşmanlıkla üstünü başını soyup çırıl çıplak bıraktılar.
O temiz, pâk zatı aldatmak, Ona yardımcı ve derd ortağı olmamak,, en büyük hata ve günahdı.
Onu şehid edenleri Öldürmedİkce ve ayrıca tevbe etmedikçe, bu günahdan kurtulmak mümkin değildir.
Bizimle buluşma yeri Nuhayla´dır.
Buluşma günü de, altmış beşinci yılın Rebiül´âhir aymın başıdır.» [11]
Kerbelâ Tevbecileri ve Fedaîlerinin Sayısı :
Kerbelâ intikamını almak ve bu yolda Ölmek üzre Tevbe ve Süleyman b. Sured´e bey´at edenler, on altı bin kişiye dolmuş ve bunların isimleri bir deftere geçirilmişti. [12]
Küfe Valisi Abdullah b. Yezid´in Mescidde Konuşması :
Yezîd b. Muaviye öldükten sonra, Abdullah b. Zübeyr; Abdullah b. Ye-zîd-ül´ Ensârî´yi Küfe´ye vali, îbrahim b. Muhammed b. Telha´yı da, Haraç nâzın olarak göndermişti.
Bunlar, Hicretin altmış dördüncü yılı Ramazan ayının sonlarına doğru Küfe´ye1 gelip işe başlamışlardı.
Süleyman b. Sured ve adamları, Küfe´de harekete geçmek istedikleri zaman, Abdullah b. Yezîd minbere çıkıp Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle konuştu :
«İmdi, şu şehir halkından bir cemâatin üzerimize yürümek istediklerini işittim.
(Onların dâva ettikleri şey ne imiş?) diye sordum.
(Hüseyin b. Ali (Allah, Ona rahmet etsin!) nin kanını aradıklarını söylüyorlar!) denildi.
Vallahi, bana, o kavmin evleri gösterilmiş ve yakalanmaları emr edilmiş, (Onlar, sana karşı harekete geçmeden önce, sen harekete geç!) denilmiştir.
Ben, buna yanaşmadım ve (Onlar, benimle çarpışırsa, ben. de onlarla çarpışırım!) dedim.
Eğer, onlar, beni kendi halime bırakırlarsa, ben de, kendilerini araştırmam.
Benim üzerime yürümek istiyenler, benimle ne diye çarpışacaklar? Ben, ne Hüseyin´i öldürdüm. Ne de, Onu öldürenlerdendim.
Eğer, o kavm; kendilerine güveniyor iseler, Hüseyin´i öldürenlerin üzerine yürüsünler. Ben de,kendilerine yardımcı olayım.
Hüseyin´i de, sizin hayırlılarınızı da, Eşrafınızı da, öldüren şu İbn-i 2i-yad´dir. Kendisi, size doğru yönelmiş, gelmektedir.
Aranıza düşmanlık sokmanızdan, birbirinizi Öldürmenizden, bir birinizin kanını dökmenizden, onunla çarpışmak, daha yerinde ve doğru olur.
Bu düşman, yarın, size gelip kavuşacak,, sizi, kul, köle edinecektir! Vallahi, düşmanınızın emel ve arzusu budur.
Allah´ın kullarından, gelip sizi yedi yıl idare edenlerin en zâlimi ve gaddarı o ve onun babası idi.
İffet ve diyanet sahibi kişileri öldürmekten onları, kimse ayıramadı!» [13]
Küfe Haraç Nazırının Tehdidli Konuşması :
Küfe Haraç nazırı İbrahim b. Muhammed ise yaptığı konuşmada «Ey insanlar! sizi, kılıcınız ve şu iki yüzlü adamın (Valinin) sözü cesarete getirip aldatmasın!
Vallahi, siz, bizim üzerimize yürüyecek olursanız, biz de çıkar, sizinle çarpışırız.
Eğer, biz, bir kavm´n, üzerimize yürümek istediğini sezersek, onların oğullarının yerine babalarını, babalarının yerine oğullarını yakalayıp cezalandırırız!» dedi.[14]
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl´In Haraç Nazırına Cevaplan :
Müseyyeb b, Necebe, sıçrayıp «Ey ahid bozucu ve çözücülerin oğlu!
Sen, bizi kılıcınla mı, cesaretinle mi tehdit ediyorsun?
Vallahi, sen, bu hususta daha zelil ve hakir durumdasın!
Biz, seni, bize olan kininden dolayı kınamayoruz.
Çünki, biz, senin babanı ve dedeni Öldürmüşüzdür--
Fakat, ey vâlii Son, dos doğru konuştun.
Vallahi, nasihatıaı tutmak, bu işi yapmak isteyen kişi, senin sözünü kabul eder.» dedi.
İbrahim b. Talha «Hayır! Vallahi, çarpişüacaktır!
Vali, hem dalkavukluk ediyor, hem de, onu belli ediyor!» dedi.
Abdullah b. Vâl-üt Teymî, ayağa kalktı: «Ey Teym b. Mürre oğullarının kardeşi! Sen, valimizle bizim aramıza girme, gerilme!
Vallahi, sen, bizim ne valimizsin, ne de, üzerimizde hükmünü yürütecek bir âmirsin!
Sen, ancak, Haraç ve cizye toplamağa memursun! Git te, sen Haraç ve cizye işlerinle.uğraş!
Sen, bozguncu isen, bari şu ümmetin işini bozma!
Senin ahid bozucu baban ve deden ki bey´at için el vermişlerdi, en sonunda hezimete uğramışlardır. Sen de, aynı akıbete uğrarsın!»- dedi.[15]
Abdullah b. Yezîd´in Uyarılması :
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl, vali Abdullah b. Yezîd´in yanına gittiler.
«Ey Vali! Vallahi, biz, senin bütün halk nazarında-övülen ve sevilen bir kişi olmanı dileriz.
Fakat, halk, İbrahim b. Muhammed ve onunla birlikte bulunanlara kızmış, onlarla aralarında sövüşmeler olmuş, düşmanlık başlamıştır!» dediler.[16]
İbrahim b. Muhammed´in Valiye Önce Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi:
İbrahim b. Muhammed «Abdullah b. Yezîd, Küfelilere iki yüzlülük ediyor. Vallahi, ben, bunu Abdullah b. Zübeyr´e yazacağım!» diyerek çıkıp gitti.
Şebes b. Rib´î, Abdullah b. Yezid´e gidip onun bu sözünü haber verince, Abdullah b. Yezîd, Yezid b. Rüveym´i, İbrahim b. Muhammed´e gönderdi.
İbrahim b. Muhammed, Allah´a yemin etti ve «Ben, işittiğin o sözle, ancak, selâmet ve iyilik, ara düzeltme dilemişimdir.» diyerek özür diledi. [17]
Küfe Halkının Harekete Geçmeğe Dâvet Edilmesi :
Süleyman b. Sured; Kerbelâ Tevbecilerİne ve Fedailerine, hicretin altmış beşinci yılında Rebİül´âhir hilâli görününce, Nuhayla karargâhına çıkarmayı va´d etmişti. Kendisi, o gece, Nuhayla karargâhına gitti. Oradan, Hakîm b. Münkiz-ul Kindî ile Gudayn-ul Kinânî´yi atlı olarak Küfe´ye gönder di.
Bu süvariler, Küfe´ye girince «Nerdesin ey Hüseyin´in intikamı?.» diyerek seslendiler. Sonra, Câmi-i kebîr´e vardılar. Orada da, aynı şekilde seslendiler.
Küfe´de, Hz. Hüseyin´in intikamını almağa halkı ilk davet edenler, bunlar oldu.
Bunlar, Kesir oğullarına uğradılar.[18]
Abdullah b. Hâzim´le Ebû Azze´nin Davete Hemen İcabet Etmeleri:
Abdullah b. Hâzim, hanımı Sehle bint-i Sebre ile oturuyordu. Abdullah b. Hâzim, halkın en yakışıklısı ve sevgilisi idi.
«Nerdesin ey Hüseyin´im intikamı,?» diye seslenildiğini işitince, sıçrayıp kalktı. Elbisesini giydi. Silahını getirtip kuşandı. Atının eğerlenmesini emr etti.
Hanımı Sehle «Allah, seni rahmetile esirgesia! Sen, delirdin mi?» dedi.
Abdullah b. Hâzim «Hayır! Vallahi, ben, delirmedim. Fakat, Allah´ın da-vetcisini işittim. Ona, icabet ediyorum!
Ben, şu Zatın (Hz. Hüseyin´in) kanını aramağa, intikamını almağa Ölünceye kadar istekliyim! Yahut ta Allah, hakkımda istediği hükmünü icra eder!» dedi.
Sehle «Şu oğlunu kime bırakıyorsun?» diye sordu.
Abdullah b. Hâzim «Şeriki olmayan bir Allah´a bırakıyorum!
Allah´ım Ailemi ve oğlumu Sana bırakıyorum!» dedi.
Dâvetci süvariler, bütün gece Küfe´yi dolaştılar.
Mescidde Ebû Azzet-ül Kabızî ile Kerib b. Nimran namaz kılıyorlardı.
«Kavmin topluluğu nerededir?» diye sordular.
«Nuhayla´dadır!» denildi.
Ebû Azze, ailesinin yanına dönüp silahını yanına aldı. Atını getirtti.
Ebû Azze´nin kızı Ruvâ, babasının hazırlandığını görüace, «Babacığım! Ne için kılıcım kuşandın ve silahlandın?» diye sordu.
Ebû Azze «Yavrucuğum! Baban, günahından sıyrılıp Rabb´ma firar ediyor!» dedi. Veda ederek Nühayla´ya gitti.[19]
Nuhayla´da Toplananların Gözden Geçirilmesi :
Süleyman b. Sured, erkenden Nuhayla karargâhıma gelmişti. Kendisine bey´at etmiş olanların sayısına bakmak için bey´at defterini getirtti. Sabah-´ leyin deftere baktı. Bey´at edenlerin sayısının on altı bin kişi olduğunu gördü.
«Sübhânallâh! On altı bin kişiden ancak dört bin kişi, bize verdiği sökünde durmuş!» dedi.
Humeyd b. Müslim, Süleyman b. Sured´e «Muhtar, vallahi, sana bey´at eden halkı, senden ayırmağa, geri bırakmağa çalışıyor.
Ben, onun yanında üç kişiden birisi olarak bulunuyordum. Adamlarından birisinden işittim: (îki bin kişiye dolduk!) diyordu.» dedi.
Vehb de «bizden geride kalan şu on bin kişi, Mü´min değiller mi? Onlar, Alîâh´dan korkmazlar mı, Allah´ı hiç düşünmezler mi?
Bize: (Sizinle birlikte cihad edeceğiz, size yardımcı olacağız!) diye yeminli söz vermediler mi?!» dedi.
Süleyman b. Sured, Nuhayla´da üç gün oturdu.
îleri gelen adamlarından bazılarım, geride kalanlara, Allah´ı ve verdikleri yeminli sözlerini hatırlatmaları için, Küfe´ye gönderdi.
Onların öğüt ve teşviklerile bin kişi daha Nuhayla´ya geldi.[20]
Süleyman b. Sured´in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı :
Müseyyeb b. Necebe, Süleyman h. Sured´in yanına vardı. Ona «Allah, seni rahmetile esirgesin! Gönülsüz gelecek kişilerden sana hayır ve fayda gelmez. Hâlis niyetli kişilerden başkası seninle birlikte çarpışmaz. Artık, daha başka kimse beklemeyelim. îşini çabuk tut, hemen hareket edelim.» dedi.
Süleyman b. Sured «Vallahi, sen, iyi düşündün. Hareket etsek, iyi olur.» dedi ve toplanan halkın yanına vardı.
Yayına dayanarak «Ey insanlar! Kim, ancak Allah´ın rızasını ve Ahiret sevabını isterse, o, bizdendir. Biz de, ondan´ız. Allah, onu, diri iken de, ölü iken de, rahmetile esirgesin.
Kim, ancak dünyayı ve dünya nimetlerini isterse, vallahi, biz ona vermek için ne Fey, ne de Ganimet getireceğiz. Bizde Rabb´ül´âlemîn´in rızasından başka bîr ^ey yoktur.
Bizim yanımızda ne altın, ne ipek, ne de, yün kumaş var! Bizim yanımızda, boyunlarımızdaki kılıçlarımızdan, ellerimizdeki kargıarımızdan, düşmanımıza erişinceye kadar da, azığımızdan başka bir şey yoktur!
Bunlardan başkasını umanlar, bize arkadaş olmasınlar!» dedi.[21]
Suhayr b. Huzeyfe´nin Konuşması :
Suhayr b. Huzeyfe b. Hilal ayağa kalktı ve «Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah´a yemin ederim ki: dünyada onun (Süleyman b. Sured´in) niyet ve teşebbüs ettiği şeyde kendisine arkadaş olmak kadar bizim için hayırlı bir şey yoktur.
Ey insanlar! Biz, ancak günahlarımızdan tevbe ve Peygamberimiz Aley-hisselâmm kızının oğlunun kanım aramak ve intikamını almak için yola çıkmış bulunuyoruz.
Bizim yanımızda ne dinar var, ne dirhem! Ne altm var, ne gümüş! Biz, ancak, kılıçların ve mızrakların üzerine gideceğiz!» dedi.
Herkes, her taraftan «Biz, dünyayı istemiyoruz, ondan ayrıldık!» diyerek bağrıştılar.[22]
Abdullah b. Sa´d´in Bir Teklifi ve Süleyman b. Suredin Görüşü:
Abdullah b. Sa´d b. Nüfeyl, îbn-i Kâ´b-ul Ezdi ile birlikte Süleyman b. Sured´in yanına vardılar.
O sırada Süleyman b. Sured, gitmek üzre derlenip toplanmış bulunuyordu.
Süleyman b. Sured´le ileri gelen arkadaşları, Abdullah b. Sa´d b. Nü-feyl´in de, İbn-i Ziyad´ın üzerine gitmek üzre hemen hazırlanmasını istediler.
Abdullah b. Sa´d, ona ve çevresindeki arkadaşlarına «Ben, bir görüş arz edeceğim. Eğer, doğru olursa, muvaffakiyet, Allâh´dandır. Doğru değilse, o^, benim taraf undandır.
Ben, size, kendiliğimden yanlış veya doğru bir öğüt vermiş oluyorum. Biz, Hüseyin´in kanını aramak, intikamını almak için gideceğiz.
Halbuki, Hüseyin´i Öldürenlerden meselâ Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas´la kabile Reisleri ve Eşrafı hep Küfe´de bulunuyorlar.
Biz, kalkıp gideceğiz, düşmanları burada bırakacağız!?» dedi. Süleyman b. Sured, yanındakilere «Siz, ne görüştesiniz?» diye sordu.
Onlar da «Vallahi, biz, Şam´a doğru gidersek, Hüseyin´in katillerinden îbn-i Ziyad´dan başkasına rastlayanlayız. Biz, onları, şuradaki şehirden başka yerde aramamalıyız!» dediler.
Süleyman b. Sured «Adamınızı öldüren ve askerleri Ona karşı düzenleyen kişi hakkında benim nazarımda teslim olmaktan başka emân yoktur.
Benim görüşüm; şu fâsık oğlu fâsık Mercâne´nin oğlu Ubeydullah b. Zi-yad´ın üzerine gitmektir.
Siz, önce, Allah´ın ismile, düşmanınızın üzerine yürüyünüz.
Allah, ona karşı size muzafferiyet ihsan ederse, ondan sonrası kolaydır-.
Vallahi, siz, yarın şehir halkınızla çarpışmaya kalkışacak olursanız, herkes, ya kardeşini, ya babasını veya dostunu öldürdüğünü görecek veya öldürdüğü kişi, öldürmek istediği kimse olmayacaktır.
Siz, Allâh´dan hayırlısını isteyiniz!» dedi. Bunun üzerine, halk, gitmek için hazırlandılar.[23]
Küfe Valisi İle Haraç Nazırının Süleyman b. Sured´i Ziyaret Etmeleri :
Küfe Valisi Abdullah b. Yezîd ile Haraç Nazırı İbrahim b. Muharnmed; Süleyman b. Sured ve arkadaşlarının hareket etmek üzre olduklarını haber alınca, onlara; şehirde kalmalarım, îbn-i Ziyad´a karşı kendilerile iş birliği halinde olmalarını tavsiye ettiler.
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, bu tavsiyeyi kabule yanaşmadılar ve «Muhakkak, gideceğiz!» dediler.
Abdullah b. Yezîd´le İbrahim b. Muhammed, hiç olmazsa, biraz beklemelerini, hazırlanacak ordu ile birlikte hareket etmelerini ve düşmanlarına karşı daha kalabalık ve hazırlıklı olarak çarpışmalarını istediler.
Elçi olarak gönderdikleri Süveyd b. Abdurrahman «Abdullah ve ibrahim: (Biz; şimdi, bir iş için yanına gelmek istiyoruz. Belki, Allah, bize ve sana bu hususta iyilik ihsan eder!) diyorlar» dedi.
Süleyman b. Sured «Onlara: (buyursunlar! diyor) de!» dedi. Sonra da. Rifâa b. Şeddad-ül Becelî´ye «Kalk! şu iki adam gelmeden, sen, şu halkı güzelce bir düzene koy!» dedi. Adamlarının ileri gelenlerini, yanma çağırdı. Onlar, çevresinde oturdular. Kısa bir müddet sonra, Abdullah b. Yezîd; Küfe Eşrafı, Emniyet memurları ve bir çok cenk erlerile birlikte geldi.
Onun arkasından İbrahim b. Muhammed de, adamlarından bir toplulukla geldi.
Abdullah b. Yezîd; Hz. Hüseyin´in kanma girenlerden tanınmış kimselerin kendisile görüşüp konuşmasını pek istememekte ve bunun, bilhassa Tev-beciler tarafından görülmesinden çekinmekte idi.[24]
Ömer b. Sa´d Korkuda :
Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas, Süleyman b. Sured´in, Nuhayla´daki karargâhında bulunduğu sırada, geceleri evinde yatmağa korkuyor, Vali konağına giderek Abdullah b. Yezîd´in yanında kalıyordu.[25]
Valinin Konuşması:
Abdullah b. Yezîd, İbrahim b. Muhammed´le birlikte Süleyman b. Sured-in yanma vardı ve Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle konuştu:
«Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona, hainlik ve yaramazlık etmez! Sizler, bizim kardeşlerimiz ve memleketlimizsiniz. Allah´ın, Küfeli kullarının bize en sevgili olanısınız.
Kendinizi felâkete atıp ta, bizi açındırmayınız ve kendi görüşünüzle bize bir uğursuzluk getirnıeyiniz. Topluluğumuz arasından ayrılıp ta, bizim sayımızı eksiltmeyiniz. Biz hazırlanıncaya kadar yanımızda oturunuz.
İyi biliyoruz ki: düşmanımız, memleketimize gelmek üzeredir. Topluca çıkıp onlarla çarpışalım.»
İbrahim b. Muhammed de, buna benzer konuşma yaptı.
Süleyman b. Sured´in Cevabî Konuşması :
Süleyman b. Sured, Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra onlara şöyle karşılık verdi:
«İyi biliyorum ki: siz, karışiksız öğüt verdiniz ve danışmada üzerinize düşeni, son derecede yerine getirdiniz.
Allah´a yemin ederiz ki: biz, mühim bir iş için yola çıkmış, bizi, en doğru olana azm ettirmesini de, Allâh´dan dilemiş bulunuyoruz.
Siz, inşaallâh, bizim ancak çıkıp gittiğimizi göreceksiniz!» dedi.
Abdullah b. Yezîd «Öyle ise, biz, sizinle gitmek üzre büyük bir ordu ha-zırlayıncaya kadar burada oturunuz da, düşmanınızı daha kalabalık, daha hazırlıklı bir toplulukla karşılayınız?» dedi.
Süleyman b. Sured «Bunu, biz, kendi aramızda görüşür, inşaallâh size gelir, bu husustaki görüşümüzü, kararımızı da, bildiririz» dedi. [26]
Süleyman b. Sured´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Hitabı :
Süleyman b. Sured, Nuhayla´da toplanan halka hitaben bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle dedi:
«İmdi, ey insanlar! Hiç şüphesiz, Allah, sizin ne niyetle, ne istekle yola çıkmış olduğunuzu biliyordur.
Dünya tüccarları da, vardır, Âhiret tüccarları da, vardır.
Fakat, Âhiret tüccarları, Ahireti bir bedelle satın almazlar, belki, ancak Namazda ayakta dikilerek, oturarak, rükû ederek, secdelere kapanarak elde etmeğe çalışırlar.
Onlar; ne altın, ne gümüş, ne dünya, ne de, dünya lezzetini isterler.
Fakat, dünya tüccarları; dünyanın üzerine düşer, dünyaya sarılır, yeyip içerek, gülüp oynayarak ondan faydalanmağa bakarlar ve bunun bir karşılığını da, beklemez ve istemezler.
Allah, sizleri rahmetile esirgesin.
Ben, size, her zaman gecenin sonuna doğru uzun uzun Teheccüd namazı kılmayı, her hal üzere Allah´ı çok çok zikr etmeyi, her çeşit hayırla yüce Allah´a yaklaşmayı; şu haramları helallaştıran zâlim ve gaddar düşmanınızla karşılaştığınız zaman, onunla çarpışmayı tavsiye ederim.
Çünkî, siz, Rabb´ınıza, Onun katında cihaddan ve namazdan daha büyük ecirli başka bir şeyle yaklaşamazsınız.
Allah, cihadı bize ve siziıa gibi sâlih, mücâhid ve sebatlı kullarına amellerin hörkücü doruğu kılmıştır.
Biz, inşaallah, bu bulunduğumuz yerde gecenin başlangıcına kadar kalacağız» dedi.
Rebiül´âhir ayının beşinci, Cuma günü yatsu vaktine kadar orada kaldılar. [27]
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Ayrılmalar:
Yatsulayın Nuhayla´dan ayrılacakları sırada, Süleyman b. Sured, Hakîm b. Münkız´ı çağırttı. Orada toplanmış bulunan halka :
«Haberiniz olsun ki: sizden hiç biriniz Âyer Deyr´inden başka bir yerde yatmayacaktır!» diyerek nida ve iylan ettirdi.
O gece Aver Deyr´inde yattılar.
Fakat, toplanmış bulunan halktan bir haylisi Tevbecüer ve Fedailer Birliğinden ayrılıp geri kaldılar.
Tevbecüer ve Fedailer Birliği, Fırat üzerindeki Aksas´a kadar ilerledi ve oraya kondu. [28]
Süleyman b. Sured´in, Birlikten Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması:
Süleyman b. Sured, Tevbecüer ve Fedaîler Birliğine hitaben yaptığı konuşmasında :
"Sizden ayrılmak istiyen kimselerin, sizin yanınızda bulunmasını istemem"
Onlar, sizinle birlikte bulunurlarsa, size bir şey artırmazlar, karıştırmaktan ve zahmet vermekten başka bir şey yapmazlar.
Yüce Allah´ın buyurduğu gibi (Allah, onların davranışlarını hoş görmedi de, kendilerini tenbellikleri ve korkaklıkları yüzünden alıkoydu. Onlara: oturunuz, oturanlarla birlikte! denildi. (Tevbe: 46)
Allah, bu husustaki fazl-u ihsanını size tahsis etti. O halde, Rabb´ınıza hamd ve şükr ediniz!» dedi.
Aksas´dan da gecenin başlangıcında ayrıldılar. [29]
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbelâ´da:
Tevbecüer ve Fedaîler Birliği Kerbelâ´ya varıp Hz. Hüseyin´in kabrinde sabahladılar.
Hz. Hüseyin´in kabrine vardıkları zaman, hep birden feryad ve figan ettiler, ağlaştüar.
«Keski, biz de, Sizinle birlikte şehid olaydık!» dediler.
Süleyman b. Sured «Ey Allah´ım! Şehid oğlu şehid, Mehdi oğlu Mehdi, Sıddîk oğîu Sıddîk olan Hüseyin´e rahmet et!
Şehâdet ederiz ki: biz, Onların dininde, Onların yolundayız.
Onlarla çarpışanların düşmanı, Onların sevdiklerinin de, dostuyuz!» deyip geri döndü. Orada kondu. Arkadaşları da, orada kondular. [30]
Süleyman b. Sured´in, Hz. Hüseyin´in Kabri Başındaki ikrarı ve Duası :
Süleyman b, Sured, daha sonra, Hz. Hüseyin´in kabrinde ;
«Yâ Rabb! Biz, Peygamberimizin kızının oğlunu aldattık, bıraktık!
İşlediğimiz bu günahı af ve tevbelerimizi kabul et!
Çünkİ, tevbeleri çok çok kabul eder ve rahmetüe esirgeyen, Sensin!
Hüseyin´e ve Onun Eshabı olan Sâdık şehidlere de, rahmet et!
Yâ Rabb! Bizf Seni şâhid tutarız ki: bizler de, Onun şehid edildiği şey üzerinde ölecek ve öldürüleceğiz!
Eğer, Sen, bizi yarlığamaz, bize rahmet etmezsen, biz, ziyana uğrayanlardan olur gideriz!» dedi. Ağlaştılar.
Bir gece, bir gündüz orada kalarak Hz. Hüseyin´e salevat, kendileri için de, istiğfar getirdiler, düa ve niyazlarda bulundular. [31]
Kerbelâ´dan Ayrılırken :
Kerbelâ´dan ayrılırken de Hz. Hüseyin´in kabrine varıp hıçkıra hıçkıra ağladılar. Rahmet dilediler ve istiğfar getirdiler.
Süleyman b. Sured, hareket için hayvanlarına binmelerini, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine emr etti.
Onlardan hiç biri, Hz. Hüseyin´in kabrine varıp orada Ona rahmet dilemeden, kendisi için de, istiğfar getirmeden ayrılmadı.
Hz. Hüseyin´in kabrinin başında. görülen kalabalık, Hacer-ül Esved´in başındaki kalabalıktan fazla idi.
Süleyman b. Sured, yanında otuz kadar arkadaşı olduğu halde, Hz. Hü-seyinin kabrini kuşattılar.
Süleyman b. Sured «Hamd olsun O Allah´a ki, dilerse, bizi de, Hüseyin ile birlikte şehid olmuş gibi şereflendirecektir!» dedi.
Abdullah b. Vâl «Vallahi, ben, sanıyorum ki: Hüseyin, Hüseyin´in Babası ve Kardeşi, Kıyamet gününde, Allah katında Muhammed Aleyhisselâmın Ümmetinin en üstün Vesilesi ve Şefâatcisidir..
Hal böyle iken, şu Ümmetin, Onlardan ikisini şehid etmek, üçüncüsünü de, şehid etmeğe kalkışmak ihtilasına uğramalarına şaşmaz mısınız?» dedi.
Müseyyeb b. Necebe «Ben, Onları şehid edenlerden ve onların görüşlerinden uzağım ve onlarla çarpışacağım!» dedi.
Kabîle Reis ve Eşrafından her birisi güzel konuşmalar yaptılar.[32]
Kerbelâ´dan Ayrıldıktan Sonra
Kerbelâ´dan göz yaşlarile ayrılarak Hassâse´ye, sonra Enbâr´e, sonra Sadûd´e, daha sonra Kayyâre´ye vardılar.[33]
Küfe Valisinin Mektubu :
Küfe valisi Abdullah b. Yezîd´in gönderdiği mektup, Kayyâre´de Süleyman b. Sured´e erişti.
Abdullah b. Yezîd, mektubunda şöyle demekte idi :
Bismillâhirrahmânîrrahîm
Abdullah b. Yezîd´den, Süleyman b. Sured´e ve yanındaki Müslümanlara!
Selâmün aleyküm!
İmdi, derim ki: bu yazım size, öğütü kulak tutulup dinlenir bir kişinizin yazısıdır.
Sizin az bir kuvvetle, pek çok bir kuvvete karşı gitmek istediğinizi haber aldım.
Bu, kişinin; dağları yerlerinden külünk ile kaldırmayı istemesi kabîlindendir!
Böylesinin aklı da, fi´li de, kınanır ve yerilir.
Ey kavmimiz! Onlar, size galip gelirler. Sizi, ya taşla vurup öldürürler, yahut kendi milletlerinin yanına yollarlar. O zaman, temelli kurtulamazsınız.
Ey Kavmim! Bu gün, sizin için de, bizim için de, el birliği etmek, vardır.
Sizin de, bizim de düşmanımız aynıdır.
Bizler, ne zaman, sözlerimizi birleştirirsek, düşmanımıza galip geliriz.
Ne zaman ihtilafa, anlaşmazlığa düşersek, muhaliflerimize karşı kuvvet ve şevketimiz zayıflar.
Ey Kavmimiz! Nasihati, minder altı etmeyiniz, Emrime aykırı harekette bulunmayınız.
Yazım size okununca, geri dönüp geliniz.
Allah, sizi tâatına getirsin, kendisine karşı günah işlemekten arkanıza döndürsün. Vesselam.»[34]
Süleyman b. Sured´in, Tevbecüer ve Fedailer Birliği İle Konuşması :
Abdullah b. Yezîd´in mektubu, Süleyman b. Sured´le arkadaşlarına okununca, Süleyman b. Sured, Tevbecüer ve Fedailer Birliğine «Sizin bu husustaki görüşünüz nedir?» diye sordu.
Onlar «Senin görüşün nedir? Biz, böyle bir şeyi kabule yanaşmayacağımızı, şehrimizin ve ailemizin içinde size de, onlara da, açıklamıştık.
Şimdi, yola çıkmış, kendimizi cihada bağlamış, düşmanımızın toprağma yaklaşmış bulunuyoruz.
Bu hususta daha ne görüş olur?!» dedikten sonra, «Sen, ne düşünüyorsun?» diye bağırdılar.
Süleyman b. Sured «Benim re´yim, görüşüm, vallahi, siz, şu iki iyilikten: şehidlik veya zaferden birine, hiç bir zaman, bu günkinden daha yakın olamayacaksınız.
Allah, sizi hak üzerinde topladıktan, fazl-u keremiyle onu size istettikten sonra sizin geri döneceğinizi sanmıyorum.
Biz, İbn-i Zübeyr´in yanında cihada davet ediliyoruz.
Kanâatımca, îbn-i Zübeyr´in yanında yapacağımız çarpışma, cihad değil, ancak dalâlettir!
Biz, bu işi arkamıza ve ehline bırakalım.
Eğer, mağlup olur ve ölürsek, niyetlerimize göre günahlarımızdan tevbe edici olarak ölmüş oluruz!» dedi.[35]
Süleyman b. Surecin, Küfe Valisine Cevabı :
Heyte´ye geldikleri zaman, Süleyman b. Sured, Küfe valisine şöyle cevap yazdı:
Bîsmîllâhîrrahmânîrrahîm
Emir Abdullah b. Yezîd´e, Süleyman b. Sured ve yanındaki Mü´minlerden
Selâmün aleyk!
imdi, deriz ki: yazını okuduk ve maksadını anladık.
Vallahi, sen, ne güzel dost, ne güzel Emîr, ne güzel kabile kardeşisin!
Vallahi, biz, gayb´e iman eder, meşveretten öğüt alır ve her hal üzere
Allah´a hamd ederiz.
Biz, Yüce Allah´ın Kitabında (Şüphe yok ki Allah, hak yolunda düşmanları öldürmekte ve öldürülmekte olan Mü´minlerin canlarını ve mallarını ? kendilerine Cennet vermek üzre ? satın almıştır.
Onun, Tevrat´ta, İncil´de ve Kur´ân´da zikr olunan bu va´di, kendisi üzerinde hak ve kat´î bir va´ddir.
Allâh´dan ziyade ahdine vefa eden kim var?
O halde, ey Mü´minler! Yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı sevininiz! Bu, en büyük seâdettir.
O tevbe edenler, ibâdet edenler, hama edenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, insanlara iyiliği emr edenler, onları kötülükten vaz geçirmeğe çalışanlar ve Allah´ın çizdiği sınırları koruyanlar yok mu, işte, onlar da, Cennetliktir.
Sen, o Mü´minleri de, Cennetle müjdele! (Tevbe: 111-112) buyurduğunu işitmişizdir.
Bu kavm, yapmış oldukları bey´atlarından dolayı müjdelenmişler, işledikleri büyük suçlarından tevbe etmişler, Allah´a yönelmişler, Ona tevekkül etmişler, Rabb´ımız olan Allah´ın hükmüne razı olmuşlardır.
Rabb´ımız! Sana tevekkül ettik. Sana döndük. En son dönüş, varış Sanadır!
Vesselâmü aleyk!»[36]
Küfe Valisinin, Süleyman b. Sured ve Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü :
Süleyman b. Sured´in mektubu, vali Abdullah b. Yezîd´e gelince, vali:
«Ölmeyi istiyen bir kavmdan size ilk gelecek haber, onların, öldürüldükleri haberi olacaktır!
Allah´a yemin ederim ki: kıymetli Müslümanlar öldürüleceklerdir.
Onların Rabb´ı olan Allah´a and olsun ki: onlar, düşmanlarını da, öldü-remeyecekler, belki, onların şevkat ve azametlerini artıracaklar, kendilerinden pek çok Ölenler olacaktır!» dedi.[37]
Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarmm Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:
Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:
Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :
Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :
Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması ;
Rifâa b. Şeddad´m Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa´d´in, Rifâa´yı Desteklemeleri:
Arkadaşlarının Görüşüne Müseyyeb b. Necebe´nln Katılması:
Süleyman b. Sured´in Konuşması:
Çarpışmak îçin Yardım Kampanyası Açılması
Süleyman b. Sured´in, Medainli Ehl.i Beyt Tarafdariarmi îş Birliğine Çağırması:
Kerbelâ Tevbecileri ve Fedaîlerinin Sayısı :
Küfe Valisi Abdullah b. Yezid´in Mescidde Konuşması :
Küfe Haraç Nazırının Tehdidli Konuşması :
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl´In Haraç Nazırına Cevaplan :
Abdullah b. Yezîd´in Uyarılması :
İbrahim b. Muhammed´in Valiye Önce Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi:
Küfe Halkının Harekete Geçmeğe Dâvet Edilmesi :
Abdullah b. Hâzim´le Ebû Azze´nin Davete Hemen İcabet Etmeleri:
Nuhayla´da Toplananların Gözden Geçirilmesi :
Süleyman b. Sured´in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı :
Suhayr b. Huzeyfe´nin Konuşması :
Abdullah b. Sa´d´in Bir Teklifi ve Süleyman b. Suredin Görüşü:
Küfe Valisi İle Haraç Nazırının Süleyman b. Sured´i Ziyaret Etmeleri :
Ömer b. Sa´d Korkuda :
Valinin Konuşması:
Süleyman b. Sured´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Hitabı :
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Ayrılmalar:
Süleyman b. Sured´in, Birlikten Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması:
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbelâ´da:
Süleyman b. Sured´in, Hz. Hüseyin´in Kabri Başındaki ikrarı ve Duası :
Kerbelâ´dan Ayrılırken :
Kerbelâ´dan Ayrıldıktan Sonra.
Küfe Valisinin Mektubu :
Süleyman b. Sured´in, Tevbecüer ve Fedailer Birliği İle Konuşması :
Süleyman b. SurecTin, Küfe Valisine Cevabı :
Küfe Valisinin, Süleyman b. Sured ve Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü :
Züfer´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Yardım ve İyilikleri :
Züfer´in Süleyman b. Sured´e Öğüt ve Teklifleri :
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynül Verde´de:
Süleyman b. Sured´in, Birliğine Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri:
Müseyyeb b. Necebe´nin, Öncü Birliği Olarak İleri Gönderilmesi ve îbnî Zilkela´ın Bozguna Uğratılması:
Husayn b. Nümeyr´in Ordusuyla Karılaşma ve İlk Muvaffakiyet:
Husayn b. Nümeyr´in Yardımcı Kuvvetlerle Desteklenmesi:
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinin Kuşatılması ve Süleyman b. Sured´in Şehid Düşmesi :
Mûseyyeb b. Necebe´nin Şehid Düşmesi :
Abdullah b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Düşmesi :
Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Edilmesi :
Abdullah b. Vâl´in Şehid Düşmesi :
Rifâa b. Şeddad´m. Kalanları Toplayıp Geri Çekilmek İstemesi :
Velid b. Gudaynül Kinânî´nin Geri Dönmek İstememesi ve Şefaid Olması:
Abdullah b. Azizül Kindî´nin, Oğlunu Hindilere Vasiyyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehid Olması :
Kureyb b. Zeyd ve Arkadaşlarının Şehid Olmaları :
Rifâa b. Şeddad´ın, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Kalanlarla Birlikte Geri Çekilmesi :
Züfer b. Haris´in Yurdunda Ağırlanış :
Süleyman b. Sured´ie Müseyyeb b. Necebe´nin Başlarının Abdülmelik´e Gönderilmesi :
Abdulmelik b. Mervan´ın Konuşması :
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HZ. HÜSEYİN'İN ŞEHADETİNİN ARDINDAN
Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarının Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:
Hz. Hüseyin, Kerbelâ´da şehid edildikten ve İbn-i Ziyad, Nuhayla´daki askerî karargâhından Küfe´ye döndükten sonra, Ehl-i Beyt Tarafdarları bir-birlerile buluştukları zaman, Hz. Hüseyin´in yardım dâvetine icabet etmemek ve Kerbelâ´da Onun tarafına geçip Ona yardımcı olmamakla çok büyük günah ve hata işlediklerini anlamış, yaptıklarına pişman olmuş ve kendi kendilerini kınamışlardı.
Onlar, üzerlerindeki bu ân", bu günağı temizlemenin, ancak, Hz. Hüseyin´i Kerbelâ´da şehid edenleri veya bu cinayete katılanları öldürmekle mümkin olabileceğine kanâat getirdiler[1]
Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:
Ehl-i Beyt Tarafdari Küfeliler ve başkaları; Hz. Hüseyin´in şehâdetin-den hemen sonra, Onun kanını aramağa, intikamını almağa halkı gizlice davete başladılar ve çarpışmak için de, silah toplamak ve hazırlanmaktan geri durmadılar.
Yezîd b. Muaviye´nin öldüğü hicri altmış dördüncü yılın on dört RebfüT-evveline kadar cemaatlardan sonra cemâatler, ferdlerden sonra ferdler bu yoldaki davete icabet ettiler.[2]
Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :
Yezîd b. Muaviye Öldüğü zaman, îbn-i Ziyad, Irak umûmî valisi idi. Basra´da oturuyordu.
Amr b. Hureys de, onun vekili olarak Küfe valiliğinde bulunuyordu.
Süleyman b. Sured´in [3] arkadaşlarından bazıları, Süleyman b. Sured´in yanma gelerek «Şu azgın, zâlim adam öldürmüştür. Simdi, artık, saltanat zayıflamıştır. îstersen, Amr b. Hureys´i, köşkten çıkarıp atalım. Sonra da Hüseyin´in ve Ehl-i Beyt´inin kanlarını aramağa, intikamlarını almağa halkı davet edelim?» dediler.
Süleyman b. Sured «Acele etmeyiniz.
Görüyorum ki: Hüseyin´i şehid edenler; Küfelilerin Eşrafı ve Arapların süvarileridirler. Onlar da Hüseyin´in kanını arayıcı görünüyorlar.
Onlar, bunun kendilerinden aranılacağını anladıkları zaman, sizin üzerinize yürümeğe kalkarlar.» dedi.
Bununla beraber, halk, vali.konağına gidip Amr b. Hureys´i dışarı attılar. [4]
Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :
Hicretin aitmiş beşinci yılında Küfeli Ehl-i Beyt Tarafdarlarının ileri gelenlerinden beş kişi, Hz. Hüseyin´in kanını aramak, intikamını almak için Süleyman b. Sured´in evinde mühim bir toplantı yaptılar.
Toplantıyı; Süleyman b. Sured, Museyyeb b. Necebe, Abdullah b. Sa´d Nüfeyl, Abdullah b. Vâl-üt Teymî ve Rifâa b. Şeddad tertiplemişti.
Ehl-i Beyt Taraftarlarınm ileri gelenlerinden ve hayırlılarından bir çok kişiler de, bu toplantıya katıldılar.
Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması
Toplantıda ilk konuşmayı, Müseyyeb b. Necebe yaptı.
Konuşmasında, Allah´a hamd-ü senada bulunduktan ve Allah´ın Peygamberine Salât-ü selâm getirdikten sonra şöyle dedi:
«İmdi, sizlere derim ki: biz; uzun Ömürlü olmak, türlü fitnelere uğramakla mübtelâ olduk.
Yarın, Rabb´ımıza döndüğümüz zaman, kendilerine (Biz, sizi, içinde düşünecek kadar bir müddet yaşatmadık mı ve size bir Uyarıcı da, gelmedi mi? Fatır: 37) dediği kimselerden yapmamasını dileriz.
Mü´minler Emiri Ali b. Ebî Tâlib, Allah´ın, altmış yıl yaşattığı Âdem oğlu için bahane ve Özür beyan etmeğe imkân olmadığım söylemişti.
İçimizde, bu yaşa erişmeyen kaldı mı?
Bizler, kendimizi temize çıkarmak ve Taraf darlarımızı öğmekle helak olanlardan olduk.
Hattâ, Alîâh, en hayırlılarımızı, Peygamber Aleyhisselâmm kızının oğlunu, yalanlayıcılar mevkiinde görmek, bulmakla bizi mübtelâ kıldı.
Halbuki, bundan önce, Onun bize yazıları gelmişti. Kendisi, bize elçilerini de, göndermişti.
Yanı başımızda şehid edilinceye kadar Ona, ne ellerimizle yardım, ne dillerimizle Onu müdâfaa, ne mallarımızla takviye, ne de, Onun için kabilelerimizden bir yardım talebinde bulunduk!
Rabb´ımiza döndüğümüz, Peygamberimiz Aleyhisselâma kavuştuğumuz zaman, ne Özür beyan edeceğiz?
O Peygamberimizin sevgili oğlu, Zürriyeti,. Nesli, İçimizde Öldürülmüş bulunuyor!
Hayır! Vallahi, Onu öldürenleri ve bu işi idare edenleri, öldürmekten veya bu yolda öldürülmekten başka bizim için mazeret yoktur!
Bu şekilde hareketimiz, belki, Rabb´ımızı, bizden razı kılar.
Ben, bundan sonra, Rabb´ımiza kavuşuncaya kadar kendisinin bize bir azab vermeyeceğinden de, emîn değilim.
Ey kavmim! Siz, kendinize, içinizden birisim Başkan seçiniz,
Çünki, icâbında, başvuracağınız, sığınacağınız, bayrağı altında toplanacağınız bir Emîr ve kumandan lâzımdır size!
Benim, size söyleyeceğim sözüm bu kadardır, Kendim ve sizin için Allâh´dan yarhğanmak dilerim!»[5]
Rifâa b. Şeddad´ın Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :
Müseyyeb b. Necebe´deh sonra Rîfâa b. Şeddad konuştu.
Önce, Allah´a hamd-ü senada bulundu ve Peygamber Aleyhisselâma Sa-lât-ü selam getirdi. Sonra da, şöyle konuştu:
«İmdi, ben de, derim ki: Allah, sana en doğru sözü söyletti.
Sen, bizi yapılacak işlerin en doğrusuna, Allah´a hamd-ü sena ve Allâh-ırı Peygamberine Salevatla başlayarak, davet ettin.
Bizi, fâsıklarla cihada, işlediğimiz büyük günalıdan tevbeye davet ettin. (Makbul olan sözün, kabul olunur!) sözü, senden işitilmiştir.
Dedin ki: (İcâbında başvuracağınız ve bayrağı çevresinde toplanacağınız bir zat, işinizi idare etsin.)
Bu hususta biz de, senin gibi düşünmekteyiz.
Eğer, sen, bu işi yapacak kişi olursan, ol. Çünkİ, sen, bizim kâtımızda hoş karşılanan, aramızda hayra öğütleyen, toplumumuzda sevilen bîr kişisin.
Sen de, uygun görürsen ve bunu arkadaşlarımız da, uygun görürlerse,
Ehl-i Beyt Taraftarlarının Büyüğü ve Resûlullâh Aleyhi sselân^ın. Sahabîsi olan,, eskiliği ve kıdemliliği ile tanınan, mücâhedesi ve dindarlığı ile övülen, iyi görüşlülüğüne güvenilen Süleyman b. Sured, bu işde bizi idare etsin.
Bu yolda benim söyleyeceğim söz de, bunlardır. Kendim ve sizin için Allâh´dan yarlığanmak dilerim!» [6]
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa´d´in, Rifâa´yı Desteklemeleri:
Rifâa b. Şeddad´dan sonra, Abdullah b. Val ile Abdullah b. Sa´d de, Ri-fa b. Şeddad´ın konuşmasına benzer konuşma yaptılar. Müseyyeb b. Nece-be´nin faziletini övdüler. Süleyman b. Sured´in de, eskilerden olduğunu, bu i§i, onun idare etmesini kabul ettiklerini söylediler. [7]
Arkadaşlarının Görüşüne Müseyyeb b. Necebe´nın Katılması:
Müseyyeb b. Necebe «îsâbet ettiniz- Ben de, sizin gibi düşünüyorum. Süleyman b. Sured´i, kendinize Başkan edininiz!» dedi. [8]
Süleyman b. Sured´in Konuşması:
Humeyd b. Müslim der ki «Vallahi, o gün, Süleyman b. Sured´in Başkan seçildiği gün, ben de, bulunmuştum.
O zaman, biz, Süleyman b. Sured´in evinde toplanan Ehl-i Beyt Taraf-darlarınm ileri gelenlerinden, süvarilerinden olarak yüz kişiden fazla idik.
Süleyman b. Sured, bir konuşma yaptı. Hemen her toplantıda o konuşmayı tekrarladı durdu. O kadar ki, konuşmasını ezberledim.
Süleyman b. Sured, konuşmasının sonunda :
«Siz de, onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayınız! (Enfal: 60) âyetini okudu. [9]
Çarpışmak îçin Yardım Kampanyası Açılması
Toplantıda Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl ayağa kalkıp «Vallahi, ben, kendimi öldürünce, günahımdan kurtulacağımı ve Rabb´ımm benden hoşnut olacağını bilseydim, kendimi öldürürdüm! Fakat, bu, bizden önceki kavmların işidir. Biz, onu işlemekten men olunmuş, alıkonulmuşuzdur.
Allah ve şuradaki Müslümanlar şâhid olsun ki: sabaha çıkınca, düşmanımla çarpışa geldiğim bütün silahlarım, zalimlerle çarpışacak Müslümanlara takviye olmak üzre, sadakadır!» dedi.
Ebül´Mutemir Huneş b. Rebia da, kalkarak «Şâhid olunuz ki: ben de, bunun gibi yapacağım!» dedi.
Süleyman b. Sured, herkesin, getirmek istediği şeyleri Abdullah b. Val´e getirip teslim etmesini söyledi.
Kimi silah, kimi elbise ve mesken sağladı.
Abdullah b. Val´in yanında toplanan silah ve elbise gibi şeylerle Tevbeci-ler birliği teçhiz edildi. [10]
Süleyman b. Sured´in, Medainli Ehl.i Beyt Tarafdariarmi îş Birliğine Çağırması:
Süleyman b. Sured, Medâin´de oturan Ehl-i Beyt Tarafdarı Sa´d b. Hu-zeyfe b. Yeman´a gönderdiği mektupta:
«Allah´ın Veli kullan olan kardeşleriniz ve Peygamberinizin Ehl-i Beytine Tarafdar olanlar, Peygamberlerinin kızının oğlunun işile mübtelâ oldular:
Kendisi, Küfe´ye davet edildi. O da, davete icabet edip geldi.
Kendisini çepçevre kuşattılar. Bunun üzerine, O Ehl-i. Beyt Tarafdar-lannı kendisine yardıma çağırdı.
Onun dâvetine icabet edilmedi.
O, geri dönüp gitmek istedi.
Bırakılmayıp habs olundu.
Kendisine emân verilmesini diledi.
Engel olundu, eman verilmedi.
Serbest bırakılmasını istedi, bırakmadılar.
En sonunda, üzerine yürüyüp kendisini şehid ettiler.
Sonra da haksızlık ve düşmanlıkla üstünü başını soyup çırıl çıplak bıraktılar.
O temiz, pâk zatı aldatmak, Ona yardımcı ve derd ortağı olmamak,, en büyük hata ve günahdı.
Onu şehid edenleri Öldürmedİkce ve ayrıca tevbe etmedikçe, bu günahdan kurtulmak mümkin değildir.
Bizimle buluşma yeri Nuhayla´dır.
Buluşma günü de, altmış beşinci yılın Rebiül´âhir aymın başıdır.» [11]
Kerbelâ Tevbecileri ve Fedaîlerinin Sayısı :
Kerbelâ intikamını almak ve bu yolda Ölmek üzre Tevbe ve Süleyman b. Sured´e bey´at edenler, on altı bin kişiye dolmuş ve bunların isimleri bir deftere geçirilmişti. [12]
Küfe Valisi Abdullah b. Yezid´in Mescidde Konuşması :
Yezîd b. Muaviye öldükten sonra, Abdullah b. Zübeyr; Abdullah b. Ye-zîd-ül´ Ensârî´yi Küfe´ye vali, îbrahim b. Muhammed b. Telha´yı da, Haraç nâzın olarak göndermişti.
Bunlar, Hicretin altmış dördüncü yılı Ramazan ayının sonlarına doğru Küfe´ye1 gelip işe başlamışlardı.
Süleyman b. Sured ve adamları, Küfe´de harekete geçmek istedikleri zaman, Abdullah b. Yezîd minbere çıkıp Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle konuştu :
«İmdi, şu şehir halkından bir cemâatin üzerimize yürümek istediklerini işittim.
(Onların dâva ettikleri şey ne imiş?) diye sordum.
(Hüseyin b. Ali (Allah, Ona rahmet etsin!) nin kanını aradıklarını söylüyorlar!) denildi.
Vallahi, bana, o kavmin evleri gösterilmiş ve yakalanmaları emr edilmiş, (Onlar, sana karşı harekete geçmeden önce, sen harekete geç!) denilmiştir.
Ben, buna yanaşmadım ve (Onlar, benimle çarpışırsa, ben. de onlarla çarpışırım!) dedim.
Eğer, onlar, beni kendi halime bırakırlarsa, ben de, kendilerini araştırmam.
Benim üzerime yürümek istiyenler, benimle ne diye çarpışacaklar? Ben, ne Hüseyin´i öldürdüm. Ne de, Onu öldürenlerdendim.
Eğer, o kavm; kendilerine güveniyor iseler, Hüseyin´i öldürenlerin üzerine yürüsünler. Ben de,kendilerine yardımcı olayım.
Hüseyin´i de, sizin hayırlılarınızı da, Eşrafınızı da, öldüren şu İbn-i 2i-yad´dir. Kendisi, size doğru yönelmiş, gelmektedir.
Aranıza düşmanlık sokmanızdan, birbirinizi Öldürmenizden, bir birinizin kanını dökmenizden, onunla çarpışmak, daha yerinde ve doğru olur.
Bu düşman, yarın, size gelip kavuşacak,, sizi, kul, köle edinecektir! Vallahi, düşmanınızın emel ve arzusu budur.
Allah´ın kullarından, gelip sizi yedi yıl idare edenlerin en zâlimi ve gaddarı o ve onun babası idi.
İffet ve diyanet sahibi kişileri öldürmekten onları, kimse ayıramadı!» [13]
Küfe Haraç Nazırının Tehdidli Konuşması :
Küfe Haraç nazırı İbrahim b. Muhammed ise yaptığı konuşmada «Ey insanlar! sizi, kılıcınız ve şu iki yüzlü adamın (Valinin) sözü cesarete getirip aldatmasın!
Vallahi, siz, bizim üzerimize yürüyecek olursanız, biz de çıkar, sizinle çarpışırız.
Eğer, biz, bir kavm´n, üzerimize yürümek istediğini sezersek, onların oğullarının yerine babalarını, babalarının yerine oğullarını yakalayıp cezalandırırız!» dedi.[14]
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl´In Haraç Nazırına Cevaplan :
Müseyyeb b, Necebe, sıçrayıp «Ey ahid bozucu ve çözücülerin oğlu!
Sen, bizi kılıcınla mı, cesaretinle mi tehdit ediyorsun?
Vallahi, sen, bu hususta daha zelil ve hakir durumdasın!
Biz, seni, bize olan kininden dolayı kınamayoruz.
Çünki, biz, senin babanı ve dedeni Öldürmüşüzdür--
Fakat, ey vâlii Son, dos doğru konuştun.
Vallahi, nasihatıaı tutmak, bu işi yapmak isteyen kişi, senin sözünü kabul eder.» dedi.
İbrahim b. Talha «Hayır! Vallahi, çarpişüacaktır!
Vali, hem dalkavukluk ediyor, hem de, onu belli ediyor!» dedi.
Abdullah b. Vâl-üt Teymî, ayağa kalktı: «Ey Teym b. Mürre oğullarının kardeşi! Sen, valimizle bizim aramıza girme, gerilme!
Vallahi, sen, bizim ne valimizsin, ne de, üzerimizde hükmünü yürütecek bir âmirsin!
Sen, ancak, Haraç ve cizye toplamağa memursun! Git te, sen Haraç ve cizye işlerinle.uğraş!
Sen, bozguncu isen, bari şu ümmetin işini bozma!
Senin ahid bozucu baban ve deden ki bey´at için el vermişlerdi, en sonunda hezimete uğramışlardır. Sen de, aynı akıbete uğrarsın!»- dedi.[15]
Abdullah b. Yezîd´in Uyarılması :
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl, vali Abdullah b. Yezîd´in yanına gittiler.
«Ey Vali! Vallahi, biz, senin bütün halk nazarında-övülen ve sevilen bir kişi olmanı dileriz.
Fakat, halk, İbrahim b. Muhammed ve onunla birlikte bulunanlara kızmış, onlarla aralarında sövüşmeler olmuş, düşmanlık başlamıştır!» dediler.[16]
İbrahim b. Muhammed´in Valiye Önce Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi:
İbrahim b. Muhammed «Abdullah b. Yezîd, Küfelilere iki yüzlülük ediyor. Vallahi, ben, bunu Abdullah b. Zübeyr´e yazacağım!» diyerek çıkıp gitti.
Şebes b. Rib´î, Abdullah b. Yezid´e gidip onun bu sözünü haber verince, Abdullah b. Yezîd, Yezid b. Rüveym´i, İbrahim b. Muhammed´e gönderdi.
İbrahim b. Muhammed, Allah´a yemin etti ve «Ben, işittiğin o sözle, ancak, selâmet ve iyilik, ara düzeltme dilemişimdir.» diyerek özür diledi. [17]
Küfe Halkının Harekete Geçmeğe Dâvet Edilmesi :
Süleyman b. Sured; Kerbelâ Tevbecilerİne ve Fedailerine, hicretin altmış beşinci yılında Rebİül´âhir hilâli görününce, Nuhayla karargâhına çıkarmayı va´d etmişti. Kendisi, o gece, Nuhayla karargâhına gitti. Oradan, Hakîm b. Münkiz-ul Kindî ile Gudayn-ul Kinânî´yi atlı olarak Küfe´ye gönder di.
Bu süvariler, Küfe´ye girince «Nerdesin ey Hüseyin´in intikamı?.» diyerek seslendiler. Sonra, Câmi-i kebîr´e vardılar. Orada da, aynı şekilde seslendiler.
Küfe´de, Hz. Hüseyin´in intikamını almağa halkı ilk davet edenler, bunlar oldu.
Bunlar, Kesir oğullarına uğradılar.[18]
Abdullah b. Hâzim´le Ebû Azze´nin Davete Hemen İcabet Etmeleri:
Abdullah b. Hâzim, hanımı Sehle bint-i Sebre ile oturuyordu. Abdullah b. Hâzim, halkın en yakışıklısı ve sevgilisi idi.
«Nerdesin ey Hüseyin´im intikamı,?» diye seslenildiğini işitince, sıçrayıp kalktı. Elbisesini giydi. Silahını getirtip kuşandı. Atının eğerlenmesini emr etti.
Hanımı Sehle «Allah, seni rahmetile esirgesia! Sen, delirdin mi?» dedi.
Abdullah b. Hâzim «Hayır! Vallahi, ben, delirmedim. Fakat, Allah´ın da-vetcisini işittim. Ona, icabet ediyorum!
Ben, şu Zatın (Hz. Hüseyin´in) kanını aramağa, intikamını almağa Ölünceye kadar istekliyim! Yahut ta Allah, hakkımda istediği hükmünü icra eder!» dedi.
Sehle «Şu oğlunu kime bırakıyorsun?» diye sordu.
Abdullah b. Hâzim «Şeriki olmayan bir Allah´a bırakıyorum!
Allah´ım Ailemi ve oğlumu Sana bırakıyorum!» dedi.
Dâvetci süvariler, bütün gece Küfe´yi dolaştılar.
Mescidde Ebû Azzet-ül Kabızî ile Kerib b. Nimran namaz kılıyorlardı.
«Kavmin topluluğu nerededir?» diye sordular.
«Nuhayla´dadır!» denildi.
Ebû Azze, ailesinin yanına dönüp silahını yanına aldı. Atını getirtti.
Ebû Azze´nin kızı Ruvâ, babasının hazırlandığını görüace, «Babacığım! Ne için kılıcım kuşandın ve silahlandın?» diye sordu.
Ebû Azze «Yavrucuğum! Baban, günahından sıyrılıp Rabb´ma firar ediyor!» dedi. Veda ederek Nühayla´ya gitti.[19]
Nuhayla´da Toplananların Gözden Geçirilmesi :
Süleyman b. Sured, erkenden Nuhayla karargâhıma gelmişti. Kendisine bey´at etmiş olanların sayısına bakmak için bey´at defterini getirtti. Sabah-´ leyin deftere baktı. Bey´at edenlerin sayısının on altı bin kişi olduğunu gördü.
«Sübhânallâh! On altı bin kişiden ancak dört bin kişi, bize verdiği sökünde durmuş!» dedi.
Humeyd b. Müslim, Süleyman b. Sured´e «Muhtar, vallahi, sana bey´at eden halkı, senden ayırmağa, geri bırakmağa çalışıyor.
Ben, onun yanında üç kişiden birisi olarak bulunuyordum. Adamlarından birisinden işittim: (îki bin kişiye dolduk!) diyordu.» dedi.
Vehb de «bizden geride kalan şu on bin kişi, Mü´min değiller mi? Onlar, Alîâh´dan korkmazlar mı, Allah´ı hiç düşünmezler mi?
Bize: (Sizinle birlikte cihad edeceğiz, size yardımcı olacağız!) diye yeminli söz vermediler mi?!» dedi.
Süleyman b. Sured, Nuhayla´da üç gün oturdu.
îleri gelen adamlarından bazılarım, geride kalanlara, Allah´ı ve verdikleri yeminli sözlerini hatırlatmaları için, Küfe´ye gönderdi.
Onların öğüt ve teşviklerile bin kişi daha Nuhayla´ya geldi.[20]
Süleyman b. Sured´in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı :
Müseyyeb b. Necebe, Süleyman h. Sured´in yanına vardı. Ona «Allah, seni rahmetile esirgesin! Gönülsüz gelecek kişilerden sana hayır ve fayda gelmez. Hâlis niyetli kişilerden başkası seninle birlikte çarpışmaz. Artık, daha başka kimse beklemeyelim. îşini çabuk tut, hemen hareket edelim.» dedi.
Süleyman b. Sured «Vallahi, sen, iyi düşündün. Hareket etsek, iyi olur.» dedi ve toplanan halkın yanına vardı.
Yayına dayanarak «Ey insanlar! Kim, ancak Allah´ın rızasını ve Ahiret sevabını isterse, o, bizdendir. Biz de, ondan´ız. Allah, onu, diri iken de, ölü iken de, rahmetile esirgesin.
Kim, ancak dünyayı ve dünya nimetlerini isterse, vallahi, biz ona vermek için ne Fey, ne de Ganimet getireceğiz. Bizde Rabb´ül´âlemîn´in rızasından başka bîr ^ey yoktur.
Bizim yanımızda ne altın, ne ipek, ne de, yün kumaş var! Bizim yanımızda, boyunlarımızdaki kılıçlarımızdan, ellerimizdeki kargıarımızdan, düşmanımıza erişinceye kadar da, azığımızdan başka bir şey yoktur!
Bunlardan başkasını umanlar, bize arkadaş olmasınlar!» dedi.[21]
Suhayr b. Huzeyfe´nin Konuşması :
Suhayr b. Huzeyfe b. Hilal ayağa kalktı ve «Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah´a yemin ederim ki: dünyada onun (Süleyman b. Sured´in) niyet ve teşebbüs ettiği şeyde kendisine arkadaş olmak kadar bizim için hayırlı bir şey yoktur.
Ey insanlar! Biz, ancak günahlarımızdan tevbe ve Peygamberimiz Aley-hisselâmm kızının oğlunun kanım aramak ve intikamını almak için yola çıkmış bulunuyoruz.
Bizim yanımızda ne dinar var, ne dirhem! Ne altm var, ne gümüş! Biz, ancak, kılıçların ve mızrakların üzerine gideceğiz!» dedi.
Herkes, her taraftan «Biz, dünyayı istemiyoruz, ondan ayrıldık!» diyerek bağrıştılar.[22]
Abdullah b. Sa´d´in Bir Teklifi ve Süleyman b. Suredin Görüşü:
Abdullah b. Sa´d b. Nüfeyl, îbn-i Kâ´b-ul Ezdi ile birlikte Süleyman b. Sured´in yanına vardılar.
O sırada Süleyman b. Sured, gitmek üzre derlenip toplanmış bulunuyordu.
Süleyman b. Sured´le ileri gelen arkadaşları, Abdullah b. Sa´d b. Nü-feyl´in de, İbn-i Ziyad´ın üzerine gitmek üzre hemen hazırlanmasını istediler.
Abdullah b. Sa´d, ona ve çevresindeki arkadaşlarına «Ben, bir görüş arz edeceğim. Eğer, doğru olursa, muvaffakiyet, Allâh´dandır. Doğru değilse, o^, benim taraf undandır.
Ben, size, kendiliğimden yanlış veya doğru bir öğüt vermiş oluyorum. Biz, Hüseyin´in kanını aramak, intikamını almak için gideceğiz.
Halbuki, Hüseyin´i Öldürenlerden meselâ Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas´la kabile Reisleri ve Eşrafı hep Küfe´de bulunuyorlar.
Biz, kalkıp gideceğiz, düşmanları burada bırakacağız!?» dedi. Süleyman b. Sured, yanındakilere «Siz, ne görüştesiniz?» diye sordu.
Onlar da «Vallahi, biz, Şam´a doğru gidersek, Hüseyin´in katillerinden îbn-i Ziyad´dan başkasına rastlayanlayız. Biz, onları, şuradaki şehirden başka yerde aramamalıyız!» dediler.
Süleyman b. Sured «Adamınızı öldüren ve askerleri Ona karşı düzenleyen kişi hakkında benim nazarımda teslim olmaktan başka emân yoktur.
Benim görüşüm; şu fâsık oğlu fâsık Mercâne´nin oğlu Ubeydullah b. Zi-yad´ın üzerine gitmektir.
Siz, önce, Allah´ın ismile, düşmanınızın üzerine yürüyünüz.
Allah, ona karşı size muzafferiyet ihsan ederse, ondan sonrası kolaydır-.
Vallahi, siz, yarın şehir halkınızla çarpışmaya kalkışacak olursanız, herkes, ya kardeşini, ya babasını veya dostunu öldürdüğünü görecek veya öldürdüğü kişi, öldürmek istediği kimse olmayacaktır.
Siz, Allâh´dan hayırlısını isteyiniz!» dedi. Bunun üzerine, halk, gitmek için hazırlandılar.[23]
Küfe Valisi İle Haraç Nazırının Süleyman b. Sured´i Ziyaret Etmeleri :
Küfe Valisi Abdullah b. Yezîd ile Haraç Nazırı İbrahim b. Muharnmed; Süleyman b. Sured ve arkadaşlarının hareket etmek üzre olduklarını haber alınca, onlara; şehirde kalmalarım, îbn-i Ziyad´a karşı kendilerile iş birliği halinde olmalarını tavsiye ettiler.
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, bu tavsiyeyi kabule yanaşmadılar ve «Muhakkak, gideceğiz!» dediler.
Abdullah b. Yezîd´le İbrahim b. Muhammed, hiç olmazsa, biraz beklemelerini, hazırlanacak ordu ile birlikte hareket etmelerini ve düşmanlarına karşı daha kalabalık ve hazırlıklı olarak çarpışmalarını istediler.
Elçi olarak gönderdikleri Süveyd b. Abdurrahman «Abdullah ve ibrahim: (Biz; şimdi, bir iş için yanına gelmek istiyoruz. Belki, Allah, bize ve sana bu hususta iyilik ihsan eder!) diyorlar» dedi.
Süleyman b. Sured «Onlara: (buyursunlar! diyor) de!» dedi. Sonra da. Rifâa b. Şeddad-ül Becelî´ye «Kalk! şu iki adam gelmeden, sen, şu halkı güzelce bir düzene koy!» dedi. Adamlarının ileri gelenlerini, yanma çağırdı. Onlar, çevresinde oturdular. Kısa bir müddet sonra, Abdullah b. Yezîd; Küfe Eşrafı, Emniyet memurları ve bir çok cenk erlerile birlikte geldi.
Onun arkasından İbrahim b. Muhammed de, adamlarından bir toplulukla geldi.
Abdullah b. Yezîd; Hz. Hüseyin´in kanma girenlerden tanınmış kimselerin kendisile görüşüp konuşmasını pek istememekte ve bunun, bilhassa Tev-beciler tarafından görülmesinden çekinmekte idi.[24]
Ömer b. Sa´d Korkuda :
Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas, Süleyman b. Sured´in, Nuhayla´daki karargâhında bulunduğu sırada, geceleri evinde yatmağa korkuyor, Vali konağına giderek Abdullah b. Yezîd´in yanında kalıyordu.[25]
Valinin Konuşması:
Abdullah b. Yezîd, İbrahim b. Muhammed´le birlikte Süleyman b. Sured-in yanma vardı ve Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle konuştu:
«Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona, hainlik ve yaramazlık etmez! Sizler, bizim kardeşlerimiz ve memleketlimizsiniz. Allah´ın, Küfeli kullarının bize en sevgili olanısınız.
Kendinizi felâkete atıp ta, bizi açındırmayınız ve kendi görüşünüzle bize bir uğursuzluk getirnıeyiniz. Topluluğumuz arasından ayrılıp ta, bizim sayımızı eksiltmeyiniz. Biz hazırlanıncaya kadar yanımızda oturunuz.
İyi biliyoruz ki: düşmanımız, memleketimize gelmek üzeredir. Topluca çıkıp onlarla çarpışalım.»
İbrahim b. Muhammed de, buna benzer konuşma yaptı.
Süleyman b. Sured´in Cevabî Konuşması :
Süleyman b. Sured, Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra onlara şöyle karşılık verdi:
«İyi biliyorum ki: siz, karışiksız öğüt verdiniz ve danışmada üzerinize düşeni, son derecede yerine getirdiniz.
Allah´a yemin ederiz ki: biz, mühim bir iş için yola çıkmış, bizi, en doğru olana azm ettirmesini de, Allâh´dan dilemiş bulunuyoruz.
Siz, inşaallâh, bizim ancak çıkıp gittiğimizi göreceksiniz!» dedi.
Abdullah b. Yezîd «Öyle ise, biz, sizinle gitmek üzre büyük bir ordu ha-zırlayıncaya kadar burada oturunuz da, düşmanınızı daha kalabalık, daha hazırlıklı bir toplulukla karşılayınız?» dedi.
Süleyman b. Sured «Bunu, biz, kendi aramızda görüşür, inşaallâh size gelir, bu husustaki görüşümüzü, kararımızı da, bildiririz» dedi. [26]
Süleyman b. Sured´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Hitabı :
Süleyman b. Sured, Nuhayla´da toplanan halka hitaben bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle dedi:
«İmdi, ey insanlar! Hiç şüphesiz, Allah, sizin ne niyetle, ne istekle yola çıkmış olduğunuzu biliyordur.
Dünya tüccarları da, vardır, Âhiret tüccarları da, vardır.
Fakat, Âhiret tüccarları, Ahireti bir bedelle satın almazlar, belki, ancak Namazda ayakta dikilerek, oturarak, rükû ederek, secdelere kapanarak elde etmeğe çalışırlar.
Onlar; ne altın, ne gümüş, ne dünya, ne de, dünya lezzetini isterler.
Fakat, dünya tüccarları; dünyanın üzerine düşer, dünyaya sarılır, yeyip içerek, gülüp oynayarak ondan faydalanmağa bakarlar ve bunun bir karşılığını da, beklemez ve istemezler.
Allah, sizleri rahmetile esirgesin.
Ben, size, her zaman gecenin sonuna doğru uzun uzun Teheccüd namazı kılmayı, her hal üzere Allah´ı çok çok zikr etmeyi, her çeşit hayırla yüce Allah´a yaklaşmayı; şu haramları helallaştıran zâlim ve gaddar düşmanınızla karşılaştığınız zaman, onunla çarpışmayı tavsiye ederim.
Çünkî, siz, Rabb´ınıza, Onun katında cihaddan ve namazdan daha büyük ecirli başka bir şeyle yaklaşamazsınız.
Allah, cihadı bize ve siziıa gibi sâlih, mücâhid ve sebatlı kullarına amellerin hörkücü doruğu kılmıştır.
Biz, inşaallah, bu bulunduğumuz yerde gecenin başlangıcına kadar kalacağız» dedi.
Rebiül´âhir ayının beşinci, Cuma günü yatsu vaktine kadar orada kaldılar. [27]
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Ayrılmalar:
Yatsulayın Nuhayla´dan ayrılacakları sırada, Süleyman b. Sured, Hakîm b. Münkız´ı çağırttı. Orada toplanmış bulunan halka :
«Haberiniz olsun ki: sizden hiç biriniz Âyer Deyr´inden başka bir yerde yatmayacaktır!» diyerek nida ve iylan ettirdi.
O gece Aver Deyr´inde yattılar.
Fakat, toplanmış bulunan halktan bir haylisi Tevbecüer ve Fedailer Birliğinden ayrılıp geri kaldılar.
Tevbecüer ve Fedailer Birliği, Fırat üzerindeki Aksas´a kadar ilerledi ve oraya kondu. [28]
Süleyman b. Sured´in, Birlikten Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması:
Süleyman b. Sured, Tevbecüer ve Fedaîler Birliğine hitaben yaptığı konuşmasında :
"Sizden ayrılmak istiyen kimselerin, sizin yanınızda bulunmasını istemem"
Onlar, sizinle birlikte bulunurlarsa, size bir şey artırmazlar, karıştırmaktan ve zahmet vermekten başka bir şey yapmazlar.
Yüce Allah´ın buyurduğu gibi (Allah, onların davranışlarını hoş görmedi de, kendilerini tenbellikleri ve korkaklıkları yüzünden alıkoydu. Onlara: oturunuz, oturanlarla birlikte! denildi. (Tevbe: 46)
Allah, bu husustaki fazl-u ihsanını size tahsis etti. O halde, Rabb´ınıza hamd ve şükr ediniz!» dedi.
Aksas´dan da gecenin başlangıcında ayrıldılar. [29]
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbelâ´da:
Tevbecüer ve Fedaîler Birliği Kerbelâ´ya varıp Hz. Hüseyin´in kabrinde sabahladılar.
Hz. Hüseyin´in kabrine vardıkları zaman, hep birden feryad ve figan ettiler, ağlaştüar.
«Keski, biz de, Sizinle birlikte şehid olaydık!» dediler.
Süleyman b. Sured «Ey Allah´ım! Şehid oğlu şehid, Mehdi oğlu Mehdi, Sıddîk oğîu Sıddîk olan Hüseyin´e rahmet et!
Şehâdet ederiz ki: biz, Onların dininde, Onların yolundayız.
Onlarla çarpışanların düşmanı, Onların sevdiklerinin de, dostuyuz!» deyip geri döndü. Orada kondu. Arkadaşları da, orada kondular. [30]
Süleyman b. Sured´in, Hz. Hüseyin´in Kabri Başındaki ikrarı ve Duası :
Süleyman b, Sured, daha sonra, Hz. Hüseyin´in kabrinde ;
«Yâ Rabb! Biz, Peygamberimizin kızının oğlunu aldattık, bıraktık!
İşlediğimiz bu günahı af ve tevbelerimizi kabul et!
Çünkİ, tevbeleri çok çok kabul eder ve rahmetüe esirgeyen, Sensin!
Hüseyin´e ve Onun Eshabı olan Sâdık şehidlere de, rahmet et!
Yâ Rabb! Bizf Seni şâhid tutarız ki: bizler de, Onun şehid edildiği şey üzerinde ölecek ve öldürüleceğiz!
Eğer, Sen, bizi yarlığamaz, bize rahmet etmezsen, biz, ziyana uğrayanlardan olur gideriz!» dedi. Ağlaştılar.
Bir gece, bir gündüz orada kalarak Hz. Hüseyin´e salevat, kendileri için de, istiğfar getirdiler, düa ve niyazlarda bulundular. [31]
Kerbelâ´dan Ayrılırken :
Kerbelâ´dan ayrılırken de Hz. Hüseyin´in kabrine varıp hıçkıra hıçkıra ağladılar. Rahmet dilediler ve istiğfar getirdiler.
Süleyman b. Sured, hareket için hayvanlarına binmelerini, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine emr etti.
Onlardan hiç biri, Hz. Hüseyin´in kabrine varıp orada Ona rahmet dilemeden, kendisi için de, istiğfar getirmeden ayrılmadı.
Hz. Hüseyin´in kabrinin başında. görülen kalabalık, Hacer-ül Esved´in başındaki kalabalıktan fazla idi.
Süleyman b. Sured, yanında otuz kadar arkadaşı olduğu halde, Hz. Hü-seyinin kabrini kuşattılar.
Süleyman b. Sured «Hamd olsun O Allah´a ki, dilerse, bizi de, Hüseyin ile birlikte şehid olmuş gibi şereflendirecektir!» dedi.
Abdullah b. Vâl «Vallahi, ben, sanıyorum ki: Hüseyin, Hüseyin´in Babası ve Kardeşi, Kıyamet gününde, Allah katında Muhammed Aleyhisselâmın Ümmetinin en üstün Vesilesi ve Şefâatcisidir..
Hal böyle iken, şu Ümmetin, Onlardan ikisini şehid etmek, üçüncüsünü de, şehid etmeğe kalkışmak ihtilasına uğramalarına şaşmaz mısınız?» dedi.
Müseyyeb b. Necebe «Ben, Onları şehid edenlerden ve onların görüşlerinden uzağım ve onlarla çarpışacağım!» dedi.
Kabîle Reis ve Eşrafından her birisi güzel konuşmalar yaptılar.[32]
Kerbelâ´dan Ayrıldıktan Sonra
Kerbelâ´dan göz yaşlarile ayrılarak Hassâse´ye, sonra Enbâr´e, sonra Sadûd´e, daha sonra Kayyâre´ye vardılar.[33]
Küfe Valisinin Mektubu :
Küfe valisi Abdullah b. Yezîd´in gönderdiği mektup, Kayyâre´de Süleyman b. Sured´e erişti.
Abdullah b. Yezîd, mektubunda şöyle demekte idi :
Bismillâhirrahmânîrrahîm
Abdullah b. Yezîd´den, Süleyman b. Sured´e ve yanındaki Müslümanlara!
Selâmün aleyküm!
İmdi, derim ki: bu yazım size, öğütü kulak tutulup dinlenir bir kişinizin yazısıdır.
Sizin az bir kuvvetle, pek çok bir kuvvete karşı gitmek istediğinizi haber aldım.
Bu, kişinin; dağları yerlerinden külünk ile kaldırmayı istemesi kabîlindendir!
Böylesinin aklı da, fi´li de, kınanır ve yerilir.
Ey kavmimiz! Onlar, size galip gelirler. Sizi, ya taşla vurup öldürürler, yahut kendi milletlerinin yanına yollarlar. O zaman, temelli kurtulamazsınız.
Ey Kavmim! Bu gün, sizin için de, bizim için de, el birliği etmek, vardır.
Sizin de, bizim de düşmanımız aynıdır.
Bizler, ne zaman, sözlerimizi birleştirirsek, düşmanımıza galip geliriz.
Ne zaman ihtilafa, anlaşmazlığa düşersek, muhaliflerimize karşı kuvvet ve şevketimiz zayıflar.
Ey Kavmimiz! Nasihati, minder altı etmeyiniz, Emrime aykırı harekette bulunmayınız.
Yazım size okununca, geri dönüp geliniz.
Allah, sizi tâatına getirsin, kendisine karşı günah işlemekten arkanıza döndürsün. Vesselam.»[34]
Süleyman b. Sured´in, Tevbecüer ve Fedailer Birliği İle Konuşması :
Abdullah b. Yezîd´in mektubu, Süleyman b. Sured´le arkadaşlarına okununca, Süleyman b. Sured, Tevbecüer ve Fedailer Birliğine «Sizin bu husustaki görüşünüz nedir?» diye sordu.
Onlar «Senin görüşün nedir? Biz, böyle bir şeyi kabule yanaşmayacağımızı, şehrimizin ve ailemizin içinde size de, onlara da, açıklamıştık.
Şimdi, yola çıkmış, kendimizi cihada bağlamış, düşmanımızın toprağma yaklaşmış bulunuyoruz.
Bu hususta daha ne görüş olur?!» dedikten sonra, «Sen, ne düşünüyorsun?» diye bağırdılar.
Süleyman b. Sured «Benim re´yim, görüşüm, vallahi, siz, şu iki iyilikten: şehidlik veya zaferden birine, hiç bir zaman, bu günkinden daha yakın olamayacaksınız.
Allah, sizi hak üzerinde topladıktan, fazl-u keremiyle onu size istettikten sonra sizin geri döneceğinizi sanmıyorum.
Biz, İbn-i Zübeyr´in yanında cihada davet ediliyoruz.
Kanâatımca, îbn-i Zübeyr´in yanında yapacağımız çarpışma, cihad değil, ancak dalâlettir!
Biz, bu işi arkamıza ve ehline bırakalım.
Eğer, mağlup olur ve ölürsek, niyetlerimize göre günahlarımızdan tevbe edici olarak ölmüş oluruz!» dedi.[35]
Süleyman b. Surecin, Küfe Valisine Cevabı :
Heyte´ye geldikleri zaman, Süleyman b. Sured, Küfe valisine şöyle cevap yazdı:
Bîsmîllâhîrrahmânîrrahîm
Emir Abdullah b. Yezîd´e, Süleyman b. Sured ve yanındaki Mü´minlerden
Selâmün aleyk!
imdi, deriz ki: yazını okuduk ve maksadını anladık.
Vallahi, sen, ne güzel dost, ne güzel Emîr, ne güzel kabile kardeşisin!
Vallahi, biz, gayb´e iman eder, meşveretten öğüt alır ve her hal üzere
Allah´a hamd ederiz.
Biz, Yüce Allah´ın Kitabında (Şüphe yok ki Allah, hak yolunda düşmanları öldürmekte ve öldürülmekte olan Mü´minlerin canlarını ve mallarını ? kendilerine Cennet vermek üzre ? satın almıştır.
Onun, Tevrat´ta, İncil´de ve Kur´ân´da zikr olunan bu va´di, kendisi üzerinde hak ve kat´î bir va´ddir.
Allâh´dan ziyade ahdine vefa eden kim var?
O halde, ey Mü´minler! Yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı sevininiz! Bu, en büyük seâdettir.
O tevbe edenler, ibâdet edenler, hama edenler, seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, insanlara iyiliği emr edenler, onları kötülükten vaz geçirmeğe çalışanlar ve Allah´ın çizdiği sınırları koruyanlar yok mu, işte, onlar da, Cennetliktir.
Sen, o Mü´minleri de, Cennetle müjdele! (Tevbe: 111-112) buyurduğunu işitmişizdir.
Bu kavm, yapmış oldukları bey´atlarından dolayı müjdelenmişler, işledikleri büyük suçlarından tevbe etmişler, Allah´a yönelmişler, Ona tevekkül etmişler, Rabb´ımız olan Allah´ın hükmüne razı olmuşlardır.
Rabb´ımız! Sana tevekkül ettik. Sana döndük. En son dönüş, varış Sanadır!
Vesselâmü aleyk!»[36]
Küfe Valisinin, Süleyman b. Sured ve Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü :
Süleyman b. Sured´in mektubu, vali Abdullah b. Yezîd´e gelince, vali:
«Ölmeyi istiyen bir kavmdan size ilk gelecek haber, onların, öldürüldükleri haberi olacaktır!
Allah´a yemin ederim ki: kıymetli Müslümanlar öldürüleceklerdir.
Onların Rabb´ı olan Allah´a and olsun ki: onlar, düşmanlarını da, öldü-remeyecekler, belki, onların şevkat ve azametlerini artıracaklar, kendilerinden pek çok Ölenler olacaktır!» dedi.[37]