meryem
Tue 10 May 2011, 11:36 am GMT +0200
Hz. Yakub ve Hz. Yusuf Döneminde Atacı Tavır
Kur'an-ı Kerim genel itibarıyla önceden yaşamış olanlara tâbi olmayı olumsuzlasa da geçmişlerin birikimini tümüyle sıfırlamaz. Delilleri esas almak kaydıyla atalara tâbi olmayı iyi bir davranış olarak sunar. Örneğin, Yakub peygamber oğullarına ölümünün ardından kime ibadet edeceklerini sorduğunda onlar:
“Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek ilaha kulluk edeceğiz.” [209] diyerek sahih geleneğe bağlılıklarını bildirirler. Onlar Hz. Yakub'un yolunu tutmakta ve ibadeti yalnız Allah'a has kılmaları konusunda ona zıt düşmemektedirler. Zaten insanların kendisine ibadet etmesini isteyen Rab, onları ve onlardan öncekileri Yaratan'dır. [210] Onların bu yaklaşımı bir yöntem olarak taklidi değil çıkarsamayı seçtiklerine işaret eder. [211] “Tek olan Allah'a” derken atalarının ilahına [212] yani ortağı olmaktan uzak olan bir ilaha kulluk sözü vermektedirler. Onlar samimi bir şekilde ibadetlerinde Allah'ı birlemektedirler. Onların, “O'na teslim olmuşuzdur.” demeleri, teslimiyetlerinin ne babaları ne de başka bir kimse için olduğunu gösterir. [213] Çünkü herkesin kazandığı kendisinedir. Yapılan iş iyi veya kötü olsun faili muhakkak karşılığını alacaktır:
“Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız (vardır). Siz, onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.” [214] Ayetteki “Onlara kendi kazandıkları” ifadesi aynı zamanda taklidin bâtıl olduğunu ve her ferdin kazandığının kendisine faydası olduğunu başkasına ise bir faydası olmadığını gösterir. Taklit caiz olsaydı, tâbi olunanın kazancının tâbi olana faydası olurdu. [215]
Yukarıda Hz. Yakub'un oğullarına atfedilen sözler, doğal olarak oğlu Hz. Yusuf'un da sözleridir. Verilen o ahidi Hz. Yusuf tebliği sırasında yine gündeme getirmektedir:
“Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakup'un dinine uydum. Allah'a bir şeyi ortak koşmamız sizin için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır ancak insanların çoğu şükretmez.” [216] Tevhidin takipçisi ve Allah katından bir rasul [217] olan Hz. Yusuf'un, atalarının yani hak üzere olan peygamberlerin [218] izinden gitmesi övgüye değer bulunmuştur. Çünkü müşriklerin dinine değil, zikrettiği atalarının dinine uymuştur. [219] Allah, onun kalbine doğru yolu göstermiş, bilmediğini öğretmiş, onu hayırda yolundan gidilen bir imam ve hak yola çağıran bir davetçi kılmıştır. [220] Allah o peygamberlere Allah'a ortak koşmama yani tevhid nimetini bağışlamıştır. Lakin insanların çoğu şükür gerektiren bu nimetin değerini bilememişlerdir. [221]
Hz. Yusuf da içinde yaşadığı ortamda atalara tâbi olmayı eleştirmektedir. Çünkü hüküm sadece Allah'a aittir. İnsanlardan, Allah'tan başkasına ibadet etmemelerini istemiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. Hz. Yusuf'un hapishane arkadaşlarına bu doğruları anlatması Kur'an'da şöyle ifade edilir:
“Allah'ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir.” [222] Yani taptıkları şeyler, ilahlık özelliği taşımayan, sadece isimleri başka bir şey değildir. [223] Sadece bilgisizliklerini sergilemektedirler. Allah katından bir dayanakları da yoktur. [224] Çeşitli cahili sistemlere ve ortamlara mensup kimi insanlar, söz konusu sahte rablere, kendi kafalarından bazı isimler yamamakta, bazı sıfatlar takmakta ve de kimi özellikler yakıştırmaktadırlar. Bunların başında da bu tür sahte rablere tanınan, hüküm koyma ve otorite yetkisi gelmektedir. [225] Oysa Allah onlara ne böylesi bir otorite tanımış, ne de onların doğru olduklarına ilişkin bir delil indirmiştir. [226]
[209] Bakara: 2/133.
[210] İbadet ile yaratma arasındaki ilişki için bkz.: Bakara: 2/21.
[211] Râzî, II, 66.
[212] Zemahşerî, I,193.
[213] Kâsımî, a.g.e., II, 268.
[214] Bakara: 2/134.
[215] Râzî, II, 68.
[216] Yusuf: 12/38.
[217] Râzî, VI, 456.
[218] Kurtubî, V/l, 167.
[219] Taberî, VII/2, 286.
[220] İbnu Kesîr, IV, 315.
[221] Kasımi, a.g.e., IX, 3540.
[222] Yusuf: 12/40.
[223] Kurtubî, V/l, 168.
[224] İbnu Kesîr, IV, 315.
[225] Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'an, VI, 262.
[226] Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 46-48.