- Hz. Seddat ibni Evs

Adsense kodları


Hz. Seddat ibni Evs

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Wed 4 May 2011, 03:32 pm GMT +0200
Hz. Seddat İbn-i Evs (R.Anh)



Seddad İbni Evs Allah korkusundan kalbi ürperen, devamlı vücudu titreyen ve derin tefekküre dalan bir yiğit... Gece yattığı zaman ilâhi rahmetin enginliğini düşünen ve ilâhi azabın şiddetini de unutmayan bir zâhid...

O, Medineli müslümanlardandır. Hazrec kabilesinin Neccar koluna mensuptur. Rasûlullah (sav) efendimizin şairi Hassan'ın yakın akrabası. Babası Evs İbni Sabit, Akabe'de İslâm'la şereflendi. Bedir harbine iştirak etti. Uhud'da şehid oldu. Annesi Harime de müslümandı. Seddat böyle güzel bir muhitte, müslüman bir aile ocağında yetişti. Geniş bir ilme sahipti.

Ubâde İbni Sâmit (R.a) onun, ilmî konularda herkesin kendisine başvurduğu zahir ve batın ilimlerine vakıf bir ilim eri olduğunu söyler. Seddat (R.a)'ın ilmi ve hilmini "Mecmeu'l-bahreyn" olarak tavsif eder.

O, yumuşak huylu, açık sözlüydü. Ağzından lüzumsuz bir söz çık­mazdı. Bir defasında ağzından bir söz kaçmıştı. Zaman kaymetmeden şu açıklamayı yaptı; "İslâm'a girdiğim günden beri sözlerimi dikkat ederek söylemeğe çalıştım. Fakat bu söz nasıl oldu ağzımdan kaçtı. Onu aklınız­da tutmayın." dedi. Riyadan, gösterişten de çok sakmırdı. Namazlarından sonra duâ ve istiğfarı çok yapardı. Sık sık tefekküre dalardı. Allah korkusuyla kalbi ürperir ve: "Ya Rabbi! Cehennem ateşini düşündükçe uykum kaçıyor." derdi. Saman üzerindeki tane gibi sabahlardı.

O, son derece halim selimdi. Kalbi rakik; yufka yürekli ve gözü yaşlıydı. Birgün ağlarken görüldü. Kendisine: "Niçin ağlıyorsun?" diye sorul­du. O da:

"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bir hadisini hatırladım da onun için ağlıyorum," dedi. Rasûlüllah (sav) bu hadisinde:

"Ümmetim için şirk ve gizli şehvetten korkuyorum." buyurdu. O zaman ben:

"Ya Rasûlallah! Ümmetin senden sonra şirke düşecek mi?" diye sordum. Resûl-i Ekrem (sav):

“Evet,” dediler. Gerçi onlar güneşe, aya ve puta tapmayacaklar, fakat işlerinde riyakârlık yapacaklar. (Allah için değil de ondan başkalarının rızası için hareket edecekler) Gizli şehvet ise şudur: Onlardan biri, oruç tutar, oruçlu olur. Sonra şehvete sebeb bir şeyi görür ve orucunu bozar" buyurdu.

Seddat b. Evs (R.a) İslâm'ın emir ve nehiylerine uymakta çok titizdi. Hayatında tatbik eder, taviz vermezdi. Çevresine de Allahû Teâlâ'nın emir ve yasaklarını güleryüzle, tatlı diîle anlatırdı. Her fırsatta tebliğ vazifesi­ni unutmazdı. 50 kadar hadis-i şerif rivayet etti. Râvilen arasında Şam'ın en güzide ricali vardı. Oğullan, Ya'lâ ve Muhammed ile Mahmud bin Lebid, Mahmud bin Rebi Abdurrahman bin Ganem, Beşir bin Ka'b bun­lardan bazılarıdır. Onun rivayet ettiği hadislerden bir kaç tanesi şöyledir:

Ebü Es'as es-Sağani rivayet ediyor: "Şam Cami-i şerifine gitmiştim. Orada Seddat İbni Evs ile karşılaştım. Bir yere gidecekti. Nereye gide­ceğini sordum. O da; Hasta bir arkadaşını ziyaret edeceğini söyledi. Ben de kendileriyle gelebileceğimi söyledim. Beraber gittik. Oraya varınca hastaya durumunun nasıl olduğunu sordu. Hasta: "Nimet içerisinde olduğunu" söyledi. Bunun üzerine Seddad: "Günahlarının affedildiğini sana müjdelerim. Çünkü Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim." dedi ve Efendimizden duyduğu hadis-i kudsîyi nakletti:

"Allahû Teâlâ buyurur ki: Mü'min olan kullarımdan birini imtihan ettiğim zaman, o bu imtihanı hamd ile karşılarsa, anasından doğ­duğu günki gibi günahlarından temizlenmiş olur." buyurdu.

Seddat b. Evs (R.a) iki Cihan Güneşi efendimizden ayrılmazdı. Yaşı küçük olduğu için savaşlarda bulunamadı ise de onun muhabbetiyle hep beraberdi. Birgün bir arada iken, Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz: "Yanımızda yabancı birisi var mı?" diye sordu. Biz de: "Yok Ya Rasûlallah dedik. Kapının kapatılmasını işaret ettikten sonra: "Ellerinizi kaldırınız, Lâ ilahe illallah deyiniz." buyurdu.

Bir müddet bu şekilde kelime-i tevhide devam etti. Sonra mübarek ellerini indirdi ve; "Sana hamd olsun yâ Rabbi! Beni bu kelime ile gön­derdin. Bana onu emrettin. Bana, onunla cenneti vaadettin. Sen vaadinde hulf etmezsin. Vaadinde duran yalnız sensin." buyurdu. Bu sözlerden sonra bize:

"Sizi müjdelerim Allahû Teâlâ sizi mağfiret buyurdu. Hepinizi bağışladı." dedi.

Birgün o yine Fahr-i Kâinat (sav) efendimizden hadis naklediyordu. Onun şöyle buyurduğunu işittim.

"Kim riya ile namaz kılar, oruç tutar, sadaka verirse, o Allah Teâlâ'ya ortak koşmuş olur." buyurdu demişti. Avf İbni Mâlik ona:

"Böyle bir adamın amelinden halis olanı ayrılarak kabul olunmaz mı?" diye sordu. Seddad (R.a) da şu hadis-i kudşiyi nakletti:

"Müşrik olan insanın çoğundan da, azından da Zat-i Kibriya müstağnidir."

Yine rivayet ettiği hadislerden bir tanesinde: "Ey insanlar Dünya, hazır bir meta'dır. Ondan iyiler de kötüler de yer. Âhiret haktır. Orada Allah Teâlâ hükmeder. Ey insanlar! Sizler âhiret adamı olunuz. Ahireti düşünüp ona hazırlanınız. Dünya adamlarından olmayınız. Ahiretî unutup dünyaya dalanlardan olmayınız. Siz, Allah'dan korkarak amel yapınız. Biliniz ki, amellerinize göre arz olunursunuz. Allah Teâlâ'ya mutlaka kavuşacaksınız. Kim zerre miktarı hayır yaparsa, onun karşılığını görür. Kim de zerre kadar kötülük işlerse onun karşılığını görür. Cezasını çeker."

Seddad İbni Evs (R.a) ömrünün sonlarına doğru Şam, Filistin, Beytül Makdis ve Humus'ta bulundu. Bu havalide ilimle uğraşanlar hep ona müracaat ederdi. 58. hicri yılında yetmiş beş yaşlarında iken Kudüs'te vefat etti. Cenab-ı Hak şefaatlerine nail etsin. Amin. [87]

Sahabenin İslâm anlayışının merkezinde tevhid ve ihlas vardır. Onlar kendilerini insanlara değil, Allahû Teâlâ'ya beğendirmeye çalışıyorlardı. Onlar âhireti kazanmakla dünyayı kazandıklarına da inanıyorlardı. Bunun için bütün mesailerini âhireti kazanmaya sarfediyorlardı. Kazanılan dünyayı âhireti kazanmaya vesile ve vasıta kılmak, sahabe fıkhmdandır.

Sahabe nesli kelime-i tevhid eğitiminden geçmiş ve Peygamber (sav)'in  takdirini  kazanmış  bir nesildir.  Dolayısıyla kelime-i  tevhid eğitimine önem vermek, sahabeden hayata izler taşımaktandır. Kelime-i tevhid eğitimini ne kadar yaygmlaştırırsak, o kadar sahabeden hayata izler taşımış oluruz. Tevhidi anlamanın derdinde olan sahabenin izinde olur.



[87] Hayatti's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El- İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el- Başa, Beyrut/ty