hafiza aise
Mon 4 July 2011, 05:39 pm GMT +0200
5— Hz. Peygamber'in (s.a.) Savaşı Anlatması:
Musa b. Ukbe şöyle diyor: Ya'lâ b. Münye (Ümeyye), Mute savaşma katılanların haberini Rasûluİlah'a (s.a.) bildirmek için geldi. Rasûlullah (s.a.) dedi ki: "İstersen sen anlat, istersen ben sana anlatayım." Ya'lâ: "Sen an-lat, ya Rasûlallah!" deyince Hz. Peygamber (s.a.) bütün olanları ona anlattı. O zaman Ya'lâ şöyle dedi: "Seni hak ile gönderene (Allah'a) yemin ederim ki, onların olaylarından söylemedik tek bir harf bile bırakmadın. Gerçekten onların hali, aynen senin bildirdiğin gibiydi." Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Allah benim için yeryüzünü aradan kaldırdı da onların çarpıştıkları savaş meydanını gözlerimle gördüm."
Bu savaşta şehid olanlar şunlardı: Cafer, Zeyd b. Harise, Abdullah b. Revâha, Mes'ûd b. Evs, Vehb b. Sa'd b. Ebî Şerh, Abbad b. Kays, Harise b. Numan, Sürâka b. Amr b. Atiyye, Amr b. Zeyd'in oğullan Ebu Küleyb ve Câbir'le Saîd b. Hâris'in oğullan Âmir ve Amr... vs.
İbn îshak der ki: Abdullah b. Ebî Bekr, Zeyd b. Erkam'dan kendisine şöyle aktarıldığını bana haber verdi: Ben, Abdullah b. Revâha'nın kucağında büyüyen bir yetim idim. Mute seferine çıktığında, beni de devesinin heybesi üzerinde terkisine bindirmişti. Allah'a yemin olsun ki, geceleyin yürürken onun şöyle şiir söylediğini işittim:
"Ey devem; beni ve yükümü götürürsen eğer, Kumluktan sonra dört konak daha ileriye;
Artık sen serbestsin rahat ol, sana hakaret ilişmeyecek. Ben geri ailemin yanına dönmeyeceğim.
Müslümanlar gelip beni geçtiler, Şam'ın bu en son konak yerinde."[849]
Tirmizî ve başka eserlerde yeralan; "Allah Rasûlü (s.a.) Fetih günü Mekke'ye girdiğinde Abdullah b. Revâha O'nun önünde: 'Çekilin ey kâfir oğulları O'nun önünden...' beyitlerini okuyordu" [850] şeklindeki ifade bir yanlışlıktır. Çünkü İbn Revâha bu savaşta öldürülmüştür ve bu savaş Fetih'-ten dört ay önce yapılmıştır. Ancak, O'nun önünde, Abdullah b. Revâha'nın şiiri okunmuştur. Bu ise ilim adamları arasında tartışmasız bir husustur...
[849] İbn Hişâm, 2/376-377.
[850] Tirmizî, 2851; Nesâî, 5/202, 5/212: Enes b. Mâlik'ten.
Musa b. Ukbe şöyle diyor: Ya'lâ b. Münye (Ümeyye), Mute savaşma katılanların haberini Rasûluİlah'a (s.a.) bildirmek için geldi. Rasûlullah (s.a.) dedi ki: "İstersen sen anlat, istersen ben sana anlatayım." Ya'lâ: "Sen an-lat, ya Rasûlallah!" deyince Hz. Peygamber (s.a.) bütün olanları ona anlattı. O zaman Ya'lâ şöyle dedi: "Seni hak ile gönderene (Allah'a) yemin ederim ki, onların olaylarından söylemedik tek bir harf bile bırakmadın. Gerçekten onların hali, aynen senin bildirdiğin gibiydi." Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Allah benim için yeryüzünü aradan kaldırdı da onların çarpıştıkları savaş meydanını gözlerimle gördüm."
Bu savaşta şehid olanlar şunlardı: Cafer, Zeyd b. Harise, Abdullah b. Revâha, Mes'ûd b. Evs, Vehb b. Sa'd b. Ebî Şerh, Abbad b. Kays, Harise b. Numan, Sürâka b. Amr b. Atiyye, Amr b. Zeyd'in oğullan Ebu Küleyb ve Câbir'le Saîd b. Hâris'in oğullan Âmir ve Amr... vs.
İbn îshak der ki: Abdullah b. Ebî Bekr, Zeyd b. Erkam'dan kendisine şöyle aktarıldığını bana haber verdi: Ben, Abdullah b. Revâha'nın kucağında büyüyen bir yetim idim. Mute seferine çıktığında, beni de devesinin heybesi üzerinde terkisine bindirmişti. Allah'a yemin olsun ki, geceleyin yürürken onun şöyle şiir söylediğini işittim:
"Ey devem; beni ve yükümü götürürsen eğer, Kumluktan sonra dört konak daha ileriye;
Artık sen serbestsin rahat ol, sana hakaret ilişmeyecek. Ben geri ailemin yanına dönmeyeceğim.
Müslümanlar gelip beni geçtiler, Şam'ın bu en son konak yerinde."[849]
Tirmizî ve başka eserlerde yeralan; "Allah Rasûlü (s.a.) Fetih günü Mekke'ye girdiğinde Abdullah b. Revâha O'nun önünde: 'Çekilin ey kâfir oğulları O'nun önünden...' beyitlerini okuyordu" [850] şeklindeki ifade bir yanlışlıktır. Çünkü İbn Revâha bu savaşta öldürülmüştür ve bu savaş Fetih'-ten dört ay önce yapılmıştır. Ancak, O'nun önünde, Abdullah b. Revâha'nın şiiri okunmuştur. Bu ise ilim adamları arasında tartışmasız bir husustur...
[849] İbn Hişâm, 2/376-377.
[850] Tirmizî, 2851; Nesâî, 5/202, 5/212: Enes b. Mâlik'ten.