saniyenur
Wed 22 August 2012, 08:48 am GMT +0200
3- Hz. Peygamber'in Kur'ân'ın Mânasını Pekiştirmek Suretiyle Beyanı
Hz. Peygamber'in Kur'ân'ı açıklama tarzlarından biri de sünnetin, Kitabın mânasına muvafık bir tarzda vârid olması şeklinde görülür. Beyanın bu tarzından maksat, hükmün takviye edilmesidir. Yoksa aynı mâna, ayette de ifade edilmiştir. Ayetin ifade ettiği hüküm ve mâna, farklı vesilelerle belirtilmek suretiyle kuvvet kazanmakta ve böylece Hz. Peygamber hatırlatma vazifesini yerine getirmektedir.
Sa'id el-Hudrî tarafından merfû olarak rivayet edilen uzun bir hadiste (Müslim, Tirmizî, İbni Kesîr), Cenâb-ı Hakk'ın, hiçbir çayırları olmadığı halde cennete dahil edecek insanların şöyle söyleyecekleri bildirilir: Ey Rabbimiz! Sen âlemlerden hiç kimseye germediğini bize ihsan ettin, derler. Kendilere: Size bundan üstün bir hediyem var, Ey Rabbimiz! Bundan efdal ne var?
derler. ALLAH Teâlâ: Benim rızam! Artık bundan sonra ebediyyen sizi gazap etmem, buyurur.
Bu hadis "ALLAH, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir. ALLAH'ın (onlardan) razı olması ise hepsinden büyüktür. İşte en büyük saadet budur." (9: 72) ayetinde bildirilen mânayı kuvvetlendirmektedir.
Bİr başka misal: Rasûlullah: "Din hususunda aşırılıktan sakının; çünkü sizden öncekiler dinde mübalağa ve aşırılıkları yüzünden helak olmuşlardır." (Müsned-i Ahmed, Neseî) buyurmak suretiyle "De ki: 'Ey ehl-i kitap, dininizde haksız yere haddi aşmayın..." (5: 77) ayetinin mânasını, pekiştirerek açıklamaktadır.