- Hz. Peygamber Zamanında Din Ve Şeriat

Adsense kodları


Hz. Peygamber Zamanında Din Ve Şeriat

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Fri 10 August 2012, 12:40 pm GMT +0200
HZ. PEYGAMBER ZAMANINDA DÎN VE ŞERİAT

Peygamber Hz. Muhammed, insanları Rabbinin isteğine göre yönlendirmek üzere, Allah tarafından doğru yola (şeriat) iletildi (45:18) ve bunun Allah indinde yegâne doğru yol olduğu hususunda kendisine teminat ve­rildi (3: 19). Bu teminatın ardından Hz. Pey­gamber'e, Allah'ın, kendi üzerindeki ni­metlerinin tamamlanarak dinin kemale erdi­rildiği ve insanlık için yegâne hayat tarzı ola­rak seçildiği bildirildi. Hz. Peygamber; bu hayat tarzım, gerek sözle gerek davranışlarıy­la, elinden geldiğince insanlara tebliğ etti ve insanların zihinlerinde hiçbir konuda şüpheye yer bırakmadı. Bu durum, Veda Haccındaki hutbesiyle teyid edildi. Bu hitabında Peygam­ber şöyle diyordu:

"Ey Mü'minler! Size bir emânet bırakıyorum ki, siz ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşır­mazsınız. O emânet Allah'ın kitabı Kur'ân dır." (Müslim, Nevevî). Daha sonra Rasûlullah o muazzam halk kütlesine: "Ey Nâs! Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz?" diye sordu. Hepsi: "Allah'ın asaletini tebliğ ettin; risâlet vazifeni îfâ ettin, bize vasiyet ve nasîhatta bulundun! diye şehadet ederiz" de­diler. Rasûlullah mübarek şehadet parma­ğını göğe doğru kaldırarak, sonra da cemâat üzerine çevirip İndirerek üç kere: "Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab! " buyurdu (Müslim).

Vahyin muhatabı ve Allah'ın yeryüzündeki rasûlü ve halîfesi olarak Peygamber, İnsan­lığın manevî ve siyasî liderliğini şahsında bir­leştirmişti. Böylece onların, ruhî olgunluk ya­nında, dünyada siyasî hâkimiyet elde etmele­rini de sağladı. Diğer bir ifadeyle O, Allah yolunun yeryüzündeki gerçek ve mükemmel temsilcisi idi. İnsanlara takip etmeleri gereken yolun vasfım, sahasını ve gereklerini söz­leri ve davranışlarıyla gösterdi. Bu yüzden, Hakikat yolu ile ilgili her türlü şüphe, istif­ham ve problemlerde Allah'ın Kitab'ına ve Rasûlü'nün Sünnetine başvurulmalıdır.

Hz. Peygamber, insanların ruhî eğitimi, arınması ve ilerlemesi için şeriat ı getirmişti. Böylece insanlar, manen ve ruhen eğitilerek, doğru yoldan, herhangi bir sosyal, maddî ve­ya siyasî etki tarafından iğva edilemeyecek yürsek bir dereceye erişebileceklerdi. Bu, Al­lah'ın nebilerinin başlıca fonksiyonlarından biri idi ve Muhammed'e bu vazife şu söz­lerle yüklenmişti: "Nitekim kendi içinizden, size ayetlerimizi okuyan, sizi (kötülüklerden) arındıran, size Kitap ve hikmeti ve size bil­mediklerinizi öğreten bir elçi gönderdik." (2: 151). Bu eğitim arınma, kitap ve hikmet öğ­renme gerçekten, İslâm'ın neferlerinin görev İri Kûfî tarzıyla istinsah edilen Kur'ân'dan Bakara sûresine ait bir sahife. AIİ b. Ahmed el-Verrak. Kayrevan, 1020. ve sorumluluklarını yerine getirebilmelerini mümkün kılacak eğitim ve öğrenimlerinin te­melini oluşturmaktaydı. Dünyaya ilâhî emir­lere uygun olarak, siyasî liderliğin yanında ruhanî olarak da, etkin bir biçimde liderlik yapmak gibi güç bir görevi yerine getirebil­meleri için, bu zorlu eğitimden geçmeleri ge­rekiyordu. Rasûlullah bu sorumluluğu yüklenerek üzerine düşeni en iyi şekilde yeri­ne getirdi. O, Allah'tan bir elçi ve rehber ol­manın yanında, bir komutan, devlet adamı ve hâkim idi ve bütün bu vazifeleri eşine rastlan­ması mümkün olmayan bir tarzda gerçekleş­tirdi. Ahlaken ve ruhen en yüksek seviyeye erişmiş ve aynı zamanda, kısa süre içinde, bü­tün diğer güçlere karşı siyasî üstünlük elde et­miş bir ümmet meydana getirdi.

O'nun peygamberliğinin bir başka yönü de, ilim ile donatılmış oluşuydu. Bu ilim, kendi­sinden sonra, takipçilerine geçti. Rasûlullah , daima doğruyu konuşmak ve ilmin ışığın­da hareket etmek gerektiğini, aksı halde, insa­nın kendisini, karanlığın ve unutulmuşluğun vadisinde bulacağını ısrarla söylüyordu. Doğ­ru davranmanın ilk şartı, bu davranışın zan ve tahmine değil, gerçek bilgiye dayanması idi. Kur'ân da bu gerçeğe işaret etmekte ve insan­lara, çoğunluğu oluştursalar bile zanla hareket edenlerin peşinden gitmemelerini tavsiye et­mektedir: "(De ki) yanınızda bize çıkarıp gös­tereceğiniz bir bilgi var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz." (6:148)

Hakikate karşı çıkanlar, ilim sahibi olamaz, sadece gerçek hayatta hiçbir faydası olmayan saçma fikirlere sahip olurlar. "Onların çoğu zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz." (10:36). Kur'ân'm bu âyeti; ilme değil, insanların bazı çürümüş kemiklerin toplanmasından (arkeo­loji) veya atalarının mirasından elde ettikleri zanna, heva ve heveslerine uygun bilgilere dayanan felsefeleri, ideolojileri ve dinî akideleri yermektedir. Câsiye süresindeki âyette insanların sadece zanlarına dayanarak ahireti inkâr etmeleri reddedilmektedir: "...Fakat onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannediyorlar." (45:24). Bu hakikate aykırı olan davranış biçimi beyhudedir. "Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hak­tan hiçbir şey kazandırmaz (Zan ile gerçeğe ulaşılmaz)." (53:28)

Atalarının yolunu terketmek istemediklerin­den, gerçeği kabullenmeyenlerin durumu da böyledir. "Onlara; 'Allah'ın indirdiğine uyun!' dense, 'Hayır biz babalarımızı üzerin­de bulduğumuz şeye uyarız (onların yolundan gideriz)'derler." (31:21). Bakara sûresinde de şöyle denmektedir: "Onlara, 'Allah'ın in­dirdiğine uyun!' dense, 'Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!' derler. Peki ama, ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (atala­rının yoluna uyacaklar)? O inkâr edenler(i hakka çağıran)ın durumu tıpkı bağırıp çağır­madan başka bir şey işitmeyen (işittiği şeyin mânâsım anlamayan hayvanlar)a haykıran kimsenin durumu gibidir. (Onlar) sağır, dilsiz ve kördürler, onun için düşünmezler." (2:170-171).

Bu âyetler, doğruluğu hakkında bir bilgiye sahip olmadıkları halde, atalarının hayat tarzı­na saplanıp kalmış olanların peşin hükümlü­lüklerini ve cahilliklerini açıkça göstermekte­dir. Bunlar, bu yanlış hayat tarzlarını takip et­meye devam etmekte ve yaratıcılarından gelen doğru bilgi üzerine oluşturulan doğru yola tamamıyla yüz çevirmektedirler. Allah'ın yolundan gitmeyen bu tür İnsanlar için veri­len mesaj, bilenlerle bilmeyenlerin bir olma­yacağı şeklindedir. Yalnızca bilgiye ve kavra­yışa sahip olanlar öğüt alır ve hakikatin pe­şinden giderler (39:9).

Bu şekilde Hz. Muhammed, sadece zan ve tahminlere değil, ilme göre hareket edenlerin her iki dünyada hakikî ve sürekli başarıya sa­hip olacaklarını kesin bir şekilde ortaya koy­du. Sadece gerçek bilginin insanlığa sürekli gelişme ve ilerleme sağlayacağını belirtti. Allah'ın Son Elçisi vasıtasıyla bize verilen vahyî bilgi, ruhî ve ahlâkî kavrayışımızı yük­seltecek ve çevre bilgisi, Allah'ın kitabında işaret edildiği gibi, orijinal düşünce ve ilme dayalı fikirlerde bizi ilerde tutacak; böylece yüksek vasıflı bir hayata sahip olabileceğiz. (Bilginin bu yönü, bu kitabın 3 ve 4. bölümle­rinde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır).

Hz. Muhammed'in peygamberliğinin Üçüncü yönü, adalet kavramını açıklamak ve bunu insanların hayatlarında, ferdî ve kollek-tif bazda tesis etmekti; böylelikle insanlık, yeryüzünde huzurlu, mutlu ve emin bir hayat sürebilecekti. Bununla ilgili olarak Peygam­ber, toplumda adaletin temeli olan şu yedi ana prensibi ortaya koymuştur:


 


bahrişan 8/b
Thu 15 January 2015, 05:20 pm GMT +0200
hz.muhammed islama çok önem veren birisiydi allah razı olsun paylaşımdan

RAMAZAN 7/D
Sat 31 January 2015, 01:22 pm GMT +0200
Efendimiz zamanında Efendimizin hak din olan İslama  insanları çağırmasına rağmen kendi atalarının inandıkları bilinçsizce bir din bile olsa onar atalarının dinini kabul edip İslamı kabul etmeyen cahil vardır.

Liyla
Sat 31 January 2015, 02:00 pm GMT +0200
Hz. Muhammed (s.a.v) sadece bir topluma değil tüm kainata gönderilen bir peygamberdir.

selinay 7b
Mon 2 March 2015, 02:33 pm GMT +0200
Bu konuyu bize anlatığınız için Allah sizden razı olsun...

Hatice Akdağ 7/B
Mon 2 March 2015, 05:45 pm GMT +0200
Esselamü Aleyküm Allah sizden razı olsun Sizin sayenizde bir konu daha öğrenmiş oldum.            Tekrardan Alla razı olsun...

8c nazlı
Mon 2 March 2015, 08:31 pm GMT +0200
PEYGAMBERİMİZ bütün dünya için gönderilen bir peygamberdir. o islamı öğretirken ona karşı gelenler olmuştur.

ikranur 7d
Wed 18 March 2015, 01:36 pm GMT +0200
Allah sizlerden razı olsun. sizlerin sayesinde bir konu daha öğrendim. Çok teşekkür ederim.tekrar Allah sizden razı olsun

MELİKE 7D
Wed 1 April 2015, 12:33 pm GMT +0200
Hz. Muhammed (s.a.v) sadece bir topluma değil tüm kainata gönderilen bir peygamberdir.Efendimiz zamanında Efendimizin hak din olan İslama  insanları çağırmasına rağmen kendi atalarının inandıkları bilinçsizce bir din bile olsa onar atalarının dinini kabul edip İslamı kabul etmeyen cahil vardır.