sumeyye
Wed 20 January 2010, 10:25 pm GMT +0200
Hz. Meryem´in Hâmile Oluşu Ve İsâ Aleyhisselâmı Doğuruşu:
Hz.Meryem; Mesciddeki odasında, kendisini, öyle ibâdetlere vermişti ki, bu hu susta, o zamanda, kendisinin bir benzeri daha yoktu.
Hattâ kendisinde, Zekeriyyâ Aleyhisselâmı bile imrendirecek bir takım fevkal´-âde haller zuhur ve melekler, kendisine, hitab etmeye, müjdeler vermeye başlamıştı.[39]
Bu husus, Kur´ân-ı kerimde şöyle açıklanır:
"Hani, Melekler:
Ey Meryem! demişti, şüphesiz ki, Allah, sana, seçkin bir hususiyet verdi.
Seni, tertemiz (büyüttü).
Seni, âlemlerin kadınları üzerine, mümtaz kıldı.
Ey Meryem! Huşu ile Rabb´ın Dîvanına dur, secdeye kapan [40]
(Allah´a) Rükû edenlerle birlikte Rükû et, eğil (cemaatla namaz kıl [41]
Melekler:
"Ey Meryem! Allah, Kendinden bir Kelime´yi, sana, müjdeliyor:
Onun adı: İsâ, (lakabı) Mesîh. (Sıfatı): Meryem oğludur.
Dünyada da, Âhirette de, sânı, yücedir.
(Kendisi, Allah´a) çok yakınlardandır da.
Beşiğinde de, yetişkinlik halinde de, insanlara söz söyleyecektir.
(O) Sâlihlerdendir!" dediği zaman da, (Ey Resulüm! Sen, onların yanında değildin.[42]
Hz.Meryem; yirmi [43] veya on beş, ya da, on üç yaşında bulunduğu sırada idi ki, Cebrail Aleyhisselâmla karşılaşmıştı. [44]
Gerek bu karşılaşma ve gerek İsâ Aleyhisselâma hâmile kalış hâdisesi, Kur´ân-ı kerimde şöyle açıklanır:
"Kitabda, Meryem (kıssasını)da, an!
Hani, o ailesinden ayrılıp şark tarafında bir yere çekilmişti.
Sonra, onların önünde bir perde edinmiş (çekmiş)ti.
Derken, biz, ona, Rûh´umuzu (Cebrail´i) göndermiştik te, o, kendisine, hilkati tam (genç) bir beşer şeklinde görünmüştü.
(Meryem, ona):
Doğrusu, ben, senden, Esirgeyici´ye (Allah´a) sığınırım!
Eğer, sen, fenalıktan hakkıyle sakınan (bir insan) isen, (çekil yanımdan) dedi.
(Ruh da):
Ben, ancak, sana (günahlardan) pâk bir oğul verme(ye vesile olmak) için, (o sığındığın) Rabb´ının (gönderdiği) Elçisiyim! dedi.
O (Meryem):
"Benim, nasıl bir oğlum olacakmış?!
Bana, bir beşer dokunmamıştır!
Ben, bir iffetsiz de, değilim!? dedi.
(Ruh: Evet!) öyledir!
(Fakat) Rabb´in:
Bu, bana göre, pek kolaydır!
Çünki, biz, onu, insanlara bir âyet (bir Burhan) ve tarafımızdan bir rahmet kı lacağız.
Zâten, bu iş, olup bitmiştir! buyurdu dedi. [45] Meryem:
Ey Rabb´im Bana, bir beşer, dokunmamışken, benim nasıl çocuğum olabilir?!" dedi.
(Allah):
Öyledir!
(Fakat), Allah, ne dilerse, yaratır.
(O) bir işe, hükmedince, ona, ancak: ol! der, o da, oluverir.
(Allah) Ona, yazmayı, Hikmeti, Tevratı, İncil´i öğretecek.
Onu, İsrail oğullarına Peygamber gönderecek.
(O da, onlara diyecek ki):
Hakikat, ben, size, Rabbinizden bir âyet (Mucize) getirdim.
Hakikat, ben, size, çamurdan kuş biçimi gibi bir şey yapar, ona, üfürürüm de, Allah´ın izniyle, (o) derhal (canlı) bir kuş olurdur. (Yine) Ben, Allah´ın izniyle, ana dan doğma körü ve abraşı iyi eder ve ölüleri diriltirim!
Evlerinizde, ne yiyor, ne biriktiriyorsanız, size haber veririm.
Elbette, bunlarda sizin için -eğer iman edicilerseniz- kat´î bir ibret vardır.
Önümdeki Tevratı tasdik edici olarak size ve size haram edilen bazı şeyleri -yararmıza- helâl kılmak için, (geldim)
Size, Rabb´inizden, (Peygamberliğimi isbatlar) âyet (Mucize) getirdim. Artık, Attâh´dan korkunuz! Bana da, itaat ediniz! Şüphe yok ki, Allah, benim de, Rabbim, sizin de, Rabbinizdir. Öyle ise, Ona, ibadet ediniz!
İşte, doğru yol (budur)!´[46]
"Irzını (muhkem bir kale gibi) koruyan o kızı (Meryem´i) de (yâd et)ki, biz, ona, Ruhumuzdan, üflemiş, kendisini de, oğlunu da, âlemlere bir ibret kılmıştık. " [47]
"Namusunu (muhkem bir kale gibi) koruyan İmran kızı Meryem´i de, (Allah bir misal olarak îrad buyurdu)
Biz, bundan dolayı ona, Ruhumuzdan, üfürdük. O, Rabbının Kelimelerini ve Kitablarını tasdik etti. (Rabbına) itâatde sebat edenlerdendi, o!´[48]
Rivayete göre: Cebrail Aleyhisselâm, Hz.Meryem´in yanma vanp gömleğinin yakasından üfürmüş ve üfürüğü, onun döl yatağına erişmiştir. [49]
"Nihayet, (Meryem), ona (İsa´ya) hâmile kaldı. [50]
[39] Ebülfida-Elbıdaye vennihaye c.2,s.64.
[40] Secde âyeti değildir.
[41] Âl-i İmran: 42-43.
[42] Âl-i İmran: 45-46.
[43] Salebi Arais s.383, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O7
[44] Sâlebî-Arais s.381, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O7
[45] Meryem: 16-21.
[46] Âl-i İmran: 47-51.
[47] Enbiyâ: 91.
[48] Tahrim: 12.
[49] Taberî-Taihc.2,s.1B.
[50] Meryem: 22.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/306-309.