Esila
Sun 31 October 2010, 01:40 pm GMT +0200
Hz Peygamberle İftihar Ediyoruz
Her sene Rebiul Evvel ayının 12. günü, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in doğum günü olması münasebetiyle, İslam âleminin her yerinde, Müslümanlar bu geceyi kutlarlar. Dini bir gereklilik olmaksızın; oruç tutarak, namaz kılarak, salâtu selâm getirerek, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi öven şiirler okuyarak ve O’nun siretini (hayatını) anlatarak, Hz. Resulullah’la sevinmek, İslam âleminde asırlardır süregelen bir gelenek halini almıştır. Bu sene de Milâdî takvime göre, içinde bulunduğumuz 2010’senesinin 25 Şubat Perşembe gecesi, Mevlid Kandili’dir.
‘Mevlid neden kutlanıyor?’
Mevlid, peygamberimizi unutan nesillere, yeniden O’nu (sav) hatırlatmak ve anlatmak adına çok önemli bir gelenektir.
İslam camiası içerisindeki bazı kimseler, Mevlid gecelerinin ihya edilmesine karşı çıkmaktadırlar ve “Mevlid gecesinin neden kutlandığını” sormaktadırlar.
Onların bu sorularına, son devrin büyük Ehli Sünnet âlimi Seyyid Muhammed b. Alevi el-Mâlikî el-Hasenî, mevlid kandilini kutlamanın meşru bir gelenek olduğunu izah ve ispat ettiği “Mevlid-i Şerif’i Kutlamak” (Havle’l-İhtifal bi-Zikra’l-Mevlidi’n-Nebeviyyi’ş-Şerif) adlı eserinde şöyle cevap vermektedir:
“Bir Müslüman’ın Kutlu Doğumu (mevlid) ihya edenlere ‘Neden siz mevlidi kutluyorsunuz?’ şeklinde bir soru sorması kadar anlamsız bir başka sual olmaz. Çünkü bu soru ‘Niçin siz Peygamber’le ferahlanıyorsunuz?’ manasına gelir.”
Kıymetli âlim, ardından, böyle bir soruya cevap vermenin bile gereksiz olduğunu vurgulayarak, ancak bu soruya şu şekilde yanıt verilebileceğini de söyler: “Ben O’nunla (sallallahu aleyhi vesellem) ferahlandığım ve sevindiğim için mevlidini kutluyorum. Mümin olduğum için de O’nu (sallallahu aleyhi vesellem) çok seviyorum.”
Ümmet olmanın gereği…
Resulullah’ın Mevlid gecelerinde anılmasının gayesi; Mevlid kandili vesilesiyle Resulullah’ın ahlakını, toplumları ihya eden mesajını, adaletini, ALLAH’a olan tevekkül ve itimadını, tevhidi yaymak için çektiği çile ve sıkıntıları, ümmetine olan merhametini, kerem ve cömertliğini, örnek bir önder oluşunu anlamak/anlatmak; ona uyma ve layık olma yolunda nerede olduğumuzu sorgulamaktır.
Bu gecenin manasını yakalayabilmek için Resulullah’ın gönderiliş amacı üzerinde düşünelim. Sünnetini yaşamak için bütün gücümüzle karar verelim. ALLAH Resulünün davetini insanlığa ulaştırma yolunda “ferd olarak neler yapabilirim” sorusunu kendimize soralım. Ve elimizden geldiği kadar salih amel yaparak, bol bol salâtu selam getirelim. Çünkü Peygamber Efendimize salâtu selam getirmek, ona ümmet olmanın gereğidir.
Salâtu selam getirmek, Efendimizi unutmamak ve onu kendimizden haberdar etmektir. Salâtu selam getirmek, ALLAH katındaki en yüksek makamı ona istemektir. Salâtu selam getirmek, onun şefaatine mazhar olmamıza sebeptir. Salâtu selam getirmek, ALLAHın rahmetini kazanmaktır.
Bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır; “Kim bana bir kere salâvat getirirse ALLAH ona, on kere rahmet okur. Kim bana 10 kere salâvat okursa ALLAH ona, 100 kere rahmet eder. Onu cehennemden ve nifak sıfatından uzak kılar ve onu kıyamet günü şehitlerle haşr eder.” (Taberani, Tergip; 2/295)
“Şüphesiz ALLAH ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”(Ahzâb; 56)
Allahu Zülcelâl, Resulullah sallallahu aleyhi ve selemi hakkıyla anlamayı ve O’nun şefaatine mazhar olmayı bizlere nasip eylesin, inşaallah.
Gülistan Dergisi Sayı:100 Şubat 2010