- Hutbenin sünnetleri şunlardır

Adsense kodları


Hutbenin sünnetleri şunlardır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 30 January 2011, 12:41 pm GMT +0200
Hutbenin Sünnetleri Şunlardır:


i. Allah'a hamd ederek başlamak,

ii. Rasûlullah'a (s.a.) salât ve selâm getirmek,

iii. Şehâdet okumak,

iv. "Emmâ ba'du = İmdi" diye ayırıcı bir kelime ile söze baş­lamak,

v. öğüt vermek,

vi. Takvayı emretmek,

vii. Dünya ve âhiret azabına karşı uyarmak,

viii. Kur'ân'dan birşeyler okumak,                   

ix. Müslümanlar için hayır duada bulunmak.

Hutbenin bu sayılan unsurları içermesinin gereği şundandır: Bilindiği gibi hutbe, ezan gibi dinî nişanelerdendir. Bu itibarla onun, Allah'ın zikrinden, Rasûlüne övgüden, Allah'ın kitabından bazı kısımlar okumaktan hali olması uygun olmaz.

Hadiste, "İçinde kelime-i şehâdet (teşehhüd) bulunmayan her hutbe, kesik kol gibidir. [308] buyurulmuştur.   [309]

 
Cemâat Şartı: 
 

Ümmet, lâfzî yolla değil de manevî yoldan olmak üzere, Cuma namazı için cemaatin ve bir tür yerleşik hayatın da olmasının şart olduğunu çıkarmıştır.

Rasûlullah (s.a.), onun halifeleri ve müctehid imamlar (r.an-hum), yerleşim birimlerinde cuma kılarlar, bâdiyede oturanları (göçebe halkı) cuma namazı ile sorumlu tutmazlardı. Dahası, onlar zamanında bâdiyede cuma kılınmazdı. Asırdan aşıra, nesilden nesile gelen bu uygulamadan hareketle, cuma için cemaatin ve yerle­şik bir hayatın da şart olduğunu çıkarmışlardır.

Ben derim ki: Madem kî cumanın aslı esası, dinin ülkede yay­gın halde yaşanılır kılınmasıdır; Öyleyse elbette yerleşik hayat ve cemaat şartı aranacaktır.

Bence bu konuda en sahih olanı, bir yere "karye" (yani köy, en küçük yerleşim birimi) deniyorsa, orada cuma namazı küınabil-melidir. Çünkü bu konuda çok sayıda ve çeşitli tariklerle hadisler rivayet edilmiştir ve bunlar hep birbirini destekler mahiyettedir. "Beş kişiye cuma yoktur." Bâdiyede yaşayanlar da bu hükme katıl­mıştır. "Cuma, elli erkek üzerinedir." Bence elli sayısı, onların bir koy olacağını belirtmek içindir. "Cuma, her köy üzerine vaciptir. [310] hadisleri bunlardandır.

Bu konuda en az sayı için, kervan gelmesi üzerine cemaatin mescidi terkedip, RasûluHah'ı (s.a.) hutbe okur halde bırakması olayı[311] delil olarak kullanılmıştır. Öyle gözüküyor ki onlar, Allah'u a'lem! tekrar mescide dönmemişlerdi.

Bu şartlar varsa, ora halkına cuma farz olur ve gelmeyenler günaha girer. Kırk sayısı şart olarak aranmaz.

Cuma namazını kıldırmaya en lâyık olan, yörenin mülkî âmiridir. Hz. Ali'nin (r.a.), "Dört şey, imama havale edilmiştir...11 sözü, bunu ifade etmektedir. Cuma namazının kılınması için, dev­let başkanının bizzat bulunması şart değildir. Doğrusunu en iyi Allah bilir! [312]

 


[308] Ebû Dâvûd, Edeb, 18, 19; Tirmizî, Nikâh, 17.

[309] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/88.

[310] Bayhari. 3/179

[311] Mescide sadece on iki kişi kalmıştı. Bkz. Cuma 62/11 ayeti ve tevsiri (ç)

[312] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/88-89.