- Hutbenin Mekruhları

Adsense kodları


Hutbenin Mekruhları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ezelinur
Fri 29 January 2010, 04:30 pm GMT +0200

Hutbenin mekruhları, onun anılan sünnetlerinden birini terk etmektir. Hutbenin sünnetlerinden herhangi birini terk etmek, Hanefîlerle Mâlikîlere göre mekruhtuk Hanbelîler ve Şâfiîlere gelince, onların buna iliş­kin görüşleri aşağıya alınmıştır.

Şafiiler dediler ki: Hutbenin anılan sünnetlerini terk etmek, mut­lak surette mekruh olmaz. Bunların bazısını terk etmek mekruh, bazısını terk etmekse, evlâ olan hükme muhalefet olur. Mekruh olanı, cemaatin hutbe esnasında konuşması ve hatibin huzurunda tek kişinin değil de, cemaatin toplu olarak ezan okumasıdır. Evlâ olan hükmün tersine gelin­ce; bu da, hutbe okunurken dinleyicilerin gereksiz yere gözlerini yumma­larıdır.

Hanbeliler dediler ki: Hutbenin anılan sünnetlerini terk etme hâ­linde bazen mekruh işlenmiş, bazen da evlâ olan hükmün tersine davranılmış olur. Meselâ, hatibin hutbe okurken cemaate arkasını dönmesi mek­ruhtur. Hutbede duâ ederken elleri kaldırmayı da, evlâ olan hükmün ter­si davranışlara örnek olarak gösterebiliriz.[49]


Hatibin Huzurunda Fazladan Konuşmak

Hatibin huzurunda bazı kimselerin,

“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey imân edenler, siz de ona salât edin. Tam bir teslimiyetle de selâm verin”[50] âyet-i kerîmesini ve ona bağlı olarak da uzunca bir manzumeyi okumayı âdet haline getirmeleri bid’âttir. Ayrıca hatib, minbere çıktıktan ve ezan okuyan müezzin de ezandan sonra;

“Kulak verip dinleyin ki sevâb kazanasınız”[51] demektedir. Bütün bunlar, kendisine hiç ihtiyaç hissedilme­yen bid’atlerdir.

Özellikle, “Kulak verip dinleyiniz ki sevâb kazanasınız” hadîsini okuyan bir müezzinin bilgisizliğine bakınız ki, hadîs susup konuşma­mayı emrettiği halde, kendisi bundan sonra hâlâ konuşmaya devam etmektedir. Dinin bize emretmediği ve dînî kuralların çeliştiği bu ilâve­leri yapmaya sebep nedir? Bunu anlayamıyorum. Çünkü hutbe maka­mı, cemaatin onur ve üstünlük sahibi Yüce Allah’a huşu ve teslimiyet­lerini gösterip izhâr edecekleri bir makamdır. Hatibin konuşması dışın­daki bütün konuşmalar ve ortalığı birbirine karıştırmaların hiçbir değeri olmayıp geçersiz ve fâsiddirler. Mâlikîlerle Hanefîler kendi mûtemed gö­rüşlerine dayanarak bu hükme muvafakat etmişlerdir. Mezheblerin bu­na ilişkin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır

Malikiler dediler ki: Hatibin huzurunda fazladan konuşmak bid’at olup mekruhtur. Böyle bir davranışta bulunmak da caiz değildir. An­cak vakıf sahibi, vakfiyede böyle bir şart koymuşsa caiz olur.

Hanefiler dediler ki: Hatibin kendi halvet yerinden çıkmasından, hutbeyi okuyup namaz kıldırmasının sonuna dek konuşmak, yapılan ko­nuşma zikir de olsa, salât ü selâm da olsa tahrîmen mekruhtur. Ebû Hanîfe bu görüşte olup mûtemed olan da budur. Bu sayede, hatibin huzu­runda fazladan konuşup dua etmenin mekruh olduğunu anlamış oluyo­ruz. İmameyn ise, sadece hutbe okunmaktayken konuşmanın mekruh ol­duğunu söylemişlerdir. Bunlara göre, hatibin kendi özel halvet yerinden çıkmasından sonra ve minberde sessizce oturması esnasında konuşmak mekruh değildir. Fakat namaz kılmak mekruhtur. Şu halde kimsenin zih­nini karıştırmaksızın bu esnada zikir yapmak veya Peygamber Efendimi­ze salât ü selâm getirmek İmameyn’e göre caiz olur. Her halükârda bu şekilde fazladan konuşup duâ etmek, Hanefîlerce mekruh bir bid’attır ve ihtiyat açısından her ne halde olursa olsun terk edilmesi gereklidir.

Şafiiler dediler ki: Mescidlerde bilinen şekliyle hatib huzurunda fazladan konuşup dûâ etmek, Rasûlullah ve ashâb devirlerinde var olma­yan bir bid’at ise de, bu, dînin reddetmediği güzel bid’atlerdendir. Çünkü bu söz ve dualarda, muhakkak surette Peygamber (s.a.s.)’e salât ü selâm getirilmesi teşvik edilmekte; âyet ve hadîs okuyarak Cuma günü hutbe esnasında konuşmaktan sakındırılmaktadır. Şüphe götürmez bir gerçektir ki Şâfiîler, her ne kadar hatib huzurunda fazladan konuşup duâ etmenin mubah olduğunu söylemekteyseler de, bunun bilinen meşhur kalıplarıyla şarkılaştırılarak okunmasına müsaade etmemişlerdir. Meselâ hatib huzu­runda;

duasını okumak gibi. Bu tür duaları okurken teğannî yapmak, ittifakla caiz değildir.

Hanbeliler dediler ki: Her iki hutbe esnasında da konuşmak ca­iz değildir. Hutbelerden önce veya ikisi arasında hatib susarken konuş­mak caizdir. Aynı şekilde hatibin, duaya başlaması esnasında da konuş­mak mubahtır. Böylece hatib huzurunda fazladan konuşup duâ etmenin hükmü de anlaşılmış olmaktadır.[52]