sidretül münteha
Fri 7 January 2011, 08:55 pm GMT +0200
HÜRÜN, KÖLENİN, İCBAR EDİLENİN, AKIL HASTASININ VE MAHREMLE YAPILAN ZİNANIN CEZASI
5341- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem recmetti, Ebû Bekr recmetti ve ben de recm ettim. Eğer Allah'ın Kitâb'ına ilave etmeyi kerih görmeseydim, bunu ben mushafa yazardım. Çünkü ben şundan korkuyorum: Öyle bir zaman gelecek ki bunu Allah'ın Kİlâb'ın-da bulamadıkları için, bazı insanlar inkâr edeceklerdir." [TİrmizîJ
5342- Mâlik: "Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina yaptıkları zaman, (suçları) şahitlerle ya da gebelik veya itirafla sabit olduğu zaman, onlara recmi uygulamak Allah KMb'ında haktır."
[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud da aynısını rivaycl dinişlerdir.]
5343- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kadınlarınızdan fuhuş işleyenlere (dört şahit) getirin; (şayet şahitlik ederlerse onları ölüm gelinceye ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun)." (Nİsâ, 15). Allah bu âyette erkeği kadından sonra zikretmiştir. Ve daha sonra her ikisini biraraya getirerek "içinizden zina eden iki kişiye (eza edin, tevbe edip duzelirler.se onları bırakın)" (Nisa, 16) âyetleri (Nur sûresinin 2. âyeti olan) celde âyeti ile neshedildi. Allah Teâlâ (işte bu âyette) şöyle buyurdu: "Zina eden kadınla, zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurunuz." [Ebû Dâvud]
5344- Ubâde bin es-Samît radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Benden alın, benden alın, Allah onlar için bir yol (çare) kılmıştır.
Bekâr bekârla (zina ettiği zaman) yüz değnek ve bir sene de sürgün cezasına çarptırılırlar. Evli evli ile zina ettiği zaman, yüz değnek ve recm (taşlanma) cezasına çarptırılırlar."
[Ebû Dâvud, Tİrmizîve aynı lafızla Müslim.j
5345- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "(Zina cezası olarak) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dövdü ve sürgün etti. Ebû Bekr dövdü ve sürgün etli. Ömer de dövdü ve sürgün etti." [Tirmizî]
5346- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Eşlem kabilesinden Mâiz bin Mâlik adında bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip 'Ben bir zina ettim, üzerime şer'î cezayı uygula!' dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu birkaç kere geri çevirdi, sonra onun kavmine sordu:
Onlar da: 'Aslında onda bir delilik hali görmüyoruz. İyi adamdır. Fakat bir suç işlemiş ille de kendisine şer'î ceza uygulanıp kendini aklamak istiyor.' Nihayet adam yine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dönüp geldi; bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun recm edilmesini bi-
ze emretti. Biz de onu alıp Bakî' el-öarkad'a ilettik. Onu ne bağladık ve ne de ona bir çukur kazdık. Ona kemikler, kurasıkı balçıklar ve çanak çömlek kırıkları attık. Acının şiddetinden hızla kaçmaya başladı. Biz de arkasından koştuk. Nihayet Harre'nin kenarına vardı, önümüze dikildi. Onu Harre'nin iri taşlan ile taşladık; nihayet cansız yere düştü.
Sonra Allah Reshulü sallallahu aleyhi ve sellem akşam ayağa kalkıp şöyle hitab buyurdu:
'Acaba biz Allah yolunda gazaya gittikçe çoluk çocuğumuz arasında, teke melemesi gibi şehvetli sesi olan bir adam kalacak mı? Hele bunu yapan bir adam bana getirilmeye görsün! Onu başkalarına İbret olacak bir ceza ile cezalandırmam benim üzerine vacip olur.' Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun için ne mağfiret diledi, ne de ona sövdü. |Müslim ve EbG Dâvud-1
5347- Onun (Ebû Davud'un) diğer rivayeti: "Ona söverek giderlerken (sövmeyin deyip) onları sövmekten alıkoydu. Onun için Allah'tan mağfiret dilediklerinde onları bundan da alıkoyup şöyle buyurdu: O günah irtikâp
iş bir adamdır, bırakın Allah ona yeter'."
5348- Müslim, Bureyde'den:
"Ona bir çukur kazıldı; sonra emir buyu-ruldu recmedildi.
Daha sonra Ğamid kabilesine mensup bir kaduı gelip şöyle dedi:
'Ey Allah'ın Resulü! Ben zina yaptım. Beni temizle!' Onu geri çevirdi, ertesi gün gelip şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Beni neden geri çeviriyorsun? Kim bilir belki beni Mâiz'i reddettiğin gibi reddedip geri çevireceksin. Ama ben gebeyim.'
'Öyleyse şimdi git de doğurduğun zaman gelirsin' buyurdu.
Kadın geri gitti. Aradan epey zaman geçtikten sonra doğurdu, çocuğunu bir beze sarıp getirdi ve 'İşte doğurdum' dedi.
'Haydi git, emzir, onu sütten kestiğin zaman gelirsin' buyurdu.
Gitti, emzirdi, aradan hayli zaman geçti, onu sütten kesti, eline bir ekmek parçası verip getirdi ve: 'İşte ey Allah'ın Peygamberi! Onu sütten kestim, yemek yiyecek hale geldi' dedi. Bunun üzerine çocuğunu alıp müslümanlar-
dan bir adama verdi. Sonra göğsüne kadar çukur kazılmasını ve recm edilmesini emretti. Hâlid b. el-Velîd gelip bir taş attı, sıçrayan kan yüzüne gelince, kadına sövdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu duydu ve şöyle buyurdu: 'Yavaş ol Hâlid! Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o öyle bir tevbe etti kî, hilekâr Öşürcü bu tevbeyi yapsa Allah onu bile affeder.' Sonra emretti, namazı kılınıp defnedildi."
5349- Diğer rivayet: "Mâiz taşlandıktan sonra onun hakkında insanlar iki ayrı görüşe sahip oldular:
Bir kısmı: "O helak oldu; günahları onu çepeçevre sarmıştır." Diğer kısmı ise şöyle dediler: "Mâiz'in tevbesinden daha üstün bir tevbe yoktur. Çünkü o, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip elini onun eline koydu ve "Beni taşlarla öldür!" demiştir." İki ya da üç gün bu şekilde bekledikten sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onların ya-
nına selam verip oturdu. Daha sonra buyurdu: "Mâiz için mağfiret dileyin!"
"Allah onu bağışlasın!" dediler.
"Tabii o, öyle bir teybe etti ki; eğer tüm ümmet arasında tevbesi taksim edilecek olsaydı hepsine yeterdi" buyurdu.
Sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi. Dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle!" Yukardaki metnin benzerini zikretti. Ayrıca orada şöyle geçmektedir:
"Haydi git karnındakini doğurduktan sonra gel!" Bunun üzerine doğuruncaya dek Ensârdan bir adam onun geçimini üzerine aldı. Sonra adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip "Kadın doğurdu" dedi.
"Şimdi onu recm etmiyelim, çünkü bıraktığı çocuğu kim emzirecektir" deyince, Ensâr'dan bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Nebîsi! Onun emzirme işi ve masrafı bana aittir" deyince, kadını recm etli (rdi)."
5350- Buharî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmİzî Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Eşlem kabilesinden olan bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip, kendi aleyhinde dört kere, kendisine haram olan bir kadınla cinsî ilişkide bulunduğunu itiraf edip şehadette bulundu. Her seferinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüz çeviriyordu. Nihayet beşincisinde: 'Sen onunla gerçekten temasta bulundun mu?" diye sordu. 'Evet' deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: 'Senin uzvun oıiun-kinin içinde iyice kayboldu mu?' diye sordu.
'Evet.'
'Milin sürmedanlıkta, kovanın kuyuda kaybolup battığı gibi mi?'
'Evet.'
'Zina nedir bilir misin?'
'Evet onunla ben haram ilişki kurdum, tıpkı kişi kendi eşi ile helâl ilişki kurduğu gibi.'
'Bu sözünle neyi kastediyorsun?'
'Ben senden, beni temizleyip arındırmanı (şer'î ceza uygulanmasını) istiyorum' dedi. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun recm edilmesini emretti ve taşlanarak öldürüldü.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem iki adamın aralarında şöyle konuştuklarını duydu: 'Allah kendisini örttüğü halde bile bile kendisini tehlikeye koyup köpek taşlanır gibi taşlandı.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onların bu sözüne hiç ses çıkartmadı. Biraz yürüdükten sonra bir eşek leşine rastladı ve: 'Nerede o falan falan!' diye seslendi. 'Buradayız ey Allah'ın Resulü!'dediler. Şöyle buyurdu: 'Haydi bakalım şu leşi yiyiniz!'
'Ey Allah'ın Nebîsi! Bundan kim yer ki?' dediklerinde, şöyle buyurdu:
'Az önce kardeşinizin ırzına sataşmanız, bu leşi yemekten daha kötü, daha çirkin ve İğrençtir
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki şimdi o cennet nehirleri içinde dalıp dalıp çıkmaktadır'."
5351- Ebû Dâvud, Nuaym bin Hez-zâl'dan, de ki:
"Mâiz babamın himayesinde bir yetim idi, bir cariye ile İlişki kurdu. Bunun üzerine
babam ona dedi ki: 'Haydi Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellcm'e git, anlat belki senin için Allah'tan mağfiret diler.' Adam, böylece kendisi için bir çıkış yolu olur, diye düşünüp umul etmişti. "Önceki metnin benzerini zikretti.
Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Taşların acısını duyunca, gömüldüğü yerden çıktı, kaçarken kimse ona erişemedi. Abdullah bin Enîs ona yetişti. Fakat arkadaşlarıyla birlikte onu tutup getirmekten aciz kaldılar. Onun için devenin ayak kemiğini eline alıp atü ve onu öldürdü. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip bu durumu anlattı. Şöyle buyurdu: 'Bıraksaydiniz olmaz mıydı; kim bilir belki îevbe ederdi de Allah onun tevbesini kabul edip bağışlardı'."
5352- Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî, İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Senin hakkında duyduğum, doğru mudur?"
"Benim hakkımda ne duydun ki?"
"Falan ailenin cariyesiyle cinsî ilişki kurmuşsun."
"Evet" dedi. Dört kere (kendi aleyhinde) şahitlik yaptı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem recrn edilmesini emretti ve recm edildi.
5353- Sünen ashabı, Câbir'den: "Recme-dilmesi için emretti, recmedilmeye başlanıp da taş acıtınca kaçtı, yetişildi ve ölene dek taşlandı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun hakkında hayır konuşlu; lâkin cenaze namazını kılmadı."
5354- Diğer rivayet: Câbir dedi ki: "Ben bu hadisi en iyi bilirim, çünkü recmedenler arasın-daydım. Ne zaman ki onu çıkardık ve taşlamaya koyulduk, taşın şiddetli dokunuşunu hissedince, şöyle çığlık attı: 'Ey Kavmini! Beni Allah Resulüne iletin! Beni kavmim öldürüyor, beni kandırdılar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in beni öldürmeyeceğini bana bildirmişlerdi.' Hiç aldırmadan taşlamaya devam ettik, nihayet cansız yere düştü ve öldü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dönüp durumu kendisine bildirdiğimizde şöyle buyurdu: 'Onu bırakıp Resûlullah'in nezdinde zinadan tevbe
etmesi için bana getirseydiniz olmaz mıydı?' Yoksa recmi terketmek için değil."
5355- Câbir radiyallahu anh'dan:
"Bir adam bir kadınla zina etti. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem erkeğe yüz değnek vurulmasını emretti, sonra onun evlenmiş olduğu kendisine bildirilince, recm edilmesini emretti, taşlandı." [Ebû Dâvud]
5356- Hâlid bin el-Leclâc'dan, o da babasından:
"Biz çarşı ve pazarda çalışan çocuklar idik. Bir kadın yanında bir çocuk ile oradan geçti. İnsanlar ona doğru koştular; ben de aynı tarafa koştum. Kadın doğruca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gitti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona sordu: 'Bu çocuğun bahası kimdir?' Kadın ses çıkartmadı. Derken bir delikanlı şöyle dedi: 'O benim oğ-lumdur, ey Allah'ın Resulü! Haydi beni temizle!' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun recm edilmesini emretti.
Sonra yaşlı bir adam gelip o recm edilen delikanlıyı sordu, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip dedik ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu adam bugün recm edilen o pis adamı soruyor.'
'Ona pis demeyin! Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki şimdi o cennettedir'."
5357- Diğer rivayette: "Allah katında o, miskten daha hoş kokuludur."
[İkisİ de Ebû Davud'a aittir.)
5358- Ebû Hureyre ve Zeyd bin Hâlid el-Cuhenî radiyallahu anhumâ'dan:
"Bir Bedevi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: 'Allah aşkına and veriyorum; bize Allah'ın Kitâb'ı ile hükmet-miyecek misin?' Ondan daha fakih olan hasmı şöyle dedi: 'Evet, aramızda Allah'ın Kitâb'ı ile hükmet ve bana müsâde buyur anlatayım!'
'Konuş bakalım!' dedi. Adam şöyle söyledi: 'Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi.
Onun karısı ile zina yaptı, duydum ki oğluma recm uygulanacakmış. Bu yüzden hemen fidye olarak bu adama yüz koyun bir de cariye verdim. Sonra ilim ehline sorduğumda, oğlumun cezasının sadece yüz değnek ve bir yıl sürgün olduğunu söylediler. Onun karısının da recm edileceğini bildirdiler.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine şöyle buyurdu:
'Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ikinizin arasında Allah'ın Kitâb'ı ile hükmedeceğim. Verdiğin cariye ve koyunlar sana geri verilecektir. Oğluna yüz değnek ve bir yıl da sürgün cezası uygulanacaktır.' Sonra Enis'e şöyle dedi:
'Ey Enîs! Haydi bu adamın hanımına git, eğer zinayı itiraf ederse, recm et!' Sabahleyin ona gitti, kadın da itiraf etti ve o da onu recm
etti." [Altlı hadis imamı.]
5359- Mâlik radiyallalıu anh'dan: "Bize ulaştığına göre, Osman'a evliliğinin altıncı ayında doğurmuş olan bir kadın getirilmiş ve onun recm edilmesini emretmiş. Ali ona şöyle demiş: 'Onun recmi gerekmez. Çünkü Allah: 'Onu (karnında) taşıması ve onu (sütten) ayırmasının süresi) otuz aydır' (Ahkâf, 15) buyurmuştur. Yine şöyle buyurmuştur: 'Emzirmeyi tamamlamak isteyen kişi için, annelere iki tam yıl çocuklarını emzirirler.' (Bakara, 233) Onun için gebelik süresi (bu âyetlere göre) altı ay da olabilir. Bu nedenle ona recm cezası yoktur. Bunun üzerine Osman cezadan vazgeçilmesini emretti; fakat o çoktan recm edilmişti."
5360- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında ismini de verdiği bir kadınla cinsî ilişki kurduğunu ikrar etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kadına haber saldı ve kadın geldi. Ona bunu sorunca, kadın zina ettiğini inkâr etti.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, adamın sırtına yüz değnek vurdurdu, kadını bıraktı (vurdurmadı)."
[Ebû Dâvud]
5361- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bekr bin Leys'den bir adam, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip bir kadınla
zina ettiğini dört kere itiraf etti; bekâr olduğu için ona yüz değnek vurdurdu. Sonra kadından bu hususta delil istedi. Kadın dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Vallahi bu adam yalan söylüyor.' Bunun üzerine iftira ettiği için adama seksen değnek daha iftira cezası uyguladı."
|İkİsi de Ebû Davud'a aittir.]
5362- Ebû Hureyrc radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Birinizin cariyesi zina yaparsa Allah'ın Kiîâb'ına uygun olarak ona yüz değnek vursun. Kadın üç kere aynı şeyi yaparsa aynı cezayı uygulatan. Ondan sonra tekrar yaparsa, kıldan yapılmış bir ip karşılığında bile olsa onu satsın."
5363- Diğer rivayet: "Bîrinizin cariyesi zina yaparsa onu sözle azarlamasın, ona değnek cezası uygulanın. Üç defa aynı şeyi yaparsa aynı cezayı uygulasın dördüncü kez yaparsa ona şer'î cezayı uygulasın ve bir kıl topuzu ya da kıl ipi karşılığında olsa bile satsın."
5364- Diğer rivayet: "Cariye zina edip de ispatlanırsa ona şer'îcezayı uygulasın, onu kınamasın. Sonra yine zina ederse, kıldan bir ip karşılığı olsa bile onu .safsın." |Altı hadis imamı.]
5365- Ali radiyallahu anh'dan:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in ailesinin bir cariyesi yoldan çıktı (zina elü). Ali'ye:
'Ey Alî git, ona sert cezayı uygula!' dedi.
Gittim baktım ki daha (nifas) kanı kesilmemiş, akıyor. Geri döndüğümde bana sordu: 'Şer'î cezayı uyguladın mı?' Dedim ki: 'Vardım, baktım ki kanı kesilmemiş akıyor, onun için uygulamadım/
'Kanı iyice kesilinceye dek bırak! Sonra kesilince uygula! Eliniz altında bulunan köle ve cariyelerinize (zinayaptıklarında) şer'îcezayı uygulayın!' buyurdu."
5366- Diğer rivayet: "Doğuruncaya kadar ona vurma!" |Ebû Dâvud. Müslim ve Tİrmi-zî'nin de benzeri rivayetleri bulunmaktadır.]
5367- Abdullah bin Ayyaş'dan:
"Ömer, bana devletin esir aldığı cariyelere (zina yaptıkları zaman) şer'î cezayı uygulamamı emretti. Ben ve Kureyş'len bir grup, zina ettiklerinde onlara ellişer değnek vuruyorduk." [Mâlik]
5368- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kölenin şer'î cezasını, hürünkinin yansıyla; mesela bekâr olarak zina, iftira, şarap içme cezasında olduğu gibi (bu tür hadlerde hep yarısıyla) hükmetti." |Re/în|
5369- Safiyye bini Ebî Ubeyd'den: "Beşle bir ganimet kölelerinden tasarrufu
Hz. Ömer'e ait olan bir erkek köle, yine beşte bir ganimet payından olan bir dişi köle ile cinsel ilişki kurdu. Erkek, o cariyenin kızlık zarını giderene kadar onu zorladı. Bunun üzerine Hz. Ömer, o erkek köleye zina yapma cezası olan haddi (deyneklemeyi) uyguladı ve o bölgeden altı ay süreyle sürgün etti. Ancak erkek tarafından zorlandığı için o cariyeye dey-nek cezası uygulamadı." [BuhSrî]
5370- Vâil bin Hucr radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir kadın namaza gitmek üzere dışarı çıktı. Yolda ona bir adam rastladı, üzerine çullandı ve ırzına geçti. Kadın bağırınca, adam kaçıp gitti. Kadın Muhacirlerden bir grup insanlara raslladı ve 'Falan adam bana böyle yaptı' dedi. Koşup iddia ettiği adamı yakaladılar ve getirdiler. 'Bu mu yaptı?' diye sorduklarında: 'Evet' dedi. Bunun üzerine adamı alıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'c ilettiler, Onun recm edilmesini emrettiğinde, esas bu İşi yapan adanı ayağa kalktı ve: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu işi ben yaptım' dedi. Bunun üzerine kadına: 'Haydi sen gidebilirsin. Allah seni bağışladı' dedi. Adama da güzel söz söyledi; esas o işi yapan için ise: 'Haydi bunu recmedin!' buyurdu.
Sonra o adam için şöyle buyurdu: 'O Öyte bir tevbe etli ki, eğer Medine halkı bu îevbeyi yapsaydı hepsinden bu tevbe kabul edilirdi'."
[Tirmizî ve Ebû Dâvud]
5371- Abdü'l-Kerîm radiyallahu anh'dan: "Ali ve İbn Mes'ûd'un, zorla ırzına geçilen
kız hakkında, kanlarmdan birine verdiği meh-ri vermesine; dulda da mislinin mehri gibi me-hir verilmesine hükmettiklerini duydum."
|Taberânî, Mu'cemu '1-Kebîr'dcmun kufi' bir senedJe.J
5372- Diğer rivayet: "Zorla ırzına geçilen cariyeye eğer kız ise değerinin onda bîri, dul ise değerinin onda birinin yansı verilir" dediler.
5373- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Hz. Ömer'e zina eden deli bir kadın getirildi; pek çok kimseler ile onun hakkında da istişare etli. Sonra onun recmedilmesini emretti. Derken Ali rastladı ve: 'Nedir bunun (kadının) durumu?' diye sordu. 'Falanoğulla-rının deli kadınıdır. Zina etmiş de Ömer recm edilmesini emretmiş' dediler.
'Geri gönderin onu, cezayı uygulamayın!' dedi. Sonra gelip Ömer'e şöyle dedi:
'Ey Mü'minlerin emîri! Sen şu üç kişiden kalemin kaldırıldığını bilmiyor musun: İyileşinceye dek deliden; uyamneaya kadar uyuyan kimseden; akıl baliğ oluncaya kadar küçük çocuktan.'
'Evet" deyince; 'Öyleyse nedir bu kadının hali?'
'Hiçbir şey' dedi.
'Haydi kadını salıver!'dedi. Ömer de 'Af-lalıu Ekber!' diyerek onu yolladı." [Ebû D3vud|
5374- Diğer rivayet: "Hatırlamıyor musun Allah Resulü: 'Kalem kaldırılmıştır' buyurdu." Ve benzerini nakletti.
5375- Ebû Ümâme b. Sehi radiyallahu anh'dan, o da Ensâr'dan olan bir sahâbîden:
"Onlardan bir adam hastalandı; zayıfladı bir deri bir kemik kaldı. Derken yanına birinin cariyesi girdi. Ona karşı heyecanlandı ve onunla cinsî ilişkide bulundu.
Sonra kavminden birtakım adamlar ziyaretine geldiler. Durumu onlara bildirdi ve 'Allah Resulüne sorun bakalım ne yapmam gerektiğini söylesin' dedi.
Gidip durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattılar. Dediler ki: 'Onun ka-
dar zayıf bir adam görmedik; bir deri bir kemik kalmış; onu sırtlayıp sana getirecek olursak kemikleri dağılır.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yüz tane ince dal alıp tek bir bağ yapıp onunla adama bir kere vurmalarını emretti." [Ebû Davudi
5376- Nesâî'nin de zina yapan bir kötü-rüm hakkında benzeri bir rivayeti vardır.
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ona hurma sapı ile vurdu. Felçli olduğu için ona merhamet ederek canını acıtmadı."
5377- Habîb bin Salim radiyallahu anh'-dan:
"Abdurrahman bin Huneyn adında bir adam, karısının cariyesiyle cinsî temasta bulundu. Davası, Küfe emiri olan Nu'mân bin Beşîr'e aksetti.
Şöyle dedi: 'Sana bir çözüm yolu bulacağım. Eğer cariyesiyle ilişki kurmana müsaade etmiş, helâl kılmışsa, sana yüz deyııek vuracağım. Yok eğer helâl kılmadı ise seni taşla recmedeceğim.' İnceleme sonunda hanımının müsaade etmiş olduğu meydana çıkınca Nu'mân ona yüz sopa vurdurdu."
[Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.|
5378- Nesâî'nin rivayeti: Nu'mân dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem karısının cariyesi ile cinsî temasta bulunan adam hakkında şöyle buyurdu: 'Eğer karısı ona bunu helâl etmişse yüz değnek vurun, eğer helâl etmemişse recm edin'."
5379- Seleme bin el-Muhabbik radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, karısının cariyesiyle cinsî ilişki kuran adam hakkında şu hükmü verdi: Eğer adam bunu zorla yapmışsa cariye hür olur ve ayrıca cariyenin sahibesi olan kendi hanımına kıymeti olarak bir misli ödenir. Eeer carive kendi iste-
ğiyle yapmış ise, o kadın onun (adamın) olur ve sahibesi olan kendi hanımına onun bedelini vermeye mecbur olur."
5380- Diğer rivayet: "Cariye ve cariyenin bir misli erkeğin malından alınır, cariyenin sahibesi olan kadına verilir."
|Ebû Dâvud ve Nesâî.]
5381- Hamza bin Amr el-Eslemî radiyallahu anh'dan:
"Ömer onu zekât tahsiline gönderdi. Orada bir adam hanımının cariyesiyle cinsel temasta bulundu. Bunun üzerine Hamza adamdan kefil (durumunu bildiren zabıt) alıp Ömer'in yanma gitti.
Ömer bu adama daha evvelce bekâr olduğu zaman suçunu da itiraf ettiği için yüz değnek vurmuş idi. O adam zina ettiğini söyleyen topluluğu tasdik edip, suçunu itiraf etti. Hz. Ömer, onu cahillikle Özürlü saydı (ve ondan recm cezasını kaldırdı)." [Buhârî]
5382- el-Berâ radiyallahu anh'dan:
"Bir gün kaybolan devemi ararken, bir kaç atlı ellerinde sancak, Bedevilerden birinin evine girip boynunu vurdular. Suçunu sorunca, inen Nisa sûresinin içindeki 'Babalarınızın nikahladıkları kadınları nikâh etmeyin' âyetini (Nisa, 22) bilip okuduğu halde, babasının karısıyla cinsî ilişki kurmuş' diye cevap verdiler."
5383- Diğer rivayet: "Dayım Ebû Bürde beraberinde bir sancak bulunduğu halde bana uğradı.
'Böyle nereye gidiyorsun?' diye sordum; şu cevabı verdi: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beni babasının karısıyla cinsel ilişki kuran bir adama gönderdi, başını uçurup kendisine getirmemi emretti'."
5384- Diğer rivayette, "Dayımın" yerinde "Amcam" diye geçmektedir.
O rivayette ayrıca şöyle kaydedilmiştir: "Boynunu vurup malını almak için."
[Sünen ashabı]
5385- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim mahremiyle (nikâhı haram olan yakın akrabası ile) cinsî ilişkide bulunursa (ya da şöyle dedi); kim mahremi ile evlenirse onu öldürün," [Rezînl
5386- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mahremi ile cinsî ilişkide bulunan cennete girmez." [TaberSnî, Mu'cemu'l-Kebtr'dû.)
5387- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizden biriniz döverken, yüze vurmaktan kaçınsın!" |Ebû DâvudJ
Derim ki: Cihad bölümünde Buhârî ile Müslim bunu şu lafızla rivayet ettiler: "Biriniz kardeşiyle çarpıştığı zaman, yüze (vurmaktan) uzak dursun." Böylece doğru olan hadisi üç imamın da rivayet etmiş olmasıdır.
5388- Amr bin Meymûn radiyallahu anlı'-dan, dedi ki:
"Cahiliye döneminde zina eden bir maymunun başına üşüşüp onu recin eden birtakım maymunlar gördüm; ben de onlarla beraber onu recmettim."
Bu hadis, Buhârî'nin İbn Mes'ûd ed-Dı-maşkî ihtisarında yer almıştır.
Humeydî diyor ki: "Bu rivayeti araştırdık nüshaların birinde 'Eyyâm-ı CahiJiyet' bölümünde bulduk. Herhalde bu, Buhârî'nin kitabına sonradan sokulan hadislerdendir.
el-Humeydî diyor ki: "Bu hadis, Buhârî'nin et-Tarihu'l-Kebîr adlı eserinde 'zina eden' kelimesi olmadan vârid olmuştur. Eğer bu ilave ibare sahih ise, bunu Buhârî sırf, Amr bin Meymûn'un cahiliyette kapıldığı zannı nazarı İtibara almadan cahiliye devrini idrak ettiğini belirtmek için zikretmiştir."
5341-Bu rivayeti Tirmizî (no. 1431), İbn Menî' an İshâk b. Yûnus el-Ezrak an Dâvud b. e. Hind an Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
5342-Bu rivayeti Mâlik (hudûd no. 8, s. 823), ani'z-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs an Ömer senedi ile tahrîc ettiler.
5343-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4413), Ah. b. Muh. b. Sâbit an Alî b. el-Hüseyn an ebîhî an Yezîd en-Nahvî an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
5344-Bu hadisi Müslim (hudûd no. 12-4, s. 1316-7), Ebû Dâvud (no. 4415), Tirmizî (no. 1434) ve İbn Mâce (no. 2550), el-Hasan an Hittân b. Abdillah an Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5345-Bu hadisi Tirmizî (no. 1438), Abdullah b. İdrîs an Ubeydillah an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Tirmizî'ye göre isnâdı garîbtir.
5346-Lafız Müslim'indir. Bunu Müslim (hudûd no. 20, s. 1320-1) ve Ebû Dâvud (no. 4431), Dâvud b. e. Hind an Ebî Nadre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5347-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 4432), Müemmel b. Hişâm an İsmaîl ani'l-Cerîrî an Ebî Nadre mürsel senedi ile tahrîc etti.
5348-Bu hadisi Müslim (hudûd no. 23, s. 1323), Buşeyr b. el-Muhâcir an Abdillah b. Bureyde an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti.
5349-Bu rivayeti Müslim (hudûd no. 22, s. 1321-3), Muh. b. el-Alâ an Yahyâ b. Ya'lâ an Gaylân b. Câmi' an Alkame b. Mersed an Sül. b. Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
5350-Bu hadisi Tayâlisî (no. 3473), Abdürrezzâk (no. 13340), Ebû Dâvud (no. 4428), İbnu'l-Cârûd (s. 373), İbn Hibbân (no. 4383-4) ve Dârekutnî (III, 196), Ebû'z-Zübeyr an Abdirrahman b. es-Sâmit an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. Lafız Ebû Dâvud'a aittir.
5351-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4419), Muh. b. Sül. el-Enbârî an Vekî' an Hişâm b. Sa'd an Yezîd b. Nuaym b. Hezzâl an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
5352-Bu rivayeti Müslim (hudûd no. 19, s. 1320), Ebû Dâvud (no. 4425) ve Tirmizî (no. 1427), Ebû Avâne an Simâk b. Harb an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5353-Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 13336-7), Ahmed (III, 324), Dârimî (II, 176), Buhârî (talâk 11, VI, 169; hudûd 21-22, VIII, 21-2), Ebû Dâvud (no. 4430), Tirmizî (no. 1429), Nesâî (cenâiz 63, IV, 62-3), İbn Hibbân (no. 3083, 4423), Dârekutnî (III, 127) ve Beyhakî (VIII, 218, 225) ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5354-Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 4420), Ubeydullah b. Ömer b. Meysere an Yezîd b. Zurey' an Muh. b. İshâk an Âsım b. Ömer b. Katâde an Hasan b. Muh. b. Alî b. e. Tâlib an Câbir senedi ile tahrîc etti.
5355-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4438-9), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
5356-5357-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4435-6), Haremî b. Hafs an Muh. b. Abdillah b. Alâse an Abdilazîz b. Ömer b. Abdilazîz an Hâlid asl-ı senedi ile tahrîc etti.
5358-Bu hadisi Mâlik (hudûd no. 6, s. 822), Abdürrezzâk (no. 1339), Dârimî (II, 177), Buhârî (eymân 3, VII, 218; haberu'l-vâhid 1, VIII, 135), Müslim (hudûd no. 25, s. 1324), Tirmizî (no. 1433), Ebû Dâvud (no. 4445), Nesâî (kudât 21, VIII, 240-1), İbn Mâce (no. 2549) ve Beyhakî (VIII, 224), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5359-Muvattâ, hudûd no. 11, s. 825.
5360-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4466), Osmân b. e. Şeybe an Talk b. Gannâm an Abdisselâm b. Hafs an Ebî Hâzım an Sehl senedi ile tahrîc etti.
5361-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4467), İbn Fâris an Mûsâ b. Hârun an Hişâm b. Yûsuf ani'l-Kâsım b. Feyyâd an Hallâd b. Abdirrahman an İbni'l-Müseyyeb an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
5362-5364-Bu hadisi Buhârî (buyû‘ 66, III, 26; 110/3, III, 42), Müslim (hudûd no. 30-31, s. 1328-9) ve Ebû Dâvud (no. 4470-1), Saîd b. ebî Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Tirmizî (no. 1440), Ebû Saîd el-Eşacc an Ebî Hâlid el-Ahmer ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.
Ayrıca aynı mânâsı ile Mâlik (hudûd no. 4, s. 826), Buhârî (ıtk 17/6, III, 125), Müslim (hudûd no. 32-33, s. 1329) ve Ebû Dâvud (no. 4469), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe b. Mes'ûd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5365-5366-Bu hadisin lafzı Ebû Dâvud'a aittir. İsnâdı şöyledir: Muh. b. Kesîr an İsrâîl an Abdila'lâ an Ebî Cümeyle an Alî.
Bu hadisi yakın mânâsıyla Müslim (hudûd no. 34, s. 1330) ve Tirmizî (no. 1441), es-Süddî an Sa'd b. Ubeyde an Ebî Abdirrahman es-Sülemî an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5367-Bu mevkûfu Mâlik (hudûd no. 16, s. 827), an Yahyâ b. Saîd an Sül. b. Yesâr an Abdillah b. Ayyâş b. e. Rabî'a el-Mahzûmî an Ömer senedi ile tahrîc etti.
5369-Bu hadisi Buhârî (ikrâh 6/1, VIII, 58), Leys b. Sa'd an Nâfi' an Safiyye muallak senedi ile tahrîc etti.
5370-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4379) ve Tirmizî (no. 1452), İbn Fâris ani'l-Firyâbî an İsrâîl an Simâk b. Harb an Alkame b. Vail an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü vermiştir.
5371-Bu mevkûfu Abdürrezzâk (no. 13668) ve Taberânî (no. 9697), Abdürrezzâk an İbn Cüreyc an Abdilkerîm asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5372-Bu mevkûfu Abdürrezzâk (no. 13657) ve Taberânî (no. 9696), yukarıda geçen asl-ı senedle tahrîc ettiler.
5373-5374-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4399)-4402), Ebû Zıbyân an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.
5375-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4472), Ah. b. Saîd el-Hemedânî an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Ebî Umâme b. Sehl b. Hanîf an ba'dı ashâbi'n-Nebî senedi ile tahrîc etti.
5376-Nesâî, bu rivayeti (âdâbu'l-kudât 23, VIII, 242), el-Hasan b. Ah. el-Kermânî an Ebî'r-Rebî' an Hammâd an Yahyâ an Ebî Umâme mürsel senediyle tahrîc etti.
5377-5378-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4458-9), Tirmizî (no. 1451), Nesâî (nikâh 70, VI, 124) ve İbn Mâce (no. 2551), Habîb b. Sâlim ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnâdı ızdırablıdır.
5379-5380-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4460-1), Nesâî (nikâh 70, VII, 124) ve İbn Mâce (no. 2553), el-Hasan (an Kabîsa b. Hureys) an Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
5381-Bu hadisi Buhârî (kefâlet 1, III, 56), Ebû'z-Zinâd an Muh. b. Amr el-Eslemî an ebîhî muallak senedi ile tahrîc etti.
5382-5384-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4457), Tirmizî (no. 1362), Nesâî (nikâh 58/1-2, VI, 110) ve İbn Mâce (no. 2607), Adî b. Sâbit ani'l-Berâ asl-ı senedi ile;
Ebû Dâvud (no. 4456), Müsedded an Hâlid b. Abdillah an Mutarrif an Ebî'l-Cehm ani'l-Berâ senedi ile tahrîc ettiler.
Lafızlar Ebû Dâvud'a aittir.
5386-Güvenilir bir râvi olan Yahyâ b. Hassân el-Kfi dışındaki râvileri Sâhih ricâlindendir (Mecma‘ VI, 269).
5387-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4493), Ebû Kâmil an Ebî Avâne an Ömer b. e. Seleme an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.
5388-Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 27/4, IV, 238), Nuaym b. Hammâd an Hüşeym an Husayn an Amr b. Meymûn senedi ile tahrîc etti.