- Hurma İle Arpadan Fıtır Sadakası Vermek

Adsense kodları


Hurma İle Arpadan Fıtır Sadakası Vermek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 12 December 2011, 07:30 pm GMT +0200
4- Müslümanlara Hurma İle Arpadan Fıtır Sadakası Vermenin Vacip Olması


902- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) Ramazan ayında Fıtır sadakasını müslümanların hür veya köle, erkek veya kadın her birine kuru hurmadan bir sa veya arpadan bir sa' olmak üzere farz kılmıştır.” [9]

Açıklama:

Sadaka: İnsanın başkasına, sevap gayesiyle Allah rızası için verdiği şeydir.

Fıtır sadakası: Ramazân bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadettir.

Fıtır sadakasına, “Baş zekâtı” ve “Beden zekâtı” denilmesinin sebebi; fitrenin, şahsa bağ­lı, şahıs başına konulmuş bir malî yükümlülük olması özelliğine dayanmaktadır.

Fıtır sadakası, Ramazân orucunun farz olduğu hicri 2. yılın Şaban ayında, zekâttan ön­ce farz kılınmıştır. Dinî bir yükümlülük oluşunun dayanağı, hadislerdir. Bu hadisler, aynı zamanda Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemindeki fıtır sadakası uygulamalarını da göstermekte­dir.

Sâ: Bir sanın ağırlığı, 1040 dirhemdir. Örfi dirhem esa.s alındığında, 3,334 kg'dır. Dola­yısıyla Arpa, Hurma ve Kuru Üzüm'den itibariye kıymeti hesaplanırken, bunun esas alınması fakirler için daha uygundur. Buğday için yarım sâ ise, 1,667 kğ'dır. Bunlann bizzat kendileri verilebildiği gibi, kıymetleri de “Fitre” olarak verilebilir. Şer'i dirheme göre ise bir sa, 2,917 kg'dır.

Fıür sadakası; buğdaydan yarım sa, hurma ve arpadan bir sa verilir. Kuru üzüm konu­sunda ise ihtilaf edilmiştir. Ancak zahir rivayete göre; kuru üzümden de bir sâ verilir.

Hanefilere göre; mükellef kimse, küçük çocukların fıtır sadakasını vermek zorundadır. Fakat akil-baliğ olmuş, zengin ve büyük çocukların fıtır sadakasını vermek zorunda değildir.

“Müslümanlardan” sözü; fıtır sadakası vermesi gereken kişinin, müslüman olmasının  olduğuna, dolayısıyla müslüman olmayan kimseye gerekmediğine delalet etmektedir.

“Her hür veya köle” ifadesinin zahiri manasına göre her hür ve köleye kendi fıtır sada­kasını vermesi gerekir. Fakat cumhur, bu hadisin;

“Kölenin, fıtır sadakası hariç at ve kölede Zekât yoktur” [10] hadisi ile

“Müslümana, kölesinden ve atın­dan dolayı Zekât yoktur” [11] şeklinde Ebu Hureyre'den gelen hadis tarafından kayıt altına alındığını ileri sürmüştür. Dolayısıyla da kölenin fıtır sadakasının bizzat köleye değil de, efendisine ait olduğunu belirtmiştir.

“Kadın yada erkek” ifadesinin zahiri anlamına göre; erkeğe fıtır sadakası gerektiği gibi kadının da evli olsa bile fıtır sadakasını kendi malından vermesi gerektiği ifade edilmektedir. Ebu Hanîfe ve akadaşlan bu görüştedir.

“Farz kılmıştır” ifadesi hususunda İbn Abdilberr'e göre iki ihtimal vardır:

1- Farz kıl­maktan maksat, takdir etmektir. Örneğin, “Hakim, yetime nafaka farz kıldı” denilir. Bununla, hakimin yetime nafaka takdir ettiği kast edilir.

2- İcap manasındadır.

Hanefilere göre Fıtır sadakası, terim anlamında vaciptir.

903- Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Biz, Fıtır sadakasını; yiyecekten bir sa, arpadan bir sâ, kuru hur­madan bir sâ1, yoğurt kurusundan/çökelekten bir sâ, kuru üzümden bir sâ olarak verirdik.” [12]

Açıklama:

Yiyecek kelimesinin Arapça karşılığı olan “Taam” kelimesinin sözlük anlamı; azık tü­ründen olan yiyecektir. Buna göre bu kelime; buğdayı, arpa ve hurma gibi yiyecek maddele­rinin tümünü kapsar. Durum böyleyken, bu kelimeden sonra arpa, hurma, keş ve kuru üzü­mün zikredilmesi, o devirde yiyecek maddelerini bunlar teşkil ettiği içindir.

Yoğurt kurusunun/çökeleğin, fıtır sadakası olarak verilip verilmeyeceği konusu ihtilaf edilmiştir. Hanefilere göre, keş, ancak kıymet itiban ile verilebilir. Bununla birlikte fıtır sada­kası olarak verilen maddelerin kıymetinden az ise, verilmesi caiz değildir.

904- Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Biz, Resulullah (s.a.v.) içimizde olduğu halde, biz, fitır sadakasını; küçük-büyük ve hür-köle her kes için yiyecekten bir sâ yada kuru hurmadan bir sâ yada kuru üzümden bir sâ olmak üzere üç sınıftan verirdik.

Muaviye hac yada umre etmek için Medine'ye gelip minberde halka konuşma yapıp Şam buğdayından iki müdd'ün, bir sâ kuru hurmaya denk olduğu görüşünü belirtinceye kadar böyle vermeye devam ettik.

Ebu Saîd der ki:

“Bana gelince, onu eskisi gibi vermeye devam edeceğim.” [13]

Açıklama:

Ebu Saîd el-Hudrî, bu sözüyle; Muaviye'nin, Şam buğdayından iki müdd'ün, bir sâ kuru hurmaya denk olduğu ile ilgili görüşüne katılmadığını söyiemek istemiştir. İki müdd, yarım sa karşılığıdır. Sanki buğdayı diğerlerine kıyas ederek ondan bir sa verilmesi gerektiği­ni ima etmiştir. Mâlik, Şafiî, İmam Ahmed, İshak ve Hasen el-Basri bu görüştedir. Sahabilerden Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu'l-Âliye ile Cabir b. Zeyd'de bu görüştedir.

Hanefiler ise, buğdaydan yarım sanın yeterli olduğu görüşündedirler. Sahabilerden Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Ebu Hureyre, Cabir b. Abdullah, Abdullah İbn Abb'âs, Abdul­lah İbnü'z-Zübeyr bu görüştedir.


[9] Buhârî, Zekât 70, 71; Ebu Dâvud, Zekât 20, 1611, 1612, 1613, 1614, 1615; Tirmİzî, Ze­kât 35, 676; Nesâî, Zekât 30, 31, 32, 33, 34, 41; İbn Mâce, Zekât 21, 1826; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/114.

[10] Müslim, Zekât 10.

[11] Buhârî, Zekât 45, 46; Müslim, Zekât 8, 9; Tirmizî, Zekât 8; Nesâî, Zekât 16, 17; İbn Mâce, Zekât 15; Dârimî, Zekât 10; Muvatta1, Zekât 37; Ahmed b. Hanbel, 2/242, 249, 410, 420, 432, 454, 469, 477.

[12] Buhârî, Zekât 72, 73; Ebu Dâvud, Zekât 20, 1616, 1617, 1618; Tirmizî, Zekât 35, 673; Nesâî, Zekât 37, 38, 39, 42, 43; İbn Mâce, Zekât 21, 1829; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/73, 98.

[13] Buharı, Zekât 75.