- Hür mü Yoksa Köle mi?

Adsense kodları


Hür mü Yoksa Köle mi?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Mon 14 December 2009, 01:47 pm GMT +0200
Hür mü Yoksa Köle mi?

Nefeslerin buhar olup savrulduğu ilik donduran bir kış günü. Gün doğalı çok olmuştur ama genç adam yeni yeni doğrulur. Gözlerinde bir ağırlık vardır, şakakları zonklar. Hep öyle olur, eğlence ile geçen gecenin sabahı mahmurluk basar ve kulakları uğuldar. Karnı tok, sırtı pektir ama huzursuzdur. O sıra kapı çalınır. Hizmetçi koşup açar. Soğuk hava içeri girer köşeleri dolanır. Kapıdaki adam kadife yumuşaklığında bir sesle sorar ama duvarlar yankı yapar:

- Bu ev kimin?

- Merv reislerinden Haris Abdurrahman´ın.

- Kendileri yoklar mı?

- Yok ama oğlu var.

- Bişr mi?

- Evet.

- Peki o hür müdür, kul mudur?

- Elbette hürdür.

- Hür olduğu belli, çünkü kul gibi yaşamıyor.

- Anlayamadım?

- Sen bu kadarını söyle, o anlar.

Bişr fırlar ama meçhul ihtiyar yok olmuştur. Acaba adı menkıbelerde geçen Hızır aleyhisselam o mudur?

Genç adam tutulur kalır. Bir an oyun ve eğlence ile geçen gecelerinden iğrenir. Kendine yeni bir istikamet çizecektir ancaaak.

Ancak çevresi onu, ona bırakmaz. Öyle ya hem böylesine zengin hem bu kadar cömert arkadaş kolay bulunmaz. ´Yoldaşını bırakmak delikanlılığa sığmaz´ der, eteğine yapışırlar. Koluna girer, meyhanelere sürüklerler. Yine o mâlum geceler, defler, kadehler, dümbelekler...

Ama Bişr eski Bişr değildir. Ayakları işrethaneleri dolaşsa da gönlü hakikatleri arar.

Bir gece ama şakır şakır yağmur yağan bir gece evine dönmektedir. Çamur içindeki bir kâğıt dikkatini çeker. Üzerinde besmeleyi görünce yerden alır. Çamurlarını siler, öper, koklar. Eve gelince gül yağları ile siler duvara asar. O gece Merv âlimleri rüyalarında Bişr´i görürler ki onların bile özlediği manevi ikramlar içindedir.

Rabbinden haber var.

Ulema Bişri arar, sorar, mâlum yerlerde bulurlar. Onu dışarı çıkarırlar. Rengi sapsarıdır. Korkuyla sorar.

- Siz burada... Hayrola?

- Sana Rabbimizden haber var.

- Biliyorum, bana çok kızıyor.

- Aksine seni çok seviyor.

- Ama nasıl olur?

- Sen dün gece çamurdan bir kâğıt buldun mu?

- Buldum.

- Yerden aldın mı?

- Aldım.

- Öpüp kokladın mı.

- Kokladım?

- Güzel kokular sürüp duvara astın mı?

- Astım.

- İşte Allahü teâlâ da ismini temizlediğin gibi seni temizledi ve o kâğıda hürmet ettiğin için adını aziz kıldı.

Bişr son kez meyhaneye girer, arkadaşlarıyla vedalaşır. O anı hatırlamak için hayatı boyunca yalınayak dolanır çünkü tevbe ettiğinde ayakları çıplaktır. İşte bu yüzden adı ´Hafi´ (yalınayaklı) kalır.

Nereden Nereye

O günden sonra ilim peşinde koşar. Önce dayısının medresesinde okur. Sonra Mekke, Kûfe, Basra ve Şam´a gider.

Çok alim tanır, çok kitap okur, ilim meclislerine katılır, ezber yapar, notlar tutar. Nitekim Bağdat´a gelir. Fudayl bin İyad, Muafa bin İmran ve İmam-ı Malik ile birlikte bulunur. Maruf-i Kerhi Hazretleri ile dost ve sırdaş olur. Nurlu dergâhına birçok genç gelir gider ki Sırriy-i Sekati bunlardan biridir. Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hafi Hazretlerine karşı çok hürmetkârdır. Talebeleri sorarlar:

- Efendim hadiste eşiniz benzeriniz yok, fıkıhta müctehidsiniz. Bişr gibi bir dervişin kapısında ne arıyorsunuz?

- Evet hadis ve fıkhı ondan iyi bilirim ama o kalp ilimlerinde hepimizden iyidir.

Birgün askerler bir mahkûmu meydana çıkarırlar. Suçu ağır olmalıdır. O kadar çok kırbaç vururlar ki derileri yarılır. Etlerinden sızım sızım kan sızar. Lâkin genç bir kere bile sesini çıkarmaz. Muhafızlar kan ter içinde kalır, nefeslenmek için dururlar. Bişr gence sokulup sorar:

- Biliyor musun tahammülüne hayran kaldım.

- Nasıl ağlayıp bağırabilirim ki. Kalabalığın içinde sevdiğim kız var ve şu an beni görüyor.

- İyi ama Allah-ü teâlâ seni her an görüyor. Onun edebini gözetmeyi hiç düşünmedin mi?

Genç öyle bir ´Allah´ der ki kendinden geçer. Yüzlerce kırbaca direnen vücut bu aşka tâkat getiremez. Muhafızlar yanına koştuğunda çoktan can vermiştir.

Hoca Hekim Olunca

Bişr-i Hafi her hadiseden hikmet alır. Mesela Abadan civarlarında bir saralı görür ki, toprağa düşmüş çırpınmaktadır. Yanına varınca cüzzamlı ve kör olduğunu farkeder. Yaralarına üşüşen karıncalar etlerini koparmaktadırlar. Başını kucağına alıp su verir. Genç kendine gelince ´sen de kimsin?´ diye sızlanır, ´hem Rabbimle arama niye girdin?´

Aslında Bişr-i Hafi mükemmel bir tabibdir. Bitkileri ve baharatları çok iyi tanır ve onları ustalıkla kullanır. Otlardan köklerden mi yoksa dualarının bereketiyle mi bilinmez Allahü teâlâ onun hastalarına şifa dağıtır.

Bir gün evine girerken tefekküre dalar. ´Bağdat´ta bunca insan var. Kimi Yahudi, kimi Hıristiyan. Ben ne yaptım ki bu devlete kavuştum? Onlar neyi yapmadılar ki mahrum kaldılar?´ Böyle düşünürken sabah ezanları okunmaya başlar ki o hâlâ eşiktedir.

Bişr-i Hafi ölümüne doğru birisinden ödünç gömlek alır ve kendi gömleğini bir fakire bağışlar. Hasılı ardından bir gömlek bile bırakmaz. O Bağdat´a geldikten sonra hayvanlar yerleri kirletmezler çünkü mübareğin yalınayak dolaştığını bilirler. Bağdatlılar hayvanların eskiye döndüklerini farkedince ´Eyvah´ derler, ´Bişr-i Hafi ölmüş olmalı´

Bişr-i Hafi buyurdular ki :

* İki şeyden kaçın: ´Çok yemekten ve çok konuşmaktan´

* Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, imam olmasın, ziyafetlere katılmasın.

* Sabır Allah-ü teala´yı kullara şikayet etmemektir.

* İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz.

* Şöhreti seven Allah´tan korkmaz.

* Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır.

* Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.

* Kötü insanlarla arkadaşlık yapan iyi kimselere sui zan eder.

* Dün öldü, yarın doğmadı, bugün can çekişiyor. Sen bu anı değerlendir.

* Topal bir karınca düşünün. Bir buğday için saatlerce uğraşır, didinir, tam yuvasının ağzına getirir ki taneyi kuş kapar. Ölüm kuşu da böyledir. Kimse dünyadaki emeline kavuşamaz.

HALACAHAN
Thu 25 February 2016, 02:40 pm GMT +0200
Bu kissanin  tiyatrosunu dinlediğimde çok etkilenmiştim .. Rabbimizin ismine gösterdiği hürmet ile açılan af ve magfiret kapısı.. Rabbimizin bizi hangi hayirli amelimizden dolayı affedecegini bilemeyiz.. Onun rahmeti merhameti sonsuz.. Ve inşaallah bize de me rhametiyle muamelede bulunur..

ceren
Thu 25 February 2016, 02:46 pm GMT +0200
Aleykumselam.Allah dostlarinin bu tavsiyelerini dikkate alan onlarin yolunda giden Allahin rizasini kazanan kullardan olalim insallah...

Yağmur Gümüş 8-B
Thu 25 February 2016, 02:49 pm GMT +0200
Bismillah...
Gerçekten çok etkileyici ve ders verici bir kıssa imiş. Bizlere bir kez daha ölüm olduğunu ve dünya malına tapmamamız gerektiğini hatırlattı.
Allah cc. razı olsun.

Bilal2009
Fri 4 March 2016, 08:12 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim paylaşım için razı olsun. Çok güzel bir kıssa.

melda 6D
Fri 4 March 2016, 08:44 pm GMT +0200
Selamün aleyküm .   Biz bu dünya da  misafiriz . Eninde sonunda Rabbimize kavuşacağız ama inşallah salih amelli Rabbimizin rızasını kazanan kul olarak kavuşuruz . Bu dünya da   hür olduğunu zannedenler aslında fanusun içinde ki balık gibi ... Okyanusta olduklarını zannediyorlar . Ama asıl kul olunca o okyanusa kavuşacaklar .  Kalben ... Rabbim okyanusa kavuşabilmeyi nasip etsin .   Kul olabilmeyi nasip etsin inşallah salih amelli kul oluruz .  ( Konuyu okdum ama şifre istedi ben de okuduğum için yeniden girdiğimde okumadan yorumumu yaptım . )

Edanur 8/D
Fri 4 March 2016, 09:17 pm GMT +0200
Aleykümüsselam.
Rabbim huzuruna salih ammelerle cıkan kullarından eylesin.Bu dunyada da öbür dünya da da iylik versin İnşaallah. Allah c.c razı olsun Paylaşımdan dolayı

Melike Üstün 7/B
Fri 4 March 2016, 09:34 pm GMT +0200
Ve aleykumsselam.Çok etkileyici ve öğretici bir kıssa olmuş çok etkilendim.Allah razı olsun.

Sevgi.
Tue 20 November 2018, 01:04 am GMT +0200
Aleyküm Selâm. Rabbim bizleri hiç bir zaman hâk yolunda ayırmasın inşaAllah. Aminnn Ecmăin 🌷

Fethiye Çopur Koü
Tue 20 November 2018, 09:30 am GMT +0200
Çok güzel ve etkileyici bir kıssa, paylaşıp bize ulaştırandan Allah razı olsun...

ceren
Tue 20 November 2018, 02:04 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...