- Hulûun sonuçlari

Adsense kodları


Hulûun sonuçlari

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Sun 23 January 2011, 04:59 pm GMT +0200
D- Hulû'un Sonuçlari


Hulû'un sonuçlan çoktur. Biz bunlardan sadece meşhur olanlannı an­latmaya çalışacağız. Bu hükümlerden biri şudur: Hulû' yolu ile kocasından ayrilan kadın boşanmış olur mu, yani kocası onu hulû ettikten sonra ona,

«Sen boşsun» veyahut «Benden boş ol» dediği taktirde, kadın nikâhı bozulan kadının hükmünden çıkıp boşanan kadının hükmüne girer mi diye ihtilâf etmişlerdir. îmam Mâlik «Eğer kendisini hulû' ettikten hemen sonra, onu boşamazsa, boşanmış olmaz» demiştir. îmam Şafii «He­men sonra da onu boşasa, yine de boşanmış olmaz» demiştir. îmam Ebû Ha­nife ise «Boşanmış olur» demiş ve hemen sonra ile çok sonra arasında ayınm yapmamıştır.

Bu ihtilâfın sebebi şudur: Birinci gruba göre iddet, aynlmadan doğan bir hükümdür. îmam Ebû Hanife'ye göre ise evlenmeden doğan bir hükümdür. Bunun içindir ki îmam Ebû Hanife'ye göre, karısını kesin olarak boşayan kimse, kadının iddeti bitmedikçe onun kızkardeşiyle evlenemez.

Biri de şudur: Karısını boşayan kimse, birinci ve ikinci defada kadının iddeti daha bitmemişken, ondan muvafakat almaksızın onu tekrar nikâhı al­tına alabildiği halde, karısı ile hulû' eden kimsenin, kadının iddeti esnasında onu tekrar nikâhı altına alamadığında ulemanın cumhuru müttefiktirler. An­cak Said b. el-Müseyyeb ile îbn Şihab'dan «Eğer kadından aldığını, iddet es­nasında geri verirse, şahidler huzurunda onu tekrar nikâhı altına alabilir» de­dikleri rivayet olunmaktadır. Yukanda Ebû Sevr'den naklettiğimiz aymm ise, hulû'un boşanma lafzıyla yapılıp yapılmadığı halleri arasında idi.

Biri de şudur: Cumhur müttefiktir ki, karısıyla hulû1 eden kimse, kadı­nın iddeti henüz bitmemişken onunla yeni bir evlenme akdiyle birlik kurabi­lir. Ancak sonraki ulemadan bir cemaat, «İddet esnasında bu kadınla ne ken­disi, ne de başkası evlenemez» demiştir. Bu ihtilâfın sebebi de, henüz iddeti bitmeyen kadınlarla evlenmenin yasaklığı taabbüdi bir emir midir, yoksa bir sebebi var mıdır diye ihtilâf etmeleridir.

Hulû' edilen kadının iddetinde de -geleceği üzere- ihtilâf vardır.

Karı ile kocanın hulû bedelinde anlaşmazlığa düşüp de şahidleri bu­lunmadığı zaman, hangisinin sözü dinlenir konusunda da ihtilâf etmişlerdir, îmam Mâlik «Söz erkeğin sözüdür», îmam Şafii ise, «Her ikisi de yemin ederler ve kadına mehr-i misil lazım gelir» demiştir. İmam Şafii, kan ile ko­canın bu anlaşmazlığını alıcı ile satıcının satış bedelindeki anlaşmazlıklarına kıyas etmiş, İmam Mâlik de «Kadın davalıdır, erkek davacıdır» demiştir.

Bu babın birçok mes'eleleri daha varsa da buradaki maksadımıza yara­yacak mes'elelerden değillerdir. [34]

 

4.Talâk ile Fesih'in Farklılığı
 

Talâk, kadını boşamak demek olduğu için onunla talâklann sayısı aza­lır. Fesih ise nikâhı bozmak demek olduğu için onunla talâklann sayısı azal­mış olmaz. Bunun için İmam Mâlik bu iki şeyi birbirinden ayırdederken kendisinden değişik iki görüş rivayet olunmuştur. İmam Mâlik bu rivayetlerin birisine göre .-kadının kendi başına evlenmesi veyahut ihramda olan bir kim­senin evlenmesi gibi- kendisince caiz olmayan ve fakat başkaları tarafından caiz görüldüğü meşhur olan bir evlenmede, «Koca ile karinin birbirinden ayrilmayan talâktır, fesih değildir», birisine göre de, «Bu hususta, kan ile koca­nın birbirinden ayrılmalarını gerektiren sebebe bakılır. Eğer sebeb -henüz iddeti bitmeyen bir kadının veyahut iki süt kardeşin birbirleriyle evlenmesi gibi sürdürülmesi caiz olmayan evlenmelerde olduğu gibi- kan-kocayla ilgi­li değilse, bu kan ile kocanın birbirinden ayrılmaları fesihtir, talâk değildir. Eğer sebeb -kan ile kocadan birinde bir ayıbın bulunması sebebiyle bozulan evlenmelerde olduğu gibi- kan-kocayla ilgili ise, birbirinden aynlmaları talâktır, fesih değildir» demiştir. [35]


[34] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/37-38.

[35] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/39.