seymanur K
Sat 20 August 2011, 12:08 pm GMT +0200
İlletlerin Hükümleriyle İlişkisi Ve Sebeplerin Ortadan Kalkmasıyla Hükümlerin De Ortadan Kalkması
Zaruretler, haram kılınan şeylerden yararlanmanın mubah hale gelmesi için uygun bir durum teşkil eder.
Cana ve vücut bütünlüğüne yönelik suçlar, kötülükleri ortadan kaldırmak amacıyla cezaların gerekli kılınmasına münasiptir.
Necasetler, onlardan kaçınmanın vacip olmasına münasiptir.
Devlet yönetimi ile ilgili ağır yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kimi devlet görevlerinin ehil kişilere bırakılması ve ehil kişilerin bu görevlere tayin edilmesine münasiptir.
Erdem sahibi olmak, idarî işlerde daha erdemli olanlardan başlayarak görev verilmesine münasiptir.
Saygının yalnızca takva sahibi kimselere özgü kılınması münasiptir. Alçaltmanın yalnızca azgın kimselere has kılınması münasiptir.
Bu sayılan durumların tümünde bir.münasebet / uygunluk bulunmaktadır. Oysa hadesten taharet (manevî pisliklerden temizlenmek) ile bunu gerekli kılan sebepler arasında (akılla anlaşılabilecek) bir münasebet yoktur. Örneğin erkeklik organından,meninin çıkması, kadın ve erkek üreme organlarının birleşmesi, adet ve lohusalığın bitmesi gibi durumlar bedenin bütününün yıkanması için nasıl münasip olabilir? Yine mesela kadına dokunmak, vücudun ön ve arkasından bir şeyin çıkması, necasetin çıkış yerinde kalan necaset affedilmiş olmasına rağmen abdestte yıkanması farz olan dört organın yıkanması ve sarığın, yaranın üzerine konan sargıların ve mestlerin meshedilmesinin vacip olmasına münasip değildir. Suyun bulunmaması durumunda abdestsizlik ve cünüplük sebeplerinin gerçekleşmesi, yüz ve elleri toprakla meshetmenin vacip olmasına münasip değildir. İşte münasebetin bulunmadığım belirttiğimiz tüm bu durumlar, dilediğini yapan ve dilediği şekilde hükmeden terbiye edicilerin Rabbi, nefislerin sahibi Yüce Allah'ın ta-abbudî olarak koyduğu hükümlerdir.
Temel prensip, illetlerin ortadan kalkmasıyla hükümlerin de ortadan kalkmasıdır.
Örneğin âz miktardaki" bir su necis hale geldikten sonra iki kulle[8] miktarına ulaşsa, necislik illeti ortadan kalktığı için suyun necisliği de ortadan kalkar.
Çok miktardaki su; koku, renk, tad yönünden değişse sonra da bu değişme giderilse, necislik illeri olan suyun aslî özelliklerinin değişmesi ortadan kalktığı için su temiz hale gelir.
Sıkılmış üzüm suyu şaraba dönüşse onun temiz ve helal olma özelliği ortadan kalkar. Şarap sirkeye dönüştüğünde de haramlık ve necisliği ortadan kalkar.
Çocukluk, sefeh, bayılma, uyku, delilik gibi durumlar mükellefiyetlerin ve tasarrufların geçerliliğinin ortadan kalkmasının sebepleridir. Bu durumlar ortadan kalktığında sorumluluk tekrar söz konusu olur ve kişinin tasarrufları da geçerli olur. Uyku, bayılma, delirme gibi durumlar ne zaman söz konusu olursa, sorumluluğun illeti ortadan kalktığı için sorumluluk da ortadan kalkar.
Bir şey üzerinde mülkiyetin gerçekleşmesiyle onun üzerinde tasarruf hakkı da sabit olur. Mülkiyetin ortadan kalkmasıyla tasarruf da son bulur. Küçük ve büyük hadesle ilgili hükümler de böyledir. Yine yanılma, gaflet, hatırlama ile ilgili hükümler de böyledir. İman etmekle kişinin can ve mal dokunulmazlığına riayetin gerekli olması, inkar etmekle dokunulmazlığın ortadan kalkması da böyledir.
Tavafta remel yapmak, müminleri müşriklere karşı güçlü göstermek amacıyla konulmuş bir hükümdür. Bu gerekçe (Mekke'nin müslümanlarm eline geçmesi ve müsîümanların güç kazanması ile) ortadan kalktığı halde remel kıyamete kadar konulmuş bir hüküm olarak devam edecektir. (Bu bir istisna olup) bu gibi hükümlere kıyas yapılamaz. Çünkü nassın anlamı önce olup kıyas bundan sonra gelen talî bir yöntemdir. Bu konuda şunları söylemek de mümkündür: Sebep ortadan kalktığı halde Peygamberimiz (s.a.v.) korkudan sonra güvenliğe kavuşma nimetini anmak amacıyla veda haccı sırasında remel yapmıştır. Yüce Allah da kitabının pek çok yerinde nimetlerini hatırlamamızı emretmiştir. Bu nimetleri anmamızın emredilmesi başka bir sebeple değil yalnızca bunlara şükretmemiz içindir.
Bir illetin ortadan kalkmasından sonra, ilk hükmün benzeri bir hükmü gerektiren başka bir illet meydana gelirse hüküm devam eder. Örneğin çocuğun sefih, baygın veya deli olarak buluğ çağına erişmesi durumu buna örnektir. (Burada her ne kadar çocuğun hacr altında bulundurulmasını gerektiren küçüklük illeti buluğ ile ortadan kalkmış olsa bile hacri gerektiren diğer illetler sebebiyle hacr devam eder.)
[8] Kulle, tam olarak doldurulduğunda normal bir insanın taşıyabileceği kadar su alan testidir. Şafiî'lere göre iki kulle 93,75 sa (160,5 litre) suya eşittir. Mü'cetnu lii%ati'l-fıtkah 368