sumeyye
Mon 26 September 2011, 03:26 pm GMT +0200
HÜKÜMLER BAHSİ
(10 Hadistir)
485/1 Ebû Zerr'in şöyle dediği rivayet edildi: . Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Ebû Zerr! İdarecilik emânettir. Kıyamet gününde rezil rüsvay ve pişmanlığa sebep olur. Ancak, (zulüm yapmadan) gereği gibi hakkını alan ve adaletle idareyi yapabilen bundan müstesnadır ki, böylesi de zor bulunur!.
(a) Bir rivayette Ebü Zere söyle dedi:
Nebî sallallahü aleyhi ve sellem bana:
« İdarecilik emanettir. Kıyamet gününde de rüsvay ve pişman olmaya sebep olur. Ancak, onun hakkını verebilen, üzerine düşeni gereğince yapabilen hariçtir ki, ey Ebû Zerr, böylesi nerede bulunur!.."
486/2 Ebû Saıd'in şöyle dediği rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Kıyamet günü. insanların en yüksek mertebede olanı, âdil olan yöneticidir.»
487/3 Habîb İbn Sâbit'in babasının şöyle dediği rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Hâkimler üçe ayrılır; .Bunlardan ikisi cehenneme gideceklerdir;»
1) İlimden yoksun, insan-lar arasında hükmeden ve birinin malını ötekine yediren:
2) İfmini bir tarafa bırakıp, haksız yere hükmeden;
3) Allah'ın kitabiyle hükmeden kadı ise cennete gidecektir.
488/4 Ebû Bekre, babasından aldığı mektupta, Hz. Peygamber'i şöyle derken işittiğini yazıyordu:
"Hâkim, sinirliyken hüküm vermez!»
489/5 Hz. Aişe'nin şöyle dediği rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Kalem, şu üç türlü insanın yaptıklarım kayd etmez:»
1) Bulûğa erişinceye !kadar çocuğun:
2) lAkillanıncaya kadar delinin:
3) Uyanıncaya kadar uyuyanın.
{a) 'Bir rivayette, Huzeyfe'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Allah'ın Resulü (S.A.V) buyurdu ki:
«Üç türlü insanın yaptıklarını- kalem yazmaz:
1) Uyanıncaya kadar uyuyanın;
2) Akillanıncaya -kadar delinin;
3) İntifam oluncaya kadar çocuğun;»
490/6 İbn Abbâs'ın şöyle dediği rivayet edildi: Allah'ın Resulü (S.A.V) buyurdu ki:
«Beyyine bulunmadığı zaman, en uygun olan şey, davalıya yemin verilmesidir.»
491/7 Hammâd'a bir kişinin- şöyie dediği rivayet edildi: «Eş'as İbn Kays bir köleyi Abdullah !bn Mesûd'dan satın almıştı." Abdullah, parayı ödemesini isteyince, Eş'as: « On bine satın aldım» dedi. Abdullah bin Mesüd: « Sana yirmi bine sattım! Aramızı bulmak için, istediğini gösterebilirsin. Eş'as:
« Aramızı sen bul!» :
Abdullah: . . '
« O halde sana, Hz. Peygamber'den işittiğim bir hükmü bildiriyorum:»
Alıcı ve satıcı, belirtmiş oldukları fiat kokusunda uyuşamayıp, her ikisinin de açık bir delili bulunmaz ve satılan mal da ortada olsa. satıcı ne derse öyle oiur; yahut alıcı kabullenmezse, satış anlaşmasını bozarlar.»
492/8 El-Kasım, babasından, dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: «Deviet malı olan bir köieyî, Esas bin Kays, İbni Mesâd'dan satın aldı. Abdullah (İbn Mesûd), ödemesini isteyince paranın miktarında anlaşamadılar.
Esas:
— On bin dirheme senden satın aldım,» Abdullah:
«— Sana yirmi bine sattım!» diye, münakaşa devam edince, Abdullah:
«— Aramızı bulmak için birini bul!»
Esas:
«—. Kendinle benim arama seni koyuyorum.»
Abdullah:
«— O halde, Hz. Peygamber'den işitmiş olduğum bir hüküm ile aramızda hükmedeceğim:
«Satıcı ve alıcı uyuşmadıkları takdirde, satıcı ne derse öyle olur; yahut da satışı fesh ederler.»
(a) Bir rivayette. Kasım, babası aracılığı ile dedesinin şöyle dediğini nakletti:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Alıcı ve satıcı kesilen fiat üzerinde anlaşamadıkları zaman, mal ortada ise, satıcı ne derse öyledir, yahut —satışı— fesh ederler. —Bir rivayette «satışı» (kelimesi) fazladan rivayet olundu
(b) Bir rivayette şöyle buyurdu: ,
Satış akdini yapan taraflar ihtilâf ettikleri zaman, söz satıcınındır, yahut satışı fesh ederler.»
(c) Abdullah'tan yapılan bir rivayet te şöyledir:
Eş'as, ondan bir köle satın aldı. Parayı ödemesini İstedi. Miktarında anlaşamadılar.
Abdullah:
«— Onu yirmi bine sattım.»
Esas:
«— Onu on bine satın aldım.»
Abdullah:
«— Resûlullah (S.A.V) den işittim, buyurdu ki:
«Alıcı ve satıcı kesmiş oldukları fiatta uyuşmazlarsa, karâr satıcınındır yahut da satışı fesh ederier.»
493/9 Cabir bin Abdillah, Hz, Peygamber'den yaptığı rivaeytte şöyle anlattı:
İki kişi, aralarında çıkan bir deve anlaşmazlığını Hz. Peygamber'e getirdiler. Her ikisi de devenin kendi devesinden doğmuş olduğuna dair şâhid gösterdi.
Hz. Peygamber de: devenin, bilfiil tasarrufunda bulndurana ait olduğuna karar verdi.»
494/10 Cabir İbn Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edildi:
«İki şahıs Hz. Peygamber'e baş vurarak bir deve hakkında aralarında çıkan anlaşmazlıklarını arz ettiler.»
Devenin kendi devesinden olduğuna dair her ikisi de şahid dinletti.
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem de, devenin, bilfiil tasarrufunda bulundurana ait olduğuna karar verdi.»
(a) Bir rivayette şöyle dedi:
«İki adam Hz. Peygamber'e gelerek, bir deve hakkında muhakeme oldular.
Biri, devertin kendi devesinden doğmuş olduğuna, öbürü de kendi devesinden olduğuna dair delil gösterdi.
Hz. Peygamber de. devenin, bilfiil tasarrufunda bulundurana ait oldğuna karar verdi.»