sumeyye
Sat 12 February 2011, 02:20 pm GMT +0200
8 ) Hükümdarın Yardımcıları
Hükümdarın Yardımcıları Ve Aranılan Şartlar:
Hükümdar, bütün bu sözü edilen işleri yalnız başına yapamaz. Dolayısıyla her ihtiyaca karşılık yardımcıları olması gerekir. Yardımcılarda şu şartlar aranır:
1. Güvenilirlik (emanet),
2. Kendisine tevdi edilen şeyi yapabilme gücü (ehliyet),
3. Hükümdara itaat etmek, gizli aşikâr ona karşı samimi davranmak, nasihatta bulunmak.
Bu şartları taşımayan, ya da kaybeden yardımcılar, azle müstahak olurlar. Eğer buna rağmen hükümdar onları azletmezse, şehire (ülkeye) hiyanet etmiş ve kendi bindiği dalı kesmiş olur.
Gerektiği zaman azli zor olacak, ya da akrabalık gibi sebeplerle hükümdarlık üzerinde hak iddia edebilecek kimselerin yardımcı edinilmesi uygun değildir. Çünkü bunların azli çirkin olur.
Hükümdar, kendisine sevgi duyanları, öyle olmayanlardan ayırmalıdır. Bir kısmı onu korkudan ya da arzudan dolayı sever. Bir yolunu bularak onları kendisine çekmelidir. Kimileri kendisini zatı için sever; faydasını da kendi faydası, zararını da, kendi zararı kabul eder. Gerçekten seven ve sevgisinde samimi olan işte bunlardır. Sonra her insanın bir karakteri, edindiği itiyatları vardır. Hükümdar, hiçbir kimseden kendisinde olmayan şeyleri istememelidir.
Hükümdarın Yardımcılarının Türleri:
Hükümdarın adamları üç türlüdür:
a) Muhaliflerin kötülüklerinden koruyucu olanlar. Bunlar insanın bedenine nisbetle silah tutan ellere benzerler.
b) Şehir işlerini idareyle görevli olanlar: Bunlar da, insana nisbetle tabiî kuvvetler mesabesinde olurlar.
c) Müsteşar durumunda olanlar: Bunlar da insana nisbetle akıl ve duyulara benzerler.
Hükümdarın her gün, ne olup bittiğini adamlarına sorması, iyi ya da kötü ne gibi gelişmeler varsa, onları yakından takip etmesi ve haklarında bilgi sahibi olması gerekir.
Vergi Toplama Siyaseti:
Hükümdar ve adamları, şehir adına çalışmaktalar ve yararlı hizmetlerde bulunmaktadırlar. Bu itibarla onların maişetlerinin şehir halkı üzerine olması gerekir. Bu da elbette ki, öşür ve haraçlarm (vergi) adilâne toplanması yoluyla olur. Vergi nizamı, halka zarar vermeyecek, ihtiyaçları da karşılayacak bir ölçüde olmalıdır. Herkesin ve her malın üzerine vergi konulması gerekmez. Doğudan batıya kadar yeryüzünde hükümranlık süren tüm iktidar sahiplerinin üzerinde görüşbirliği ettikleri husus, verginin varlıklı ve zengin kimselerden alınması; yavrulamak suretiyle üreyen mallar, ziraat ve ticaret mallan gibi çoğalıcı nitelikteki mallar üzerine konulması olmuştur. Eğer bu mallara tarhedilen vergi, ihtiyacı karşılamıyorsa o zaman kazanma gücüne sahip olan fertlerin başına da konulur.
Hükümdarın Ordu Siyaseti:
Hükümdarın, mutlaka bir ordu siyaseti olmalıdır. Bu siyaset, mahir at terbiyecisinin tavrına benzemelidir. At; rahvan, tırıs, dörtnala gibi çeşitli şekillerde koşmasını öğrenir, keza inatlaşıp serkeşlik etme gibi kötü huylar da edinebilir. Atı gayet açık bir şekilde uyaran hareketler, mahmuzlama, azarlama, kırbaçlama gibi şeylerdir. At terbiyecisi, atı dikkatlice gözetler, her istemediği şeyi yaptıkça, ya da istediği şeyi terkettikçe, onu tabiatı gereği ne ile yola geliyor ve serkeşliği kırılıyorsa o hareket ile uyarır. Bu konuda atın zihninin karışmaması ve niçin vurduğunu düşünmemesi; tepkisini bir meleke halinde göstermesi gerekir. Ata yapmasını telkin ettiği hareket tarzı, göğsünde şekillenmiş, kalbinde yeretmiş olmalı, tersine bir hareket gösterdiğinde ceza korkusu içine yerleşmiş bulunmalıdır. Sonra at istenileni yapmaya, terki istenileni de yapmamaya başladığı zaman terbiye işini hemen terketmemeli ve at kendisinden istenilen şeyi yapmayı iyice huy ve karakter edininceye kadar devam etmelidir. Öyle olmalı ki artık at, azarlama olmadan da istenilen şeyin aksi bir davranışta bulunmamalıdır.
Aynı şekilde orduyu eğiten kişinin de, askerler tarafından işlenmesi ya da terki istenilen şeyleri bilmesi, onları istenilen şeyi yapmaya iten motifleri keşfetmiş olması, bu gibi konularda hiçbir zaman onları başıboş bırakmaması gerekir.