- Hudud hadler bölümü 9

Adsense kodları


Hudud hadler bölümü 9

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 17 April 2010, 12:55 pm GMT +0200
AÇIKLAMA:



1- Burada zikri geçen kadın Şürâhetü´l-Hemdaniyye´dir. Zinâ suçuyla Hz. Ali´ye getirilmiştir. Hz. Ali (radıyallâhu anh) çocuğunu doğurması için geri çevirmiş, sonra ona kadın akrabalarından en yakın olanını getirtip çocuğu teslim etmiş ve kadını recmetmiştir.

2- Bazı rivâyetlerde Hz.Ali´nin, bu durumu tavzih için bir kısım sualler sorduğunu görmekteyiz:

"- Belki de erkek seni zinâya zorlamıştır?"

"- Hayır!"

"- Sen uyurken, (rızan olmadan) sana gelmiştir?"

"- Hayır!"

"- Kocan düşmanlarımızdan biridir?"

"- Hayır!"

Bu cevaplardan sonra Hz. Ali (radıyallâhu anh) kadının hapsedilmesini emretti. Doğum yapınca bir perşembe günü çıkarttı, yüz deynek vurdurdu. Sonra tekrar hapse gönderdi. Cuma günü bir çukur kazdırıp taşlattı."

3- Burada Hz. Ali (radıyallâhu anh)´nin kadına önce celde, sonra recm tatbik ettiği görülmektedir. Übey İbnu Ka´b (radıyallâhu anh)´ın da bu görüşte olduğu rivâyet edilmiştir. Hazimî´nin kaydına göre, Ahmed, İshâk, Dâvud-ı Zâhirî ve İbnu´l-Münzir muhsan olan zâniye, önce celde sonra recm tatbik edileceğine hükmetmişlerdir. Cumhur ise iki haddin birleştirilmeyeceğine hükmetmiştir. Bu görüş Ahmed İbnu Hanbel´den de rivayet edilmiştir. Cumhur bu görüşe Mâizle ilgili hadisi delil yapar ve bunun, hem celde hem de recm ifade eden Ubâde hadisini neshettiğini söyler. Ubâde hadisi şöyledir:



اَلثَّىِّبُ بِالثَّىِّبِ جَلْدُ مِائَةٍ وَالرَّجْمُ وَالْبِكْرُ بِالْبِكْرِ جَلْدُ مِائَةٍ وَالنَّفْىُ "Dul dulla zinâ yaparsa yüz sopa ve recm, bekâr bekârla zinâ yaparsa yüz sopa ve sürgün cezası uygulanır." (Bu hadis Müslim´de gelmiştir.) [86]



ـ8ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]زَنَى رَجُلٌ وَامْرَأةٌ مِنَ الْيَهُودِ. فقَالَ بَعضُهُمْ لِبَعْضٍ: اذْهَبُوا بِنَا إلى هذَا النَّبىِّ، فَإنَّهُ نَبىٌّ بُعِثَ بِالتَّخْفِيفِ، فإذَا أفْتَانَا بِفُتْيَا دُونَ الرَّجْمِ قَبِلْنَاهَا، وَاحْتَجَجْنَا عِنْدَ اللّهِ تَعالى بِهَا، قُلْنَا فُتْيَا نَبىٍّ مِنْ أنْبِيَائِكَ، فَأتَوُا النَّبىَّ # وَهُوَ جَالِسٌ في المَسْجِدِ في أصْحَابِهِ، فَقَالُوا يَا أبَا الْقَاسِمِ: مَا تَرَى في رَجُلٍ وَامْرَأةٍ زَنَيَا، فَلَمْ يُكُلِّمْهُمْ كَلِمَةً حتَّى أتَى بَيْتَ مِدْرَاسِهِمْ، فقَامَ عَلى الْبَابِ فقَالَ: أنْشُدُكُمُ اللّهَ الَّذِى أنْزَلَ التَّوْرَاةَ عَلى مُوسى، مَا تَجِدُونَ في التَّوْرَاةِ عَلى مَنْ زَنَى إذَا أحْصَنَ؟ قَالُوا: يُحَمَّمُ وَيُجَبَّهُ ويُجْلَدُ، وَالتَّجْبِيهُ: أنْ يُحْمَلَ الزَّانِيَانِ عَلى حِمَارٍ، وَتُقَابَلَ أقْفِيَتُهُمَا وَيُطَافُ بِهِمَا. قَالَ: وَسَكَتَ شَابٌّ مِنْهُمْ، فَلَمَّا رَآهُ النَّبِىُّ # سَكَتَ ألظَّ بِهِ النِّشْدَةِ، فقَالَ: اللَّهُمَّ إذْ نَشَدْتَنَا فَإنَّا نَجِدُ في التَّوْرَاةِ الرَّجْمَ، فقَالَ النَّبِىُّ #: فَمَا أوَّلُ مَا ارتَخَصْتُمْ أمْرَ اللّهِ تَعالى؟ قالُوا: زَنَى ذُو قَرَابَةٍ مِنْ مَلِكٍ مِنْ مُلُوكِنَا فَأخَّرَ عَنْهُ الرَّجْمَ، ثُمَّ زَنَى رَجُلٌ آخَرُ في أُسْرَةٍ مِنَ النَّاسِ، فأَرَادَ رَجْمَهُ فَحَالَ قَوْمُهُ دُونهُ وَقَالُوا: َ يُرْجَمُ صَاحِبُنَا حَتَّى تَجِئَ بِصَاحِبِكَ فَتَرْجُمَهُ، فاصَّلَحُوا هذِهِ الْعُقُوبَةَ بَيْنَهُمْ، فقَالَ #: فَإنِّى أحْكُمُ بِمَا في التَّوْرَاةِ، فأمَرَ بِهِمَا فَرُجِمَا فقَالَ الزُّهْرِىُّ: فَبَلَغَنَا أنَّ هذِهِ اŒيَةَ نَزَلَتْ فِيهِمْ: إنَّا أنْزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدىً وَنُورٌ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أسْلَمُوا، وَكَانَ النَّبِىُّ # مِنْهُمْ[ أخرجه أبو داود.ومعنى »ألَظ به«: أى ألح في سؤاله وألزمه إياه .



8. (1612)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Yahudilerden bir kadınla bir erkek zinâ yaptılar. Birbirlerine: "Bizi şu peygambere götürün. Çünkü bir kısım hafifletmeler getiren bir peygamberdir. Bize recm dışında fetvâlar verirse kabul eder, Allah indinde O´nun hükmünü kendimize delil kılarız ve: "Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalar(la amel ettik, hevamıza uymadık) deriz" dediler.

Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e gelerek:

"- Ey Ebû´l-Kasım, zinâ yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?" dediler. O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midrâslarına geldi. Kapıda durarak:

"- Hz. Musa (aleyhisselam)´ya kitabı indiren Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zinâ yapacak olursa bunun Tevrat´taki hükmü nedir?" diye sordu.

"- Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilir ve dayak atılır." -Hadiste geçen tecbiye: Zânileri, enseleri birbirine bakacak şekilde bir eşeğe bindirilip, bu halde sokaklarda dolaştırılmasıdır- Râvi devamla der ki: "Yahudilerden bir genç (bu cevaba katılmayap) susmuştu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti. Bunun üzerine genç: "Madem ki sen bize Allah´ın adına yemin veriyorsun (gerçeği söyleyeceğim): "Biz Tevrat´ta recm emrini görüyoruz" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"- Allah´ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?" diye sordu. (Genç) şu cevabı verdi:

"- Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zinâ yaptı. Kralımız, recmi ona tatbik etmedi. Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zinâ yaptı. Bunu recmetmek istedi. Ancak adamın kavmi buna mani olup:

"- Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!" dediler. Bunun üzerine, aralarında şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar.

(Bu açıklama üzerine) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"- Ben Tevrat´taki âyetle hükmediyorum!" dedi ve onların recmedilmelerini emretti ve recmedildiler. Zührî (rahimehullah) der ki: "Bana ulaştığına göre şu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur:"

Şüphesiz ki Tevrat´ı biz indirdik. Ki onda bir hidâyet, bir nur vardır. Kendisini (Allah´a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, Yahudilere ait (dâvalarda) onunla hükmederlerdi..." (Ma-ide 44). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlardan biri idi." [Ebû Dâvud, Hudud 26, (4450, 4451).] [87]