- Hudud hadler bölümü 6

Adsense kodları


Hudud hadler bölümü 6

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 17 April 2010, 12:54 pm GMT +0200
AÇIKLAMA:



Azîmâbâdi der ki: "Bu hadiste, imam hududdan birini emreder, sonra da o hususta yanıldığını anlarsa, doğru olan ne ise ona rücû ederek şer´î vacibi tatbik etmesi gerektiğine delil vardır."[75]



ـ3ـ وعن عمران بن الحصين رَضِىَ اللّهُ عَنْهما قال: ]أتَتِ امْرَأةٌ مِنْ جُهَيْنَةَ رَسولَ اللّهِ # وَهِىَ حُبْلَى مِنَ الزِّنَا، فقَالَتْ يَا رسولَ اللّهِ: أصَبْتُ حَدّاً فَأقِمْهُ عَليَّ فَدَعَا نَبىُّ اللّهِ # وَلِيَّهَا فقَالَ: أحْسِنْ إلَيْهَا، فَإذَا وَضَعَتْ فَأتِنِى بِهَا، فَفَعَلَ فَأمَرَ بِهَا فَشُدَّتْ عَلَيْهَا ثِيَابُهَا، ثُمَّ أمَرَ بِهَا فَرُجِمَتْ، ثُمَّ صَلَّى عَلَيْهَا، فقَالَ عُمَرُ: أتُصَلِّى عَلَيْهَا وَقَدْ زَنَتْ؟ فقَالَ #: لَقَدْ تَابَتْ تَوْبَةً لَوْ قُسِّمَتْ بَيْنَ سَبْعِيْنَ مِنْ أهْلِ المَدِينَةِ لَوَسِعَتْهُمْ، وَهَلْ وَجَدْتَ أفْضَلَ مِنْ أنْ جَادَتْ بِنَفْسِهَا للّهِ عَزَّ وَجَلَّ[. أخرجه الخمسة إ البخارى .



3. (1607)- İmrân İbnu´l-Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a Cüheyneli, zinâdan hamile kalmış bir kadın geldi ve:

"- Ey Allah´ın Resûlü! Ben bir hadd cürmü işledim, cezasını bana tatbik et" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da kadının velisini çağırıp:

"- Buna iyi muamelede bulunun. Çocuğu doğurunca kadını bana getirin!" buyurdu. Velisi öyle yaptı. (Doğumdan sonra gelince) Resûlullah kadının elbisesini üzerine bağlamalarını emretti. Sonra taşlamalarını söyledi ve taşlandı. Üzerine cenaze namazı kıldırdı. (Bunu gören) Hz. Ömer:

"- Bu zâniye kadına namaz mı kıldırıyorsun?" dedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

"- Bu öyle bir tevbe yaptı ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmiş kişiye taksim edilseydi onların hepsini rahmete bandırırdı. Sen Allah için canını vermekten daha efdâl bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi." [Müslim, Hudud 24, (1696); Tirmizî,Hudud 9, (1435); Ebû Dâvud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesâî, Cenâiz 64, (4, 63).][76]



AÇIKLAMA:



1- Hadiste geçen bir kısım hususlar daha önceki hadislerde açıklandı. Burada dikkatimizi çeken husus, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın, kadının velisine yaptığı tenbihtir: "Buna iyi muamelede bulunun." Muhtemelen, velisi kadına "Ailemize ar getirdin, yüz karası oldun" vs. şeklindeki sözleri ve başkaca davranışlarıyla eziyet vermekte idi. Durumu anlayan Resûlullah bundan vazgeçmelerini emretmiştir.

2- Elbisenin bağlanması, taşlama sırasında vücudunun açılmaması içindir. Çünkü, ölüm anında, kişi maruz kalacağı ızdırabın sevkiyle üstünü başını yolabilir, açılan kısımlarına ilgisiz kalabilir. Bu sebeple Cumhur, kadının oturmuş halde taşlanması, erkeğin de ayakta taşlanması gereğine hükmetmiştir. İslâmî espri, hiçbir surette kadının avret yerlerinin açılma şenâetini hoş karşılamaz, bu meselede kayıdsız kalmaz. Hülasa ulemâ oturarak taşlanmasını tesettürün muhafazası için en uygun tarz kabul etmiştir.[77]



ـ4ـ وعن أبى هريرة، وزيد بن خالد الجهنىّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهما ]أنَّ أعْرَابِيّاً أتى النَّبىَّ # فقَالَ يَارسُولَ اللّهِ: أنْشُدُكَ بِاللّهِ إَّ قَضَيْتَ لِى بِكِتَابِ اللّهِ تَعالى، فقَالَ اŒخَرُ، وَهُوَ أفْقَهُ مِنْهُ: نَعَمْ فَاقْضِ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللّهِ تَعالى، وَائْذَنْ لِى، فقَالَ #: قُلْ، فقَالَ: إنَّ ابْنِِى كَانَ عَسِيفاً عَلى هذَا فَزَنَى بِامْرَأَتِهِ، وَإنِّى أُُخْبِرْتُ أنَّ عَلى ابْنِى الرَّجْمَ

فَافْتَدَيْتُ مِنْهُ بِمِائَةِ شَاةٍ وَوَلِيدَةٍ، فَسَألْتُ أهْلَ الْعِلْمِ فَأخْبَرُونِى أنَّ عَلى ابْنِى جَلْدَ مِائَةٍ وَتَغْرِيبَ عَامٍ، وَأنَّ عَلى امْرَأةِ هَذَا الرَّجْمَ؟ فقَالَ: وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ ‘قْضِيَنَّ بَيْنَكُمَا بِكتابِ اللّهِ تَعالى: الْوَلِيدَة، وَالْغَنَمُ رَدٌّ عَلَيْكَ، وَعَلى ابْنِكَ جَلْدُ مِائَةٍ وَتَغْرِيبُ عَامٍ اغْدُ يَا أُنَيْسُ ـ لِرَجُلٍ مِنْ أسْلََمَ ـ إلى امْرَأةٍ هذَا، فإنْ اعْتَرفَتْ فارْجُمْهَا، فَغَدَا عَلَيْهَا فاعْتَرَفَتْ، فَأمَرَ بِهَا النَّبىُّ # فَرُجِمَتْ[. أخرجه الستة.وقال مالك »الْعَسِيفُ«: ا‘جير .



4. (1608)- Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e gelerek:

"- Ey Allah´ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah´ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:

"- Evet aramızda Kitabullah´la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

"- Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:

"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zinâ yaptı. Bana, "Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fidye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"- Ruhumu kudret elinde tutan Zât´a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah´a uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:

"- Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!"

Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi." [Buhârî, Muhâribîn 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurût 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu´l-Vâhid I, İ´tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, (1697, 1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebû Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).][78]