[Muhammed]
Thu 9 April 2015, 07:17 pm GMT +0200
Hindistan'ın büyük velîlerinden Muînüddîn-i Çeştî
Hindistan'ın büyük velîlerinden Muînüddîn-i Çeştî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin huzûruna biri geldi.
Edebli bir tavırla oturup; "Çoktan beri sizin sohbetinize kavuşmak isterdim, hamdolsun ki bugün bu büyük saâdet nasib oldu." dedi.
Adamın bu sözü üzerine, Muînüddîn-i Çeştî ona doğru bakıp tebessüm etti.
Bir müddet durduktan sonra da; "Haydi, buraya ne maksatla gelmişsen onu yapsana!" dedi.
Adam bu sözü işitince, maksadının anlaşıldığının farkına varıp, şiddetle titremeye başladı.
Başını yerlere koyup durmadan yalvarıyordu.
Sonra şöyle dedi: "Ey efendim! Beni bir kimse buraya sizi öldürmem için gönderdi.
Siz onu da kerâmetinizle bilirsiniz.
Benim, aslında size bir kastım ve düşmanlığım yoktu." dedi.
Sonra elini koynuna sokup bir bıçak çıkardı ve orada bulunanların önüne attı.
Ortaya çıkıp, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin ayaklarına kapandı ve; "Bana dilediğiniz cezâyı verin!" dedi.
Bunun üzerine Muînüddîn-i Çeştî; "Bizim yolumuzda, bize kötülük yapana biz iyilik yaparız!" buyurdu.
Sonra yerde perişân bir hâlde ezilip, büzülen, pişmanlığından ne yapacağını şaşıran adamı tutup kaldırdı.
"Seni buraya gönderen kimsenin de ismini açıklama" buyurdu.
Sonra; "Ey yüce Allah'ım! Bu kuluna iyilikler ve muvaffakiyet ihsân eyle." diyerek, ona duâ etti.
Bu adam, tövbe edip Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin duâsını aldıktan sonra ona talebe oldu.
Aldığı duânın bereketiyle, çok nîmetlere kavuştu.
Kendisine kırk beş defâ hac yapmak nasîb oldu.
Nihâyet Kâbe'nin civârında vefât etti ve Mekke-i mükerremede mücâvirlerin defnedildiği kabristana defnedildi.