- Hikmeti ve faydaları

Adsense kodları


Hikmeti ve faydaları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Thu 17 March 2011, 04:59 pm GMT +0200
b- Hikmeti ve Faydaları





Orucun hikmetleri, aynı zamanda faydası sayılacağından, bu ikisini birlikte ele alıp, bazan fayda, bazan da hikmet diye açıkla­yacağız. Ancak anlaşılmasını kolaylaştırmak için, konuyu bir başka açıdan ikiye ayırarak işleyeceğiz:

a) Orucun keyfiyeti ile ilgili hik­metler,

b) Dünya ve ahirete yönelik faydaları.

Ancak burada çok önemli bir noktaya değinmek zorundayız:

Orucun esas hikmeti -diğer ibadetlerde olduğu gibi- herşey-den önce "Hakîm" bir zat tarafından emredilmiş olmasıdır. Ya da onu emreden "Hakîm'dir, yani her yaptığı yerli yerindedir; bir hikmete dayalıdır, işlerin en yerinde olanıdır. Öyle ise oruç da böyledir. Bu yüzden oruç aklımızın kavrayacağı talan ya da fi­lan faydalardan ötürü farz kılınmıştır demek çok hatalı olur.

"Onlar ki, görmeden inanırlar."[335],

"Görmedikleri halde Rahman'dan ve Rablerinden korkarlar." [336]

Kaldı ki, iba­detler hikmetlere değil, illetlerine binaen farz olunurlar. Hikmet­ler çoğu zaman akılla kavranılsa bile, illetler, farz kılan (Sâri) açık­lamadıkça kesin olarak kavranılamaz. Bu yüzden orucun illeti, ya da en büyük hikmeti, farz olduğunu bildiren âyette gösterilen he­def olmalıdır.

"Allah'tan şakırlasınız, yani takva sahibi olasınız di­ye..." [337].

Aynı âyetin "Ey iman edenler..." hitabı ile başla­ması da, orucun maddî tayda ve hikmetlerinden ötürü değil, ancak imandan ötürü tutulabileceğini gösterir. Nitekim modern tıp, orucun bazı faydalarını te'sbit etmiş olmakla beraber, inanma­yanların hiçbirisi müslümanlar gibi oruç tutuyor değillerdir. Allah Resulü de makbul olan orucu, iman ve ihtisab (sadece Allah için yapma) şartına bağlamıştır. [338] Ancak aslolan bu olmakla beraber, orucun akılla kavranan birçok hikmetleri de yok değildir. [339]



[335] Bakara: 2/3

[336] Yasin: 36/1 I, 67/12

[337] Bakara: 2/183

[338] Buharî, Müslim.

[339] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 141-142.