ezelinur
Thu 16 September 2010, 07:44 am GMT +0200
Hikâye
Mâlik bin Dinar’dan rivayet olundu:
Mâlik bin Dinar Hazretleri, bir gün, bir sabiye (küçük çocuğa) rastladı. Çocuk toprak ile oynuyordu. Bazen gülüyor ve bazen de ağlıyordu. Mâlik bin Dinar buyurdu:
-”İçime o çocuğa selam vermek doğdu. Nefsim kibirlenip selâm vermekten vazgeçti. Ben nefsime şöyle seslendim: Ey nefsim! Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, küçük ve büyük herkese selâm verirdi. Sen de buna selam ver!
Ve o çocuğa selam verdim.”
Çocuk:
-”Allah’ın rahmeti, bereketi ve selâmı senin üzerine olsun! Ey Mâlik bin Dinâr!“dedi. Sordum:
-”Beni nereden tanıdın? Daha önce beni görmüşlüğün yoktu!” Çocuk:
-”Melekût âleminde ruhum, senin ruhunla karşılaştı. Ölmeyen ve sürekli Hayy (diri) olan Allah bizleri tanıştırdı.” Ben ona sordum:
-”Akıl ile nefsin arasındaki fark nedir?” Çocuk:
-”Nefsin, seni bana selam vermekten alıkoyandır. Aklın ise seni selâm vermeye teşvik eden ve zorlayandır,” dedi. Yine sordum:
-”Senin halin nedir? Niye bu toprak ile oynuyorsun?” O:
-”Çünkü biz topraktan yaratıldık; yine ona döndürüleceğiz!” dedi. Yine sordum:
-”Neden bazen gülüyor ve bazen de ağlıyorsun?” O:
-”Evet! Rabbimin azabını hatırladığımda ağlıyorum; rahmetini hatırladığımda ise gülüyorum,” dedi. Ben sordum:
-”Evlâdım! Senin ne günâhın var ki?” Çocuk:
-”Ey Mâlik bin Dinar! Böyle söyleme! Görmüyor musun büyük odunları tutuşturmak için, önce küçük odunları tutuşturuyorlar!” dedi.
Mesnevide buyuruldu:
Bulut göz yaşı dökmedikçe çimen gülmez.
Çocuk ağlamadıkça süt verilmez.
Bir günlük çocuk bile ağlamazsa dadının şefkat göstermeyeceğini bilir.
Bil ki, o bütün dadıların Hakkı’da ağlamaksızın sütü kolayca vermez.
Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi cilt 1