ehlidunya
Sat 23 October 2010, 05:10 pm GMT +0200
Hesap lütfen!
Geçen gün Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyan arkadaşım Ebru’yla çarşıda buluştuk. Sımsıkı sarıldı bana. Gözlerinin içi gülüyordu mutluluktan. “Hayırdır?” dedim. Bir haber aldım dedi. ’Artık üniversiteye başörtümüzle girebilecekmişiz!’
Bu cümle çok farklı anlamlar taşıyordu koynunda. Demekti ki artık Türkiye’de insan hakları suçu işlenmeyecek. Demokrasinin inanç boyutu uygulanacak. Çünkü bu; mini etek tercihine ‘özgürlük’ adına karışmayan, ama örtünmeye gelince o kavramı görmezden gelen zihniyetin düşüşüdür. Her türlü özgürlüğü sağlayıp, insanların kendi kişilikleri ve tercihleriyle eğitim almasını hedefleyen üniversitelerin kuruluş gayesine ulaştığının resmidir.
Peki nasıl oldu bu iş? Yıllardır çözülemeyen bu insanlık ayıbı nasıl halledildi? Madem herşey bu kadar basitti, neden milyonlarca kız öğrenci, yıllarca istemedikleri bölümde okumak zorunda kaldılar?
Ya başlarını açmayı tercih edip istedikleri bölüme giden, ama vicdan azabından, aldıkları eğitimden zerre kadar haz alamayan genç kızların sıkıntıları?
Şimdi bu kızlar sevinçten ağlayıp, eğitimlerini tamamlamaya koşarken istemedikleri bölümde okuyanların girdiği araf sancısı....
Onlar şimdi araftalar... Okulu bırakıp hayallerindeki meslek için tekrar üniversiteye hazırlanmalı mı? Bu zamana kadar verdikleri emek ve ailelerinin muhatap olduğu maddî manevî sıkıntılar akıllara geliyor. Bütün bunları olmamış saymak mümkün mü? Onları bu ‘araf’tan kim kurtaracak? Bu yasakların sorumluları, verdikleri kalıcı rahatsızlıktan(!) dolayı özür dileyip maddî-manevî masrafları karşılayacaklar mı?
Kim ödeyecek bunun bedelini? Kim?
MERVE NUR FERŞADOĞLU
Geçen gün Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyan arkadaşım Ebru’yla çarşıda buluştuk. Sımsıkı sarıldı bana. Gözlerinin içi gülüyordu mutluluktan. “Hayırdır?” dedim. Bir haber aldım dedi. ’Artık üniversiteye başörtümüzle girebilecekmişiz!’
Bu cümle çok farklı anlamlar taşıyordu koynunda. Demekti ki artık Türkiye’de insan hakları suçu işlenmeyecek. Demokrasinin inanç boyutu uygulanacak. Çünkü bu; mini etek tercihine ‘özgürlük’ adına karışmayan, ama örtünmeye gelince o kavramı görmezden gelen zihniyetin düşüşüdür. Her türlü özgürlüğü sağlayıp, insanların kendi kişilikleri ve tercihleriyle eğitim almasını hedefleyen üniversitelerin kuruluş gayesine ulaştığının resmidir.
Peki nasıl oldu bu iş? Yıllardır çözülemeyen bu insanlık ayıbı nasıl halledildi? Madem herşey bu kadar basitti, neden milyonlarca kız öğrenci, yıllarca istemedikleri bölümde okumak zorunda kaldılar?
Ya başlarını açmayı tercih edip istedikleri bölüme giden, ama vicdan azabından, aldıkları eğitimden zerre kadar haz alamayan genç kızların sıkıntıları?
Şimdi bu kızlar sevinçten ağlayıp, eğitimlerini tamamlamaya koşarken istemedikleri bölümde okuyanların girdiği araf sancısı....
Onlar şimdi araftalar... Okulu bırakıp hayallerindeki meslek için tekrar üniversiteye hazırlanmalı mı? Bu zamana kadar verdikleri emek ve ailelerinin muhatap olduğu maddî manevî sıkıntılar akıllara geliyor. Bütün bunları olmamış saymak mümkün mü? Onları bu ‘araf’tan kim kurtaracak? Bu yasakların sorumluları, verdikleri kalıcı rahatsızlıktan(!) dolayı özür dileyip maddî-manevî masrafları karşılayacaklar mı?
Kim ödeyecek bunun bedelini? Kim?
MERVE NUR FERŞADOĞLU