ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:52 pm GMT +0200
HERKES PİŞMAN OLACAK
"Abdülehad Nûrî" ki ilim ehli büyük zât
Bir gün sevdiklerine şöyle etti nasîhat:
(Muvaffak olmak için hem bu dünyâ işinde
Hem de yanmamak için Cehennem ateşinde
Dînin emirlerini öğrenmeli en evvel
Sonra da ihlâs ile yapmalı iyi amel
Her işi dîne uygun yapmalı ki muhakkak
Yârın hesap soracak her işten cenâb-ı Hak
Orada herkes için olacak bir pişmânlık
Lâkin olan olmuştur çâresi yoktur artık
Hattâ pişmân olurlar Cennette olanlar da
Zîrâ sonsuz olarak derece var orada
Derler: (Niçin daha çok ibâdet eylemedim?
Ve niçin Allah için daha çok mal vermedim?)
Lâkin bu pişmânlığın olmaz bir fâidesi
Herkes ne yaptı ise önüne gelir hepsi)
Bir gün de buyurdu ki: (Allah dostu velîler
Nasîbi olanlara Feyiz ve Nûr verirler
Resûlullah buyurdu: (Ne ki varsa kalbimde
Ebû Bekrin kalbine akıttım tamâmiyle)
O da almış olduğu bu feyzleri tamâmen
Selmân-ı Fârisînin kalbine verdi aynen
Bu Nûrlar kalpten kalbe akıp geldi bu karar
Kıyâmete kadar da devâmlı böyle akar
Her kim arzu ederse bu Nûrlara kavuşmak
Bu zâtlara inanıp sevmelidir muhakkak
"Muhabbet" kanalıyla zîrâ gelir bu nûrlar
Onları sevmiyenler bu nûrdan mahrumdurlar
Su nasıl "boru" ile gelirse hânelere
Bu da "Sevgi yolu"yla akıp gelir kalplere
Eğer ki bir devirde yok ise böyle zâtlar
O büyük insanların yazdığı Kitaplar var
Ne zaman ki edeble o kitaplar okunur
Okuyanın kalbine muhakkak akar o nûr
Lâkin iki şartı var: "Muhabbet" ve "İnanmak"
Bu şartlar mevcut ise feyiz akar muhakkak)
Bir gün de buyurdu ki: (Vallahi Cehennem var
Ve o müthiş ateşte yanacak çok insanlar
Gâyemiz insanları kurtarmaktır Ateşten
Dünyâda daha mühim bir iş yoktur bu işten
Faydalı olmak için önce bu insanlara
İslâm âlimlerini sevdirmeli onlara
Onların kitâbını dağıtalım verelim
Ve aslâ kendimizden bir şey bahsetmiyelim
Zîrâ bahsedilecek bir hâlimiz mi vardır?
Hem biz ölçü değiliz ölçü o kitaplardır
Nasîhati evvelâ yapalım kendimize
Zîrâ mahşer gününde hesap var hepimize
Bu uğurda çalışmak en büyük ibâdettir
Bu yolda sıkıntılar çekmek de bir nîmettir)
"Abdülehad Nûrî" ki ilim ehli büyük zât
Bir gün sevdiklerine şöyle etti nasîhat:
(Muvaffak olmak için hem bu dünyâ işinde
Hem de yanmamak için Cehennem ateşinde
Dînin emirlerini öğrenmeli en evvel
Sonra da ihlâs ile yapmalı iyi amel
Her işi dîne uygun yapmalı ki muhakkak
Yârın hesap soracak her işten cenâb-ı Hak
Orada herkes için olacak bir pişmânlık
Lâkin olan olmuştur çâresi yoktur artık
Hattâ pişmân olurlar Cennette olanlar da
Zîrâ sonsuz olarak derece var orada
Derler: (Niçin daha çok ibâdet eylemedim?
Ve niçin Allah için daha çok mal vermedim?)
Lâkin bu pişmânlığın olmaz bir fâidesi
Herkes ne yaptı ise önüne gelir hepsi)
Bir gün de buyurdu ki: (Allah dostu velîler
Nasîbi olanlara Feyiz ve Nûr verirler
Resûlullah buyurdu: (Ne ki varsa kalbimde
Ebû Bekrin kalbine akıttım tamâmiyle)
O da almış olduğu bu feyzleri tamâmen
Selmân-ı Fârisînin kalbine verdi aynen
Bu Nûrlar kalpten kalbe akıp geldi bu karar
Kıyâmete kadar da devâmlı böyle akar
Her kim arzu ederse bu Nûrlara kavuşmak
Bu zâtlara inanıp sevmelidir muhakkak
"Muhabbet" kanalıyla zîrâ gelir bu nûrlar
Onları sevmiyenler bu nûrdan mahrumdurlar
Su nasıl "boru" ile gelirse hânelere
Bu da "Sevgi yolu"yla akıp gelir kalplere
Eğer ki bir devirde yok ise böyle zâtlar
O büyük insanların yazdığı Kitaplar var
Ne zaman ki edeble o kitaplar okunur
Okuyanın kalbine muhakkak akar o nûr
Lâkin iki şartı var: "Muhabbet" ve "İnanmak"
Bu şartlar mevcut ise feyiz akar muhakkak)
Bir gün de buyurdu ki: (Vallahi Cehennem var
Ve o müthiş ateşte yanacak çok insanlar
Gâyemiz insanları kurtarmaktır Ateşten
Dünyâda daha mühim bir iş yoktur bu işten
Faydalı olmak için önce bu insanlara
İslâm âlimlerini sevdirmeli onlara
Onların kitâbını dağıtalım verelim
Ve aslâ kendimizden bir şey bahsetmiyelim
Zîrâ bahsedilecek bir hâlimiz mi vardır?
Hem biz ölçü değiliz ölçü o kitaplardır
Nasîhati evvelâ yapalım kendimize
Zîrâ mahşer gününde hesap var hepimize
Bu uğurda çalışmak en büyük ibâdettir
Bu yolda sıkıntılar çekmek de bir nîmettir)