- Herkes günahkâr olsa da bize ne oluyor?

Adsense kodları


Herkes günahkâr olsa da bize ne oluyor?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 8 January 2011, 02:32 pm GMT +0200
Herkes günahkâr olsa da…
Bize ne oluyor?

Her ne kadar büyük günahları bilerek, isteyerek işlemesek bile, artık alışkanlık peyda ettiğimiz türden günahlar gözümüzde küçülüyor. Belki de nefsimiz, etrafımızda işlenmekte olan günahlara bakıp kendi günahlarını küçük görüyor. Hatta başkasının günahı onun için bir perde, bir bahane, bir sığınakmış gibi kendisine paye çıkarıyor.

“Canım, ben ne yapıyorum ki? Elalem daha neler neler yapıyor. Benimkisi o kadar da önemli bir günah değil ki!” demeye başlıyor.

Sanki -hâşâ- Allah’ın melekleri büyük günahları yazmaktan yorulacak da bizimkini küçük görüp yazmaya değer bulmayacakmış gibi bir gaflet istilâ ediyor kalbimizi… Yahut “Allah’ın cehenneminde bize yer kalmayacak da bu sayede kurtulacakmışız” zannediyoruz.

Belki de şeytan bizi Allah’ın rahmetiyle kandırıyor.
“Allah merhametlidir. Bak, bir sürü insan her türlü günahı işlediği halde onlara bol rızık veriyor. Nasıl olsa seni de affeder.” diye aldatıyor.

Evet, doğrusu Mevlamız çok affedicidir, tövbe edenleri affetmeyi sever. Bize günahımız sebebiyle ümitsizliğe düşmememizi bildiriyor. Ne kadar günahımız olsa da tövbe edersek bağışlayacağını bildiriyor. Ama öte yandan Rabbimiz, Resulü vasıtasıyla gönderdiği vahyinde, hiç ummadığımız şeylerden hesaba çekileceğimizi de haber veriyor. Bir gün amel defterleri elimize verildiğinde: “Bu nasıl bir kitap, büyük küçük demeyip her şeyi kaydetmiş.” diyeceğimizi de hatırlatıyor.

Affedilme garantisi mi var?

Hesap gününün, aldırmazlık içinde günah işleyenler için çok sıkıntılı geçeceğini bildiren pek çok ayeti kerime var. Hatta Rabbimiz, o gün hakkında kullandığı bir ifadede “Abusen kamtarira” diyerek onu sanki asık yüzlü, ciddi ve kolay memnun olmayan bir kimseye benzetiyor. (İnsan: 10)

Böyleyken, bizler sanki Rabbimizin bizi kolayca bağışlayacağına garantimiz varmış gibi rehavet içindeyiz. Allah’ın affını asıl hak edenlerin, günahlarını büyük görüp pişmanlık duyan, Allah’tan çok korkan, samimî müminler olduğunu unutuyoruz.

Tüylerimizi diken diken eden bir hadisi şerifinde, Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Mü'min günahını şöyle görür: ‘O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” (Buharî, Da'avât 4;)

Sahabei Kiram’dan her biri, kendisi hakkında endişe taşıyordu, “Acaba biz mümin miyiz, iman üzere ölecek miyiz?” diye. Cennetle müjdelenmiş olanları bile buna güvenmiyorlar, “Bende nifak alameti görüyor musun?” diye birbirlerine soruyorlardı.


ALINTI

Gulinur
Sun 6 February 2011, 04:38 pm GMT +0200


  Evet bu çok hayret verici geliyor bana..Hz.Ömer r.a. Efendimiz s.a.v. in Münafıkların isimlerini bildirdiği sahabe efendimize (HZ:HUZEYFE diye hatırlıyorum..Yanlışsa lütfen düzeltin..)defalarca gidip soruyor..''Benim adım da o listede var mı ''diye..

    Allah aşkına söyleyin..Cennetle müjdelenmiş olsak bu hassasiyeti gösterebilir miydik?Cevabınız evetse..Maşaallah ..Barekallah..

Beria
Sun 6 February 2011, 10:37 pm GMT +0200
ALLAH aşkına söyleyin..Cennetle müjdelenmiş olsak bu hassasiyeti gösterebilir miydik?Cevabınız evetse..Maşaallah ..Barekallah..

Cevabı evet olanın aklına şaşarım ben... Rahmet Peygamberi bile alnını secdeden kaldırmazken eşi ona dinlenmesini tavsiye edince şükreden bir kul olmayayım mı buyuruyor... Böyle bir peygamberin ümmeti ben cenneti garantiledim demez diyemez... Diyorsa eğer Hz. Peygamberi hakkıyla anlayamamış demektir... Rabbim gururdan kibirden muhafaza eylesin bizleri... Allah razı olsun... Selam ve dua ile...