- Her tercih bir vazgeçiştir

Adsense kodları


Her tercih bir vazgeçiştir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 1 August 2010, 02:14 pm GMT +0200
HER TERCİH BİR VAZGEÇİŞTİR

Hz Mevlana: “ Allah yolunda yürüyecek olan kişinin ayakları bağlı olmamalı, serbest olmalı” buyuruyor
Cümle anlamına bakıldığında bu “ kişi prangaya vurulmuş bir halde olmamalıdır” şeklinde düşünülebilir “Hapis hayatı yaşıyor olmamalı” anlamı da çıkarılabilir Ancak mecazi anlamda söylenmiş bir söz olduğundan anlam farklılığı oldukça derin diye düşünüyorumKişi Allah’a yaklaşmak istiyorsa dünya ve dünyaya ait her türlü bağdan kurtulması gerekmektedir Yazarın dediği gibi “ her tercih bir vazgeçiştir aslında, birini evet’lerken diğerine hayır demiş oluyoruz”(ND) Kendimizle ilgili önemli bir tercih yaparken, mesela bir işe evet derken başka bir tercihe, dolayısı ile başka bir işe hayır demiş oluyoruz Birinden vazgeçmeden diğerine geçmemiz mümkün olmuyorBu minval üzere Allah’a ulaşmak isteği tercihimiz ise dünyadan ve dünyaya ait tüm bağlardan kendimizi kurtarmamız gerekmektedir
Her tercih beraberinde bir vazgeçişi getiriyorsa, Allah’ a ulaşmayı istemek bir tercih, dünyaya ait bağlardan kopabilmekte bu tercihe ulaşmak için yapmak zorunda olduğumuz bir vazgeçiştir
Dünya içinde yaşıyoruz ve yaşadığımız için, nefes aldığımız için insan ve birey olarak var kalıyoruz Bu nedenle gerçek anlamda dünyadan vazgeçmek kişinin yaşamaktan vazgeçmesi demek Bu vazgeçiş gerçek anlamda olmayıp kalbi bir vazgeçiş olmalı… Kişi dünya sevgisini, aile ( anne, baba, evlat vs) sevgisini, mal mülk sevgisini, zengin ve rahat yaşamaya duyduğu sevgiyi, şan şöhret sevgisini vs sevgileri kalbine sokmamalı veya en azından kalbi bunlara körü körüne bağlamamalı ki dünyadan ve dünyaya ait tüm bağlardan kendini, dolayısı ile kalbini koruyabilsin Kalp bu çok sayıdaki bağ ile dünyaya bağımlı olmaktan kurtulursa Allah’a ulaşması mümkün olur
Bizi hayata bağlayan etkenler o kadar yakamıza yapışıyor ki, hayatta bulunuşumuzun asıl gayesinden hızla uzaklaşıyoruz Yarın kaygısı her anımızı tıka basa doldurduğu için ahiret kaygısına yer bulamıyoruz An kadar kısa bir zamana sığan ömrümüzü, ahiret hayatımızda büyük bir gayret ile kazanabileceğimiz cennet hayatına tercih ediyoruz Sonlu olan hayatımızı tercih etmemiz, sonsuzluğa uzanan ahiret hayatındaki rahatımızdan vazgeçmemiz demek oluyor Yazarın dediği gibi; “ Elbiselerimiz, evlerimiz, taşınır ve taşınmaz mallarımız, oğullarımız ve kızlarımız, hayatla aramıza giriyor Sahip olduklarımız bize sahip olmaya başlıyor Bizim için olanlar için yaşamaya başlıyoruz Edindiğimiz ve kendimize ait kıldığımız her bir şey, dünyaya olan ilgimizi artırıyor Yüzümüzü bütünüyle dünyaya çeviriyor oluyoruz”(ND) Yüzümüzü bütünüyle dünyaya çevirdiğimiz zaman da bağlarımızın esiri oluyoruz

Her birimizi dünyaya bağlayan etkenler çok sayıda… Yarınlarımızın planları önceden hazır Her güne, yapılacak işler, geleceğe dair plan ve kaygılar ile başlıyoruz Zira sorumluluklarımız var Rahat yaşa(t)mak istediğimiz aile, iyi birer gelecek sağlamak istediğimiz çocuklar, iş yerinde ilerlemek, sağlam bir kariyer, kimimiz için büyük büyük adam olma sevdası, kimimiz için zengin olmak için çok çalışmak ve dolayısı ile çok kazanıp birikim yapmak, bazılarımız içinde tanınma belki de bir numara olma tutkusu… Yaşanılan andan çok gelecek kaygısı… Bunca bağ ile dünyaya kement atmışken Allah’a ulaşmak, İlahi aşka kavuşmak elbetteki güç oluyor
Hadisi şerif de ne güzel buyuruluyor “ Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için , her an ölüm kapını çalacakmış gibi ahiret için çalış”
“Nasıl olsa öleceğiz, bu dünya gelip geçici, öyle ise çalışıp yorulmanın, bedeni ve hatta zihni yormanın, zamanı boşa harcamanın ne anlamı var?” diyenlere de katılmıyorum Dünya bir imtihan yeri ise ve burada bulunma süremiz imtihanı sonuçlandırmamız için bize verilen süre ise, süre sona ermeden tüm güç ile gayret edilmeli diye düşünüyorum Kişi bu gayret ile imtihanda üstün bir başarı elde etmeye çalışmanın yanında dünyada bulunuşunu anlamlı kılmalı Bir yandan uzun ahiret yolculuğunda kendisine gerekli olan azığı toplarken diğer yandan içinde yaşadığı topluma ve çevresindeki insanlara faydalı bir birey olma gayreti içinde olmalıTüm bunları yaparken de yalnızca Allah’ın rızasını gözetmeli, O’na ulaşmayı arzulamalı… Dünya ve dünyaya ait tüm işler araç olmalı, amaç olmasına izin verilmemeli…Kişi dengeyi bulmalı, dünya içinde yaşarken ahiret hayatını düşünüp buna hazırlanmalı ve dünya yaşantısını kendisine ahirette kazançlar sağlayacak hale sokmalı Dünya ve dünya ile ilgili tüm işlerin araç olması gerektiği anlaşıldığı zaman, amaç bu araçlar ile Allah’a ulaşmak olduğu zaman kişi kalbini tüm bağlardan kurtarmış demektir Hür olan bir kalbin Allah’a ulaşması çok daha kolay olacaktır Kişi bu gayret ve inanç içinde olursa hem dünyasını hem de ahiretini cennete çevirebilir diye düşünüyorum
Hz Mevlana: Allah’a ulaşmak için tüm bağlardan kurtulmak gerektiğini söylerken bunun yollarını da gösteriyor ve bu yollardan biri olarak aşkı işaretliyor Mecazi aşk ile ilahi aşka ulaşmanın bir çok sevdaya sahipken olacağından daha kolay olacağını vurguluyor “ Aşk bir yere bağlanmak, bir cemale tutulmak demektir” buyuruyor “İnsan bir gönüle bağlanınca serbestliğini kaybeder ama türlü türlü bağlara tutulmaktan da kurtulur” Diyor
Mecazi de olsa temiz bir aşk olunca insan bu çok sayıdaki bağlardan kurtulup yalnız bir bağa bağlı kalır Adı Aşk olan bir bağ… Bir tek sevgilinin kulu kölesi olur aşık olan ve bundan ayrı diğer tüm bağlardan azade bulunur İnsanın yalnız bir bağlılık ile Allah’a ulaşmasının çok sayıdaki bağlılık ile Allah’a ulaşmasından daha kolay olacağını düşünüyorum Hz Mevlana: “ Aşıklık her ne suretle olursa olsun bizim için rehberi hakikattir” derken bunu kastediyor olmalı…
Nitekim Leyla ile Mecnun örneğine bakıldığında da bu durum net anlaşılmaktadır Mecnun Leyla’yı kendisinden geçerek sevmiş, Leyla dışındakileri gözleri görmez olmuş, gündüzü gecesi, kısaca yaşadığı her anı Leyla olmuş Yemeği içmeyi, yaşamayı unutmuş ve nihayetinde Leyla diyerek Mevla’yı bulmuş Yunus Emre:
Yürü Leyla ki ben Mevla’yı buldum
Leyla Leyla derken Allah’ı buldum
Dizelerinde bu durumu çok güzel izah ediyor Ve Hz Mevlana: “ aşk öyle bir mucizedir ki; aşıkın topraktan olan cismini semalara çıkarır ve eflaki yapar” buyuruyor Mecazi bir aşk insanı böyle kuşatıyor ve kendisinden bu denli geçiriyorsa ilahi bir aşkın ne hale getireceği sorusunun muhatabı Hz Mevlana “ Ben ol ki bilesin!” diyerekbu aşk rayihasından aldığı hoş kokuları Mesnevi gibi şaheserlerinde kısmen anlatmakla yetinmiş
Vazgeçişlerimiz bizi Allah’a yakın kılacak tercihlerimize karşı olmalı Kalbi tutan bağlar çözülmeli ve kalp serbest bırakılmalı Mecazi aşklara bakış ilahi aşka kavuşma niyeti ile şekillenmeli diye düşüyorum Dünya ve dünyaya ait her türlü bağ bizi Allah’a yakınlaştıracak araçlar olarak görülmeli, kalplerimize amaç olarak girmemeli diye düşünüyorum Birazcık gayretle bunu başarmak mümkündür diyemiyorum Hz Mevlana kadar yanmak gerektiğine inanıyorum Zorlu mücahedelerin ardından bunun başarılacağına inanıyorum“Başlamak bitirmenin yarısıdır” derler ya ben bitiremesek de en azından başlamalıyız, yola çıkmalıyız diye düşünüyorum Olduğu yerde sayanlardan olmaktansa yola çıkmış bir yolcu olmak hedefe varmanın ilk adımıdır “Rabbim yola çıkmışlardan kılsın ve yolumuzu aydınlık eylesin” diyorum Amin…

HİLAL ACAR