sumeyye
Thu 23 June 2011, 01:29 pm GMT +0200
Helanın Âdabları İle İlgilî Üçüncü Fasıl
Tercümesi:
365 - (32) Aişe (R.A) denmervîdir, dedi:
«Kim size, nebiyyi muhterem salîallâhü aleyhî vesellem ayakda akıdiyordu, derse, o kimseyi tasdik etmeyiniz. O ancak oturduğu halde idrarım akıdırdı.» (Haberi, Ahmed, Tirmizî ve Nesâî rivayet etmiştir.)
Tercümesi:
366 - (33) Zeyd Bin Harise (R.A) den mervîdir.
Nebiyyi muhterem Salîallâhü aleyhi vesellemden rivayet olunmuştur. Muhakkak Cebrail (Aleyhisselâm) kendisine vahyolunan ile Hk defa ona (nebiyyi muhtereme) geldi, ona abdesti ve namazı tâlim etti. Her ne zaman abdestden fariğ olduğunda, sudan bir avuç alır eteğine serperdi.» (Haberi, Ahmet ve Dâre kudnî rivayet etmiştir.) [114]
İzahat
Râvî zeyd bin Harise (R.A), Kur'anı Kerimde «Ahzab sûresinde» ismi zikredilen Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellemin kölelerinden birisi bîr sahâbedirki, Ebu üsâme ile künyelenmişdir. Yâni Hz. Üsâme-ninZeyd (R.A),babasıdır.
Mensub olduğu kabile, Tebuk-un kuzey taTafi olan Şam yakınlarında «Devmetüîcendel» denilen yerdeki kelb aşiretinden ve kuzaa soyundan olduğu yazılıdır.
Câhiliyyet devrinde esir düşerek Hakim bin Hazam onu kendi h-a-. lası olan Hz. Hatîcetelkubra (R.A) için satm almış ve Hz. Hatice (R.A) da Hz. Zeyd (R.A) ı, nebiyyi ekrem sallallâhü aleyhi veselleme hibe edib bağışlâmişdı.
Hz. Zeyd (R.A) in pederi Hârisetüikelbî bir müddet evlad hasretini çekip ağladıkdan sonra Resulü ekrem efendimizin yanında olduğunu haber alıyor. Hemen oğlu ile görüşmek üzere Mekke-i Mükerremeye geliyor. Hâne-i saadet de evladı ile buluşuyor.
Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem Hz. Zeydİ, pederi ile gitmek veya kendi yanlarında kalmak hususunda muhayyar kılıyor. Fakat Hz. Zeyd, «Ya Resûlellah! Sizin üzerinize kimseyi tercih edemem» deyib, Rasûlû ekrem efendimizin yanında kalıyor. Mübarek Peygamber efendimizde onu evladı mâneviyye olarak yanında bırakmıştır.
Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem efendimize ilk evvel îman edenlerdendir.
Buharı Şerifde Berrâ bin âzib (R.A) in rivâyetiyle sabit olan bir hadîsi şerifde Resulü ekrem efendimizin Hz. Zeyde, şu hitabı menkuldür :
«Sen, bizim biraderimiz ve âzadlimizsın.»
Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem efendimiz, Hz. Zeydİ süvari müfrezelerinin üzerine emir olarak tâyin ederdi.
En büyük emirlik vazifesi, «Mûte» muharebesine gönderilen askerlerin başlarına reis olarak tâyin edilmesidir. Zira o askerlerin içinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz.İEbû Ubeyde gibi ashabın pek çok necib kişileri Hz. Zcydin sancağı altında bulunmuşlardır ve Hz. Zeyd, o muharebede şehid olmuştur.
Bu sebebden Resulü ekrem (S.A.V) Risâletinin son günlerinde Şam tarafına gönderilmek üzere tertib edib hazırlanan askerî birliğin başına Hz. Zeydin oğlu Üsâme (R.A) ı tâyin buyurub şu hitabede :
«Babayın şehid olduğu yere git ve düşmanları atlara çiğnet.» bulunmuştur. .
Bu ordu hareket etmeden Resûlüllah (S.A.V) in irtihalı vuku bulmuştur. Aynı orduyu komutanı Hz. Üsâme ile beraber Hz. Ebû Bekir, sevk edib göndermiştir.
Hz. Zeyd (R.A), Resulü ekrem (S.A.V) tarafından sekiz (8) defa askerî komutan tayin edildiği yazılmaktadır.
Hz. Zeyd <R.A), Peygamber (S.A.V) efendimizin âzadlısı ve evladı mâneviyyesi olmakla, câhiliyyet devrinde evlâtlıkları, öz evlad mesabesinde tutarlardı. Halbuki o hüküm ve anlayış yanhşdı. B,\ı hükmün yanlışlığını ve gerçek hakîkatm aydınlatılması için, cenahu hak çeşitli ayeti kerimelerde hükümler beyan etmiştir.
Bu cümleden biriside Hz. Zeyd (R.A)-m, hanımı Hz. Zeynebi boşa-dıkdan sonra Resulünün nikahlayıb aile edinmesini beyan buyurması-dırki, Ahzab sûresinin 36-38 ayetlerinde gayet açık bir şekilde beyan buyurulmuştur. Ayni âyetlerde Hz. Zeyd bin Harise (R.A) m ismi, zikredilmiştir.
Bu mes'elenin açıklayıcı hükümlerini Öğrenmek isteyenler, mezkûr sûrenin âyoflerlnin tercüme ve tefsirlerine muracat etmelidirler.
Hz. Alşe (R.A), Zeyd bin Harise (R.A) hakkında sitayişlerinde : «Resûlüllah (S.A.V), bir tarafa Zeyd bin Harise ile bir askeri birlik göndermeklerinde mutlaka Zeydi o müfrezeye komutan olarak tayin buyururlardı. Eğer Zeyd (R.A), kendilerinden sonraya kalmış olaydı, onu kendine istihlaf (hâlife tâyin) ederdi.» demişlerdir.
Hz. Zeyd, Mûte muharebesine memuriyetleri ânmda Resûlüllah (S A.V)
«Eğer Zeyd, üldüriilürse, Askerin emîrt câfer bin Ebî tâlibdir. O da öldürülürse, Abdullah bin Revâhadır. O da öldürülür ve şehid olursa, müslümanlar, kendi aralannda birini intilıab etsinler.» diyerek gönderiyor.
Hz. Zeyd (R.A), beyaz tenli ve kırmızı benizli imişler. Müslümanların üçüncüsü olduğu yazılmaktadır.
Vefatı, Mûte muharebesinde askerin emîri iken cemâdiyülûla ayında hicretin sekizinci senesinde, elli beş (55) yaşında vuku bulmuştur. Allah ondan razî olsun.
Haberde beyan edilen hüküm, Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem, abdesti aldıkdan sonra avucuna suyu alıb fercine serbdiği husus, şârihlerce; ya hakîkaten eteğinin altından suyu serbmiştir veya fercinin (zekerinin) hizasına doğru su serpmiştir.
Denilmiştirki : Belkide Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem ümmetine vesveseyi def etmeyi veya bevlin kesilmesini sağlamayı tâlim için işlemiştir. Zira soğuk suya serpmekle idrarının gelmesine manî olunmuş olur. Artık soğuk su serpildikten sonra fere ve zekerden bir daha bir şey o an için inmez.
Zahir olan ise, suyun eteğe serpilmesi, susuz olarak istinca edib taharet yapan kimseye mahsustur.[115]
Tercümesi:
367 - (34) EbîHureyre (R.A) den mervîdir, dedi:
Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :
«Bana Cibril geldi ve dedi : Ey Muhammedi Abdest aldığında (eteğine) mutlaka su serp.»
(Hadîsi, Tirmizî rivayet etmiştjr. Tirmizi dedi : Bu hadis garibdir. Muhammed den - yânî, Buhârîden -işittim : Râvî Hasan bin ali el hâ-şimî «hadis, münker hadisdir» derdi.)
Tercümesi:
368 - (35) Aişe (R.A) den mervdir, dedi:
Resûlüllah (S.A.V) idrarını akıttı, hemen Ömer, Resûlüllahm arkasında içinde su dolu toprakdan yapılmış bir ibrik ile dikildi.
Bunun üzerine Resûlüllah (SAV) buyurdu : «Bu nedir? Ey Ömer!»
— Ömer (R.A) dedi: Sudur, sen onunla abdest alasın.
— Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :
«Her zaman idrarımı akıttığımda abdest almakla emrolunmadim. Eğer işlemiş olsaydım, sünnet olurdu.»
(Hadîsi, Ebû Davut ve İbni Mâce rivayet etmiştir.)
(Not : Hadîsi nebevide, bu ümmet için kolaylık ve iyi'bir hükmün tâlimi vardır. Abdestini bozan ve kazayı hacette bulunan her hanki bir kimsenin, mutlaka abdest alması lâzım ve sünnet olmayıb, belki müstehab olan amelden olduğunu beyan etmektedir. Zira Resulü ek-rem efendimizin bâzan işleyib bâzan terk etmesi, o amelin müstehab-lığma işarettir. İşlendiğinde sevab vardır ve terk edildiğinde günah yoktur.)
Tercümesi:
369 - (36) Ebî Eyyûb, câbir ve Enes (R.A) den mervîdir, şu meal-daki âyet:
«Orada (mescidi kubada), günahlardan ve pisliklerden temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allahda böyle çok temizlenenleri sever.» (Tevbe sûresi, 108) nazil olunca, Resulü ekrem (SAV) buyurdu :
«Ey Ensar Cemaatı! Muhakkak Alâh (C.C.) temizlik hususunda sizi sena etti. Sizin temizliğiniz nedir?»
— Ensân kiram dediler:
«Namaz için abdest alınz, cünüplükden guslederiz ve su ile istinca yaparız.»
— Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :
«îşte bu sizin övülmenize sebebdir. Öyle ise, bu taharete devam ediniz.»Hadîsi, ibni Mâce rivayet etti.)
(Not : Bu hadîsi şerifin hükmü hakkında bir nebze malumat, bir az yukarda geçmiştir.)
Tercümesi:
370 - (37) Selman (R.A) denmervîdir,dedi:
«Müşriklerin bâzısı, onu (Selmanı) alaya alarak dedi : Muhakkak ben sizin sahibinizi (Nebinizi) kesinlikle görüyorum ki, size tuvalet âdabını dahî öğretiyor.
— Selman ben dedim :-Evet! Bize (helada) kibleye istikbâl etmememizi, sağ elimizle istince (taharet) yapmamamızı ve istlnca edilen şeyde hayvan tersi ve kemik olmadığı halde üç taşdan azı ile iktifa etmememizi emir buyurdu.» (Haberi, müslim ve Ahmet rivayet etmiştir ve hadîsin lafzı, Ah-med bin hanbelindir.) [116]
[114] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 327.
[115] (Keza Mirkat, C. 1, 297)
[116] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 328-332.