ehlidunya
Mon 7 May 2012, 07:56 pm GMT +0200
Hedeflemek başarının ilk adımı
Bilgili olduğumuz kadar güçlü, masum olduğumuz kadar özgür, çabalarımız kadar
başarılı, ve faydalı olduğumuz kadar mutlu oluruz.
İnsanlar hayatta mutlu olmak ister. Mutlu olmanın yollarından biri de doğru bilgiye ulaşmaktan, doğru bilgiyi doğru istikamette kullanmaktan ve kayda değer katma değer ortaya koymaktan geçer. Gösterilen davranışların birçoğu zihnî, hissî ve fiilî yeterlilikten ortaya çıkan bir sonuçtur. Bu alanlardaki yetersizliklerden herhangi birisi sonucun niteliğini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir.
Bilgi, davranışlarımızın ön şartıdır. Herhangi bir şeyi bilmeden, tanımadan ve anlamadan o şey hakkında herhangi bir tepkide bulunamayız. Şüphesiz, her şeyi bilmemiz mümkün olmadığı gibi, her şeyi bilmemiz de gerekmemektedir. Ancak hayatı kaliteli ve başarılı yaşamamız için kazanılması gereken temel bilgi, tutum ve beceriler vardır. Bunlardan bilgi zihinsel (zihnî) alandaki öğrenmeyi teşkil eder ve en azından kavrama düzeyinde kazanılması gereken bir değerdir. Kavrama bir bilgiyi ‘neden ve niçin’ dediğimiz gerekçeleriyle anlamadır. Herhangi bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan, o şey hakkında doğru bir yargıda bulunamaz, istenilen düzeyde bir tutum takınılamaz ve fiilî bir eylemde bulunulamaz. Onun için bilgi kişiyi harekete geçiren ilk adımdır. İnsan ne kadar kendisi ve çevresi için gerekli doğru bilgiye sahipse, o kadar güçlüdür. Bilgisizlik, kişinin olumlu hareket kabiliyetini kısıtladığı gibi, bilgililik kişinin hareket kabiliyetini olumlu yönde artırır.
Hata, kusur ve günahlarımız bizim ayak bağlarımızdır. Bu ayak bağlarından ne kadar uzaksak, o kadar özgür oluruz. Özgürlük cismen hür olmakla sınırlandırılamaz. Nice insanlar vardır; bedenen hür olmalarına rağmen, ruhları esaret baskısı altında olduğundan mutsuzdur, hatta hayatlarını bir şekilde sonlandırma eğilimindedir. Nice zalimler vardır, işledikleri suçlarından dolayı vicdanları sürekli azap içindedir. Bilgisizlikte olduğu gibi, hata ve kusurlar insanın hareket kabiliyetini azaltır. Bunun için insanın güvenirliğinin arttırılması büyük önem taşımaktadır. Bu güvenirlik, hata ve kusurlardan arınırlık derecesi ile eşdeğerdir. O halde özgürlüğümüz masumiyetimizle doğru orantılıdır. Gerçek mânâda kuvvet hakta olduğu gibi, özgürlük de hata ve kusurlardan arınık olmadadır.
İnsanları büyüten, bedenî gelişimden ziyade, zekâ ve duygularını geliştirerek doğru yer ve zamanda kullanmalarıdır. Düşüncelerimiz kadar büyür, hedeflerimiz kadar adım atarız. Onun için birey neyi düşünüyorsa, neyi söylüyor ve yapıyorsa odur. İnsan hayalleri kadar gelişme kabiliyetindedir. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” İnsan himmeti kadar büyük, katma değeri kadar faydalıdır. Himmeti ne kadar dar alanda toplanmışsa, o kadar küçük ve fakir, ne kadar geniş yelpazede yer alıyorsa o kadar büyük ve zengindir. Ne kadar büyük hedefler belirler ve o hedefler üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırırsa o kadar başarılıdır. Bir bakıma hedeflemek başarmanın yarısı ise, çabalamak başarmanın tamamıdır. İnsan istenilen sonucu elde etmekten ziyade doğru hedefi seçmek ve hedefe uygun bir çaba içerisinde bulunma görev ve sorumluluğunu taşımaktadır.
Kişiler sayısınca mutluluğun tanımı yapılabilir. Ancak özde mutluluk, içi içine sığmama, doğru olan şeyi yapma, faydalı bir işe yarama sonucu duyulan hazdır, sevinçtir. Ruhumuz daraldıkça mutsuz, genişlendikçe mutlu oluruz. Ruhun genişlenmesi varlık âlemine sağlamış olduğu katma değer dediğimiz faydalar ve iyiliklerdir. Dar bir alan olan kendi çıkarına yoğunlaşma kesafet, geniş alan teşkil eden başkalarının çıkarını düşünmek ise letafet sağlar. Letafet içinde bulunan ruhlar huzurla dolar, hayatı anlamlı ve yaşanılır kılar. Hayatta her şey geçici ve fanîdir. Ancak iyilikler kalıcı ve bakîdir. Biz hazinenin emanetçisi olan nöbetçisine zengin demez, elindeki imkânı gerektiği yerde kullanana zengin deriz. Mutluluk parayla satın alınabilecek kadar ucuz bir meta değil, gönül zenginliği ile mevcut imkânlarını paylaşarak elde edilebilecek bir servettir.
ALAEDDİN ERDOĞAN
Bilgili olduğumuz kadar güçlü, masum olduğumuz kadar özgür, çabalarımız kadar
başarılı, ve faydalı olduğumuz kadar mutlu oluruz.
İnsanlar hayatta mutlu olmak ister. Mutlu olmanın yollarından biri de doğru bilgiye ulaşmaktan, doğru bilgiyi doğru istikamette kullanmaktan ve kayda değer katma değer ortaya koymaktan geçer. Gösterilen davranışların birçoğu zihnî, hissî ve fiilî yeterlilikten ortaya çıkan bir sonuçtur. Bu alanlardaki yetersizliklerden herhangi birisi sonucun niteliğini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir.
Bilgi, davranışlarımızın ön şartıdır. Herhangi bir şeyi bilmeden, tanımadan ve anlamadan o şey hakkında herhangi bir tepkide bulunamayız. Şüphesiz, her şeyi bilmemiz mümkün olmadığı gibi, her şeyi bilmemiz de gerekmemektedir. Ancak hayatı kaliteli ve başarılı yaşamamız için kazanılması gereken temel bilgi, tutum ve beceriler vardır. Bunlardan bilgi zihinsel (zihnî) alandaki öğrenmeyi teşkil eder ve en azından kavrama düzeyinde kazanılması gereken bir değerdir. Kavrama bir bilgiyi ‘neden ve niçin’ dediğimiz gerekçeleriyle anlamadır. Herhangi bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan, o şey hakkında doğru bir yargıda bulunamaz, istenilen düzeyde bir tutum takınılamaz ve fiilî bir eylemde bulunulamaz. Onun için bilgi kişiyi harekete geçiren ilk adımdır. İnsan ne kadar kendisi ve çevresi için gerekli doğru bilgiye sahipse, o kadar güçlüdür. Bilgisizlik, kişinin olumlu hareket kabiliyetini kısıtladığı gibi, bilgililik kişinin hareket kabiliyetini olumlu yönde artırır.
Hata, kusur ve günahlarımız bizim ayak bağlarımızdır. Bu ayak bağlarından ne kadar uzaksak, o kadar özgür oluruz. Özgürlük cismen hür olmakla sınırlandırılamaz. Nice insanlar vardır; bedenen hür olmalarına rağmen, ruhları esaret baskısı altında olduğundan mutsuzdur, hatta hayatlarını bir şekilde sonlandırma eğilimindedir. Nice zalimler vardır, işledikleri suçlarından dolayı vicdanları sürekli azap içindedir. Bilgisizlikte olduğu gibi, hata ve kusurlar insanın hareket kabiliyetini azaltır. Bunun için insanın güvenirliğinin arttırılması büyük önem taşımaktadır. Bu güvenirlik, hata ve kusurlardan arınırlık derecesi ile eşdeğerdir. O halde özgürlüğümüz masumiyetimizle doğru orantılıdır. Gerçek mânâda kuvvet hakta olduğu gibi, özgürlük de hata ve kusurlardan arınık olmadadır.
İnsanları büyüten, bedenî gelişimden ziyade, zekâ ve duygularını geliştirerek doğru yer ve zamanda kullanmalarıdır. Düşüncelerimiz kadar büyür, hedeflerimiz kadar adım atarız. Onun için birey neyi düşünüyorsa, neyi söylüyor ve yapıyorsa odur. İnsan hayalleri kadar gelişme kabiliyetindedir. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” İnsan himmeti kadar büyük, katma değeri kadar faydalıdır. Himmeti ne kadar dar alanda toplanmışsa, o kadar küçük ve fakir, ne kadar geniş yelpazede yer alıyorsa o kadar büyük ve zengindir. Ne kadar büyük hedefler belirler ve o hedefler üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırırsa o kadar başarılıdır. Bir bakıma hedeflemek başarmanın yarısı ise, çabalamak başarmanın tamamıdır. İnsan istenilen sonucu elde etmekten ziyade doğru hedefi seçmek ve hedefe uygun bir çaba içerisinde bulunma görev ve sorumluluğunu taşımaktadır.
Kişiler sayısınca mutluluğun tanımı yapılabilir. Ancak özde mutluluk, içi içine sığmama, doğru olan şeyi yapma, faydalı bir işe yarama sonucu duyulan hazdır, sevinçtir. Ruhumuz daraldıkça mutsuz, genişlendikçe mutlu oluruz. Ruhun genişlenmesi varlık âlemine sağlamış olduğu katma değer dediğimiz faydalar ve iyiliklerdir. Dar bir alan olan kendi çıkarına yoğunlaşma kesafet, geniş alan teşkil eden başkalarının çıkarını düşünmek ise letafet sağlar. Letafet içinde bulunan ruhlar huzurla dolar, hayatı anlamlı ve yaşanılır kılar. Hayatta her şey geçici ve fanîdir. Ancak iyilikler kalıcı ve bakîdir. Biz hazinenin emanetçisi olan nöbetçisine zengin demez, elindeki imkânı gerektiği yerde kullanana zengin deriz. Mutluluk parayla satın alınabilecek kadar ucuz bir meta değil, gönül zenginliği ile mevcut imkânlarını paylaşarak elde edilebilecek bir servettir.
ALAEDDİN ERDOĞAN