sidretül münteha
Mon 3 January 2011, 08:20 pm GMT +0200
HAYVANLARIN VE CANSIZ VARLIKLARIN ONUNLA KONUŞMASI
8468- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Bir kurt koyunlara saldırıp içinden bir tanesini kaptı. Çoban ise kovalayıp onu elinden kurtardı. Bunun üzerine kurt kuyruğu üzerine oturup şöyle konuştu: 'Allah'tan korkmuyor musun? Allah'ın bana verdiği rızkı elimden alıp kapıyorsun?'
Çoban kendini şöyle demekten alamadı: 'Hayret doğrusu! Benimle insan gibi konuşan bir kurt!'
'Sana bundan daha şaşılacak bir haber vereyim mi? Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Yesrib'de (Medine'de) İnsanlara geçmiş haberleri bildiriyor' deyince, çoban hemen koyunlarını önüne katıp Medine'ye vardı. Koyunları bir kenarda bırakıp doğru Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gitti ve durumu bildirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellenr'/Vamaz toplayıcıdır!' diye nida edilmesini emretti. Sonra çıkıp Arabîye: 'Haydi onlara (o hadiseyi) anlat!' buyurdu. O. da onlara olan biteni anlattı."
|Ahmed ve daha uzun bir metinle Bezzar.|
8469- Ömer radiyallahu anh'dan: "Süleymoğullarından bir bedevi bir (iri) keler avlayıp, yenine koyarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve şöyle dedi:
'Ey Muhammedi Bir kadın senden daha yalancı ve eksik bir kişi doğurmamıştır. Eğer arapların benim için amma da acelecİymiş demesinden çekinmeseydim, seni öldürürdüm. Hem de hemen.'
Ömer dayanamadı ve şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Beni bırak da şunun boynunu vurayım.' Bunun üzerine Allah Resulü sallal-lahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;
'Yumuşak huylu insanın nerdeyse peygamber olmağa namzet olduğunu bilmiyor musun?.' Sonra adama sordu:
'Ey bedevi! Meclisime saygısızlık edip bu doğru olmayan sözü neden söyledin?'
'Lât ve Uzzâ'ya yemin ederim ki, şu keler sana iman etmedikçe ben de sana iman etmem.'
Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem kelere sordu:
'Ey keler! Kime tapıyorsun?' Keler fasih bir arapçayla:
'Lebbeyk ve sa'deyk yâ Resûlallah! Ben, semada Arş'ı, yerde saltanatı, denizde yolu, cennette rahmeti, cehennemde azabı bulunan Allah'a İbadet ederim.'
'Peki ben kimim?'
'Sen, âlemlerin Rabbi olan Allah'ın Resulüsün. Peygamberlerin sonuncususun. Seni doğrulayan kurtulur; seni yalanlayan mahvolur' diye cevap verdi.
Bunun üzerine bedevi büyük bir aşk ve heyecanla: 'Şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur. Sen Allah'ın gerçek peygamberisin. Vallahi sana geldiğimde yeryüzünde en nefret ettiğim kimse sen idin. Ama şimdi seni kendimden ve çocuklarımdan daha çok seviyorum. Kıllarımla, derimle, içimle, dışımla, gizlim ile aşikâremle sana inandım.' Hadis devam ediyor.
Onda ayrıca şöyle geçmektedir: "O, bunu kendi kavminden bin kişiye bildirdi, hepsi de gelip müslüman oldular."
Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağir'de daha uzun bir metinle.
Derim ki: Zehebî el-Mîzân'da bu hadisin son derece zayıf olduğunu söylemiştir.
8470- Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sahradaydı. 'Ey Allah'ın Resulü!' diye çağıran bir ses duydu. Döndü kimseyi göremedi. Sonra bir daha bakındı, bağlı bir geyik gördü. Geyik şöyle konuştu: 'Şu dağda iki yavrum var, çöz beni de gidip onları emzireyim. Sonra dönüp sana geleyim.' Hemen onu çözdü. Geyik de gitti yavrularını emzirdi, sonra dönüp tekrar geri geldi. Ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onu bağladı.
Derken bedevî geldi ve sordu:
'Ey Allah'ın Resulü, bir isteğin var mıdır?'
'Evet, bu hayvanı serbest bırakmanı istiyorum' deyince, bedevî hemen onu çözüp serbest bıraktı, geyik de şöyle diyerek yürüyüp gitti: "Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve sen de Allah'ın Resulüsün."
|Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir senedle]
8471- Müzeyne ya da Cüheyne kabilesinden bir adamdan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazını kıldırmışti, bir de baktılar ki yüz kadar kurt gelmiş. Kurtları temsilen kuyrukları üzerinde oturmuşlar. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Onlara yemeklerinizden bir şeyler ezip yal yapın ve onlardan zarar geleceğinden endişelenmeyin!'
'Kendimizin ihtiyacı var nasıl yapalım'?' diye yakındıklarında şöyle buyurdu: 'Öyleyse usulca çıkıp gitmelerini söyleyin, çıkıp gitmelerini söyleyin!' Onlar da bu tavsiyeyi tuttu ve bunu söylediler. Kurtlar bunun üzerine kendilerine has sesler çıkartarak ve uluyarak çekip gittiler." [Dârîmî]
8472- Câbir radiyallahu anh'dan: "Hayber'de bir yahudi kadın kızartılmış
koyuna zehir kattı. Sonra getirip onu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hediye etli.
Onun budunu alıp yedi ve ashabı da ondan yediler. Sonra (aniden) şöyle buyurdu: 'Ellerinizi çekin (yemeyin)!'
Sonra (Yahudi) kadını çağırttı, kadın geldi; ona sordu:
'Bu koyunu zehirledin değil mi?'
'Sana bunu kim bildirdi?'
'Bana bunu elimdeki şu but bildirdi.'
'Evet zehirledim.'
'Peki seni buna iten sebep nedir?'
'İçimden dedim kî: Eğer bu gerçek bir peygamber ise zaten ona bu (zehirli) et zarar vermez, değilse biz ondan kurtulmuş oluruz' dedi ve böylece suçunu itiraf etti.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu affetti, cezalandırmadı. Buna karşılık onunla beraber o etten yiyen sahabî-ler derhal öldüler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ise yediği etten dolayı omuzun-dan kan aldırdı."
8473- Diğer rivayet:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem emir buyurdu (Yahudi) kadın (ölen sahabilere kısas olarak) öldürüldü." |Ebû Dâvud]
8474- Ali radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Mekke'deydik. Bazı yerlerini gezmeye çıktık, yanından geçtiğimiz her ağaç, her dağ ona şöyle diyordu: 'Esselâmü aleyke yâ Resûlallah!'" [Tirmizî.]
8475- Câbir bin Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mekke'de bir taş var, peygamberlik geldiği zaman geceler boyu bana selâm verdi. O taşı şimdi bile tanıyorum." [Müslim ve Tiımizî.]
8476- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bir bedevi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:
'Senin Allah Resulü olduğunu ben nerden bileyim?'
'Bak şimdi şu hurma salkımını çağıracağım ve beni/n Allah Resulü olduğumu söyliyecek ve sehadette bulunacaktır' dedi ve hurma salkımını çağırdı. Hurma salkımı ağacından inmeye başladı; gelip Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in önüne düştü ve şöyle dedi: 'Esselâmu aleyke yâ Resülallah!' Sonra ona: 'Haydi yerine dön!' dedi. Salkım gidip yerine döndü ve eski yerine kaynadı. Bunun üzerine bedevi derhal müslüman oldu." iTirmizî.]
8477- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Ona sordular: "O gece cinlerin Kur'ân dinlediklerini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e kim bildirdi?" Şu cevabı verdi: "Onların geldiğini bir ağaç bildirdi." [Buhârî ile Müslim.]
8478- Câbir radiyallahu anh'dan: "Ensâr'dan bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle dedi:
'Sana bir şey yaptırayım da onun üzerinde otur, bunu istemez misin? Benim marangoz bir kölem var.'
'İstersen yaptır' buyurdu. Bunun üzerine ona bir minber yaptırdı.
Cuma günü olunca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun yaptığı minberin üstünde oturdu ve hutbe okudu. (Daha önce) üzerinde hutbe okuduğu hurma kütüğü öylesine bir çığlık attı ki, nerdeyse ikiye bölünecekti."
8479- Diğer rivayet:
"Çocuğun ağlaması gibi ağladı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem minberden İndi ve onu alıp kucakladı. Durup sakin oluncaya dek çocuk inlemesi gibi inleyip durdu. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (şöyle buyurdu:) 'O, yanında yapılan zikrıtl-lalı dolayısıyla ağladı'."
8480- Diğer rivayet:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hutbe okuduğu zaman mescidin duvarlarından bir hurma kütüğüne dayanırdı. Kendisine
minber yapılıp onun üzerine çıkınca o kütük tıpkı deve İniltisi gibi inlemeye başladı. Öylesine ki tüm mesciddekiler duydu. Nihayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aşağıya inip onu kucakladı." IBuhûrî ile Nesâî.j
8481- Tirmizî, Bureyde'den benzerini nakletti. Onda şöyle geçmektedir:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona (kütüğe) döndü, elini üzerine koydu ve şöyle dedi: 'İstersen, seni eskiden bulunduğun yere dikeyim de eski halini al! istersen seni cennette dikeyim de onun nehirleri ve pınarlarından iç! İyi ol ve geliş, meyve ver de cennet ehli senin hurmandan ve meyvenden doya doya yesinler.' (Râvi) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den onun şöyle dediğini duyduğunu söyledi: 'Olur evet' -iki kere-.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e kötülüğün hangisini tercih ettiği sorulunca, buyurdu: 'Onu cennette dikmemi tercih etti' .buyurdu"
8482- O (Tirmizî), Ubeyy bin Kâ'b'dan benzerini nakletti. Onda şöyle geçer:
"Mescid yıkıldığı zaman, o kütüğü Ubeyy bin Kâ'b aldı. Kurtlar tarafından yenip çürü-yünceye kadar o kütük onun yanında kaldı."
8483- O (Tirmizî), Enes'ten benzerini nakletti. Onda şöyle geçmektedir:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ona (kütüğe) ilgi gösterince sustu. Sonra şöyle buyurdu:
'Muhammedi in canı elinde olana yemin ederim ki, eğer ona ilgi göstermeseydim, kıyamete kadar öyle inleyip duracaktı.' Sonra emretti, o kütük gömüldü."
8484- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Bir seferde Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem ile beraberdik. Bir bedevî çıkageldi, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e yaklaşınca, ona şöyle dedi: 'Nereye gitmek istiyorsun?'
'Ailemin yanına.'
'iyi bir şey yapmak ister misin?'
'Nedir o?'
'Allah'tan başka hiçbir tanrının olmadığına, Muhammed'in O'nun kutu ve Resulü olduğuna şehadet etmendir.'
'Peki senin bu dediğine kim tanıklık eder?'
'İşte şu ağaç' buyurdu. Sonra vadinin kenarındaki ağacı çağırdı. Ağaç yeri yara yara gelerek, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in huzurunda durdu. Üç kere O'na kelî-me-i şehadet getirtti. Ağaç tam üç kere şeha-det getirdi. Sonra söküldüğü yere dönüp gitti. Bunun üzerine bedevî, kavmine dönerken şöyle dedi: 'Eğer kavmim bunu kabul ederlerse, alıp onları getiririm, aksi halde ben tekrar gelir, seninle olurum."
[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr.]
8485- Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
"O, bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'İn ardından gitmiş. O oturunca o da oturmuş.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
'Ey Ebû Zer! Neden ardımdan geldin?'
'Allah ve Resulü en iyi bilendir' diye cevap vermiş.
Sonra Ebû Bekr gelip sağ tarafında oturdu. Ona da: 'Ey Ebû Bekr neden geldin?' diye sormuş, o da: 'Allah ve Resulü en İyi bilendir' dedi.
Sonra Ömer gelip Ebû Bekr'in sağında oturdu. Ona da:
'Ey Ömer neden geldin?' dedi. O da: 'Allah ve Resulü en iyiyi bilendir' diye cevap verdi. Ondan sonra Osman gelip Ömer'in sağ tarafına oturdu. Ona da: 'Ey Osman neden geldin?' diye sordu. Osman da: 'Allah ve Resulü en iyi bilendir' diye cevap verdi..
Ondan sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yedi ya da dokuz taş aldı, arıların uğultusu gibi uğultuları duyuluncaya dek, onlar onun elinde teşbih ettiler. Sonra onları yere bırakınca sustular.
Sonra onları Ebû Bekr'in eline koydu, yine arıların uğultusunu andıran bir sesle teşbih ettiler. Yere koydu, sustular. Sonra onları alıp Ömer'in eline koydu, yine anların uğultusunu andıran bir sesle onun elinde de teşbih ettiler. Onları yere koydu, sustular. Sonra onları alıp Osman'ın eline koydu. Osman'ın elinde de anların uğultusunu andıran bir sesle teşbih ettiler. Sonra onları yere koydu, sustular."
[Bezzâr]
Zührî dedi ki: "Bununla (onların) halife olacaklarını kastetti."
8468- Bu hadisi Ahmed (III, 83), Yezîd ani'l-Saîd senedi ile tahrîc etti.
Râvileri Heysemî'ye göre Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 291).
8469- Bunu Taberânî, M. el-Evsat ves-Sağîr'de şeyhi Muh. b. Alî b. el-Velîd el-Basrî tarikiyle tahrîc etti. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir. Ancak Zehebî, mezkûr râvi sebebiyle isnâdı hakkında zayıf hükmü vermiştir (Mecma‘ VIII, 294).
8470- Râvilerinden Ağlab b. Temîm zayıftır (Mecma‘ VIII, 295).
8471- Bu hadisi Dârimî (I, 12), Muh. b. Yûsuf ani's-Sevrî ani'l-A'meş an Şimr b. Atiyye an raculin senedi ile tahrîc etti.
8472-8473- İlk rivayeti Ebû Dâvud (4510), Sül. b. Dâvud el-Mehrî an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Câbir senediyle tahrîc etti.
Zührî, Câbir'e yetişemediği için isnâdında kopukluk vardır.
İkinci rivayeti de Ebû Dâvud (4511), Vehb b. Bakiyye an Hâlid an Muh. b. Amr an Ebî Seleme mürsel senedi ile tahrîc etti.
8474- Bu hadisi Tirmizî (3626), Abbâd b. Ya'kb ani'l-Velîd b. e. Sevr an Abbâd b. e. Yezîd an Alî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.
8475- Bu hadisi Müslim (fadâil 2, s. 1782) ve Tirmizî (3624), Simâk b. Harb an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
8476- Bu hadisi Tirmizî (3628), Muh. b. İsm. an Muh. b. Saîd an Şerîk an Simâk an Ebî Zıbyân an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü verdi.
8477- Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 32/1, IV, 240) ve Müslim (salât 153, s. 333), Ebû Usâme an Mis'ar an Ma'n b. Abdirrahman an ebîhî an Mesrk an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
8478-8479- Bu hadisi Buhârî (salât 64/2, I, 116; buyû‘ 32/2, III, 14; menâkıb 25/14, IV, 173), Abdülvâhid b. Eymen an ebîhî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
8480- Bu hadisi Nesâî (cum'a 17, III, 102), Amr b. Sevâd an İbn Vehb an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti.
8481- Bu hadis, Tirmizî'de değil Dârimî'nin Sünen'inde (I, 16) yer almıştır. İsnâdı şöyledir: Muh. b. Humeyd an Temîm b. Abdilmü'min an Sâlih b. Hayyân an İbn Büreyd an ebîhî.
Muh. b. Humeyd ihtilâflı bir râvidir. Sâlih ise İbn Maîn'e göre zayıftır.
8482- Bu hadisi de yalnızca Dârimî (I, 17-8), Zekeriyyâ b. Adî an Ubeydillah b. Amr an Abdillah b. Muh. b. Akîl ani't-Tufeyl b. Ubeyy an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
İbn Alâl ihtilâflı bir râvidir.
8483- Bu hadisi de yalnızca Dârimî (I, 19), Muh. b. Ah. b. e. Halef an Ömer b. Yûnus an İkrime b. Ammâr an İshâk b. e. Talha an Enes senedi ile tahrîc etti.
Râvileri Sahîh ricâlindendir.
8484- Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 292).
8485- Bezzâr, bu hadisi iki isnâd ile tahrîc etti ki, bunlardan birinin râvileri azıcık zaaf olmakla birlikte güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 299).