hafiza aise
Tue 5 July 2011, 03:22 pm GMT +0200
2— Hayber Savaşla mı Fethedildi?
Hayber'in tamamen zorla mı, yoksa-bir kısmının zorla, bir kısmının sulh yoluyla mı fethedildiği konusunda ihtilâf edilmiştir.
Ebu Davud, Enes'ten şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasûlü (s.a.) ber'e savaş açtı. Hayber'i zorla ele geçirdik. Akabinde harp esirleri toplia di." [785]
İbn İshak şöyle demiştir: İbn Şihâb'a sordum; bana, Allah Rasûlü' (s.a.) savaştıktan sonra, Hayber'i zorla fethettiğini haber verdi.
Ebu Davud, İbn Şihâb'dan şöyle rivayette bulunmuştur: Bana, Allah Ra-sûlü'nün (s.a.) Hayber'i savaştıktan sonra, zorla fethettiği ve Hayber halkından kalelerinden inenlerin de ancak çarpışmadan sonra sürülmeleri şartıyla indikleri haberi ulaştı. [786]
İbn Abdilber şöyle demiştir: Hayber toprakları hakkında sahih olan şudur: "Hayber topraklarının hepsi, Fedek'in aksine, mağlup edilerek zorla fethedilmiştir. Çünkü Allah Rasûlü (s.a.) Hayber topraklarının tamamını, atları ve develeriyle Hayber içlerine kadar dalan ganimetçiîer arasında taksim etmiştir. Bunlar ise Hudeybiye'ye katılan sahabîlerdir. Ulemâ da Hayber topraklarının taksim edildiği hususunda ihtilâf etmeyip ancak beldeler (ülkeler) ganimet olarak alındığı zaman, toprakların eski sahiplerine bırakılıp vergi mi konacağı, yoksa taksim mi edileceği hususunda ihtilâf etmişlerdir.
Kûfeli alimler derler ki: Devlet başkanı zorla fethedilen araziyi, Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hayber arazisinde uyguladığı gibi taksim etmekle, Hz. Ömer'in Irak'ın Sevâd (Mezopotamya) arazisinde uyguladığı gibi eski sahiplerine bırakıp vergi koymak arasında muhayyerdir.
İmam Şafiî ise şöyle der: "Fethedilen toprakların hepsi, Hz. Peygam-ber'in (s.a.) Hayber'i taksim ettiği gibi taksim edilir. Çünkü topraklar da kâfirlerin diğer malları gibi bir ganimettir."
îmam Mâlik de, Hz. Ömer'in yaptığına tâbi olarak, fethedilen toprakların eski sahiplerine bırakılıp vergi konacağı yolunda görüş ileri sürmüştür. Çünkü arazi, Hz. Ömer'in kendisinden sonra gelecek müslümanların yararına olmak üzere bir grup sahabe arasında uyguladığı araziyi eski sahiplerine bırakıp vergi alması hadisesiyle diğer ganimetlere göre özel bir durum arzet-miştir. İmam Mâlik, Zeyd b. Eşlem kanalıyla onun babasından şöyle rivayet etmiştir: Ömer'in (r.a) şöyle dediğini işittim: "Şayet sonradan gelecek nesillere bir şey kalmaması endişesi olmasaydı, müslümanların fethettiği her bir kenti Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hayber'i paylaştırdığı gibi, ben de paylaştırır-dım," [787]
İbn İshak'm söylediği gibi bu rivayet, Hayber arazisinin tamamının hisselere ayrıldığına delâlet eder.
Hayber'in bîr kısmı sulh yoluyla, bir kısmı da zorla fethedilmiştir diyenler, şüpheye düşmüş, yanılmışlardır. Onların şüpheye düşmesi, kanlarının dökülmemesi şartıyla, halkının teslim ettiği iki kale sebebiyledir. Bu iki kale halkının, erkek kadın ve çocukları ganimet olmayınca bunun suhltan dolayı olduğunu zannetmişlerdir. Hayatıma yemin ederim ki, erkek, kadın ve çocuklar hakkındaki bu tutum, bir nevi sulh gibidir. Fakat, onlar topraklarını ancak kuşatma ve çarpışma neticesinde bırakmışlardır. Dolayısıyla, bu iki kale halkına ait toprakların hükmü de, hepsi zorla ganimet olarak elde edilen|y< hakkı olanlar arasında paylaştırılan diğer Hayber arazilerinin hükmü gibidir:
Hayber'in yarısı sulh ile diğer yarısı ise zorla fethedildi diyenler, Yahya b. Saîd'in, Beşîr b. Yesâr'dan rivayet ettiği: "Allah Rasûlü (s.a.) yansı kendisine, diğer yarısı da müslümanlara ait olmak üzere Hayber'i ikiye taksim etti." [788] hadisinden ötürü şüpheye düşmüş olabilirler.
Ebu Ömer (İbn Abdilber) şöyle demiştir: "Bu hadis sahih olsa bile mânasının şöyle olması gerekir: Rasûlullah'a ait olan bu yarı, bu yarıda hakkı olan diğer kimselerle birlikte O'nundu. Çünkü Hayber ganimetleri otuz altı hisseye taksim edilmiş, Hz. Peygamber (s.a.) ve O'nunla birlikte bulunan bir gruba on sekiz hisse düşmüştü. Diğer sahabîler ise geriye kalan hisseleri paylaşmışlardı. Bunların hepsi de önce Hudeybiye'de bulunup sonra Hayber'e katılan kimselerdi. Halkının, kuşatma ve çarpışmadan sonra teslim ettiği kaleler İse sulh yoluyla feth edilmiş olmaz. Şayet sulh yoluyla feth edilmiş olsaydı, sulh ehlinin kendi topraklarına ve diğer mallarına sahip oldukları gibi, onlar da kalelerine sahip olurlardı. Bu hususta doğru olan, Musa b. Ukbe ve diğerlerinin İbn Şihâb'tan rivayet ettikleri değil, İbn İshak'm söylediğidir." Ebu Ömer'in sözü burada sona ermektedir.
Ben derim ki: İmam Mâlik'in îbn Şihâb'tan rivayetine göre Hayber'in bir kısmı zorla, bir kısmı ise sulh yoluyla fethedilmiştir. Küteybe topraklarının çoğu zorla fethedilmiş olmakla birlikte sulh ile elegeçirilen kısmı da vardır. Mâlik şöyle demiştir: "Küteybe, ürün veren kırk bin hurma ağaçlı Hayber toprağıdır." [789]
îmam Mâlik, Zührî -İbn Müseyyeb kanalıyla şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasûlü (s.a.); Hayber'in bir kısmım zorla.fethetmiştir."[790]
[785] Ebu Davud, 3009; isnadı sahihtir. Bundan daha geniş bir rivayet Buharî (8/12; 64/38) ve Müslim (1365)'de yer almaktadır.
[786] Ebu Davud, 3018. Hadis mürseldir.
[787] Buhari: 64/38; Ebu davııd. 3020; Ahmed b. Hanbel. Müsned. 1/32, 40.
[788] Ebu Davud, 3010. Senedi kuvvetlidir.
[789] Ebu Davud, 3017. Rivayet mürseldir.
[790] Ebu Davud, 3017.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/395-397.
Hayber'in tamamen zorla mı, yoksa-bir kısmının zorla, bir kısmının sulh yoluyla mı fethedildiği konusunda ihtilâf edilmiştir.
Ebu Davud, Enes'ten şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasûlü (s.a.) ber'e savaş açtı. Hayber'i zorla ele geçirdik. Akabinde harp esirleri toplia di." [785]
İbn İshak şöyle demiştir: İbn Şihâb'a sordum; bana, Allah Rasûlü' (s.a.) savaştıktan sonra, Hayber'i zorla fethettiğini haber verdi.
Ebu Davud, İbn Şihâb'dan şöyle rivayette bulunmuştur: Bana, Allah Ra-sûlü'nün (s.a.) Hayber'i savaştıktan sonra, zorla fethettiği ve Hayber halkından kalelerinden inenlerin de ancak çarpışmadan sonra sürülmeleri şartıyla indikleri haberi ulaştı. [786]
İbn Abdilber şöyle demiştir: Hayber toprakları hakkında sahih olan şudur: "Hayber topraklarının hepsi, Fedek'in aksine, mağlup edilerek zorla fethedilmiştir. Çünkü Allah Rasûlü (s.a.) Hayber topraklarının tamamını, atları ve develeriyle Hayber içlerine kadar dalan ganimetçiîer arasında taksim etmiştir. Bunlar ise Hudeybiye'ye katılan sahabîlerdir. Ulemâ da Hayber topraklarının taksim edildiği hususunda ihtilâf etmeyip ancak beldeler (ülkeler) ganimet olarak alındığı zaman, toprakların eski sahiplerine bırakılıp vergi mi konacağı, yoksa taksim mi edileceği hususunda ihtilâf etmişlerdir.
Kûfeli alimler derler ki: Devlet başkanı zorla fethedilen araziyi, Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hayber arazisinde uyguladığı gibi taksim etmekle, Hz. Ömer'in Irak'ın Sevâd (Mezopotamya) arazisinde uyguladığı gibi eski sahiplerine bırakıp vergi koymak arasında muhayyerdir.
İmam Şafiî ise şöyle der: "Fethedilen toprakların hepsi, Hz. Peygam-ber'in (s.a.) Hayber'i taksim ettiği gibi taksim edilir. Çünkü topraklar da kâfirlerin diğer malları gibi bir ganimettir."
îmam Mâlik de, Hz. Ömer'in yaptığına tâbi olarak, fethedilen toprakların eski sahiplerine bırakılıp vergi konacağı yolunda görüş ileri sürmüştür. Çünkü arazi, Hz. Ömer'in kendisinden sonra gelecek müslümanların yararına olmak üzere bir grup sahabe arasında uyguladığı araziyi eski sahiplerine bırakıp vergi alması hadisesiyle diğer ganimetlere göre özel bir durum arzet-miştir. İmam Mâlik, Zeyd b. Eşlem kanalıyla onun babasından şöyle rivayet etmiştir: Ömer'in (r.a) şöyle dediğini işittim: "Şayet sonradan gelecek nesillere bir şey kalmaması endişesi olmasaydı, müslümanların fethettiği her bir kenti Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hayber'i paylaştırdığı gibi, ben de paylaştırır-dım," [787]
İbn İshak'm söylediği gibi bu rivayet, Hayber arazisinin tamamının hisselere ayrıldığına delâlet eder.
Hayber'in bîr kısmı sulh yoluyla, bir kısmı da zorla fethedilmiştir diyenler, şüpheye düşmüş, yanılmışlardır. Onların şüpheye düşmesi, kanlarının dökülmemesi şartıyla, halkının teslim ettiği iki kale sebebiyledir. Bu iki kale halkının, erkek kadın ve çocukları ganimet olmayınca bunun suhltan dolayı olduğunu zannetmişlerdir. Hayatıma yemin ederim ki, erkek, kadın ve çocuklar hakkındaki bu tutum, bir nevi sulh gibidir. Fakat, onlar topraklarını ancak kuşatma ve çarpışma neticesinde bırakmışlardır. Dolayısıyla, bu iki kale halkına ait toprakların hükmü de, hepsi zorla ganimet olarak elde edilen|y< hakkı olanlar arasında paylaştırılan diğer Hayber arazilerinin hükmü gibidir:
Hayber'in yarısı sulh ile diğer yarısı ise zorla fethedildi diyenler, Yahya b. Saîd'in, Beşîr b. Yesâr'dan rivayet ettiği: "Allah Rasûlü (s.a.) yansı kendisine, diğer yarısı da müslümanlara ait olmak üzere Hayber'i ikiye taksim etti." [788] hadisinden ötürü şüpheye düşmüş olabilirler.
Ebu Ömer (İbn Abdilber) şöyle demiştir: "Bu hadis sahih olsa bile mânasının şöyle olması gerekir: Rasûlullah'a ait olan bu yarı, bu yarıda hakkı olan diğer kimselerle birlikte O'nundu. Çünkü Hayber ganimetleri otuz altı hisseye taksim edilmiş, Hz. Peygamber (s.a.) ve O'nunla birlikte bulunan bir gruba on sekiz hisse düşmüştü. Diğer sahabîler ise geriye kalan hisseleri paylaşmışlardı. Bunların hepsi de önce Hudeybiye'de bulunup sonra Hayber'e katılan kimselerdi. Halkının, kuşatma ve çarpışmadan sonra teslim ettiği kaleler İse sulh yoluyla feth edilmiş olmaz. Şayet sulh yoluyla feth edilmiş olsaydı, sulh ehlinin kendi topraklarına ve diğer mallarına sahip oldukları gibi, onlar da kalelerine sahip olurlardı. Bu hususta doğru olan, Musa b. Ukbe ve diğerlerinin İbn Şihâb'tan rivayet ettikleri değil, İbn İshak'm söylediğidir." Ebu Ömer'in sözü burada sona ermektedir.
Ben derim ki: İmam Mâlik'in îbn Şihâb'tan rivayetine göre Hayber'in bir kısmı zorla, bir kısmı ise sulh yoluyla fethedilmiştir. Küteybe topraklarının çoğu zorla fethedilmiş olmakla birlikte sulh ile elegeçirilen kısmı da vardır. Mâlik şöyle demiştir: "Küteybe, ürün veren kırk bin hurma ağaçlı Hayber toprağıdır." [789]
îmam Mâlik, Zührî -İbn Müseyyeb kanalıyla şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasûlü (s.a.); Hayber'in bir kısmım zorla.fethetmiştir."[790]
[785] Ebu Davud, 3009; isnadı sahihtir. Bundan daha geniş bir rivayet Buharî (8/12; 64/38) ve Müslim (1365)'de yer almaktadır.
[786] Ebu Davud, 3018. Hadis mürseldir.
[787] Buhari: 64/38; Ebu davııd. 3020; Ahmed b. Hanbel. Müsned. 1/32, 40.
[788] Ebu Davud, 3010. Senedi kuvvetlidir.
[789] Ebu Davud, 3017. Rivayet mürseldir.
[790] Ebu Davud, 3017.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/395-397.