Hadice
Fri 3 December 2010, 07:59 am GMT +0200
Hayal Dükkanı
KALIN PALTOSUNA SIMSIKI sarılmıştı. Demir kapının üstten geçmeli mandalına dokunuyor, sonra geriliyor, bir müddet bekliyor, tekrar kapıya yöneliyor, sonra yine vazgeçiyordu.
Rüzgârın paltosunu havalandırmasına direnerek bir-iki adım attı ve zorla bahçe kapısından içeri girdi.
Sonra tekrar dönecek gibi oldu. Yine vazgeçti.
Dışarıdaki soğuğa rağmen, uzun süre bu kararsızlık devam etti.
İçerideki adam dayanamayıp pencereyi açtı:
"Buyurun, buyurun. Lütfen içeri girin" dedi.
Adam çekinerek içeri girdi. Paltosunun düğmelerini açtı. Sıcak dükkânın mistik havasını içine çekti.
Kendisine gösterilen yere oturdu. Dükkânın sahibi şöyle dedi:
"Sizi dükkânıma girmekte oldukça kararsız gördüm. Biliyorsunuz, burası hayal dükkânı. Ne ararsanız var. Buraya her gelen, her istediğini mutlaka alır. Kimse eli boş dönmez."
"Ama benim istediğim şey çok büyük ve imkânsız. Kimse, hiç kimse onu bana veremez" dedi adam.
Dükkân sahibi:
"Size söyledim ya, bu dükkânda imkânsız diye bir şey yok. Ne istiyorsanız muhakkak alırsınız" dedi.
Adam ümitsizce:
"Benim isteğimi yerine getiremezsiniz. Dediğim gibi, ben imkânsız bir şey istiyorum..."
Dükkân sahibi adamın sözünü kesti:
"Bırakın şu imkânsız lâfını da istediğiniz şeyi söyleyin artık."
"Ben, şey, ben tam elli yaşındayım. Ve sizden elli yılımı geri istiyorum. Verebilir misiniz?"
"Tabii ki," dedi dükkan sahibi. "Size geçmiş elli yılınızı tekrar vereceğiz, ama tek bir şartla!"
Adam heyecanla:
"Neymiş o?"
"Tecrübeleriniz..."
Müşteri düşündü, tecrübelerini verecek, karşılığında elli yılını alacaktı. "Tamam" diyecek oldu. Biraz düşündü. Eğer tecrübelerini verecek olsa, çocukluğu, gençliği, başından geçen onca şey; aynı hatalar, yaşadığı onca acılar... Sonunda yine yıllar geçecek, tekrar aynı şeyler yaşanacak ve tecrübeler elde edilecek...
O zaman elli yılı tekrar aynı şekilde yaşamaya ne gerek vardı? Dükkân sahibine döndü:
"Demek istediğinizi anladım efendim. Sağ olun, ben istediğimi aldım. Hem elli yılımı, hem de tecrübelerimi..." dedi ve yüzünde garip bir sevinçle kapıyı çekti, kararlı adımlarla yürüdü, kayboldu.
Yıllar, tecrübe demekti. Yaşanan olaylara gösterilen tepkiler, hissedilen acılar, sevinçler, hatalar, yıllar gerektirirdi. Sonunda nasıl davranılması gerektiğini tecrübelerle öğrenilirdi. Bütün parçalar bir araya gelir ve bir anlam ifade ederdi.
Mevlâ kusurlarımızı bağışlasın. Bizlere rahmetiyle muamele etsin. Size doğru anlamayı, bize de doğru anlatmayı nasip etsin. Hatalarımızı affetsin.
Bismillâhirrahmânirrahîm
"O öylesine bir Allah'tır ki, her şeyi yaratan, bütün varlıklara şekil verendir. En güzel isimler Onundur. Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar hep Onu teşbih ederler. O her şeye gücü yeten ve her kemâle sahip, her işinde hikmet sahibi olandır." (Haşir, 22-24)
"Küçük ve büyük, yapılan her şey levh-i mahfuzda yazılıdır."
(Rahman, 53)
"Şüphesiz ki Allah, insanlara hiçbir surette zulmetmez. Fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler." (Yunus, 44)
"Şüphesiz ki Rabbin, onların kalplerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir." (Nemi, 74)
"Bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise; o asıl hayatın ta kendisidir. Eğer bilselerdi (dünyayı ebedi hayata tercih etmezlerdi)." (Rum, 64)
"Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah bütün yaptıklarınızı görendir." (Hucurat, 18)
"Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kudret sahibi olan da ancak Allah'tır." (Zariyat, 58)
Rukiye Erdoğmuş