saniyenur
Tue 12 June 2012, 08:29 pm GMT +0200
11- Haya
Allah'ın elçisi Muhammed çok iffetli ve utangaçtı; aslında tam manasıyla bir namus sembolüydü. Sahabe'den pek çok kimsenin rivayet ettiğine göre, genç kızlardan daha haya sahibi ve utangaçtı. Hiçbir zaman yüksek sesle veya yakışıksız bir tavırla konuşmamış-tır. Ahş-veriş için pazara çıktığında insanların yanından yavaşça ve tebessüm ederek geçerdi. Bazı insanlar Kabe'nin yanında yıkanırken veya çıplak tavaf ederken Rasulullah bu tip davranışlardan hoşlanmazdı. Bir mecliste istemediği bir şey duyduğu zaman insanların yüzüne karşı bir şey söylemezdi. Fakat yüzünün rengi duygularını yansıtır ve ashabı da böylece ihtiyatlı olurdu.
Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Rasulullah bakire kızdan daha hayâlıydı. Ashabı, Rasulullah'ın bir şeyden hoşlanıp hoşlanmadığını yüzünden anlardı." Hz. Aişe, Rasulullah'ın hayasızca, ağzının içi görülecek şekilde güldüğünü görmediğini, sadece gülümsemekle yetindiğini söylemiştir.
Câbir b. Semûre'nin rivayetine göre Rasulullah konuşkan değildi. Açık ve sükûnetle konuşurdu. Hz. Aişe şöyle demiştir: "Rasulullah sizin konuştuğunuz gibi hızlı konuşmaz, yamndakİlerin daha sonra hatırlamalarını kolaylaştıracak şekilde kelimeler arasında bir müddet duraklardı.'' İbni Ömer'in anlattığına göre Ensar'dan bir zat, kardeşini hayâlı olmaya karşı ikaz ederken, oradan geçen Rasulullah şöyle demiştir: "Onu yalnız bırak, haya imanın parçasıdır." İmran b. Hüseyin'in rivayetine göre Rasulullah"Hayâ imandandır ve hayâlı olan kişi ise Cennet'tedir. Ahlâksızlık kalbin katılığın-dandır. Kalbi katı olan kişi ise Cehennem'-dedir.'' buyurmuştur.
Zeyd b. Talha'nın rivayetine göre Rasulullah şöyle demiştir: "Haya ve iman biraradadır; biri gittiğinde diğeri de peşinden gider." Yine aynı şahsın rivayetine göre Rasulullah "Her dinin bir hususiyeti vardır ve İslamcın hususiyeti ise hayadır." buyurmuştur. Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sunulan) hiçbir yemek hakkında yorum yapmamıştır. İstediğinde yemiş; istemediğinde ise (menfi bir yorum yapmadan) bırakmıştır." Enes'in rivayetine göre de Rasulullah: "Kaba söz ayıptan başka bir şey getirmez. Haya da girdiği yeri süsler." buyurmuştur. Hz. Aişe'nin bir rivayetinde Peygamber şöyle demiştir: "Cezasını ben bile çekecek olsam, hiç kimsenin kabahati hakkında konuşmak istemem." (Mişkât)
İbni Mes'ud, Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ashabımdan hiç kimse bana bir diğeri hakkında bir şey söylemesin. Çünkü, hiç birinizin yanına (ön yargılı) kötü niyetle çıkmaktan hoşlanmam. Abdullah b. Müslim'in rivayetine göre Rasulullah: "Haya önceki peygamberlerin dinlerinin bir patçasıdır. Ondan yoksun olan her istediğini yapabilir." demiştir. Rasul Muhammed 'ın çok hayâlı ve iffetli bir insan olduğu tarihî bir vakıadır. Kendi örnek hayatıyla bunu ashabına talim ettirmiştir.
O her işini kendisi yapardı. Sahabe'den iki kişinin anlattığına göre Rasulullah'ı görmek İçin evine gittiklerinde onu bir tamir işiyle uğraşırken buldular. Onlar da Rasulullah'a yardım ettiler. İş bittiğinde Allah1 in Rasulü onlara dua etti.
Muhammed, daha çocukken Kabe'nin tamirine taş taşıyarak yardım etmişti. Kabe'deki cami ve Medine'deki Mescid-i Nebevinin inşasına katılmıştı. Hendek Savaşı'nda Medine'nin müdafaası için hendek kazmış-tı. Evde ve dışarıda sıradan insan gibi çalışmıştı. Peygamberlik veya Medine Devleti'nİn Başkanlığı gibi, büyük vazifelerin olması gereken ayrıcalığını hiçbir zaman göstermemiştir. Bir tüccar ve peygamber olarak MekkeL de, Devlet Başkanı ve Allah'ın Rasulü olarak Medine'de statü olarak çok mütevazi bir hayat yaşamıştır. Statü olarak Mekke'deki tüccardan, Medine'deki Devlet Başkanlığına yükselmesi, onun mütevazi ve ahlâk timsali hayatına en ufak bir değişiklik getirmemişti. Vefatından önce devleti güneyde Yemenden, kuzeyde Suriye'ye kadar yayıldığında da ahlâkı ve tevazuu aynıydı.
Enes'in anlattığına göre, Rasulullah develere yağ sürmüş, keçi ve develeri kendi elleriyle damgalamıştır. Rasulullah sahabeden Habbab b. el-Erett'i bir savaşta görevlendirmişti. Habbab'ın evinde başka erkek yoktu, kadınlar da süt sağmasını bilmiyorlardı. Rasulullah, her gün evlerine giderek keçi ve sığırlarını sağmıştır. Medine'deki cariyeler ona gelerek yardım etmesini isterlerdi. Rasulullah da çekinmeksizin onlarla gider ve işlerine yardım ederdi. Abdullah b. Ebî Evfâ'nın söylediğine göre Rasulullah hiç kibir göstermeksizin veya aşağılanma gibi hisse kapılmadan dul ve muhtaçların işlerini yapardı. Rasulullah mescidde tam namaza durmak üzereyken bedevinin biri gelerek, gömleğini tutmuş ve; "Biraz işim var, sonraya bırakırsam unutabilirim. Bu yüzden evvelâ işimi gör." demiştir. Bunun üzerine Peygamber hemen mescid-den çıkarak bedevînin işini görmüş ve daha sonra namaz kılmıştır.
Abdullah b. Mes'ud, Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir. "Size kimlerin Cehennem'den, Cehennem'in de kimlerden uzak tutulduğunu söyleyeyim mi? Nazik, müşfik ve yanında kolay yaşanılabilen, cana yakın ve yumuşak huylu insanlar."