- Havale kitabı

Adsense kodları


Havale kitabı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Thu 10 February 2011, 07:46 pm GMT +0200
44. HAVALE (Alacağın Devri) KİTABI

136. Alacağın Devri


Havale, nehyedilen alacağın alacakla satışından müstesna ve caiz olan bir muameledir. Zira Peygamber Efendimiz,
"Zenginin, borcunu vermeyip alacaklısını oyalaması haksızlıktır. Herhangi biriniz bir zengine havale edildiği zaman, havaleyi kabul etsin» 1 buyurmuştur.
Bahsimiz Havale'nin şartlan ve hükmü hakkındadır.
Havale: Şeriat Örfünde, borçlunun alacaklısına «Ben sana borçluyum. Falanca adam da bana borçludur. Seni ona havale ettim», alacaklının da «kabul ettim» diyerek yaptıkları bir akittir.
Bu akdin sıhhati için, Muhal ve Muhâlün aleyh denilen alacaklı ile ikinci borçlunun muvafakati şart mıdır, değil midir diye ihtilaf vardır. Kimisi «Yalnız alacaklının nzası şarttır» demiştir, ki bu, imam Mâlik'in görüşüdür. Kimisi «ikisinin de nzası şarttır» kimisi de, îmam Mâlik'in görüşünün tam tersini söyleyerek «Alacaklının rızası şart değil, diğerinin şarttır» demiştir. Bu da imam Davud'un görüşüdür.
Havalenin bir akit olduğunu benimsemiş olanlar, ikisinin de rızasını şart koşmuşlardır. «Alacaklı için borçlu ne ise, borçlunun borçlusu da odur. Yani alacaklı hakkını borçludan istediği zaman, borçlu nasıl 'Borcumu vermem' diyemiyorsa, Muhal ileyhe de 'vermem' diyemez» diyenlerde, «Yalnız alacaklının nzası şarttır» demişlerdir, îmam Davud'un dayanağı ise, Peygamber Efendimiz'in,
«Herhangi biriniz bir zengine havale edildiğinde, havaleyi kabul edip zengine baş vursun» 2 hadisinin zahiridir. Zira emrin vücub mânâsında olması daha zahir olduğu için hadisten, alacaklının havaleyi kabule mecbur olduğu anlaşılmaktadır, ki o zaman, yalnız borçlunun borçlusunun rızası şart'kalmış olur.
Havalenin sıhhat şartlarından biri de -fukahamn ittifakı ile- iki borcun cins ve miktar bakımından aynı olmasıdır. Ancak kimisi, havaleyi yalnız al-ün ve gümüşte caiz görüp yiyecek maddelerinde -yiyecek maddesini teslim almadan satmak kabilinden olur, diye- caiz görmemiştir. Zira yiyecek maddesi olan borcunu, aynı maddeyi kendisine borçlu olan kimseye havale eden kişi, borçlusunda bulunan yiyecek maddesi alacağını -teslim almadan- başkasının kendisinde bulunan yiyecek maddesi alacağı ile satmış olur. îmam Mâlik ise her iki yiyecek maddesinin de ödünç t iduğu ve havale olunan alacağın da peşin olduğu zaman havaleyi caiz görmüştür. Fakat iki alacaktan birinin ödünç olmayıp veresiyeli satışın bedeli olursa, îmam Mâlik'e göre -eğer her iki alacak da peşin olmazlarsa- havale caiz değildir. İmam Mâlik'in tâbi-lerinden Ibnu'l-Kasım ile diğerlerine göre ise, havale olunan alacak peşin olduğu zaman, iki alacaktan biri veresiyeli satışın bedeli dahi olsa, havale caizdir, îmam Şâfıî ise, bu durumların hiçbirisinde -aralarında ayırım yapmaksızın- havaleyi caiz görmemiştir. Her iki alacağın da ödünç olması halinde îmam Mâlik'in havaleyi caiz görmesinin sebebi: Çünkü ona göre ödünç olan borcu -teslim almadan- satmak caizdir. îmam Ebû Hanife ise, alün ve gümüşe kıyas ederek yiyecek maddelerinde de havaleyi kayıtsız şartsız caiz görmüştür. Mesele, usul dışı caiz olan şeylere kıyas yapılabilir mî yapılamaz mı mes'elesidir, ki usul-i fıkıhta meşhur bir meseledir.
îmam Mâlik'e göre havalenin sıhhati üç şarta bağlıdır. Biri, havale olunan alacağın vadesinin gelmiş olmasıdır. Zira eğer henüz vadesi gelmemiş ise, borcun borçla satışı kabilinden olur. İkincisi, iki alacağın cins ve miktar bakımından aynı olmasıdır. Çünkü eğer cins veyahut miktarları değişik olursa, havalelik vasfını yitirmiş olup satışlar babına girmiş olur. Satış olunca da -borcun borçla satışı kabilinden olduğu için- caiz değildir. Üçüncüsü de, alacaklardan birinin veyahut ikisinin, peşin para ile veresiye olarak satın alınmış yiyecek maddesi olmamasıdır. Çünkü eğer öyle olursa -vadeleri gelmiş olsun olmasın- birinin diğerine havalesi caiz değildir. Zira -yukarıda da söylediğimiz gibi- yiyecek maddesini teslim almadan satmak kabilinden olur.
Fukahamn cumhuru, havalenin kefaletin zıddı olduğu, yani alacaklının havale edildiği kimse iflas ettiği zaman, kendisini havale eden borçlusuna tekrar dönemediği görüşünde müttefiktirler.
îmam Mâlik ile tabileri, «Meğer kendisini havale eden borçlusu, onu aldatarak ödeme gücüne sahip olmayan bir kimseye havale etmiş olsun» demişlerdir, îmam Ebû Hanife de «Alacaklının havale edildiği borçlu eğer, müflis olarak ölür veyahut havaleyi inkâr eder de, alacaklının şahidi bulunmazsa, alacaklı tekrar eski borçlusuna döner» demiştir. Kadı Şüreyh ile Osman el-Bettî ve bir cemaat buna katılır. 3



1 Buhârî, Havale, 38/1, no: 2287.
2 Buhârî, Havale, 38/1, no: 2287.
3 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/45-46.