hafiza aise
Sat 11 December 2010, 05:48 pm GMT +0200
KİTÂBU'L-HAVÂLE
HAVALE BÖLÜMÜ
HAVALE BÖLÜMÜ
Bâb: Havale Ve Havaleden Rücû Etmek
243- Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik bize Ebu'z-Zinâd'dan, o el-A'rac'dan, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Ödeme imkânı olan kimsenin borcu uzatması zulümdür. Kim (borçlusu tarafından) Ödeme gücü olan birine havale edilirse onu kabul etsin.[1]
Şerh
Ödeme imkânı olan kimsenin (zenginin) borcu uzatması" ifadesinde geçen 'matal' kelimesi, uzatma, tehir etme, oyalama gibi anlamlar içerir. el-Ezherî 'matal' kelimesini, yapılması gereken bir ödemenin özürsüzce tehir edilmesi olarak tarif etmiştir. Burada ödenmesi gereken miktara hazırda sahip olmamasına rağmen çalışarak kazanma imkânı olan kimsenin durumu tartışılmış, çoğunluk bunun da zulüm ve haksızlık olduğu görüşünü savunmuştur. Bundan müstesna tutulan, sadece çaresiz durumdaki borçludur.
Kim (borçlusu tarafından) ödeme gücü olan birine havale edilirse onu kabul etsin" ifadesinde kastedilen, bir borcun tahsiliyle uğraşan kimsenin, başkasına havale edilmesini kabulüdür. Yani illa asıl borçluya yüklenmekte ısrar etmemelidir.
Hüküm
Borçla ilgili havalede üç taraf bulunur. Birincisi havaleyi yapan borçlu (muml), ikincisi havaleyi kabul eden alacaklı (muhâlün leh) üçüncüsü de havale ödeyicisi (muhâlün aleyh)dir. Havalenin geçerli olması bu üçü tarafından kabul edilmesine bağlıdır. Havale yalnız alacaklı (muhâlün leh) ile havale ödeyicisi (muhâlün aleyh) arasında da olabilir
Ders
Bu hadis-i şeriften çıkarılacak ders, borçlunun kendisine kefil olan birine veya bir yakınına havale etmesi ve onun da borcu üstlenmesi hâlinde ona gidilmesi gerektiğidir. Böyle bir durumda alacağı borçludan tahsil etmeye çalışmak da bir tür haksızlıktır. Çünkü borçlu, zaten durumu olmadığından borcunu başkasına havale etme durumundadır. O yüzden kendisine bu kolaylık yapılmalı ve havalesi kabul edilmelidir.
Bâb: Kabul Üzerine Havale
244-Muhammed b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Süfyân bize İbnı Zekvân'dan, o el-A'rac'dan, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Ödeme imkânı olan kimsenin borcu uzatması zulümdür. Kim (borçlusu tarafından) Ödeme gücü olan birine havale edilirse onu kabul etsin.[2]
Şerh
(borçlusu tarafindan) ödeme gücü olan birine havale edilirse onu kabul etsin" ifadesinde, bâb ile ilgili hüküm, söz konusu havalenin havale edilen tarafindan kabul edilmesi şartına bağlı olduğudur. Yani kendisine borç havale edilen biri, bunu kabul etmediği takdirde havale geçersiz sayılacaktır.
Bâb: "Yeminlerinizin Akdolduğu Kimselere.." Ayet-İ Kerimesi Hakkında
245- Kuteybe bize anlatarak dedi ki: İsmail b. Cafer bize Humeyd'den, o Enes b. Mâlik'ten (ra) şunu nakletti:
Abdurrahman b. Avf bize (Medine'ye) geldi. Allah Resulü (sav) onunla Sa'd b. er-Rebî arasında kardeşlik tesis etti.[3]
Şerh
Allah Resulü (sav) kardeşlik tesis etti" ifadesinden anlaşılan, Peygamber efendimizin hadiste zikredilen iki kişi arasında kardeşlik sözleşmesi tesis ettiğidir.
Hüküm
Ensar ile muhacirler arasındaki kardeşlik, tarihte benzeri görülmemiş bir inanç kardeşliği idi. Allah Resûlü'nün (sav) kardeş ilan ettiği ensar ile muhacirlerden ilk grup yani ensar, misafir kardeşlerine her türlü maddi yardımda bulunmuş, hatta servetlerini onlarla paylaşmayı bile teklif etmişlerdir.
Ders
Ensar-muhacir kardeşliği sadece Müslümanlar değil, bütün insanlık açısından dikkatle incelenmesi gereken bir olgudur. Evlerini, bahçe ve tarlalarını paylaşma derecesine varan bu kardeşlik gerçekten emsalsizdir.
[1] Buharı, havâlât/2125-2126, istikrâz/2225; Müslim, musâkât/2924; Tirmizî, buyû/1229; Nesâî, buyû/4609, 4612; Ebû Dâvud, buyû/2903; îbn Mâce, ahkâm/2394; İbn Hanbel, bakî musnedi'I-müksirîn/7034, 7141, 7226, 7828, 8541, 8581, 9594, 9621; Mâlik, bu-yû/1181; Dârimî, buyû/2473
[2] Bkz. 243 no.lu hadis-i şerif
[3] Buharı, buyû/1908, havâlât/2129, menâkıb/3497, 3644, nikâh/4684, 4751, 4756, 4758, 4769, edeb/5618, da'avât/5907; Müslim, nikâh/2556-2560; Tirmizî, nikâh/1014, birr/1856; Nesâî, nikâh/3299-3300, 3319-3321, 3335; Ebû Dâvud, nikâh/1804, 1897; İbni Mâce, nikâh/2075; İbn Hanbel, bakî musnedi'I-müksirîn/12224, 12508, 12649, 12891, 13360, 13395, 13451; Mâlik, nikâh/999; Dârimî, nikâh/2107