sidretül münteha
Fri 21 October 2011, 04:04 pm GMT +0200
7. Hasta Ziyareti Ve Uğursuzluk
17. Cabir b. Abdullah (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)'in buyurduğunu rivayet etti: «Bir kimse, hasta ziyaretine gidince, ilâhi rahmetin içine dalmış olur. Hastanın yanında oturunca da onun hakkında rahmet şahit olur (gerçekleşir)»
18. Ibn Atiyye, Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti; «Hastaların hastalığı diğerlerine geçmez.[21]Baykuş uğursuz sayılmaz,[22] karında yılan olmaz (veya safer ayı haram aylardan sayılmaz).[23]Hastalıklı hayvanlar sağlam hayvanların arasına karışmasın.Sağlam hayvanlar ise istediği yerde dolaşıp otlayabilir.»
«— Bu neden böyle oluyor ya Resûlallah?» diye sorduklarında, Resûlullah (s.a.v.):
«— Çünkü hastaları sağlamlarına karıştırmak, zarar getirir.» buyurdu.[24]
[21] Arapların inancına göre, sağlıklı kimseler hastalarla beraber oturunca, onların hastalığı sağlam insanlara geçer diyerek, hastaya yaklaşmak istemezlerdi. Resûlullah (s.a.v.) hastalan bakımsız bırakmamak için, her hastalığın başkalarına geçmediğini belirterek «hastalık geçmez» buyurmuştur.
Bununla birlikte, başka bir hadisde: «Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız» buyurmasında ise, bazı hastalıkların geçmesinin bir gerçek olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Allah'ın takdiriyle meydana gelmektedir. Nitekim, Resûlullah (s.a.v.): «Hastalığın sirayeti yoktur»buyurunca orada bulunan bir bedevî:
«- Ya Resûlullah, benim geyikler gibi kumluk arazide yaşayan sağlam develerime ne dersiniz? Bu develerim arasına hariçten uyuz bir deve gelip sokulunca develerimi uyuz ediyor» dedi. Resûl-i Ekrem de: «- Ya ilk uyuz deveye bu hastalığı kim sirayet ettirdi?» diye cevap verdi.
Yani, ilk önce uyuz hastalığına tutulan devenin hastalığının sirayetle olmayıp Allah'ın takdiri ile meydana geldiği şüphesizdir. Bunun gibi senin develerine sirayeti de Allah'ın takdiriyledir, demek istedi. (Tecrid-i Sarih Tercümesi, c.12, s.84-86).
[22] Araplar bir nevi gece kuşu olan baykuşu uğursuz sayarlar ve bir evin üzerine baykuş konunca o evden ölü çıkacak derlerdi. İşte Resûlullah (s.a.v.), bu tür batıl inanışları yasaklıyor ve kalblerden siliyor. (Suyûtî, Tenvirul-Ha-valik, c.3, s.123).
[23] Hadisi şerifle geçen «safer» kelimesi, Araplar tarafından insan ve hayvanların karnında bulunan yılan manasına kullanıldığı gibi, ayni zamanda kameri aylardan birinin de adıdır. Araplar o yılanı uyuzdan daha geçici kabul ederlerdi. Aynı zamanda, sahibini onun öldürdüğüne inanırlardı. Resûlullah (s.a.v.), bu batıl inancı reddetmiş ve herkesin kendi eceliyle Öldüğünü bildirmişti. Yahut da «Safer»>den murad, bildiğimiz Safer ayıdır ki, Araplar, onu haram aylardan sayar ve onun yerine Muharrem ayını helal kabul ederlerdi. İslamiyet gelince bu adeti kaldırmıştır.
[24] Burada hastalıklı hayvanların sağlam hayvanların yanına gelmesiyle, hastalığın onlara da bulaşacağı belirtilerek, sağlamlarına gelebilecek zarar önlenmiş oluyor.