- Hâris b. Hişam ın müslüman oluşu

Adsense kodları


Hâris b. Hişam ın müslüman oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 11 March 2010, 12:07 pm GMT +0200
Hâris b. Hişam´ın Müslüman Oluşu



Hâris b. Hişam, Ebu Cehil´in kardeşi ve Halici b. Velid´in de amcasının oğlu idi.[1149]

Kureyşflerin eşrafındandı.[1150]

Peygamberimiz Aleyhisselam onun Cahiliye çağında konukları ağırladığını, halka yemekler yedirdiğini anar ve:

"Allah´ın onu İslâmiyete hidayet etmesini ne kadar arzu ederdim!" buyururdu.[1151]

Peygamberimiz Aleyhisselamin amcası Ebu Talib´in kızı ve Hz. Ali´nin kızkardeşi (ablası) Ümmü Hani, Hübeyre b. Ebi Vehb el-Mahzumî´nin nikâhlısı idi.

Akrabasından dolayı kendisine akraba olan Haris b. Hişam ile Züheyrb. Ebi Ümeyye, Mekke´nin fethi günü, Ümmü Hani´nin evine geldiler[1152] ve:

"Biz senin himayene giriyoruz!" dediler.

Ümmü Hani, onlara:

"Olur!" dedi.

O sırada, Hz. Ali atlı ve tepeden tımağa kadar silahlanmış olarak Ü mmü Hani´nin evine geldi.

Ümmü Hani, Hz. Ali´yi tanıyamadı.

Ona:

"Ben Resûlullah Aleyhisselamın amcasının kızıyım!" dedi.

Hz. Ali miğferini yukarı kaldırıp yüzünü açınca, Ümmü Hani "Kardeşim!" diyerek onu kucakladı, selamladı.[1153]

Hz. Ali, Ümmü Hani´nin yanındaki müşrikleri görünce, öldürmek için kılıcını sıyırıp onların üzerler­ine yürüdü[1154] ve:

"Öldüreceğim onları!" dedi.[1155]

Ümmü Hani:

"Ey kardeşim![1156] Sen bana bu işi yapar mısın?!" dedi[1157] ve hemen onların üzerlerine bir örtü örttü.[1158]

Hz. Ali:

"Sen iki müşriği mi koruyorsun?![1159] Çekil onların yanından!" dedi.[1160]

Ümmü Hani:

"Vallahi, sen onları öldüremezsin![1161] Öldürmeye benden başlamadıkça!" dedi.[1162]

Bunun üzerine, Hz. Ali birşey yapmadan çıkıp gitti.

Ümmü Hani de, onların üzerlerine kapısını kilitledi ve:

"Hiç korkmayınız!" dedi.[1163]

Durumu arzetmek üzere, Mekke´nin yukarısındaki Bathâya, Hacun´a kadar gitti.[1164]

Peygamberimiz Aleyhisselamı orada bulamadı. Hz. Fâtıma´yı buldu.[1165]

Ona:

"Anamın oğlu Ali´nin elinden ne çektiğimi bir bilsen!

Bana kocamdan akraba olan müşriklerden iki kişiyi himayeme almıştım. Ali öldürmek için kılıcını sıyırıp onların üzerlerine yürüdü!" dedi.[1166]

Hz. Fâtıma:

"Demek, sen iki müşriği himayene aldın hâ?" dedi.[1167]

Hz. Fâtıma´nın bu sözü, Ümmü Hani´ye, Hz. Ali´nin davranışından daha ağır geldi.

O sırada Peygamberimiz Aleyhisselam oraya çıkageldi.

Peygamberimiz Aleyhisselamın üstü başı tozlarım işti.[1168]

Peygamberimiz Aleyhisselam, çadırında, bir leğenin içinde yıkandı.

Yıkanıncaya kadar, Hz. Fâtıma da elbisesini Peygamberimiz Aleyhisselamın çevresinde tutarak Peygamberimiz Aleyhisselamı siperledi.

Peygamberimiz Aleyhisselam elbisesini giydi ve sekiz rekat kuşluk namazı kıldı.[1169]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Ümmü Hani´yi görünce:

"Kim bu?" diye sordu.

Ümmü Hani:

"Yâ Rasûlallah! Ben Ümmü Haniyim!" dedi.[1170]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Ümmü Hani Fâhite! Hoşgeldin!" dedi[1171] ve:

"Sen ne için geldin?" diye sordu.[1172]

Ümmü Hani:

"Yâ Rasûlallah! Anamın oğlu Ali´nin elinden ne çektiğimi bir bilsen! Az kalsın elinden kurtulamaya­caktım!

Kocamdan akrabam ve müşrik olan iki kişiye eman vermiş, kendilerini himayeme almıştım.

Anamın oğlu Ali, üzerlerine yürüyüp onlan öldürmek istedi!" dedi.[1173]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onun böyle davranması, uygun olmamış![1174]

Senin himayene aldığın, bizim de himayemizdedir![1175] Senin eman verdiğine, biz de eman ver-mişizdir![1176]

Onlar öldürülmeyeceklerdir!" buyurdu.[1177]

Bunun üzerine, Ümmü Hani hemen evine dönüp durumu onlara bildirdi ve:

"İsterseniz burada oturun, isterseniz evlerinize dönün!" dedi.

Onlar, Ümmü Hani´nin evinde iki gün oturduktan sonra, kendi evlerine döndüler.[1178]

Haris b. Hişam derki:

"Müşriklerin kendisine karşı koydukları her yerde Resûlullah Aleyhisselamın beni de görmüş bulun­masına rağmen bana gösterdiği iyiliği ve merhameti hatırladıkça, beni görmesinden utanır olmuştum.

Mescid-i Haram´a girdiği sırada, kendisine rastladım.

Beni güleryüzle karşıladı. Yanına varıncaya kadar, ayakta durdu.

Selam verdim ve hemen Cenab-ı Hakk´ın birliğine şehadet getirip Müslüman oldum.

Bunun üzerine, Resûlullah Aleyhisselam;

´Hamd olsun O Allah´a ki, sana doğru yolu gösterdi. İslâmiyeti nasip etti. Senin gibi bir adam İslâmiyeti tanımaz ve takdir etmez olamaz! Vallahi, zannetmem ki, İslâmiyet gibi bir din, tanınmaz ve takdir edilmez olsun!´ buyurdu."[1179]

Haris b. Hişam; kalbleri İslâmiyete ısındırılmak için kollanılan kişiler arasında iken, Müslümanlığını güzelleştirmiş, ashabın üstünlerinden ve hayırlılarından olmuştur.[1180]

Yüce Allah ondan razı olsun!

Haris b. Hişam´ın oğlu Abdurrahman der ki:

"Haris b. Hişam:

´Yâ Rasûlallah! Bana birşey haber ver ki, ona sımsıkı sanlayım?´ demişti.

Resûlullah Aleyhisselam, diline eliyle işaret ederek:

´Buna sahip ol!´ buyurdu.

Aradan çok geçmeden, onun en az konuşan bir adam olduğunu gördüm.

Halbuki, ondan daha zeki ve anlayışlısı, atıp tutmaya başladığı zaman da ondan şiddetlisi, hiddetlisi yoktur.[1181]



[1149] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 420.

[1150] Mus´abu´z-Zübeyrf, Nesebi Kureyş, s. 301.

[1151] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 302, 303.

[1152] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 53, 54, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 829.

[1153] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 829, 830.

[1154] Serahsi, Si yeru´l-k ebfr Şerhi, c. 1, s. 2 54, Vâki cif, M egâzf, c. 2, s. 829.

[1155] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 144.

[1156] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1157] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 277.

[1158] Vâkıdî, Megâzî, t 2, s. 830.

[1159] Serahsf, Si yeru´l-k ebfr Şerhi, c. 1, s. 2 54, Vâki cif, M egâzf, c.2,s.830, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 277.

[1160] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1161] Serahsf, Si yeru´l-k ebfr Şerhi, c. 1, s. 254.

[1162] Serahsf, Siyeru´l-kebir Şerhi, c. 1, s. 2 54, Vâki df, M egâzf, c. 2, s. 830.

[1163] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1164] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 423, 424, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1165] Serahsf, Si yeru´l-k ebfr Şerhi, c. 1, s. 254, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830, Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 423, 424, 343.

[1166] Serahsf, Si yeru´l-k ebfr Şerhi, c. 1, s. 2 54, Vâki df, M egâzf, c. 2, s. 830.

[1167] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1168] Serahsf, Siyeru´l-kebir Şerhi, c. 1, s. 254, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 6, s. 343, 424.

[1169] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 53, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 145, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 343, 423, 424, 425, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 84.

[1170] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 343, 423.

[1171] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 53, Serahsf, Siyer Şerhi, c. 1 , s. 454, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1172] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 54, İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 144.

[1173] Serahsf, Siyer Şerhi, c. 1, s. 254, Vâkıdî, c. 2, s. 830, İbn Sa´d, c. 2, s. 144, 45, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 424.

[1174] Serahsf, Siyer Şerhi, c. 1, s. 255, Vâkıdî, c. 2, s. 830, Hâkim, c. 3, s. 278.

[1175] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 54, Serahsf, c. 1, s. 255, Vâkıdî, c. 2, s. 330, İbn Sa´d, c. 2, s. 145, Ahmed, c. 6, s. 341, 342, 343.

[1176] İbn İshak, İbn Hişam , c. 4, s. 54, Vâkıdî, c. 2, s. 830, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 341, 342, Hâkim, c. 3, s. 278.

[1177] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 54.

[1178] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 830.

[1179] Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 278.

[1180] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 302.

[1181] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 421.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/458-462.