sumeyye
Tue 9 November 2010, 03:10 pm GMT +0200
Haramdan Kaçınmanın Önemi – Neden Haramlardan Kaçınmalıyız ?
Peygamberlerin bile şerrinden Allah’a sığındığı dehşetli bir asırda yaşıyoruz. Günahlardan ve haramlardan yana alabildiğine talihsiz, alabildiğine saldırgan, alabildiğine yüzsüz ve arsız bir asır. Eski zamanda günah işlemek isteyen, bizzat cüz’î iradesiyle meyleder, günaha doğru yönelir ve işlerdi. Bu zamanda ise yüzlerce günah yolda, sokakta ve hattâ evimizin içinde, tâ başköşede, çoğu zaman–san’at, edebiyat, haber gibi-mâsûm bir kılıkla kalbimize ve îmânımıza hücum ediyor. Günahların her çeşidinin böylesine meşrû görüldüğü, teşvik edildiği, arsızlaştığı, yüzsüzleştiği, umûmîleştiği ve kılıf değiştirdiği bir zaman dilimini tarih belki de yaşamamıştır. Geçmiş Peygamberlerin (as) döneminde Allah’ın gayretine dokunan ve İlâhî gazapla neticelenen günah ve isyanların tamamını günümüzde bir arada görmek bizi titretiyor.
Âhir zamanda yaşıyoruz. Maalesef, haramlarla iç içe bulunuyoruz. Haramlara karşı siperde durmayı, kendimizi haramlardan korumayı, gerektiği yer ve zamanlarda gerektiği gibi Allah’a sığınmayı muhakkak öğrenmeli ve bunu başarmalıyız.
Böyle bir zamanda günahlardan ve haramlardan sakınmak takvâdır. Allah’ın emri dâiresinde ve rızâsı çerçevesinde hareket etmek “salih ameldir.” Günahların ve haramların yığınla hücum ettiği böyle dehşetli bir zamanda az bir salih amelle çok sevap kazanmak mümkündür “Çünkü bir haramın terki vaciptir; bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevâbı var.”
Böyle binlerce günahın hücuma geçtiği zamanlarda, az bir amel ile, yalnızca sakınmakla, sadece haramdan uzak durmak kastı taşımak ve nazarı haramdan çevirmekle, yalnızca haramlara yüz vermemekle, yalnız Yûsuf Aleyhisselâm’ın ifâdesiyle “Günah işlemekten Allah’a sığınırım!”1 demekle ve günah işlemekten uzak durmak kudreti ve irâdesi taşımakla binlerce günah ve haramdan yüz çevirmek, Allah katında binlerce “vacip” işlemekle eş değerdir. Biz bu irâdeyi gösterirsek, Cenâb-ı Allah’ın yardımını yanımızda görmemiz de İnşallah zor olmaz. Nitekim câzip olan günah Yûsuf Aleyhisselâm’a da hücum etmişti ve yalnızca Allah’a sığınarak, Allah’ın inâyetiyle günahtan yüz çevirmeyi başarmıştı.
Demek, sadece niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla sırf Allah rızâsı için harama bakmamak ve haramdan uzak durmak, ehemmiyetlidir. Ve bu zamanda hücum eden yüzer günaha karşı “takvâ “ ile ve sakınma niyetiyle hareket etmekle, yüzer “amel-i salih” işlenmiş olmaktadır.
Çünkü haramdan kaçınmak bir nev’î ibâdettir. İbâdet ise yalnız Allah’ın emri olduğu için ve rızâsını kazanmak niyetiyle yapılır. İbâdetin meyvesi ve faydası da uhrevîdir, yani âhirete dönüktür.
Öyleyse haramdan sakınmak da şüphesiz diğer ibâdetler gibi yalnız Allah rızâsı için olmalı ve gâyesi âhirete dönük olmalıdır. Demek, haramdan sakınmanın faydalarını da âhirette görmeyi ummalı ve Cenâb-ı Allah’tan bunu talep etmelidir.
Diğer yandan, harama bakmak ve sâir etkenlerle hâfıza kaybına uğramamak için Cenâb-ı Allah’a sığınmalı ve duâ etmelidir. Haramdan sakınmayı bu duânın bir parçası olarak görmek elbette mümkündür ve yeterlidir.
Cenâb-ı Hak duâlarımızı kabul buyursun; âmin!
Dipnotlar:
1- Yûsuf Sûresi, 12/23.